|
- Unlike in the USA, we want to prevent so-called trivial patents being awarded, for example on business matters.
- ABD'nin aksine örneğin ticari konularda önemsiz patentlerin verilmesini önlemek istiyoruz.
- This characterises a debate that has not been easy, because the adoption of the Community patent is not a trivial issue.
- Bu, kolay olmayan bir tartışmayı karakterize etmektedir, çünkü Topluluk patentinin kabulü önemsiz bir konu değildir.
- Unlike in the USA, we want to prevent so-called trivial patents being awarded, for example on business matters.
- ABD'nin aksine, örneğin ticari konularda önemsiz patentlerin verilmesini önlemek istiyoruz.
- The intensity of your debate, today, proves that they are not trivial matters.
- Bugünkü tartışmanızın yoğunluğu, bunların önemsiz meseleler olmadığını kanıtlıyor.
- This is not a trivial point.
- Bu önemsiz bir nokta değil.
- The directive also makes it clear that we do not want to grant patent protection to trivial software.
- Direktif ayrıca önemsiz yazılımlara patent koruması sağlamak istemediğimizi de açıkça ortaya koyuyor.
- Secondly, the directive is not meant to protect trivial software.
- İkinci olarak direktif önemsiz yazılımları korumayı amaçlamıyor.
- Secondly, the directive is not meant to protect trivial software.
- İkinci olarak, direktif önemsiz yazılımları korumayı amaçlamıyor.
- Patents on trivial software, such as progress bars, are a cause for concern and are not desirable.
- İlerleme çubukları gibi önemsiz yazılımlar üzerindeki patentler endişe kaynağıdır ve arzu edilen bir durum değildir.
- Writing with chalk is trivial.
- Tebeşirle yazmak önemsizdir.
- This might be a trivial thing for you, but it's a very important thing for me.
- Bu senin için önemsiz bir şey olabilir ama benim için çok önemli bir şey.
- This isn't a trivial matter.
- Bu önemsiz bir mesele değil.
- Finding an optimal solution isn't trivial.
- Optimal bir çözüm bulmak önemsiz değildir.
- The agitator is inclined to exaggerate trivial matters.
- Tahrikçi, önemsiz konuları abartma eğilimindedir.
- This isn't a trivial number.
- Bu önemsiz bir sayı değil.
- That's a trivial error.
- Bu önemsiz bir hata.
- Don't worry about such a trivial problem.
- Böyle önemsiz bir sorun için endişelenme.
- The proof is trivial.
- Kanıt önemsiz.
- Let's not quibble over trivial matters.
- Önemsiz konularda kelime oyunu yapmayalım.
- That is a trivial problem.
- O önemsiz bir sorun.
- That's a trivial error.
- O önemsiz bir hata.
- The agitator is inclined to exaggerate trivial matters.
- Provokatör, önemsiz konuları abartma eğiliminde olur.
- This is a trivial matter.
- Bu önemsiz bir mesele.
- This isn't a trivial number.
- Bu önemsiz bir sayı değildir.
- A straight line is a trivial example of a curve.
- Düz bir çizgi, eğrinin önemsiz bir örneğidir.
- Finding an optimal solution isn't trivial.
- En uygun çözümü bulmak önemsiz değildir.
- Both the proof and solution are trivial.
- Kanıt da çözüm de önemsiz.
- Let's not quibble over trivial matters.
- Önemsiz konular üzerinde tartışmayalım.
- The agitator is inclined to exaggerate trivial matters.
- Ajitatör, önemsiz konuları abartmaya meyillidir.
- This isn't a trivial point.
- Bu önemsiz bir nokta değil.
- A trivial problem doesn't require long contemplation.
- Önemsiz bir problem, uzun tefekküre ihtiyaç duymaz.
- A trivial problem does not require a long cogitation.
- Önemsiz bir sorun uzun uzun düşünmeyi gerektirmez.
- This might be a trivial thing for you, but it's a very important thing for me.
- Bu sizin için önemsiz bir şey olabilir ama benim için çok önemli bir şey.
- Forget it, those are just trivial details.
- Unut gitsin, bunlar sadece önemsiz ayrıntılar.
- It is a trivial matter.
- Bu, önemsiz bir konu.
- The agitator is inclined to exaggerate trivial matters.
- Provokatör, önemsiz konuları abartmaya meyillidir.
- It is a trivial matter.
- Bu, önemsiz bir mesele.
- A trivial problem doesn't require long contemplation.
- Önemsiz bir sorun uzun uzun düşünmeyi gerektirmez.
- This isn't a trivial matter.
- Bu önemsiz bir konu değildir.
- Forget it, those are just trivial details.
- Boş ver, bunlar önemsiz detaylar.
- This is no trivial accomplishment.
- Bu önemsiz bir başarı değil.
- The proof is trivial.
- İspat önemsizdir.
- Both the proof and solution are trivial.
- Hem kanıt hemde çözüm önemsiz.
- Don't worry about such a trivial problem.
- Böyle önemsiz bir sorunla ilgili endişelenmeyin.
Show More (41)
|
