|
- To do this one needs great political sensitivity to manage the technostructure and oppose technocracy.
- Bunu yapmak için tekno-yapıyı yönetmek ve teknokrasiye karşı çıkmak için büyük bir siyasi duyarlılık gerekir.
- That directive is certainly in need of improvement, but in its own context and not this one.
- Bu direktifin kesinlikle iyileştirilmeye ihtiyacı vardır, ancak bu bağlamda değil, kendi bağlamında.
- Parliament decided on this one and a half years ago, but until today the Council has had nothing to say on the subject.
- Parlamento bu konuda bir buçuk yıl önce karar aldı, ancak bugüne kadar Konsey'in bu konuda söyleyecek hiçbir şeyi yoktu.
- On this one, I have the impression that the Commission and the European Parliament are on the same line.
- Bu konuda Komisyon ve Avrupa Parlamentosu'nun aynı çizgide olduğu izlenimini edindim.
- In order to achieve this, one method open to us is to develop bio-fuels.
- Bunu başarmak için önümüzde duran yöntemlerden biri biyo-yakıt geliştirmektir.
- So there is a difference between previous COP meetings and this one.
- Dolayısıyla önceki COP toplantıları ile bu toplantı arasında bir fark var.
- Like many dreams, however, this one came to nothing.
- Ancak birçok hayal gibi bu da boşa çıktı.
- Parliament decided on this one and a half years ago, but until today the Council has had nothing to say on the subject.
- Parlamento bu konuda bir buçuk yıl önce karar aldı ancak bugüne kadar Konsey'in bu konuda söyleyecek hiçbir şeyi yoktu.
- This one can help cut down on accidents.
- Bu, kazaların azaltılmasına yardımcı olabilir.
- This one will no doubt meet the same fate as the last one.
- Şüphesiz bu da bir öncekiyle aynı kaderi paylaşacaktır.
- Sometimes you wonder which bureaucrat sitting behind his desk thought this one up.
- Bazen masasının başında oturan hangi bürokratın bunu düşündüğünü merak ediyorsunuz.
- The fact is that some of those agreements will be far harder than this one.
- Gerçek şu ki, bu anlaşmalardan bazıları bundan çok daha zor olacak.
- Such was not the case with this one.
- Bu bildiride durum böyle değildi.
- I hope I will be forgiven, at least on this one occasion.
- Umarım en azından bu seferlik affedilirim.
- This one concerns nuclear power stations.
- Bu nükleer enerji santralleri ile ilgilidir.
- Mr Karas has made a new proposal on this, one that we shall be supporting.
- Sayın Karas bu konuda destekleyeceğimiz yeni bir teklifte bulundu.
- We did so with the last administration and we are doing so with this one.
- Bunu geçen yönetimle de yaptık ve bu yönetimle de yapıyoruz.
- I would ask you, when evaluating the options, to give consideration to this one.
- Seçenekleri değerlendirirken bunu da göz önünde bulundurmanızı rica ediyorum.
- This one can help cut down on accidents.
- Bu, kazaların azalmasına yardımcı olabilir.
- The fact is that some of those agreements will be far harder than this one.
- Gerçek şu ki, bu anlaşmalardan bazıları bundan çok daha zor olacaktır.
- Not this one, of course, but the next round is planned for 2007.
- Elbette bu değil ama bir sonraki tur 2007 için planlanıyor.
- Not this one, of course, but the next round planned for 2007.
- Elbette bu değil ama 2007 için planlanan bir sonraki tur.
- If ever there were an avoidable war, this one is it.
- Eğer önlenebilir bir savaş varsa, o da budur.
- You don't need to have seen the first two films to enjoy this one.
- Bu filmi izlemek için ilk iki filmi izlemenize gerek yok.
- Thought you'd want to wrap this one up, Gene.
- Bu işi bitireceğini mi düşünüyordun, Gene.
- You'll have to work behind the scenes on this one.
- Bu sefer perde arkasında çalışman gerekecek.
- Except, on this one, you're giving up without a fight.
- Ama bu sefer savaşmadan pes ediyorsun.
- I'm telling you, I have a good feeling about this one.
- Sana söylüyorum, bu konuda içimde iyi bir his var.
- Okay, so I'm going over your head on this one.
- Tamam, o zaman bu sefer seni aşıp patronuna gidiyorum.
- This one is just us, off the books.
- Bu sefer sadece biz varız, kayıt dışı.
- Now get out of here, and don't mess this one up.
- Şimdi buradan çık ve bu işi mahvetme.
- This one has no power anywhere, therefore means nothing.
- Bunun hiçbir yerde etkisi yok, bu yüzden hiçbir şey ifade etmiyor.
- This one has no power anywhere, therefore means nothing.
- Bunun hiçbir yerde etkisi yok, o yüzden önemsiz.
- I can bring you with this one lira what you all want.
- Bu bir lirayla hepinizin istediğini getirebilirim.
- You don't need to have seen the first two films to enjoy this one.
- Bu filmden keyif almak için ilk iki filmi izlemiş olmanıza gerek yok.
- Sounds like this one was exciting, at least.
- En azından bu heyecanlıymış gibi görünüyor.
- As with every journey, I learned a lot on this one.
- Her yolculukta olduğu gibi bunda da çok şey öğrendim.
- Thought you'd want to wrap this one up, Gene.
- Bunu paketlemek istersin diye düşündüm, Gene.
- All the names check out, apart from this one, Klee.
- Bu Klee dışında tüm isimler çıkış yaptı.
- You guys, I think this one's on me.
- Çocuklar, sanırım bu benden kaynaklanıyor.
- This one'll bring you right in the family, kid.
- Bu seni ailenin içine sokmuş olacak, evlat.
- I think I'll go with you on this one.
- Sanırım bu sefer ben de seninle geleceğim.
- Don't worry, I'll tie up this one.
- Merak etme, bunu bağlayacağım.
- Thought you'd want to wrap this one up, Gene.
- Bu konuyu bitirmek istersin diye düşündüm Gene.
- And this one, I mean, she's opened her heart here.
- Ve bu, demek istediğim, burada kalbini açtı.
- You'll be taking a back seat on this one.
- Sen bu sefer arka planda kalacaksın.
- This one'll bring you right in the family, kid.
- Bu da seni doğrudan aileye katacak evlat.
- Okay, half-speed on this one, guys.
- Tamam, bu sefer yarı hızda çocuklar.
- This one'll bring you right in the family, kid.
- Bu seni doğrudan ailenin içine sokar, evlat.
- You'll be taking a back seat on this one.
- Bu sefer sen geri planda olacaksın.
- I can bring you with this one lira what you all want.
- Hepinizin istediği şeyi bu bir lirayla size getirebilirim.
- This one has no power anywhere, therefore means nothing.
- Bunun hiçbir yerde tesiri yok, dolayısıyla hiçbir anlamı da yok.
- Wait a minute, this one, with the dagger.
- Dur bir dakika, işte bu, hançerli olan.
- Ahsoka, I need you to trust me on this one.
- Ahsoka, bu konuda bana güvenmeni istiyorum.
- Let's do this one step at a time.
- Bunu yavaş yavaş yapalım.
- Let's do this one step at a time.
- Bunu adım adım yapalım.
- This one is full.
- Bu doludur.
- This one is clean.
- Bu temiz.
- What do you think of this one?
- Bunun hakkında ne düşünüyorsun?
- This one's hard to read.
- Bunu okumak zor.
- This one belongs to Tom.
- Bu Tom'a ait.
- How are we going to explain this one?
- Biz bunu nasıl açıklayabiliriz?
- This one's got me worried, Tom.
- Bu beni endişelendiriyor, Tom.
- I will take both this one and that one.
- Hem bunu hem de onu alacağım.
- This one is free.
- Bu bedava.
- I'll tell you this one more time.
- Bunu sana bir kez daha söyleyeceğim.
- This one is the biggest.
- Bu en büyüğüdür.
- Do you want to take this one?
- Bunu almak istiyor musun?
- We don't want this one.
- Bunu istemiyoruz.
- Tom, I want you to handle this one.
- Tom, bunu senin halletmeni istiyorum.
- Is this one of your creations?
- Bu, eserlerinden biri mi?
- This one is as good as that one.
- Bu da onun kadar iyi.
- I think you'll like this one better.
- Bence bunu daha çok seveceksin.
- This one's empty.
- Bu boş.
- I'm right on this one.
- Bu konuda haklıyım.
- This one or that one?
- Bu mu yoksa şu mu?
- This one's pretty cool.
- Bu oldukça havalı.
- We've only got this one.
- Bizde sadece bu var.
- This one works.
- Bu çalışıyor.
- This one's Tom's.
- Bu Tom'un.
- This one's supposed to be the best.
- Bunun en iyisi olması gerekiyordu.
- Personally, I liked this one.
- Şahsen ben bunu sevdim.
- I have only done this one time before.
- Bunu daha önce sadece bir kez yaptım.
- Tom really dropped the ball on this one.
- Tom bu sefer gerçekten topu düşürdü.
- This one is difficult.
- Bu zor.
- This one's good, but that one's better.
- Bu iyi ama o daha iyi.
- You take this one.
- Bunu sen al.
- Let's try this one here.
- Hadi bunu burada deneyelim.
- You made a mistake on this one.
- Bunda bir hata yaptın.
- Which one do you prefer, this one or that one?
- Hangisini tercih edersin, bunu mu yoksa bunu mu?
- This one's still alive.
- Bu hâlâ yaşıyor.
- We chose this one.
- Biz bunu seçtik.
- I just want to go over this one more time.
- Bunun üzerinden bir kez daha geçmek istiyorum.
- Don't miss this one.
- Bunu kaçırmayın.
- The only website Tom visits at least once a day is this one.
- Tom'un günde en az bir kez ziyaret ettiği tek web sitesi bu.
- Is this one of your creations?
- Bu senin yarattıklarından biri mi?
- I want one, but not this one.
- Bir tane istiyorum ama bunu değil.
- It's not this one.
- O bu değil.
- This one's great.
- Bu harika.
- This one is ready for deletion.
- Bu silinmeye hazır.
- I'll give you this one and that one.
- Sana bunu ve şunu vereceğim.
- Of all the houses we've looked at, this one is by far the best.
- Baktığımız tüm evler arasında bu açık ara en iyisi.
- Why don't I take this one?
- Neden bunu almıyorum?
- I don't know about this one.
- Bunu bilmiyorum.
- You can keep this one for yourself.
- Bunu kendiniz için alabilirsiniz.
- This one is similar to that one.
- Bu şuna benziyor.
- This one is a lot easier.
- Bu çok daha kolay.
- Can I see this one?
- Bunu görebilir miyim?
- This one is similar to that one.
- Bu ona benziyor.
- I want this one.
- Bunu istiyorum.
- This one is all yours.
- Bu tamamen sizindir.
- Tom didn't think too hard about this one.
- Tom bu konuda fazla düşünmedi.
- I have to agree with Tom on this one.
- Bu konuda Tom'a katılmak zorundayım.
- This one's crowded, so let's take the next train.
- Bu tren kalabalık, bu yüzden bir sonraki trene binelim.
- I like this one best.
- En çok bunu seviyorum.
- Please choose between this one and that one.
- Lütfen bununla bunun arasında seçim yapın.
- I agree with you on this one.
- Bu konuda sana katılıyorum.
- He shall pay for this one day.
- O bir gün bunu ödeyecek.
- This one is Fadil.
- Bu Fadıl.
- This one is the biggest.
- Bu en büyüğü.
- My favorite translation is this one.
- Benim en sevdiğim çeviri bu.
- This one's good, but that one's better.
- Bu iyi ama bu daha iyi.
- I think you're going to like this one.
- Bence bunu seveceksin.
- This one is all yours.
- Bu senin olsun.
- My favorite translation is this one.
- En sevdiğim çeviri bu.
- What about this one?
- Peki ya bu?
- I know of no language that I adore as much as this one.
- Bu dil kadar sevdiğim başka bir dil bilmiyorum.
- This one's nice.
- Bu güzel.
- This one will be fine.
- Bu iyi olacak.
- Support me on this one.
- Beni bu konuda destekleyin.
- What's the matter with this one?
- Bunun nesi var?
- This one's still alive.
- Bu hala hayatta.
- Why did you buy this one?
- Bunu neden aldın?
- I like this one.
- Ben bunu seviyorum.
- I want this one myself.
- Bunu kendim istiyorum.
- What's wrong with this one?
- Bunun nesi var?
- Tom won this one.
- Tom bunu kazandı.
- What makes this one special?
- Bunu özel yapan ne?
- That box is better than this one.
- Bu kutu bundan daha iyi.
- I found this one.
- Ben bunu buldum.
- I don't like this one either.
- Bunu da sevmiyorum.
- Tom would probably choose this one.
- Tom muhtemelen bunu seçerdi.
- I'll have to ponder this one.
- Bunu düşünmem gerekecek.
- This one is as good as that one.
- Bu, şunun kadar iyi.
- This one's mine.
- Bu benim.
- Thanks for your help on this one.
- Bu konudaki yardımınız için teşekkürler.
- Trust me on this one, Tom.
- Bu konuda bana güven, Tom.
- I think this one is good.
- Bence bu iyi.
- I think that this one's better than that one.
- Bence bu ondan daha iyi.
- This one is for us.
- Bu bizim için.
- This one is special.
- Bu özel.
- We'll have to think about this one.
- Bunu düşünmemiz gerekecek.
- I've got to agree with Tom on this one.
- Bu konuda Tom'a katılmak zorundayım.
- Do you mean this one?
- Bunu mu kastediyorsun?
- I like this one best.
- En çok bunu sevdim.
- Let me do this one.
- Bunu yapayım.
- I thought Tom would want this one.
- Tom'un bunu isteyeceğini düşünmüştüm.
- This one is different.
- Bu farklı.
- This one or that one?
- Bu mu yoksa bu mu?
- Trust me on this one, Tom.
- Bu konuda bana güven Tom.
- This one belongs to me.
- Bu bana ait.
- This one is free.
- Bu ücretsiz.
- I haven't seen this one for a while.
- Bunu bir süredir görmemiştim.
- The next train will be less crowded than this one.
- Sonraki tren bu trenden daha az kalabalık olur.
- This one's broken.
- Bu kırık.
- What's the matter with this one?
- Bunun sorunu ne?
- This one's the real deal.
- Bu hakiki olan.
- This one is empty.
- Bu boştur.
- Even this one can be an idea.
- Bu bile bir fikir olabilir.
- The only one we have is this one here.
- Burada sahip olduğumuz tek şey budur.
- Let's buy this one.
- Bunu alalım.
- She has many boyfriends, but this one is special.
- Birçok erkek arkadaşı var, ama bu özel biri.
- Why don't you try this one?
- Bunu niçin denemiyorsun?
- Which will you take, this one or that one?
- Hangisini alacaksınız, bunu mu yoksa şunu mu?
- This one is even better.
- Bu daha da iyi.
- I thought Tom would want this one.
- Tom'un bunu isteyeceğini düşündüm.
- I found this one.
- Bunu buldum.
- I want you to wear this one.
- Bunu giymeni istiyorum.
- Of all the houses we've looked at, this one is by far the best.
- Baktığımız evler arasında en iyisi bu.
- This one was written just for you!
- Bu yalnızca senin için yazıldı!
- Which will you take, this one or that one?
- Hangisini alacaksın, bunu mu yoksa onu mu?
- Can I say this one last time?
- Bunu son bir kez söyleyebilir miyim?
- Let's use this one.
- Bunu kullanalım.
- Here, this one's yours.
- İşte, bu seninki.
- This one's really nice.
- Bu gerçekten hoş.
- This one's not working either.
- Bu da işe yaramıyor.
- This one belongs to them.
- Bu onlara ait.
- She has many boyfriends, but this one is special.
- Onun çok erkek arkadaşı var ama bu özel.
- Do you want to take this one?
- Bunu almak ister misin?
- You didn't see this one coming, did you, Tom?
- Bunun olacağını göremedin, değil mi Tom?
- The Yamada family lives in the apartment below this one.
- Yamada ailesi bu dairenin altındaki dairede yaşıyor.
- Why don't I take this one?
- Ben neden bunu almam?
- This one's on the house.
- Bu müesseseden.
- Who wants this one?
- Kim bunu istiyor?
- We'll get this one.
- Biz bunu alacağız.
- Please choose between this one and that one.
- Lütfen bununla onun arasında seçim yap.
- This one's all yours.
- Bu senin olsun.
- This one belongs to him.
- Bu ona ait.
- Why don't you get this one?
- Neden bunu almıyorsun?
- I'm right on this one.
- Bunda haklıyım.
- I'll handle this one.
- Ben bunu halledeceğim.
- Where did this one come from?
- Bu nereden geldi?
- Don't miss this one.
- Bunu kaçırma.
- Tom won this one.
- Bunu Tom kazandı.
- That mountain is five times as high as this one.
- O dağ bunun beş katı yüksekliğinde.
- This one's a little harder.
- Bu biraz daha zor.
- This one's on me.
- Bu benden.
- I want this one myself.
- Ben bunu kendim istiyorum.
- Tom wants this one.
- Tom bunu istiyor.
- This one's really funny.
- Bu gerçekten komik.
- This one looks pretty good.
- Bu oldukça iyi görünüyor.
- I'll take this one.
- Bunu ben alacağım.
- This one's for you, Tom.
- Bu senin için, Tom.
- This one belongs to you.
- Bu size ait.
- This one is full.
- Bu dolu.
- I thought you'd want this one.
- Bunu isteyeceğini düşündüm.
- This one's free.
- Bu bedava.
- This one's my personal favorite.
- Bu benim kişisel favorim.
- I'll handle this one.
- Bunu ben hallederim.
- The picture is colorful in contrast with this one.
- Resim, bunun aksine renkli.
- This one belongs to us.
- Bu bizim.
- This one's no good.
- Bu iyi değil.
- My bad eye is this one.
- Benim kem gözüm bu.
- This one's not working either.
- Bu da çalışmıyor.
- The only one we have is this one here.
- Elimizde bir tek bu var.
- This one is ours.
- Bu bizim.
- No, not this one!
- Hayır, bu değil!
- Thanks for your help on this one.
- Bu seferki yardımınız için teşekkürler.
- I'll choose this one.
- Ben bunu seçeceğim.
- My favorite is this one.
- Benim en sevdiğim bu.
- Why don't you try this one?
- Neden bunu denemiyorsun?
- This one's on us, Tom.
- Bu bizim üzerimizde, Tom.
- This one's on the house.
- Bu şirketten olsun.
- You'll start a new lesson as soon as you've finished this one.
- Bunu bitirir bitirmez yeni bir derse başlayacaksın.
- This one is prettier.
- Bu daha güzel.
- My favorite is this one.
- Favorim bu.
- Your car is three times as big as this one.
- Senin araban bunun üç katı kadar büyük.
- Let me take this one.
- Bunu alayım.
- I'll tell you this one more time.
- Bunu size bir kez daha söyleyeceğim.
- This one is bigger.
- Bu daha büyük.
- Which book is older, this one or that one?
- Hangi kitap daha eski, bu mu yoksa o mu?
- I haven't seen this one for a while.
- Bir süredir bunu görmedim.
- This one's supposed to be the best.
- Bunun en iyi olması gerekiyor.
- Every sentence present in Tatoeba is a lie, especially this one.
- Tatoeba'da geçen her cümle yalan, özellikle de bu.
- I think this one's better.
- Bunun daha iyi olduğunu düşünüyorum.
- Why did you buy this one?
- Neden bunu satın aldın?
- I'm taking this one.
- Bunu ben alıyorum.
- This one's for you.
- Bu senin için.
- This one is for Tom.
- Bu, Tom için.
- Let me eat this one and you can eat the other one.
- Ben bunu yiyeyim ve sen diğerini yiyebilirsin.
- Why don't you let me handle this one?
- Neden bunu benim halletmeme izin vermiyorsun?
- Which book is older, this one or that one?
- Hangi kitap daha eskidir, bu mu yoksa şu mu?
- This one was written just for you!
- Bu sadece senin için yazıldı!
- What do you think of this one?
- Bununla ilgili ne düşünüyorsun?
- You'll start a new lesson as soon as you've finished this one.
- Bu dersi bitirir bitirmez, yeni derse başlayacaksınız.
- This one is cheaper.
- Bu daha ucuz.
- I think this one's better.
- Bence bu daha iyi.
- I'm only going to ask you this one time, Tom.
- Ben bunu sana sadece bir kez soracağım, Tom.
- I've read every book here except this one.
- Buradaki her kitabı okudum, bu hariç.
- This one belongs to us.
- Bu bize ait.
- You take this one.
- Sen bunu al.
- This one is on me.
- Bu benden.
- I think that this one's better than that one.
- Bence bu öbüründen daha iyi.
- Tom doesn't like this one bit.
- Tom bunu hiç sevmiyor.
- This one is special.
- Bu özeldir.
- This one is just for you.
- Bu sadece senin için.
- This one is different.
- Bu farklıdır.
- That box is bigger than this one.
- Bu kutu bundan daha büyük.
- This one's different.
- Bu farklı.
- Which is your book, this one or that one?
- Senin kitabın hangisi, bu mu yoksa o mu?
- You made a mistake on this one.
- Bunda hata yapmışsın.
- I'm taking this one.
- Ben bunu alıyorum.
- This one is Tom's.
- Bu Tom'unki.
- I thought you'd want this one.
- Bunu isteyeceğini düşünmüştüm.
- I will take both this one and that one.
- Hem bunu hem de şunu alacağım.
- I'll have to ponder this one.
- Bunu düşünmek zorunda kalacağım.
- Let's take this one step further.
- Bunu bir adım daha ileri götürelim.
- This one's broken.
- Bu bozuk.
- I like this one even better.
- Bunu daha çok seviyorum.
- Who wants this one?
- Bunu kim istiyor?
- You did this one wrong.
- Bunu yanlış yaptın.
- This one's really nice.
- Bu gerçekten güzel.
- If you understand this one, then the others are nearly the same.
- Eğer bunu anlarsanız, diğerleri de hemen hemen aynıdır.
- Having finished eating this one thing, he didn't eat any of the others.
- Bu şeyi yemeyi bitirdikten sonra diğerlerini yemedi.
- That bridge is half as long as this one.
- O köprü, bunun yarısı kadar.
- Here, this one's yours.
- Al, bu senin.
- That painting is beautiful, and so is this one.
- O resim çok güzel, ve bu da.
- This one is clean.
- Bu temizdir.
- How are we going to explain this one?
- Bunu nasıl açıklayacağız?
- I'm serious about this one.
- Bu konuda ciddiyim.
- I've read every book here except this one.
- Bu hariç buradaki her kitabı okudum.
- This one's my room, Tom.
- Bu benim odam, Tom.
- This one's got me worried, Tom.
- Bu beni endişelendirdi, Tom.
- I'm not sure if I like this one or that one.
- Bunu mu yoksa bunu mu sevdiğimden emin değilim.
- Tom wants me to go to another party after this one.
- Tom bu partiden sonra başka bir partiye gitmemi istiyor.
- I'll choose this one.
- Bunu seçeceğim.
- This one works.
- Bu çalışır.
- I love this one.
- Ben bunu seviyorum.
- Don't you want to take this one?
- Bunu almak istemiyor musun?
- Try this one.
- Bunu deneyin.
- This one belongs to her.
- Bu ona ait.
- I'll take this one.
- Bunu alacağım.
- I think you'll like this one better.
- Sanırım bunu daha çok seveceksin.
- This one's still alive.
- Bu hâlâ hayatta.
- I got this one for $300.
- Bunu 300 dolara aldım.
- I think this one is good.
- Bunun iyi olduğunu düşünüyorum.
- Can I say this one last time?
- Bunu son kez söyleyebilir miyim?
- Let me eat this one and you can eat the other one.
- Bunu ben yiyeyim, sen de diğerini ye.
- Don't you want this one?
- Bunu istemiyor musun?
- Can you give me this one, please?
- Bana bunu verir misin, lütfen?
- This one wasn't your mistake.
- Bu senin hatan değildi.
- How much does this one cost?
- Bunun fiyatı ne kadar?
- That bridge is half as long as this one.
- O köprü, bunun yarısı kadar uzundur.
- The picture is colorful in contrast with this one.
- Resim, bunun aksine çok renkli.
- I don't like this one.
- Bunu sevmedim.
- This one's all yours.
- Bu tamamen sizindir.
- Let me do this one.
- Bunu ben yapayım.
- That painting is beautiful, and so is this one.
- O resim çok güzel, bu da öyle.
- I don't know about this one.
- Bunun hakkında bilgim yok.
- This one's crowded, so let's take the next train.
- Bu tren kalabalık, o yüzden bir sonraki trene binelim.
- Your guess is as good as mine on this one.
- Bu konudaki tahmininiz benimki kadar iyi.
- Support me on this one.
- Bu konuda beni destekle.
- You can keep this one for yourself.
- Bunu kendine saklayabilirsin.
- This one's Tom's.
- Bu Tom'unki.
- I think I'll take this one.
- Sanırım bunu alacağım.
- Which would you prefer, this one or that one?
- Hangisini tercih edersin, bunu mu yoksa onu mu?
- This one is empty.
- Bu boş.
- This one is the worst.
- Bu en kötüsü.
- This one's no good.
- Bu hiç iyi değil.
- I got this one for $300.
- Ben bunu 300 dolara aldım.
- Are you sure you want this one?
- Bunu istediğine emin misin?
- This one's yours.
- Bu sizinki.
- Why don't you let me handle this one?
- Neden bununla meşgul olmama izin vermiyorsun?
- We'll have to think about this one.
- Bunu düşünmek zorunda kalacağız.
- He shall pay for this one day.
- Bir gün bunun bedelini ödeyecek.
- This one is for Tom.
- Bu Tom için.
- Do you mean this one?
- Bunu mu diyorsun?
- We'll get this one.
- Bunu halledeceğiz.
- Your car is three times as big as this one.
- Senin araban bunun üç katı büyüklüğünde.
- I don't like this one.
- Ben bunu sevmiyorum.
- I like this one.
- Bunu seviyorum.
- The only website Tom visits at least once a day is this one.
- Tom'un en azından günde bir kez ziyaret ettiği tek web sitesi budur.
- Which would you prefer, this one or that one?
- Hangisini tercih edersin, bunu mu yoksa bunu mu?
- I want every day to be as good as this one.
- Her günün bu günkü kadar güzel olmasını istiyorum.
- I really like this one.
- Bunu gerçekten seviyorum.
- This one's on us, Tom.
- Bu bizden, Tom.
- I'll give you this one and that one.
- Bunu ve şunu sana vereceğim.
- This one's for me.
- Bu benim için.
- I know of no language that I adore as much as this one.
- Bu kadar çok sevdiğim hiçbir bir dil bilmiyorum.
- It's not this one.
- Bu değil.
- Every sentence present in Tatoeba is a lie, especially this one.
- Tatoeba'daki her cümle yalandır, özellikle de bu.
- We'll handle this one.
- Biz bunun üstesinden geliriz.
- I like this one even better.
- Bunu daha da çok sevdim.
- I agree with you on this one.
- Bu konuda size katılıyorum.
- We chose this one.
- Bunu seçtik.
- This one's yours.
- Bu senin.
- Which is your book, this one or that one?
- Hangisi senin kitabın, bu mu yoksa şu mu?
- This one belongs to you.
- Bu sana ait.
- We'll handle this one.
- Bunu halledeceğiz.
- Let's take this one step further.
- Bunu bir adım ileri götürelim.
Show More (362)
|
