|
- We must also be resolved and practical.
- Aynı zamanda kararlı ve pratik olmalıyız.
- The EU is firmly resolved to support the United Nations' continued efforts in this respect.
- AB, Birleşmiş Milletler'in bu konuda sürdürdüğü çabaları destekleme konusunda kesin kararlıdır.
- They must be resolved to assure the future of the region.
- Bölgenin geleceğini güvence altına almak için kararlı olunmalıdır.
- We shall have to resolve to do this.
- Bunu yapmak konusunda kararlı olmalıyız.
- The European Commission is resolved to do all it can to keep it that way.
- Avrupa Komisyonu bunu bu şekilde tutmak için elinden geleni yapmaya kararlıdır.
- Yanni seemed resolved to be a better man.
- Yanni daha iyi bir adam olmaya kararlı görünüyordu.
Show More (3)
|