|
- I am a staunch defender of these rules, this Union and this Pact.
- Bu kuralların, bu Birliğin ve bu Paktın sadık bir savunucusuyum.
- The European Parliament has always been a staunch supporter of the International Criminal Court.
- Avrupa Parlamentosu her zaman Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin sadık bir destekçisi olmuştur.
- I believe that we are all staunch advocates of the need to improve the quality of the environment.
- Hepimizin çevre kalitesinin iyileştirilmesi ihtiyacının sadık savunucuları olduğumuza inanıyorum.
- Sami was a staunch Christian.
- Sami sadık bir Hristiyandı.
- Emmanuel Macron is a staunch defender of the European Union.
- Emmanuel Macron, Avrupa Birliği'nin sadık bir savunucusudur.
- Tom is a staunch conservative.
- Tom bir sadık muhafazakârdır.
- Sami was a staunch Christian.
- Sami sadık bir Hıristiyandı.
- I am a staunch supporter of linguistic purism.
- Ben dilde saflığın sadık bir destekçisiyim.
- Tom is a staunch conservative.
- Tom sadık bir muhafazakardır.
- Tom became a staunch conservative.
- Tom sadık bir muhafazakar oldu.
Show More (7)
|
