1 |
polish |
polonyalı |
n. |
|
- It is scarcely Polish farmers who are buying up Dutch land.
- Hollanda topraklarını satın alanların Polonyalı çiftçiler olduğu söylenemez.
- I therefore voted for the motion and I hope that there will soon be Polish representatives with us in this Chamber.
- Bu nedenle önergeye oy verdim ve yakında bu Mecliste Polonyalı temsilcilerin de aramızda olacağını umuyorum.
- Most Polish farmers will be net contributors to the EU.
- Polonyalı çiftçilerin çoğu AB'ye net katkıda bulunacak.
- The Polish people, too, preferred to follow the American Secretary for War rather than the Polish Pope.
- Polonya halkı da Polonyalı Papa yerine Amerikan Savaş Bakanını takip etmeyi tercih etmiştir.
- It is scarcely Polish farmers who are buying up Dutch land.
- Hollanda topraklarını satın alanlar pek Polonyalı çiftçiler değil.
- Felicja's mother is a Polish of Romanian origin.
- Felicja'nın annesi, Rumen asıllı bir Polonyalıdır.
- I married a Polish woman.
- Polonyalı bir kadınla evlendim.
- They're Polish.
- Onlar Polonyalıdırlar.
- He only likes Polish girls with blue-green eyes.
- Sadece mavi-yeşil gözlü Polonyalı kızlardan hoşlanıyor.
- Lazarus Zamenhof is Polish.
- Lazarus Zamenhof Polonyalı.
- My wife is Polish.
- Eşim Polonyalı.
- Our husbands are Polish.
- Bizim kocalarımız Polonyalı.
- Polish specialists work in Africa.
- Polonyalı uzmanlar Afrika'da çalışıyorlar.
- Polish specialists work in Africa.
- Polonyalı uzmanlar Afrika'da çalışıyor.
- In fact, Marie Curie is Polish, not French.
- Aslında Marie Curie Fransız değil, Polonyalıdır.
- My wife is Polish.
- Karım Polonyalı.
- I'm both Polish and Norwegian, so I can't choose.
- Hem Polonyalı hem de Norveçliyim, bu yüzden seçemem.
- Polish archaeologists are conducting scientific studies in Sudan.
- Polonyalı arkeologlar Sudan'da bilimsel çalışmalar yürütüyor.
- Polish archaeologists are conducting scientific studies in Sudan.
- Polonyalı arkeologlar Sudan'da bilimsel çalışmalar yürütmektedirler.
- In 1543, the Polish monk Nicolaus Copernicus suggested that the Sun was at the center of the universe.
- 1543'te Polonyalı rahip Nicolaus Copernicus Güneş'in, evrenin merkezinde bulunduğunu ileri sürdü.
- Polish girls didn't want Justin Bieber to come to Poland.
- Polonyalı kızlar Justin Bieber'ın Polonya'ya gelmesini istemediler.
- I am married to a Polish woman.
- Ben Polonyalı bir kadınla evliyim.
- Lazarus Zamenhof is Polish.
- Lazarus Zamenhof, Polonyalıdır.
- It's a Polish name.
- Bu bir Polonyalı ismi.
- In 1543, the Polish monk Nicolaus Copernicus suggested that the Sun was at the center of the universe.
- 1543 yılında Polonyalı keşiş Nicolaus Copernicus Güneş'in evrenin merkezinde olduğunu öne sürdü.
- Felicja's mother is a Polish of Romanian origin.
- Felicja'nın annesi Romanya kökenli bir Polonyalı.
- The Polish cavalry troops charged bravely towards the German tanks.
- Polonyalı süvari birlikleri Alman tanklarına karşı cesurca hücum etti.
- Polish girls didn't want Justin Bieber to come to Poland.
- Polonyalı kızlar, Justin Bieber'ın Polonya'ya gelmesini istemediler.
- I'm both Polish and Norwegian, so I can't choose.
- Ben hem Polonyalı hem Norveçliyim, bu yüzden seçim yapamıyorum.
- Our husbands are Polish.
- Kocalarımız Polonyalı.
- They're Polish.
- Onlar Polonyalı.
- In fact, Marie Curie is Polish, not French.
- Aslında, Marie Curie Polonyalı, Fransız değil.
- I am Polish and I come from Warsaw.
- Ben Polonyalıyım ve Varşova'dan geliyorum.
- I'm Polish.
- Ben Polonyalıyım.
Show More (31)
|
2 |
polish |
leh |
n. |
|
- For today’s debate we have interpretation into three of the new languages, that is, Polish, Hungarian and Czech.
- Bugünkü tartışmada üç yeni dile, yani Lehçe, Macarca ve Çekçe'ye tercümeler yaptık.
- I love Polish!
- Lehçe'yi seviyorum!
- Do you speak Polish?
- Lehçe biliyor musun?
- Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots.
- Rusça, Lehçe, Çekçe ve Bulgarca gibi dillerin ortak Slav kökenleri vardır.
- Timuçin learns Polish.
- Timuçin, Lehçe öğreniyor.
- This sentence is not in Polish.
- Bu cümle Lehçe değil.
- It is written in Polish.
- Leh dilinde yazılmış.
- Polish is my native language.
- Lehçe benim ana dilim.
- Timuçin learns Polish.
- Timuçin Lehçe öğreniyor.
- I'm learning Hungarian and Polish on Duolingo.
- Duolingo'da Macarca ve Lehçe öğreniyorum.
- She speaks Polish.
- O Lehçe konuşur.
- I can understand Polish, but I can't speak it.
- Lehçe anlayabiliyorum ama konuşamıyorum.
- I can read Polish at a basic level.
- Lehçe'yi temel düzeyde okuyabiliyorum.
- It is written in Polish.
- Lehçe yazılmıştır.
- Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams.
- Magdalena ve Lech Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.
- I can understand Polish, but I can't speak it.
- Lehçe anlayabiliyorum ama onu konuşamıyorum.
- My mother tongue is Polish.
- Benim ana dilim Lehçe.
- My mother tongue is Polish.
- Benim ana dilim Lehçe'dir.
- All of a sudden, I realized I must learn Polish.
- Birdenbire Lehçe öğrenmem gerektiğini fark ettim.
- I speak a little Polish, just enough to make myself understood.
- Biraz Lehçe konuşabiliyorum, anlaşılacak kadar.
- She speaks Polish.
- Lehçe konuşuyor.
- Which is easier to learn, Polish or Czech?
- Hangisi öğrenmek için daha kolaydır, Lehçe mi yoksa Çekçe mi?
- Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams.
- Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.
- Would you like to learn Polish?
- Lehçe öğrenmek ister misiniz?
- Will I write a book in Polish?
- Lehçe bir kitap yazacak mıyım?
- Which is easier to learn, Polish or Czech?
- Hangisini öğrenmek daha kolaydır, Lehçe mi yoksa Çekçe mi?
- Who wants to learn Polish?
- Kim Lehçe öğrenmek ister?
- Which is easier to learn, Polish or Czech?
- Hangisini öğrenmek daha kolay, Lehçe mi Çekçe mi?
- She speaks Hebrew with her mother and Polish with her father.
- Annesiyle İbranice, babasıyla Lehçe konuşuyor.
- Do you know this Polish proverb?
- Bu Lehçe atasözü biliyor musun?
- I can read Polish at a basic level.
- Ben temel düzeyde Lehçe okuyabilirim.
Show More (28)
|
3 |
polish |
cilalamak |
v. |
|
- Please polish my shoes.
- Lütfen ayakkabılarımı cilalayın.
- I polished his shoes for him.
- Ben onun için ayakkabılarını cilaladım.
- Tom asked me to polish his shoes.
- Tom ayakkabılarını cilalamamı istedi.
- After polishing his shoes, Tom brushed his teeth and combed his hair.
- Ayakkabılarını cilaladıktan sonra, Tom dişlerini fırçaladı ve saçını taradı.
- Her car has a nice polish.
- Arabası çok güzel cilalanmış.
- I polished Tom's shoes.
- Tom'un ayakkabılarını cilaladım.
- Don't forget to polish your shoes before you go out!
- Dışarı çıkmadan önce ayakkabılarını cilalamayı unutma!
- I polished my shoes.
- Ayakkabılarımı cilaladım.
- I polished your shoes for you.
- Ben sizin için ayakkabılarınızı cilaladım.
- I polished their shoes for them.
- Ben onlar için ayakkabılarını cilaladım.
- There's no way to polish a hedgehog.
- Bir kirpiyi cilalamanın yolu yoktur.
- Please polish my shoes.
- Lütfen ayakkabılarımı cilala.
- Tom polished his father's shoes.
- Tom babasının ayakkabılarını cilaladı.
- This machine is used for polishing all kinds of metal.
- Bu makine, her türden metalin cilalanması için kullanılır.
- Tom polished my shoes for me.
- Tom ayakkabılarımı benim için cilaladı.
- These shoes need polishing.
- Bu ayakkabıların cilalanması lazım.
- My shoes need polishing.
- Ayakkabılarımın cilalanması lazım.
- His assistant polished his shoes.
- Asistanı ayakkabılarını cilaladı.
- I polished her shoes for her.
- Ben onun için ayakkabılarını cilaladım.
- Tom wanted to polish his shoes.
- Tom ayakkabılarını cilalamak istedi.
- My father polished his car till it shone.
- Babam arabasını parlayana kadar cilaladı.
- I polished Tom's shoes for him.
- Ben Tom'un ayakkabılarını onun için cilaladım.
- You should polish your shoes before you go to the party.
- Partiye gitmeden önce ayakkabılarını cilalamalısın.
- Tom got Mary to polish his shoes.
- Tom Mary'ye ayakkabılarını cilalattı.
- My father polished his car till it shone.
- Babam parlayıncaya kadar arabasını cilaladı.
Show More (22)
|
4 |
polish |
parlatmak |
v. |
|
- James would probably want to polish his resume a little green.
- James muhtemelen özgeçmişini biraz çevrecilik sosuyla parlatmak isteyecektir.
- James would probably want to polish his resume a little green.
- James muhtemelen özgeçmişini biraz çevrecilik ekleyerek parlatmak istemiştir.
- Am I polishing the poisonous apples?
- Zehirli elmaları parlatıyor muyum?
- Susan polished her father's shoes.
- Susan babasının ayakkabılarını parlattı.
- I polished Tom's shoes.
- Tom'un ayakkabılarını parlattım.
- I polished Tom's shoes for him.
- Tom'un ayakkabılarını onun için parlattım.
- If you don't keep the silverware polished, it'll lose its luster.
- Gümüş takımları parlatmazsan, parlaklıklarını kaybederler.
- I polished his shoes for him.
- Ayakkabılarını onun için parlattım.
- His assistant polished his shoes.
- Yardımcısı ayakkabılarını parlattı.
- Mary pretended to polish her nails.
- Mary tırnaklarını parlatıyor gibi davrandı.
- Mary pretended to polish her nails.
- Mary tırnaklarını parlatıyormuş gibi yaptı.
- Why don't you polish the shoes with this cloth?
- Neden ayakkabılarını bu bezle parlatmıyorsun?
- Tom asked me to polish his shoes.
- Tom ayakkabılarını parlatmamı istedi.
- This machine is used for polishing all kinds of metal.
- Bu makine her türlü metali parlatmak için kullanılır.
- There's no way to polish a hedgehog.
- Bir kirpiyi parlatmanın yolu yok.
- After polishing his shoes, Tom brushed his teeth and combed his hair.
- Ayakkabılarını parlattıktan sonra Tom dişlerini fırçaladı ve saçlarını taradı.
- Why don't you polish the shoes with this cloth?
- Niçin bu bezle ayakkabıları parlatmıyorsun?
- I polished their shoes for them.
- Ayakkabılarını onlar için parlattım.
- These shoes need polishing.
- Bu ayakkabı parlatılmalı.
- I polished your shoes for you.
- Ayakkabılarını senin için parlattım.
Show More (17)
|
5 |
polish |
polonya |
n. |
|
- Lastly, the efforts of the Polish parliament to adapt national law to the acquis communautaire must be highlighted.
- Son olarak Polonya parlamentosunun ulusal hukuku topluluk müktesebatına uyarlama çabalarının altı çizilmelidir.
- Last Friday, in the Polish press room, this was very clear.
- Geçtiğimiz Cuma günü Polonya basın odasında bu çok açık bir şekilde ifade edildi.
- One hectare of land in the Netherlands costs 30 times as much as Polish agricultural land.
- Hollanda'da bir hektar arazi Polonya'daki tarım arazisinin 30 katına mal oluyor.
- Last Friday, in the Polish press room, this was very clear.
- Geçtiğimiz Cuma günü Polonya basın odasında bu çok açıktı.
- Yes' for Polish membership of the European Union!
- Polonya'nın Avrupa Birliği üyeliğine "Evet"!
- The Polish primeval forest could be a good flagship project.
- Polonya ilkel ormanı iyi bir öncü proje olabilir.
- It was I who spoke with the Polish ambassador.
- Polonya Büyükelçisi ile konuşan bendim.
- Have you noticed the similarity in pronunciation between the Polish and Portuguese languages?
- Polonya ve Portekiz dilleri arasındaki telaffuz benzerliğini fark ettiniz mi?
- I have spoken with the Polish ambassador.
- Polonya büyükelçisiyle konuştum.
- There are similarities between the Indonesian and Polish flags.
- Endonezya ve Polonya bayrakları arasında benzerlikler vardır.
- There are similarities between the Indonesian and Polish flags.
- Endonezya ve Polonya bayrakları arasında benzerlikler var.
- Do you know this Polish proverb?
- Bu Polonya atasözünü biliyor musun?
- I spoke with the Polish ambassador.
- Polonya Büyükelçisi ile konuştum.
- The Polish cavalry troops charged bravely towards the German tanks.
- Polonya süvari birlikleri Alman tanklarına doğru cesurca hücum etti.
Show More (11)
|
6 |
polish |
boyamak (ayakkabı) |
v. |
|
- Tom wanted to polish his shoes.
- Tom ayakkabılarını boyamak istedi.
- I polished her shoes for her.
- Onun ayakkabılarını ben boyadım.
- Tom polished my shoes for me.
- Tom benim için ayakkabılarımı boyadı.
- Susan polished her father's shoes.
- Susan babasının ayakkabılarını boyadı.
- Tom got Mary to polish his shoes.
- Tom, Mary'ye ayakkabılarını boyattı.
Show More (2)
|
7 |
polish |
cila |
n. |
|
- This product is both a floor polish and a dessert topping.
- Bu ürün hem yer cilası hem de tatlı üstü.
- Her car has a nice polish.
- Onun arabasının güzel bir cilası var.
- They're only $50 with two cans of shoe polish free of charge.
- Onlar, yanında iki kutu bedava ayakkabı cilası ile birlikte sadece 50 dolar.
- May I use the shoe polish?
- Ayakkabı cilasını kullanabilir miyim?
Show More (1)
|
8 |
polish |
polonyaca |
n. |
|
- I love Polish!
- Polonyacayı severim!
- I'm learning Hungarian and Polish on Duolingo.
- Ben Duolingo'da Macarca ve Polonyaca öğreniyorum.
Show More (-1)
|
9 |
polish |
polonya dili |
n. |
|
- It's a Polish name.
- Polonya dilinde bir ad.
Show More (-2)
|