anxious - Turco Inglés Diccionario

anxious

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "anxious" en diccionario turco inglés : 26 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
anxious adj. endişeli
I am very anxious that we should strengthen our relationship with them.
Onlarla ilişkilerimizi güçlendirmemiz gerektiği konusunda çok endişeliyim.

More Sentences
anxious adj. kaygılı
Our shame makes us furtive, brittle, anxious and cold.
Utancımız bizi sinsi, kırılgan, kaygılı ve soğuk insanlar yapıyor.

More Sentences
General
anxious adj. meraklı
He is anxious to go with you.
Sizinle gelmeye meraklı.

More Sentences
anxious adj. hevesli
He is anxious to go to America.
O, Amerika'ya gitmek için hevesli.

More Sentences
anxious adj. kaygılı
Our shame makes us furtive, brittle, anxious and cold.
Utancımız bizi sinsi, kırılgan, kaygılı ve soğuk insanlar yapıyor.

More Sentences
anxious adj. can atan
Chris is very anxious to go to college.
Chris üniversiteye gitmek için can atıyor.

More Sentences
anxious adj. istekli
It is very clear that we are anxious to find a solution.
Bir çözüm bulma konusunda istekli olduğumuz çok açıktır.

More Sentences
anxious adj. merak içinde
She's anxious to know the results.
Sonuçları öğrenmek için merak içinde.

More Sentences
anxious adj. endişeli
I am very anxious that we should strengthen our relationship with them.
Onlarla ilişkilerimizi güçlendirmemiz gerektiği konusunda çok endişeliyim.

More Sentences
anxious adj. çok istekli
The presidency is very anxious to reach final agreement on this proposal.
Başkanlık bu teklif üzerinde nihai anlaşmaya varmak için çok isteklidir.

More Sentences
Common Usage
anxious adj. huzursuz
General
anxious adj. sıkıntılı
anxious adj. telaşlı
anxious adj. kasavetli
anxious adj. mustarip
anxious adj. vesveseli
anxious adj. rahatsız
anxious adj. düşünceli
anxious adj. tasalı
anxious adj. huzursuz
anxious adj. üzüntülü
anxious adj. tedirgin
anxious adj. gamlı
anxious adj. çok arzulu
anxious adj. korkulu
Medical
anxious n. anksiyöz

Significados de "anxious" con otros términos en diccionario inglés turco: 54 resultado(s)

Inglés Turco
General
be anxious v. endişelenmek
She is anxious about his safety.
Onun güvenliği konusunda endişeli.

More Sentences
get anxious v. endişelenmek
Tom will be getting anxious.
Tom endişelenecek.

More Sentences
be anxious v. endişe etmek
Being anxious to please her, I bought her a nice present.
Onu memnun etmekten endişe ettiğim için, ona güzel bir hediye aldım.

More Sentences
be anxious v. kaygılanmak
I have been anxious about your health.
Sağlığınla ilgili kaygılandım.

More Sentences
become anxious v. endişelenmek
Politicians across the political divide are starting to become anxious.
Siyasi uçurumun her tarafındaki politikacılar endişelenmeye başladı.

More Sentences
be anxious v. endişe etmek
Being anxious to please her, I bought her a nice present.
Onu memnun etmekten endişe ettiğim için, ona güzel bir hediye aldım.

More Sentences
be anxious v. kaygılanmak
I have been anxious about your health.
Sağlığınla ilgili kaygılandım.

More Sentences
be anxious about v. endişe etmek
His mother prevented him from going out because she was anxious about his health.
Annesi onun sağlığından endişe ettiği için dışarı çıkmasını engelliyordu.

More Sentences
be anxious v. merak etmek
Tom is anxious to know how Mary is.
Tom, Mary'nin nasıl olduğunu merak ediyor.

More Sentences
Speaking
you look anxious expr. endişeli görünüyorsun
You look anxious.
Endişeli görünüyorsun.

More Sentences
General
anxious suspense n. merakta kalma
anxious wait n. gergin bekleyiş
be anxious about v. korkmak
be anxious v. korkmak
become anxious v. meraklanmak
be anxious about v. merak etmek
make anxious v. endişelendirmek
get anxious v. korkmak
get anxious v. kasvet çökmek
be anxious v. kasvet çökmek
make anxious v. kaygılandırmak
get anxious v. meraklanmak
become anxious v. merak etmek
be anxious for someone to do something v. birinin bir şeyi yapmasını çok istemek
make anxious v. meraklandırmak
get anxious v. merak etmek
be anxious v. meraklanmak
feel anxious v. kaygılanmak
be anxious about v. ile ilgili olarak endişelenmek
be anxious about v. -den endişe duymak
be anxious about v. -den kaygı duymak
be anxious about v. -den kaygılanmak
be anxious about v. -den dolayı kaygılanmak
be anxious about v. (birini vb) merak etmek
feel anxious v. içi huzursuz olmak
anxious for adj. -den endişeli
anxious about adj. -den endişeli
Colloquial
anxious wait n. endişeli bekleyiş
Idioms
on the anxious seat expr. barışma esnasında günah çıkaran konumda
on the anxious seat expr. gönül alma esnasında hatalarını dile getiren konumda
on the anxious seat expr. huzursuz hisseden
on the anxious seat expr. tedirgin olan
on the anxious seat expr. hop oturup hop kalkan
on the anxious seat expr. yerinde duramayan
on the anxious seat expr. gergin/kaygılı bir bekleyiş içinde olan
Speaking
there is nothing to be anxious about expr. endişelenecek bir şey yok
there is nothing to be anxious about expr. kaygılanacak bir şey yok
Politics
anxious to expr. arzu ederek
Psychology
anxious personality disorder n. kaçıngan kişilik bozukluğu
anxious attachment n. kaygılı bağlanma
anxious attachment style n. kaygılı bağlanma tarzı
anxious seat n. belirsizlikten kaynaklı endişe
Religious
anxious seat n. kilisenin ön tarafında günahkarların tövbe etmesi için bulunan bank
anxious bench n. kilisenin ön tarafında günahkarların tövbe etmesi için bulunan bank