Tureng - predict - Inglés Turco Frases

Historia

	Inglés	Turco
1	predict	tahmin etmek	v.
	Nobody predicted such high attendance. Bu kadar yüksek bir katılım olacağını kimse tahmin etmemişti. It is impossible to predict when all the necessary alternative methods might be available. Gerekli tüm alternatif yöntemlerin ne zaman mevcut olabileceğini tahmin etmek mümkün değildir. Secondly, no one can predict the precise course of events. İkincisi, hiç kimse olayların kesin gidişatını tahmin edemez. It is rather difficult for me here and now to predict what the Intergovernmental Conference will say. Hükûmetlerarası Konferans'ın ne söyleyeceğini burada ve şimdi tahmin etmek benim için oldukça zor. It is impossible to predict when all the necessary alternative methods might be available. Gerekli tüm alternatif yöntemlerin ne zaman mevcut olabileceğini tahmin etmek imkansızdır. Predicting the impact of legislation which is going to come into force is yet more difficult. Yürürlüğe girecek olan mevzuatın etkisini tahmin etmek daha da zordur. I therefore predict that all these cases will be resolved as a matter of course before 1 May 2004. Bu nedenle, tüm bu davaların 1 Mayıs 2004'ten önce doğal olarak çözüleceğini tahmin ediyorum. It is probably not difficult to predict that there will be a further increase in the use of this power. Bu gücün kullanımının daha da artacağını tahmin etmek herhalde zor değildir. Predicting the impact of legislation which is going to come into force is yet more difficult. Yürürlüğe girecek olan mevzuatın etkilerini tahmin etmek daha da zordur. How many would choose to do so is hard to predict. Kaç kişinin bunu yapmayı seçeceğini tahmin etmek zor. How many would choose to do so is hard to predict. Kaç kişinin bunu yapmayı tercih edeceğini tahmin etmek zor. I just thought that he blamed me for predicting his death. Onun ölümünü tahmin etmemden dolayı beni suçluyor diye düşündüm. Tom claims he can accurately predict the future. Tom geleceği doğru tahmin edebildiğini iddia ediyor. He predicted our success. Başarımızı tahmin etti. The result is easily predicted. Sonuç kolayca tahmin edilebilirdir. Tom predicted that Mary would win. Tom, Mary'nin kazanacağını tahmin etti. I predicted this. Bunu tahmin etmiştim. There's no way to predict what you will dream tonight. Bu gece ne rüya göreceğinizi tahmin etmenin bir yolu yok. I can never predict anything. Hiç bir şeyi asla önceden tahmin edemem. It was sunny as predicted. Tahmin edildiği gibi hava güneşliydi. Tom told Mary that he could predict the future. Tom Mary'ye geleceği tahmin edebildiğini söyledi. Isn't there any way to predict how he'll act? Onun nasıl davranacağını tahmin etmenin bir yolu yok mu? They're predicting rain. Yağmuru tahmin ediyorlar. Economists have predicted five of the last three recessions. Ekonomistler son üç resesyonun beşini tahmin ettiler. Tom predicted Mary would lie. Tom, Mary'nin yalan söyleyeceğini tahmin etti. I predicted it. Onu tahmin ettim. My water broke on the evening of the predicted birth date. Tahmin edilen doğum tarihinin akşamında suyum geldi. Just as Max predicted, our team lost. Max'ın tahmin ettiği gibi, takımımız kaybetti. We can't predict how Tom will feel. Tom'un nasıl hissedeceğini tahmin edemeyiz. I predicted this would happen months ago. Bunun olacağını aylar önce tahmin etmiştim. Tom actually believed he could predict the future. Tom gerçekten geleceği tahmin edebileceğine inanıyordu. Didn't Tom predict that? Tom onu tahmin etmedi mi? Didn't Tom predict that? Tom bunu tahmin etmemiş miydi? No one could have predicted this. Kimse bunu tahmin edemezdi. He was able to predict the victory of Wahhabism and the renaissance of the Arab world. Vehhabiliğin zaferini ve Arap dünyasının rönesansını tahmin edebildi. We can't predict how Tom is going to feel. Tom'un nasıl hissedeceğini tahmin edemeyiz. We can't predict where Tom will be. Tom'un nerede olacağını tahmin edemeyiz. Tom is freaking out, just like Mary predicted. Tom çıldırıyor, tıpkı Mary'nin tahmin ettiği gibi. He predicted it. Onu tahmin etti. From a drop of water a logician could predict an Atlantic or a Niagara. Bir damla sudan bir mantıkçı bir Atlantik veya bir Niagara'yı tahmin edebilir. The outcome of the upcoming election will be the hardest ever to predict. Yaklaşan seçimin sonucu, şimdiye kadar tahmin edilmesi en zoru olacak. Tom predicted Mary would win the race. Tom, Mary'nin yarışı kazanacağını tahmin etti. Mary can predict the future. Mary geleceği tahmin edebilir. Tom predicted Mary would win. Tom Mary'nin kazanacağını tahmin etti. Just as Max predicted, our team lost. Max'in tahmin ettiği gibi, takımımız kaybetti. She predicted the book would be very successful. Kitabın çok başarılı olacağını tahmin etmişti. We predicted it. Biz tahmin ettik. Just as Tom predicted, our team lost. Tam Tom'un tahmin ettiği gibi, takımımız kaybetti. The best way to predict your future is to create it. Geleceğinizi tahmin etmenin en iyi yolu onu yaratmaktır. The result is easily predicted. Sonuç kolayca tahmin edilebilir. I can predict how Tom will behave. Tom'un nasıl davranacağını tahmin edebilirim. Tom predicted Mary would do that. Tom, Mary'nin bunu yapacağını tahmin etmişti. I can't predict what'll happen. Ne olacağını tahmin edemiyorum. Everything happened the way Tom predicted it would. Her şey Tom'un olacağını tahmin ettiği şekilde oldu. What Tom predicted would happen has happened. Tom'un olacağını tahmin ettiği şey oldu. Tom predicted Mary would be late. Tom, Mary'nin geç kalacağını tahmin etti. The old man predicted our success. Yaşlı adam başarımızı tahmin etti. He predicted she would win. Kazanacağını tahmin etmişti. Tom predicted Mary would win. Tom, Mary'nin kazanacağını tahmin etti. Tom tried to predict the future. Tom geleceği tahmin etmeye çalıştı. Tom predicted Mary would do that. Tom, Mary'nin onu yapacağını tahmin etti. I predicted this would happen. Bunun olacağını tahmin ettim. Most experts predict that Brazil will win over Chile. Çoğu uzman Brezilya'nın Şili'yi yeneceğini tahmin ediyor. Tom did a good job predicting who would win the election. Tom seçimi kimin kazanacağını tahmin ederek iyi bir iş yaptı. I couldn't have predicted this happening. Bunun olacağını tahmin edemezdim. We can't predict the future. Geleceği tahmin edemeyiz. Nobody predicted this would happen. Kimse bunun olacağını tahmin etmedi. She predicted it. O tahmin etti. I can predict how what Tom's answer will be. Tom'un cevabının ne olacağını tahmin edebiliyorum. Tom and Mary got divorced, just like you predicted. Tom ve Mary boşandılar, tıpkı senin tahmin ettiğin gibi. The second quarter GNP growth was higher than predicted. İkinci çeyrek GSMH büyümesi tahmin edilenden daha yüksekti. I can't predict what'll happen. Ne olacağını tahmin edemem. Didn't Tom predict this would happen? Tom bunun olacağını tahmin etmedi mi? We can't predict what Tom will think. Tom'un ne düşüneceğini tahmin edemeyiz. I can predict how Tom will react. Tom'un nasıl tepki vereceğini tahmin edebiliyorum. The events unfolded just as she predicted. Olaylar tam onun tahmin ettiği gibi meydana geldi. Some people say they can predict the future. Bazı insanlar geleceği tahmin edebildiklerini söylüyor. I predicted it. Tahmin etmiştim. We can't predict what'll happen. Ne olacağını tahmin edemeyiz. They predicted it. Onlar tahmin etti. It was sunny as predicted. Hava tahmin edildiği gibi güneşliydi. We can't predict what Tom is going to think. Tom'un ne düşüneceğini tahmin edemeyiz. We can't really predict anything. Hiçbir şeyi önceden tahmin edemeyiz. Who will be able to predict? Kim tahmin edebilir? Tom predicted our success. Tom başarımızı tahmin etti. No one can predict where lightning will strike. Kimse yıldırımın nereye düşeceğini tahmin edemez. The second quarter GNP growth was higher than predicted. İkinci çeyrek GSMH büyüme tahmin edilenden daha yüksekti. We can't predict where Tom is going to be. Tom'un nerede olacağını tahmin edemeyiz. We cannot predict what will happen. Ne olacağını tahmin edemeyiz. Tom predicted that would happen. Tom bunun olacağını tahmin etmişti. Tom predicted that our team would win. Tom takımımızın kazanacağını tahmin etti. I predicted Tom would lose. Tom'un kaybedeceğini tahmin etmiştim. No one could have predicted this. Bunu kimse tahmin edemezdi. No one could predict the outcome of this cooperation. Kimse bu işbirliğinin sonucunu tahmin edemedi. Everything happened the way Tom predicted it would. Her şey Tom'un tahmin ettiği gibi oldu. The weatherman predicts snow for tonight. Meteoroloji bu gece kar yağacağını tahmin ediyor. It's impossible to predict earthquakes. Depremleri tahmin etmek imkansızdır. Who could've predicted this? Bunu kim tahmin edebilirdi? Isn't there any way to predict how he'll act? Nasıl davranacağını tahmin etmenin bir yolu yok mu? Didn't Tom predict this would happen? Tom bunun olacağını tahmin etmemiş miydi? Tom predicted it. Tom tahmin etti. Mary predicted it. Mary tahmin etti. The day will soon come when we will be able to predict earthquakes. Yakında depremleri önceden tahmin edebileceğimiz günler gelecek. Tom says he can predict the future. Tom geleceği tahmin edebileceğini söylüyor. Tom predicted there would be rain. Tom yağmur yağacağını tahmin etti. They predicted it. Tahmin ettiler. No one could've predicted this. Kimse bunu tahmin edemezdi. I can predict how Tom will react. Tom nasıl tepki vereceğini tahmin edebilirim. Tom actually believed he could predict the future. Tom aslında geleceği tahmin edebildiğine inanıyordu. Tom says he can predict the future. Tom geleceği tahmin edebildiğini söylüyor. Tom is freaking out, just like Mary predicted. Tam Mary'nin tahmin ettiği gibi, Tom'un tepesi atıyor. Archeologists have discovered that ancient Babylonian astronomers were able to predict the motion of Jupiter across the sky. Arkeologlar, eski Babilli astronomların Jüpiter'in gökyüzündeki hareketini tahmin edebildiklerini keşfettiler. No one could've predicted that. Kimse bunu tahmin edemezdi. We cannot really predict anything. Hiçbir şeyi gerçekten tahmin edemeyiz. The day will come soon when we will be able to predict earthquakes. Yakında depremleri tahmin edebileceğimiz günler gelecek. Nobody can predict the future. Kimse geleceği tahmin edemez. I can't predict what might happen. Neler olabileceğini tahmin edemem. I can predict how what Tom's answer will be. Tom'un cevabının ne olacağını tahmin edebilirim. I can never predict anything. Hiçbir şeyi tahmin edemem. The Ying Yang diviner may not predict his own fate. Ying Yang kâhini kendi kaderini tahmin edemeyebilir. They were predicting this would happen. Bunun olacağını tahmin ediyorlardı. Can you predict the future? Geleceği tahmin edebilir misin? I predicted this would happen. Bunun olacağını tahmin etmiştim. I won't try to predict the future. Geleceği tahmin etmeye çalışmayacağım. For all his supposed psychic powers, he could not predict his own death. Tüm sözde psişik güçlerine rağmen, kendi ölümünü tahmin edemedi. For all his supposed psychic powers, he could not predict his own death. Sözde psişik güçlerine karşın kendi ölümünü tahmin edemedi. Some people say they can predict the future. Bazı insanlar geleceği tahmin edebildiklerini söylerler. Just as Tom predicted, our team lost. Tom'un tahmin ettiği gibi, takımımız kaybetti. I can predict the future. Geleceği tahmin edebilirim. Tom predicted that Mary would do that. Tom, Mary'nin bunu yapacağını tahmin etmişti. Is it really possible to predict an earthquake? Depremi önceden tahmin etmek gerçekten mümkün mü? Tom attempted to predict the results. Tom sonuçları tahmin etmeye çalıştı. No one could've predicted this. Hiç kimse bunu tahmin edebilirdi. Tom predicted this would happen. Tom bunun olacağını tahmin etmişti. Tom claims he can accurately predict the future. Tom geleceği tam olarak tahmin edebildiğini iddia ediyor. From a drop of water a logician could predict an Atlantic or a Niagara. Bir mantıkçı bir damla sudan Atlantik ya da Niagara'yı tahmin edebilir. Tom did a good job predicting who would win the election. Tom seçimi kimin kazanacağını tahmin ederek iyi bir iş çıkardı. She predicted our success. Başarımızı tahmin etti. You predicted it. Bunu tahmin ettin. I can't predict the future. Geleceği tahmin edemiyorum. The outcome of the upcoming election will be the hardest ever to predict. Yaklaşan seçimlerin sonucunu tahmin etmek şimdiye kadarki en zor seçim olacak. It's impossible to predict the future. Geleceği tahmin etmek imkansız. You predicted it. Bunu tahmin ettiniz. Can you really predict the future? Gerçekten geleceği tahmin edebilir misin? Is it really possible to predict an earthquake? Bir depremi önceden tahmin etmek gerçekten mümkün mü? Who could've predicted this? Bunu kim tahmin edebilirdi ki? He predicted there would be rain. Yağmur yağacağını tahmin etmişti. I'm predicting big things for Tom. Tom için büyük şeyler tahmin ediyorum. No one could predict the outcome of this cooperation. Hiç kimse bu işbirliğinin sonucunu tahmin edemezdi. Who can predict what will happen in the future? Gelecekte ne olacağını kim tahmin edebilir? The best way to predict the future is to create it yourself. Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu onu kendiniz yaratmaktır. Show More (148)
2	predict	öngörmek	v.
	It is not really any surprise that so many NGOs are already predicting negative outcomes for Johannesburg. Bu kadar çok STK'nın Johannesburg için olumsuz sonuçlar öngörmesi aslında sürpriz değil. Anyone predicting ten years ago that we would have a single European currency, was in fact called an idealist. On yıl önce tek bir Avrupa para birimine sahip olacağımızı öngören herkes aslında idealist olarak adlandırılıyordu. We started the year with a large predicted deficit in the 2003 budget. Yıla 2003 bütçesinde öngörülen büyük bir açıkla başladık. These could take place even before the date of 28 January that is currently predicted. Bunlar şu anda öngörülen 28 Ocak tarihinden önce bile gerçekleşebilir. Tom predicted his own death. Tom kendi ölümünü öngörmüştü. The weatherman predicts snow for tonight. Meteoroloji uzmanı bu gece için kar öngörüyor. We cannot really predict anything. Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz. Mary can predict the future. Mary geleceği öngörebilir. I can predict how Tom will behave. Tom'un nasıl davranacağını öngörebilirim. Sami's violent behavior can't be predicted. Sami'nin şiddet içeren davranışları öngörülemez. Mary predicted it. Mary bunu öngördü. Who can predict what will happen in the future? Gelecekte ne olacağını kim öngörebilir? The events unfolded just as she predicted. Olaylar tam da onun öngördüğü gibi gelişti. Tom predicted our success. Tom başarımızı öngördü. No one correctly predicted the repercussions of these policies. Hiç kimse bu politikaların yansımalarını doğru bir şekilde öngöremedi. Tom predicted it. Tom onu öngördü. We can't really predict anything. Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz. MIT has predicted global economic collapse by 2030. MIT 2030'a kadar küresel ekonomik çöküş öngördü. The day will soon come when we will be able to predict earthquakes. Depremleri öngörebildiğimiz gün yakında gelecek. She predicted our success. Başarımızı öngörmüştü. She predicted it. O onu öngördü. The flood waters are predicted to engulf the town. Taşkın sularının kasabayı sarması öngörülüyor. Nobody can predict the future. Kimse geleceği öngöremez. Einstein predicted that the Sun's gravity would bend light. Einstein, Güneş'in yerçekiminin ışığı bükeceğini öngörmüştü. A bright future was predicted for him. Ona parlak bir gelecek öngörüldü. Who could've predicted this? Bunu kim öngörebilirdi ki? He predicted there would be rain. Yağmur olacağını öngördü. A loss in third-quarter revenues was predicted. Üçüncü çeyrek gelirlerinde bir kayıp öngörülüyordu. Tom predicted that Mary would win. Tom, Mary'nin kazanacağını öngördü. Nobody predicted this would happen. Hiç kimse bunun olacağını öngörmedi. Snow is predicted Monday afternoon. Kar pazartesi öğleden sonra öngörülüyor. She predicted the book would be very successful. O kitabın çok başarılı olacağını öngördü. Some weather forecasters predicted a hurricane. Bazı hava tahmincileri kasırga olacağını öngörmüştü. I predicted this. Ben bunu öngördüm. I'm predicting big things for Tom. Tom için büyük şeyler öngörüyorum. A bright future was predicted for him. Onun için parlak bir gelecek öngörülüyordu. Everything Tom predicted came true. Tom'un öngördüğü her şey gerçekleşti. Tom predicted there would be rain. Tom yağmur yağacağını öngördü. Tom predicted that would happen. Tom onun olacağını öngördü. Who will be able to predict? Kim öngörebilecek? The National Center for Education Information says a predicted teacher shortage won't pan out because teachers who left the profession are returning. Ulusal Eğitim Bilgi Merkezi, mesleği bırakan öğretmenlerin geri dönmesi nedeniyle öngörülen öğretmen açığının yaşanmayacağını belirtiyor. Show More (38)
3	predict	önceden bildirmek	v.
	It's impossible to predict earthquakes. Depremleri önceden bilmek imkansızdır. We can't predict the future. Geleceği önceden bilemeyiz. Show More (-1)
4	predict	önceden haber vermek	v.
	Einstein predicted that the Sun's gravity would bend light. Einstein Güneş'in yerçekiminin ışığı eğeceğini önceden haber verdi. Show More (-2)