|
- I was a bit uncomfortable.
- Biraz rahatsızdım.
- I'm uncomfortable.
- Ben rahatsızım.
- Tom's uncomfortable with close personal relationships.
- Tom yakın kişisel ilişkilerden rahatsız olur.
- Tom felt uncomfortable, so he left.
- Tom kendini rahatsız hissetti, o yüzden gitti.
- You look uncomfortable.
- Sen rahatsız görünüyorsun.
- I'm kind of uncomfortable.
- Biraz rahatsızım.
- Tom said that he was a bit uncomfortable.
- Tom biraz rahatsız olduğunu söyledi.
- This pillow is very uncomfortable.
- Bu yastık çok rahatsız.
- Tom made Mary feel uncomfortable.
- Tom, Mary'yi rahatsız hissettirdi.
- I felt so uncomfortable.
- Çok rahatsız hissettim.
- I know how uncomfortable you are.
- Ne kadar rahatsız olduğunu biliyorum.
- Tom still felt uncomfortable.
- Tom hala rahatsız hissediyor.
- Tom was uncomfortable.
- Tom rahatsızdı.
- Tom's uncomfortable.
- Tom rahatsız.
- Tom seems uncomfortable and annoyed.
- Tom rahatsız ve kızgın görünüyor.
- I know that you're uncomfortable.
- Rahatsız olduğunuzu biliyorum.
- Tom looks uncomfortable.
- Tom rahatsız görünüyor.
- He felt lost and uncomfortable.
- O, kaybolmuş ve rahatsız hissetti.
- I felt uncomfortable, so I left.
- Kendimi rahatsız hissettim, bu yüzden ayrıldım.
- Tom looks very uncomfortable.
- Tom rahatsız görünüyordu.
- It looks uncomfortable.
- Rahatsız görünüyor.
- The pillow is uncomfortable.
- Yastık rahatsız.
- I'm feeling uncomfortable.
- Kendimi rahatsız hissediyorum.
- Tom looked uncomfortable.
- Tom rahatsız görünüyordu.
- I felt a bit uncomfortable at Tom's party.
- Tom'un partisinde kendimi biraz rahatsız hissettim.
- They both look very uncomfortable.
- Onların her ikisi de çok rahatsız görünüyor.
- I've never been so uncomfortable in my entire life.
- Hayatım boyunca bu kadar rahatsız olmamıştım.
- Tom seems to be extremely uncomfortable.
- Tom son derece rahatsız görünüyor.
- Are you uncomfortable?
- Rahatsız mısın?
- Tom seemed self-conscious and uncomfortable when he had to make the announcement at the party.
- Tom partide anons yapmak zorunda kaldığında utangaç ve rahatsız olmuş görünüyordu.
- The guests looked uncomfortable.
- Misafirler rahatsız görünüyordu.
- Tom felt uncomfortable.
- Tom kendini rahatsız hissetti.
- They both look very uncomfortable.
- İkisi de çok rahatsız görünüyor.
- I felt uncomfortable.
- Kendimi rahatsız hissettim.
- You look uncomfortable.
- Rahatsız görünüyorsun.
- Sami made Layla feel uncomfortable.
- Sami, Leyla'yı rahatsız hissettirdi.
- Where do you feel uncomfortable?
- Nerede rahatsız hissediyorsun?
- Tom looks quite uncomfortable.
- Tom oldukça rahatsız görünüyor.
- I was really uncomfortable.
- Gerçekten rahatsızdım.
- I'm feeling uncomfortable.
- Ben kendimi rahatsız hissediyorum.
- Tom said that he felt uncomfortable and wanted to leave.
- Tom kendini rahatsız hissettiğini ve gitmek istediğini söyledi.
- You're uncomfortable, aren't you?
- Rahatsızsın, değil mi?
- I was a bit uncomfortable.
- Biraz rahatsız olmuştum.
- Tom said that he felt very uncomfortable.
- Tom çok rahatsız hissettiğini söyledi.
- Tom felt uncomfortable, so he left.
- Tom kendini rahatsız hissetti, bu nedenle ayrıldı.
- These seatbelts are very uncomfortable.
- Bu emniyet kemerleri çok rahatsız.
- Aren't you uncomfortable?
- Rahatsız değil misin?
- Tom seems to be uncomfortable.
- Tom rahatsız görünüyor.
- Tom felt very uncomfortable about the whole thing.
- Tom tüm bu olanlardan dolayı kendini çok rahatsız hissetti.
- Tom is uncomfortable.
- Tom rahatsız.
- I'm very uncomfortable around children.
- Çocukların arasında çok rahatsızım.
- Tom always seems uncomfortable around children.
- Tom her zaman çocukların etrafında rahatsız gibi görünüyor.
- You have no idea how uncomfortable these shoes are.
- Bu ayakkabıların ne kadar rahatsız olduğu hakkında hiçbir fikrin yok.
- I've never been so uncomfortable in my entire life.
- Hayatım boyunca hiç bu kadar rahatsız olmamıştım.
- The opposite of uncomfortable is comfortable.
- Rahatsızın karşıtı rahattır.
- You have no idea how uncomfortable these shoes are.
- Bu ayakkabıların ne kadar rahatsız olduğuna dair hiçbir fikrin yok.
- Tom always seems uncomfortable around children.
- Tom her zaman çocukların yanında rahatsız görünür.
- I was uncomfortable.
- Ben rahatsızdım.
- I felt very uncomfortable.
- Kendimi çok rahatsız hissediyordum.
- Tom looks a little uncomfortable.
- Tom biraz rahatsız görünüyor.
- I was very uncomfortable.
- Çok rahatsızdım.
- It's very uncomfortable.
- Bu çok rahatsız.
- Tom said that he wasn't uncomfortable.
- Tom rahatsız olmadığını söyledi.
- Tom appears to be uncomfortable.
- Tom rahatsız görünüyor.
- I am uncomfortable in these new shoes.
- Bu yeni ayakkabıların içinde rahatsızım.
- I was very uncomfortable.
- Çok rahatsız olmuştum.
- I felt really uncomfortable there.
- Orada kendimi çok rahatsız hissettim.
- Sami was feeling uncomfortable.
- Sami kendini rahatsız hissediyordu.
- Sami felt so uncomfortable.
- Sami kendini çok rahatsız hissetti.
Show More (66)
|
|
- We should recognise, however, that the democratic process sometimes produces uncomfortable results.
- Bununla birlikte, demokratik sürecin bazen rahatsız edici sonuçlar doğurduğunu da kabul etmeliyiz.
- This report makes me uncomfortable as there are some things that are not right.
- Bu rapor beni rahatsız ediyor çünkü doğru olmayan bazı şeyler var.
- In addition the neutral attitude of his Russian counterpart Putin must be uncomfortable.
- Ayrıca Rus mevkidaşı Putin'in tarafsız tutumu da rahatsız edici olmalı.
- Assigning liability may be an uncomfortable process, but it is an essential one.
- Sorumluluğun belirlenmesi rahatsız edici bir süreç olabilir, ancak bu gerekli bir süreçtir.
- I would point out that our position at Johannesburg was very strong but also very uncomfortable.
- Johannesburg'daki pozisyonumuzun çok güçlü ama aynı zamanda çok rahatsız edici olduğunu belirtmek isterim.
- It may occasionally be uncomfortable, but this is our task.
- Zaman zaman rahatsız edici olabilir, ancak bu bizim görevimiz.
- The optical effect is uncomfortable for flies in flight, so they'll choose to move away from the source.
- Optik etki, uçuş halindeki sinekler için rahatsız edici olduğundan kaynaktan uzaklaşmayı seçeceklerdir.
- The optical effect is uncomfortable for flies in flight, so they'll choose to move away from the source.
- Optik etki uçuş halindeki sinekler için rahatsız edicidir, bu yüzden kaynaktan uzaklaşmayı seçeceklerdir.
- I didn't want to make you uncomfortable.
- Seni rahatsız etmek istemedim.
- That made him uncomfortable.
- Bu onu rahatsız etti.
- I'm sorry if I made you uncomfortable.
- Sizi rahatsız ettiysem üzgünüm.
- Layla made an uncomfortable decision.
- Leyla rahatsız edici bir karar aldı.
- I hope I didn't make you feel uncomfortable.
- Umarım seni rahatsız etmemişimdir.
- Obsequious people make me feel uncomfortable.
- Yalaka insanlar beni rahatsız ediyor.
- There was an uncomfortable silence.
- Rahatsız edici bir sessizlik vardı.
- Clearly, I make you uncomfortable.
- Açıkçası, seni rahatsız ediyorum.
- That would be uncomfortable.
- Bu rahatsız edici olurdu.
- That made me feel very uncomfortable.
- Bu beni çok rahatsız etti.
- It wasn't very serious, but it was really uncomfortable.
- Çok ciddi değildi ama gerçekten rahatsız ediciydi.
- I didn't mean to make you uncomfortable.
- Seni rahatsız etmek istememiştim.
- There was an uncomfortable silence.
- Rahatsız edici bir sessizlik oldu.
- Sami's behavior made Layla really uncomfortable.
- Sami'nin davranışı Leyla'yı gerçekten rahatsız etti.
- That made us uncomfortable.
- Bu bizi rahatsız etti.
- This makes me very uncomfortable.
- Bu beni çok rahatsız ediyor.
- I didn't mean to make you uncomfortable.
- Sizi rahatsız etmek istemedim.
- It made me uncomfortable.
- Bu beni rahatsız etti.
- There's probably something subliminal about this album that makes me feel uncomfortable.
- Muhtemelen bu albümde beni rahatsız eden bilinçaltı bir şeyler var.
- The pillow is uncomfortable.
- Yastık rahatsız edici.
- I didn't want to make you uncomfortable.
- Seni rahatsız etmek istemiyordum.
- It's very uncomfortable.
- Çok rahatsız edici.
- I've had a runny nose for two days and I've been feeling an uncomfortable sensation in my throat.
- İki gündür burnum akıyor ve boğazımda rahatsız edici bir his var.
Show More (28)
|
