-an - Turco Inglés Diccionario
Historia

-an

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "-an" en diccionario turco inglés : 8 resultado(s)

Inglés Turco
General
-an suf. -dan
-an suf. ilgili
-an suf. benzeyen
-an suf. inanan
-an suf. savunan
-an suf. uzman
Chemistry
-an suf. doymamış karbon bileşiği
-an suf. bir karbonhidratın anhidriti

Significados de "-an" en diccionario inglés turco : 4 resultado(s)

Turco Inglés
General
-an which pron.
-an whose pron.
-an that conj.
-an who conj.

Significados de "-an" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
being an executioner n. cellatlık
take an exam v. sınava girmek
make an effort v. çabalamak
place an order v. sipariş vermek
come to an agreement v. anlaşmaya varmak
commit an offense v. suç işlemek
give an order v. sipariş vermek
make an effort v. çaba göstermek
make an effort v. gayret etmek
run an errand v. ayak işleri yapmak
make an effort v. çaba harcamak
take an oath v. ant içmek
put an end v. son vermek
General
taking advantage of an opportunity n. fırsattan istifade
an off day n. kötü gün
the white of an egg n. yumurta akı
betrothed while still an infant n. beşik kertiği
an accomplished fact n. olmuş bitmiş bir şey
an outrage upon justice n. adaletsizlik
an insect pest of cereals n. kımıl
an upright man n. adam gibi adam
being an aga n. ağalık
placing an order n. ısmarlama
end of an era n. bir devrin sonu
rank of an undersecretary n. müsteşarlık
work of an educator n. eğitmenlik
uterus of an animal n. kulunluk
an advanced technical school for girls n. olgunlaşma enstitüsü
a familiar address to an older man n. amca
as an exception n. istisna olarak
breach of an oath n. yeminini bozma
an upward trend in sales n. satışlarda artış eğilimi
an extra n. extra bir
an armful n. kucak dolusu
an equal amount n. misil
an eagle owl n. zağanos
an old flame n. göz ağrısı
being an elder sister n. ablalık
an oil baron n. petrol kralı
placing an order n. sipariş verme
means to an end n. vasıta
report of an informer n. jurnal
being an upstart n. görmemişlik
an outrage upon justice n. hak çiğneme
half an hour n. yarım saat
oath taken by an expert n. ehlivukufun yemini
means to an end n. araç
an egregious mistake n. korkunç bir hata
violation of an oath n. bir yeminin bozulması
an elderly greek woman n. kokona
report of an informer n. curnal
being an elder brother n. ağabeylik
an open question n. çözülmemiş sorun
making an effort n. çaba sarf etme
an outrage upon decency n. tecavüz
an elongated grape n. gelinparmağı
kernel of an integral equation n. entegral denklemi çekirdeği
confinement in an asylum n. akıl hastanesine kapatılma
a matter of life an death n. ölüm kalım meselesi
being an officer n. zabitlik
bay of an arch n. kemer gözü
blink of an eye n. göz kırpma
role of an older sister n. ablalık
vitality of an institution n. bir kurumun canlılığı
set form of an oath n. bir yeminin belirlenmiş biçimi
founder of an order n. pir
an appreciation n. takriz
an easy prey n. dişe gelir
duties of an undersecretary n. müsteşarlık
an off street n. sapa bir sokak
the twinkling of an eye n. göz açıp kapayıncaya kadar
an open sore n. açık yara
assistant to a professor in an islamic university n. muid
an open secret n. herkesçe bilinen bir sır
seat with an adjustable back n. pulman koltuk
an eyesore n. göz zevkini bozan (bina vb)
quite an event n. fevkalade bir hadise
an open question n. çözümlenmemiş sorun
being an architect n. mimarlık
place suitable for an outing n. mesirelik
skin of an onion n. soğan zarı
being an uncle n. dayılık
an acid remark n. iğneleyici bir söz
an elongated gourd n. borukabağı
premises of an airport n. havaalanı binası
the inside of an affair n. işin iç yüzü
an immortal person believed to come in time of need n. hızır
being an immigrant n. muhacirlik
kernel of an almond n. badem içi
an axe to grind n. şikayete sebep olan durum
an axe to grind n. çözülmesi gereken sorun
member of an association n. dernek üyesi
an ejaculation of surprise n. şaşırma nidası
an outlook on life n. hayata bakış (açısı)
an intense heat n. yoğun bir sıcaklık
the white of an egg n. yumurtanın beyazı
evacuation (of people, an area) n. bir bölgenin tahliye edilmesi
an important role n. önemli bir rol
an outstanding beauty n. dünya güzeli
an agreement that has yet to be notarised n. noterden geçmemiş sözleşme
an agreement that has yet to be notarized n. noterden geçmemiş sözleşme
an attribute of land n. arsa vasfı
the epicentre of an earthquake n. depremin merkez üssü
quite an experience n. harika bir deneyim
quite an experience n. tam bir deneyim
an ethical problem n. etik bir sorun
an associate company n. tanıdık firma
an associate company n. tanıdık şirket
an obvious example n. net bir örnek
an obvious example n. açık bir örnek
putting on a belt during a master ceremony according to an ahi-order n. şed kuşanma
decline of an empire n. bir imparatorluğun çöküşü
fall of an empire n. bir imparatorluğun çöküşü
an old banger n. külüstür
violation of terms and conditions (of an agreement) n. sözleşme hükümlerine aykırılık
an honest joe n. kendi halinde insan
an honest joe n. sıradan adam
an easy and pleasant life n. rahat ve sıkıntısız hayat
an advantage gained at the beginning n. başlangıçta elde edilen avantaj
means to an end n. başarıyı getiren hamle
means to an end n. amaca ulaştıran adım
means to an end n. hedefe yönelik davranış
means to an end n. sonuca götüren adım
an easy victory n. kolay zafer
expression of an opinion n. bir fikrin ifadesi
cash withdrawal from an atm machine while abroad n. yurtdışı atm'den nakit çekim
an inconstant lover n. hercai gönül
an inconstant heart n. hercai gönül
an inconstant affection n. hercai gönül
an unfortunate statement n. talihsiz açıklama
an unfortunate statement n. talihsiz bir açıklama
an ugly attack n. çirkin bir saldırı
an alliance of values n. değerler bütünü
an open ended question n. ucu açık soru
an alternative view to n. farklı bir bakış
expected life of an item n. kullanım ömrü
an important step n. önemli bir adım
an anonymous watcher n. ismini vermek istemeyen bir izleyici
an affront to humanity n. insanlığa yapılmış bir hakaret
an affront to humanity n. insanlık ayıbı
an indisputable fact n. tartışmasız bir gerçek
an indisputable truth n. tartışmasız bir gerçek
an economical solution n. ekonomik çözüm
an unmet need n. karşılanmamış ihtiyaç
an interesting story n. ilginç bir hikaye
an inseparable whole n. ayrılmaz bir bütün
an indivisible whole n. ayrılmaz bir bütün
an unexpected development n. beklenmedik gelişme
an unexpected development n. beklenmeyen gelişme
an essential role n. büyük bir rol
an important role n. büyük bir rol
an essential role n. önemli bir rol
image of an aggressive fellow countryman n. agresif memleket delikanlısı imajı
an explicit message n. açık bir mesaj
an open message n. açık bir mesaj
an unbelievable/incredible day n. inanılmaz bir gün
half an inch n. yarım inç
an eye-catching beauty n. göz alıcı güzellik
locating an address n. adres tespiti
an important problem n. önemli bir sorun/problem
an engineering masterpiece n. bir mühendislik harikası
an engineering marvel n. bir mühendislik harikası
an engineering wonder n. bir mühendislik harikası
an opposing view n. karşıt/muhalif görüş
a man with an ankle holster n. ayak bileğinde silah kılıfı olan adam
an amusing anecdote n. eğlenceli bir hikaye
an airplane without wings n. kanatsız bir uçak
an emergency meeting n. acil bir toplantı
an unpleasant experience n. acı deneyim
the chance of an asteroid hitting the earth n. bir asteroitin dünya'ya çarpma olasılığı
an ordinary human being n. normal bir insan
an internet company n. bir internet şirketi
an aberrant behavior n. anormal bir davranış
an angel of death n. bir ölüm meleği
an abandoned hospital n. terk edilmiş bir hastane
an ugly wish n. çirkin bir dilek
an ugly remark n. çirkin bir ifade
an early summer n. erken gelen yaz
an early winter n. erken bastıran kış
an old motel n. eski bir motel
an ailing relative n. hasta bir akraba
an illustrious career n. şerefli bir kariyer
an irreparable mistake n. telafi edilemez bir hata
an icon of justice n. adalet idolü
an aborted baby n. kürtajla alınmış bebek
an aborted baby n. kürtajla alınan bebek
an empty stage n. boş bir sahne
an inseparable part of the education n. eğitimin ayrılmaz bir parçası
an inbred family n. akrabalar arası evlilik yapan bir aile
an alternative to n. bir şeyin alternatifi
an impish smile n. muzip bir gülüş
an impish look n. muzip bir bakış
an unpleasant place n. tatsız bir yer
an uncertain world n. şüphelerle dolu bir dünya
an uncertain world n. belirsizliklerle dolu bir dünya
an important health problem n. önemli bir sağlık sorunu
an identifying mark on the suspect n. şüphelinin üzerinde kimlik tespitinde yardımı dokunabilecek bir işaret (dövme/ben vb)
an army of bodyguards n. koruma ordusu
an unfortunate development n. talihsiz/esef verici bir gelişme
an undeclared war n. ilan edilmemiş bir savaş
an extra job n. ek iş
an achievable target n. başarılabilecek/ulaşılabilecek bir amaç/hedef
an achievable target n. ulaşılabilir (bir) hedef/amaç
an anonymous listener n. ismini vermek istemeyen bir dinleyici
an anonymous listener n. adını vermek istemeyen bir dinleyici
an awkward situation n. nazik durum
victim of an accident n. kazazede
an only child n. tek çocuk
an extreme example n. uç bir örnek
an ardent reader n. kitap kurdu
an undeniable fact n. inkar edilemez bir gerçek
an adopted maid n. ahretlik
an accident black spot n. çok kaza olan yer
deoch an doris n. son içki
doch an doris n. son içki
an offer too good to refuse n. reddedilmeyecek kadar iyi bir teklif
an unlucky day n. uğursuz bir gün
an unfortunate day n. uğursuz bir gün
an unknown attacker n. kimliği belirsiz bir saldırgan
an airtight document n. kapı gibi belge
an undeniable/indisputable document n. kapı gibi belge
an irrefutable document n. kapı gibi belge
list of countries where english is an official language n. İingilizcenin resmî dil olduğu ülkelerin listesi
countries where English is an official language n. ingilizcenin resmi olduğu ülkeler
list of countries where english is an official language n. ingilizcenin resmi olduğu ülkeler listesi
an inseparable part n. ayrılmaz bir parça
wearing an earring n. küpe takma
pass an exam n. sınav geçmek
an unusual suicide case n. sıradışı bir intihar vakası
an unusual suicide case n. sıradışı bir intihar olgusu
an unreasonable fear n. mantıksız bir korku
an old table game like domino n. aznif
things to do during an earthquake n. deprem anında yapılması gerekenler
things to do during an earthquake n. deprem anında yapılacaklar
an interesing man n. ilginç bir adam
things to do during an earthquake n. deprem anında yapılması gereken şeyler
anam cara (soul friend) (an old gaelic word) n. ruh arkadaşı
an object of ridicule n. alay konusu
an ace up your sleeve n. avantaj olarak kullanılacak bir şey
an abstract idea n. soyut fikir
an arm of flesh n. insan gücü
an ounce of decency n. bir parça nezaket
an artistic style n. sanatsal bir üslup
an artistic style n. sanatsal bir tarz
blink of an eye n. göz açıp kapayıncaya kadar geçen süre
blink of an eye n. bir an
an awful time n. berbat bir zaman
curveship (an invented word) n. köprü
deoch-an-doruis [scotland] n. (ayrılan misafire içerisinde şarap ikram edilen) motifli kupa
an appropriate intervention n. yerinde bir müdahale
being an executioner n. cellatlık
per an (per annum) n. yıllık
an awkward situation n. tuhaf bir durum
coming to an end n. tükenme
have an appointment v. randevusu olmak
have to repeat an examination v. ikmale kalmak
find an opportunity v. fırsat bulmak
bear witness to an age v. bir çağa tanıklık yapmak
apply an embargo v. ambargo koymak
make an end of v. sona erdirmek
have an appointment with somebody v. randevusu olmak
give an evasive reply v. kaçamak cevap vermek
throw cold water over (an idea/a plan) v. pişmiş aşa su katmak
receive an answer v. cevap almak
repel an attack v. saldırıyı püskürtmek
put on an act v. ayak yapmak
put on an act v. caka satmak
make an application v. başvurmak
repulse an attack v. saldırıyı püskürtmek
contest an election v. adaylığını koymak
make an idol of v. tapmak
form an addiction v. alışkanlık yapmak
break off an engagement v. nişanı atmak
suffer an accident v. kurban gitmek
have an internal pain v. sancılanmak
keep an eye on v. gözü üzerinde olmak
make an agreement v. anlaşma gerçekleştirmek
make an analogy v. benzerlik kurmak
come within an inch of v. kıl payı kalmak
take as an example v. pay biçmek
take an examination v. imtihana girmek
keep an eye out for v. bir şey için göz kulak olmak
receive an order v. sipariş almak
put an end to v. son vermek
make an indelible impression v. adından söz ettirmek
make an inversion v. tersine çevirmek
come to an agreement v. anlaşma sağlamak
put an embargo v. ambargo koymak
cut with an axe v. baltalamak
take an order v. birinden emir almak
have a chip an one's shoulder v. meydan okumak
become an addiction v. alışkanlık yapmak
be an eyesore v. göz zevkini bozmak
(for an idea) to find a niche in one's mind v. aklında yer etmek
mark an era v. çığır açmak
break off an engagement v. yüzüğü geriye çevirmek
have an injection v. iğne olmak
have an abortion v. çocuk düşürmek
take an examination v. imtihan olmak
start an uproar v. gürültü koparmak
pardon (forgive) an impoliteness v. kusura bakmamak
break an appointment v. randevuya gitmemek
have an idea v. fikri olmak
have an operation v. operasyon geçirmek
place an order v. ısmarlamak
violate an agreement v. anlaşmayı bozmak
hold an exhibition v. sergi açmak
put an animal down v. bir hayvanın hayatına son vermek
miss an opportunity v. fırsatı kaçırmak
come to an end v. son bulmak
reach an agreement v. uyuşmak
make an appointment with somebody v. randevu vermek
set an example v. örnek olmak
open an account v. hesap açmak
make an impression v. izlenim bırakmak
function as an ambassador v. elçilik etmek
have an interview v. görüşmek
feel an affinity for v. birini çok çekici bulmak
take an oath v. söz vermek
sit for an exam v. imtihana girmek
take an oath v. ahdetmek
come to an end v. sona ermek
make out an invoice v. fiş kesmek
catch an advantage v. avantaj yakalamak
take an example by v. taklit etmek
take an interest in v. ilgi göstermek
have an orgasm v. orgazm olmak
turn an honest penny v. namusu ile ekmeğini kazanmak
make an impression v. adından övgüyle söz ettirmek
put an animal out of its misery v. hayvanı öldürerek acılarına son vermek
get an eyeful of v. kaçırmamak
make an effort v. uğraşmak
make out an invoice v. fatura kesmek
go for an outing v. gezinti yapmak
turn into an advantage v. avantaja çevirmek
play an instrument v. enstrüman çalmak
use an advantage v. avantajdan faydalanmak
give an answer v. yanıt vermek
release an album v. albüm çıkartmak
administer an oath v. ant içirmek
offer an alternative v. alternatif sunmak
give someone an evil eye v. kötü gözle bakmak
join in an activity v. aktivitede bulunmak
put off an appointment v. bir randevuyu ertelemek
not to bat an eyelash v. kılını kıpırdatmamak
come to an abrupt stop v. zınk diye durmak
take an oath v. ant içmek
succeed in an action v. davayı kazanmak
put in an appearance v. çok kısa bir süre kalmak
have an affair with v. kendisiyle evli olmayan biriyle bir aşk ilişkisinde bulunmak
receive an upfront payment v. hesabı peşin almak
take an interest v. alaka duymak
take an examination v. sınava girmek
give an interview v. röportaj vermek
assume an attitude v. tavır takınmak
arrange an engagement v. nişan yapmak
bring to an issue v. sonuçlandırmak
miss an opportunity v. fırsat kaçırmak
apply an earlier date v. öne almak
commit an illegal act v. suç işlemek
muff an opportunity v. fırsat kaçırmak
be arranged in an order v. dizilmek
wait for an opportunity v. fırsat kollamak
provide an advantage v. avantaj sağlamak
put forward an idea v. fikir yürütmek
refute an argument v. bir savı çürütmek
embark on an adventure v. maceraya atılmak
become an object of derision v. alay konusu olmak
go on an outing v. gezintiye çıkmak
make an exhibition of oneself v. elaleme maskara olmak
have an agreement v. anlaşmalı olmak
come to an end v. nihayet bulmak
give an opportunity v. fırsat sunmak
work as an apprentice v. çıraklık etmek
have an xray v. röntgen filmi çektirmek
have an aperitif v. aperitif almak
put in an appearance v. katılmak
provide an opportunity v. imkan sağlamak
keep an eye on v. gözünü ayırmamak
be struck by an evil spirit v. cin çarpmak
play an instrument v. çalgı çalmak
come to an end v. sonuna gelmek
make an adjustment v. ayarlama yapmak
have an operation v. bıçak altına yatmak
have an eye for the main chance v. fırsat kollamak
get into an impossible situation v. açmaza girmek
put an end to v. sona erdirmek
propose an item for the agenda v. gündeme getirmek
settle an account v. hesabını görmek
get an advance v. avans almak
have an epileptic fit v. sarası tutmak
suffer an affront v. hakarete uğramak
take advantage of an opportunity v. fırsattan yararlanmak
make an objection to v. itiraz etmek
have an exam v. imtihan olmak
keep an account of v. not etmek
give an edge to v. bilemek
keep an eye on v. göz kulak olmak
receive an award v. ödül almak
bone for an exam v. sınava hazırlanmak
have an abortion v. çocuk aldırmak
become an association v. kurumlaşmak
play an active role in v. aktif rol oynamak
reach an agreement v. anlaşmak
perform an action v. iş yapmak
come into an inheritance v. mirasa konmak
have an agreement v. anlaşma sağlamak
be stuck in an elevator v. asansörde kalmak
pay an instalment v. taksit ödemek
realize an objective v. amaç gerçekleştirmek
put in an appearance v. yer almak
have an operation v. ameliyat geçirmek
(an amnesty) to be granted v. af çıkmak
bear witness (to an age) v. tanıklık etmek (bir çağa vb)
raise an objection v. itirazda bulunmak
be at an end v. bitmek
violate an oath v. andını bozmak
give an eye to v. göz kulak olmak
get over an illness v. iyileşmek
have an illness v. hastalık geçirmek
keep an ear to the ground v. kulağı tetikte olmak
apply an undercoat v. astarlamak
put on an act v. hava atmak
enter into an agreement v. anlaşmaya girmek
set the neighbourhood in an uproar v. mahalleyi ayağa kaldırmak
fail in an exam v. sınavda kalmak
take an interest in v. alaka duymak
keep an eye on v. dikkat etmek
relieve oneself of an obligation v. yükümlülükten kurtulmak
turn an honest penny v. dürüstçe ve alın teri ile para kazanmak
make an assault v. hücum etmek
give smth. an airing v. havalandırmak
have an in v. bir yerde torpili olmak
pass an examination v. imtihanı vermek
come to an agreement v. bir anlaşmaya varmak
be an instrument v. alet olmak
render an account of v. hesap vermek
lend an ear v. kulak vermek
break off an engagement v. nişanı bozmak
give something an airing v. havalandırmak
commit an error v. hata yapmak
lash off an employee temporarily v. açığa almak
swear an oath v. ant içmek
take an active role in v. aktif rol üstlenmek
commit an error v. hata işlemek
die as an unbeliever v. imansız gitmek
make an application v. başvuruda bulunmak
be an extra v. fazlalık etmek
strike an attitude v. tavır koymak
concoct an excuse v. bahane uydurmak
put in an appearance v. boy göstermek
behave as an older sister (toward) v. ablalık etmek
give an evasive answer v. kaçamak cevap vermek
raise an objection to v. itiraz etmek
run an errand v. bir iş için bir yere gitmek
catch an illness v. hastalığa yakalanmak
have an accident v. kaza geçirmek
have an interview v. görüşme yapmak
put on an act v. rol yapmak
take an interest v. alaka göstermek
do an interview v. röportaj yapmak
behave in an inexperienced way v. acemilik etmek
have an attractive personality v. şeytan tüyü olmak
set an objective v. amaç belirlemek
come to an agreement v. bir karara varmak
achieve an extremely difficult objective v. zoru başarmak
fail an exam v. sınavda kalmak
make an example of v. ibret olsun diye cezalandırmak
be quick to take advantage of an opportunity v. açıkgözlük etmek
not to bat an eyelash v. kılını bile kıpırdatmamak
take an examination in v. imtihan olmak
commit an offence v. suç işlemek
find an easy way v. kolayını bulmak
allege an excuse v. bahane uydurmak
take an example by v. örnek almak
make an offer v. teklifte bulunmak
proceed at an angle v. bir açıda ilerlemek
be an infant in arms v. ağzı süt kokmak
skin an animal v. tulum çıkarmak
be sent on an assignment for v. tayini çıkmak
get an erection v. penisi sertleşmek
enter an action v. dava açmak
take an oath v. yemin etmek
have an understanding or comprehension v. anlayışa sahip olmak
sit for an examination v. sınava girmek
give an undertaking v. söz vermek
credit an amount to someone's account v. bir miktar parayı birinin hesabına geçirmek
have an exam v. sınav olmak
have an attitude against v. tavır almak
feign an excuse v. bahane uydurmak
form an estimate of v. değerlendirmek
put an end to v. bitirmek (bir konuyu)
give an opportunity v. meydan vermek
have an accident v. kaza yapmak
take an exam v. imtihan olmak
leave an indelible impression v. derin etki bırakmak
make an agreement with v. bağlantı yapmak
be at an end v. sonuçlanmak
turn into an unresolved mess v. yılan hikayesine dönmek
make an example of someone v. birini ibret olsun diye cezalandırmak