| 1 |
valued |
değerli |
adj. |
|
- This is a controlled experiment that should be of value to us all.
- Bu, hepimiz için değerli olması gereken kontrollü bir deneydir.
- A measure of this sort would be of additional value in view of the EU's enlargement.
- AB'nin genişlemesi göz önünde bulundurulduğunda bu tür bir tedbir daha da değerli olacaktır.
- Why should we have to destroy a natural, valued and valuable material such as ivory?
- Fildişi gibi doğal, değerli ve kıymetli bir malzemeyi neden yok etmek zorunda kalalım?
- I fail to understand which religions they wish to cite as being of value.
- Hangi dinlerin değerli olduğunu belirtmek istediklerini anlamakta güçlük çekiyorum.
- Trade marks are also of value to consumers because they represent a sign of quality.
- Ticari markalar da tüketiciler için değerlidir çünkü bir kalite işaretini temsil ederler.
- This report is to be highly valued also from the point of view of enlargement.
- Bu rapor, genişleme açısından da son derece değerli olacaktır.
- A lame cat is more valued than a fast horse when the palace is full of mice.
- Saray farelerle doluyken topal bir kedi hızlı bir attan daha değerlidir.
- We know the value of good health when we are sick.
- Hasta olduğumuzda sağlığımızın ne kadar değerli olduğunu anlarız.
- Tom took nothing of value from Mary's room.
- Tom, Mary'nin odasından değerli hiçbir şey almadı.
- It is of little value.
- Pek değerli değil.
- Your friendship has great value to me.
- Arkadaşlığınız benim için çok değerli.
- I'm learning something of value.
- Değerli bir şey öğreniyorum.
- Sami didn't feel valued enough.
- Sami yeterince değerli hissetmiyordu.
- This book is of great value to students of science.
- Bu kitap fen öğrencileri için çok değerli.
- It is of great value.
- O, çok değerlidir.
- The data collected in Tyrel's research is of great value both to administrators and to educators.
- Tyrel'in araştırmasında toplanan bilgi hem yöneticiler hem de eğitimciler için çok değerlidir.
- A lame cat is more valued than a fast horse when the palace is full of mice.
- Saray farelerle dolu olduğunda topal bir kedi, hızlı bir attan daha değerlidir.
- It is of great value.
- Bu, çok değerli.
- This book is of great value to students of science.
- Bu kitap fen bilimleri öğrencileri için çok değerlidir.
- The sculptures are of great value.
- Heykeller çok değerlidir.
Show More (17)
|
| 2 |
valued |
değerinde |
adj. |
|
- Why has the Council, with a Commission proposal valued at EUR 197 million, not budgeted for it?
- Konsey, 197 milyon avro değerindeki Komisyon önerisi için neden bütçe ayırmamıştır?
- His house was valued at $6 million.
- Onun evi 6.000.000 dolar değerindeydi.
- The diamond was valued at 5,000 dollars.
- Elmas, 5,000 dolar değerindeydi.
Show More (0)
|
| 3 |
valued |
kıymetli |
adj. |
|
- Health is not valued till sickness comes.
- Sağlık, hastalık gelene kadar kıymetli değildir.
Show More (-2)
|
