rare - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
rare nadir adj.
  • This is also one of those rare liberalisation directives which fails to specify this aspect in a detailed manner.
  • Bu aynı zamanda bu hususu detaylı bir şekilde belirtmeyen nadir serbestleştirme yönergelerinden biridir.
  • I am also pleased to note the support for developing research into rare illnesses.
  • Nadir hastalıklara yönelik araştırmaların geliştirilmesine verilen desteği de memnuniyetle not ediyorum.
  • It is so rare for us to have debates on equality here in plenary.
  • Genel Kurul'da eşitlik üzerine tartışmalar yapmamız çok nadirdir.
Show More (158)
rare ender adj.
  • It's not at all rare to live to be over ninety years old.
  • Doksan yaşına kadar yaşamak hiç ender değildir.
  • Tom has a rare skin disease.
  • Tom'un ender bir cilt hastalığı var.
  • Tom has a rare disease.
  • Tom'un ender bir hastalığı var.
Show More (9)
rare az pişmiş adj.
  • I like my steak cooked medium rare.
  • Ben bifteğimi az pişmiş severim.
  • This beef is so rare that a good vet could save it.
  • Bu et o kadar az pişmiş ki iyi bir veteriner onu kurtarabilir.
  • I like my steak rare.
  • Ben bifteğimi az pişmiş seviyorum.
Show More (3)
rare az bulunur adj.
  • Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
  • Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
  • You should make the most of this rare opportunity to demonstrate your talent.
  • Yeteneğini göstermek için bu az bulunur fırsatı en iyi şekilde kullanmalısın.
Show More (-1)
rare ender bulunan adj.
  • This element is rare on earth.
  • Bu element dünyada ender bulunur.
  • It is rare to find a Nepali translator.
  • Bir Nepalce çevirmeni ender bulunur.
Show More (-1)
rare yoğunluğu az adj.
  • The air is rare on high mountains.
  • Yüksek dağlarda havanın yoğunluğu azdır.
Show More (-2)