|
- I wonder why the Commission chose to settle for limit values higher than those in both these alternatives.
- Komisyon'un neden bu iki alternatiften daha yüksek sınır değerlerle yetinmeyi tercih ettiğini merak ediyorum.
- For example, I remember a few years ago that South Africa had to settle for far less understanding.
- Örneğin, birkaç yıl önce Güney Afrika'nın çok daha az anlayışla yetinmek zorunda kaldığını hatırlıyorum.
- Every day, innocent people die, and all we do is settle for declarations and meetings.
- Her gün masum insanlar ölüyor ve bizim tek yaptığımız açıklama ve toplantılarla yetinmek.
- I'll settle for being a good friend and keep bribing you with meatloaf until you give in.
- İyi bir arkadaş olmakla yetineceğim ve sen teslim olana kadar sana köfteyle rüşvet vermeye devam edeceğim.
- Why settle for a Kia when you can clearly afford an Audi?
- Audi alabilecekken neden Kia ile yetiniyorsun?
- Poppy seed muffins are her favorites, but there are days when she must settle for blueberry.
- Haşhaşlı kekler en sevdikleridir, ama yaban mersiniyle yetinmek zorunda kaldığı günler de olur.
Show More (3)
|