Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Sinónimo
Sobre nosotros
Herramientas
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Sobre nosotros
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Alemán - Inglés
Historia
bear
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Significados de
"bear"
en diccionario turco inglés : 156 resultado(s)
Categoría
Inglés
Turco
Common Usage
1
Common Usage
bear
n.
ayı
2
Common Usage
bear
v.
dayanmak
3
Common Usage
bear
v.
katlanmak
4
Common Usage
bear
v.
taşımak
5
Common Usage
bear
v.
(ürün/meyve) vermek
6
Common Usage
bear
v.
(birine bir duygu) beslemek
General
7
General
bear
n.
koca oğlan
8
General
bear
n.
spekülatör
9
General
bear
n.
borsada büyük oynayarak fiyatları etkileyen kimse
10
General
bear
n.
kaba adam
11
General
bear
n.
hanzo
12
General
bear
n.
kıro
13
General
bear
n.
kaba saba tip
14
General
bear
n.
maganda
15
General
bear
n.
ayıcık
16
General
bear
n.
oyuncak ayı
17
General
bear
n.
özel yeteneği olan kimse
18
General
bear
n.
parlayan yıldız
19
General
bear
v.
çekmek
20
General
bear
v.
yürümek (belirli bir şekilde)
21
General
bear
v.
beslemek (belirli bir his)
22
General
bear
v.
kaldırmak
23
General
bear
v.
sapmak
24
General
bear
v.
sineye çekmek
25
General
bear
v.
hazmetmek
26
General
bear
v.
gitmek (belirli bir yöne doğru)
27
General
bear
v.
dönmek
28
General
bear
v.
vermek (meyve)
29
General
bear
v.
dünyaya getirmek
30
General
bear
v.
gelmek
31
General
bear
v.
spekülasyon yapmak
32
General
bear
v.
götürmek
33
General
bear
v.
yönelmek
34
General
bear
v.
değmek
35
General
bear
v.
getirmek
36
General
bear
v.
borsa fiyatlarını düşürmek
37
General
bear
v.
kin gütmek
38
General
bear
v.
beslemek
39
General
bear
v.
üzerinde bulunmak
40
General
bear
v.
durmak (belirli bir şekilde)
41
General
bear
v.
davranmak (belirli bir şekilde)
42
General
bear
v.
üstlenmek
43
General
bear
v.
tahammül etmek
44
General
bear
v.
doğurmak
45
General
bear
v.
vermek
46
General
bear
v.
kuvvet uygulamak
47
General
bear
v.
basmak
48
General
bear
v.
-e gelmek
49
General
bear
v.
dişini sıkmak
50
General
bear
v.
katlanmak (birisine)
51
General
bear
v.
tutmak
52
General
bear
v.
gütmek
53
General
bear
v.
yaymak
54
General
bear
v.
nakletmek
55
General
bear
v.
haiz olmak
56
General
bear
v.
yapmak/etmek
57
General
bear
v.
(benzerlik) göstermek
58
General
bear
v.
yüklenmek
59
General
bear
v.
kullanmak
60
General
bear
v.
yürütmek
61
General
bear
v.
yöneltmek
62
General
bear
v.
(belirli bir istikamette) gitmek
63
General
bear
v.
bulunmak
64
General
bear
v.
yer almak
65
General
bear
v.
değmek
66
General
bear
v.
uygun olmak
67
General
bear
v.
sağlamak
68
General
bear
v.
bahşetmek
69
General
bear
v.
göze almak
70
General
bear
v.
kabul etmek
71
General
bear
v.
sürdürmek
72
General
bear
v.
iletmek
73
General
bear
v.
hak çerçevesinde sahip olmak
74
General
bear
v.
bulundurmak
75
General
bear
v.
sürmek
76
General
bear
v.
itmek
77
General
bear
v.
(kendini) taşımak
78
General
bear
v.
(kap, sıvı) almak
79
General
bear
v.
(başını) belirli şekilde tutmak
80
General
bear
v.
görünür bir özellik olarak taşımak
81
General
bear
v.
arma olarak kullanmak
82
General
bear
v.
üzerinde açıkça göstermek
83
General
bear
v.
listede bulundurmak
84
General
bear
v.
kayıtlı olarak içeriğinde bulundurmak
85
General
bear
v.
yol açmak
86
General
bear
v.
neden olmak
87
General
bear
v.
kızıştırmak
88
General
bear
v.
rolü taşımak
89
General
bear
v.
kuvvetle iterek sürüklemek
90
General
bear
v.
konumlanmak
91
General
bear
v.
konumlandırılmak
92
General
bear
v.
alakalı olmak
93
General
bear
v.
geçerlilik taşımak
94
General
bear
v.
etki sahibi olmak
95
General
bear
v.
yürürlüğe koymak
96
General
bear
v.
harekete geçirmek
97
General
bear
v.
yakışık almak
98
General
bear
v.
münasip olmak
99
General
bear
v.
(mesaj) getirip anlatmak
100
General
bear
v.
baskıcı olmak
101
General
bear
v.
ağırlığını koymak
102
General
bear
v.
güç yetirmek
103
General
bear
v.
(bir şey) olmak
104
General
bear
v.
tedarik etmek
105
General
bear
v.
(hak, güç) kullanmak
106
General
bear
v.
uygulamak
107
General
bear
v.
(bir ilişki veya orana) sahip olmak
108
General
bear
v.
korelatif olarak sergilemek
109
General
bear
v.
karşılamak
110
General
bear
v.
(iz vb.) taşımak
111
General
bear
v.
(çocuk) doğurmak
112
General
bear
v.
(duygu) tutmak
113
General
bear
v.
(isim, ad) taşımak
114
General
bear
v.
(rüzgar, su vb.) -ile taşınmak
115
General
bear
v.
ile çıkagelmek
Irregular Verb
116
Irregular Verb
bear
v.
bore - born/borne
Colloquial
117
Colloquial
bear
n.
yük
118
Colloquial
bear
n.
çetin/zorlu iş/görev
119
Colloquial
bear
n.
angarya
120
Colloquial
bear
n.
külfet
121
Colloquial
bear
n.
sıkıntılı iş/görev
122
Colloquial
bear
n.
problem yaratan iş/görev
123
Colloquial
bear
n.
zor bir iş/görev
124
Colloquial
bear
n.
rusya
125
Colloquial
bear
n.
iskambilde nadiren blöf yapan oyuncu
Trade/Economic
126
Trade/Economic
bear
n.
açıkçı
127
Trade/Economic
bear
n.
borsada satıcı spekülatör
128
Trade/Economic
bear
n.
borsada fiyatların düşeceğini tahmin ederek menkul değer satan kimse
129
Trade/Economic
bear
n.
hisselerin düşeceğini önceden tahmin edip hisseleri elinden çıkaran kişi
130
Trade/Economic
bear
n.
spekülatör
131
Trade/Economic
bear
adj.
açıkçı
132
Trade/Economic
bear
adj.
durgun
133
Trade/Economic
bear
adj.
fiyatların düştüğü (piyasa)
Technical
134
Technical
bear
v.
taşımak
Construction
135
Construction
bear
v.
gerilmeye dayanmak
Dyeing
136
Dyeing
bear
n.
hafif kahverengimsi bir gri tonu
Transportation
137
Transportation
bear
v.
taşıma aracıyla aktarmak
Marine
138
Marine
bear
n.
kumtaşı
Zoology
139
Zoology
bear
n.
ayı benzeri hayvan
140
Zoology
bear
n.
izcilikte bir derece
Geography
141
Geography
bear
n.
abd'de büyük tuz gölü'ne akan bir nehir
142
Geography
bear
n.
alaska'nın güneyinde bir dağ
Archaic
143
Archaic
bear
v.
gibi görünmek
144
Archaic
bear
v.
der gibi durmak
145
Archaic
bear
v.
anlamında olmak
Engineering
146
Engineering
bear
n.
portatif zımba
Slang
147
Slang
bear
n.
polis
148
Slang
bear
n.
aynasız
149
Slang
bear
n.
otoyol polisi
150
Slang
bear
n.
çirkin/kötü görünümlü kadın
151
Slang
bear
n.
gudubet kadın
152
Slang
bear
n.
tipsiz kadın
153
Slang
bear
n.
kokoroz
154
Slang
bear
n.
çok kıllı eşcinsel erkek
155
Slang
bear
n.
kilolu kıllı eşcinsel erkek
British Slang
156
British Slang
bear
n.
geniş kıllı erkek
Significados de
"bear"
con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)
Categoría
Inglés
Turco
Common Usage
1
Common Usage
great bear
n.
büyükayı
General
2
General
ice bear
n.
kutup ayısı
3
General
average age of women who bear their first child
n.
çocuk doğurma ortalama yaşı
4
General
ant bear
n.
karıncayiyen
5
General
bear garden
n.
ayı köpek kavgası gösterilerinin düzenlendiği yer
6
General
grizzly bear
n.
boz ayı
7
General
grizzly bear
n.
korkunçayı (kuzey amerika'ya özgü)
8
General
polar bear
n.
kutup ayısı
9
General
little bear
n.
küçükayı
10
General
brown bear
n.
bozayı
11
General
woolly bear caterpillar
n.
tüylü tırtıl
12
General
the little bear
n.
küçükayı
13
General
bear keeper
n.
ayıcı
14
General
woolly bear
n.
tüylü tırtıl
15
General
american black bear
n.
amerikan siyah ayısı
16
General
brown bear
n.
boz ayı
17
General
growl of a bear
n.
ayı homurtusu
18
General
the greater bear
n.
büyükayı
19
General
the great bear
n.
büyükayı
20
General
koala bear
n.
koala
21
General
polar bear
n.
kutupayısı
22
General
panda bear
n.
panda
23
General
black bear
n.
kara ayı
24
General
asiatic black bear
n.
asya siyah ayısı
25
General
teddy bear
n.
oyuncak ayı
26
General
pole bear
n.
kutup ayısı
27
General
great bear
n.
büyükayı
28
General
bear hug
n.
sıkı sarılma
29
General
bear hug
n.
kaba kucaklama
30
General
bear hug
n.
ayı gibi sarılma
31
General
bear hug
n.
sert kucaklama
32
General
bear baiting
n.
bağlı haldeki ayıya köpek saldırtma gösterisi
33
General
bear trap
n.
ayı kapanı
34
General
polar bear plunge
n.
buz gibi suya dalış/atlayış etkinliği
35
General
cave bear
n.
mağara ayısı
36
General
yogi bear
n.
ayı yogi
37
General
teddy bear
n.
ayıcık
38
General
gummi bear
n.
şeker ayıcığı
39
General
gummi bear
n.
ayı şeklinde jöleden şekerleme
40
General
baby bear
n.
ayı yavrusu
41
General
baby bear
n.
yavru ayı
42
General
bug-bear
n.
gulyabani
43
General
bug-bear
n.
öcü
44
General
bear attack
n.
ayı saldırısı
45
General
bear cave
n.
ayı ini
46
General
grizzly bear
n.
birinci dünya savaşı döneminde popüler olan bir dans
47
General
average age of women who bear their first child
n.
ilk çocuğun doğurulduğu ortalama yaş
48
General
average age of women who bear their first child
n.
ortalama ilk çocuğu doğurma yaşı
49
General
gummy bear
n.
jöleli ayıcık
50
General
gummy bear
n.
jelibon ayı
51
General
bear cub
n.
yavru ayı
52
General
bear cub
n.
ayı yavrusu
53
General
bear [obsolete]
n.
açığa satılan hisse senedi veya emtia
54
General
bear [scotland]
n.
arpa
55
General
bear cat
n.
güçlü kuvvetli insan
56
General
bear cat
n.
vurdu mu deviren iri yarı tip
57
General
bear leader
n.
ayı oynatan kimse
58
General
bear leader
n.
genç bir erkeği seyahatlerinde peşinde dolaştıran tip
59
General
bear paw
n.
bir tür ufak ve yuvarlak kar ayakkabısı
60
General
bear-baiting
n.
zincirlenmiş ayıyı köpeklerle dövüştürme etkinliği
61
General
bear-paw
n.
bir tür ufak ve yuvarlak kar ayakkabısı
62
General
bear-pit
n.
kaotik sahne
63
General
bear-pit
n.
kargaşalı ortam
64
General
bear down on
v.
yaklaşmak
65
General
bear up
v.
dayanmak
66
General
bear witness to an age
v.
bir çağa tanıklık yapmak
67
General
bear a grudge
v.
kin gütmek
68
General
bear a grudge against
v.
kin beslemek
69
General
bear in mind
v.
akıldan çıkarmamak
70
General
bear in mind
v.
hatırda tutmak
71
General
bear hard on
v.
yük olmak
72
General
bear the consequences
v.
sonuçlarına katlanmak
73
General
bear a torch
v.
ışık tutmak
74
General
bear witness to an age
v.
bir çağa tanıklık etmek
75
General
bear up
v.
yardım etmek
76
General
bear down
v.
yenmek
77
General
bear the consequence
v.
sonucuna katlanmak
78
General
bear the blame for
v.
suçunu üzerine almak
79
General
bear up against
v.
dayanmak
80
General
bear the blame
v.
kabahati üzerine almak
81
General
bear a hand
v.
yardım etmek
82
General
bear fruit
v.
yemiş vermek
83
General
bear the brunt of
v.
kabak başına patlamak
84
General
bear witness to
v.
bir şeye delalet etmek
85
General
bear out
v.
tasdik etmek
86
General
bear against
v.
bastırmak
87
General
bear with
v.
dayanmak
88
General
bring pressure to bear on
v.
zorlamak
89
General
grin and bear it
v.
bağrına taş basmak
90
General
bear oneself
v.
davranmak
91
General
bear one's sorrow without complaining
v.
acısını bağrına basmak
92
General
bear no responsibility for
v.
sorumlusu olmamak
93
General
bear fruit
v.
meyve vermek
94
General
grin and bear it
v.
ağız kokusu çekmek
95
General
bear out
v.
desteklemek
96
General
bear on
v.
ile ilgisi olmak
97
General
bear in mind
v.
unutmamak
98
General
bear the expense of
v.
masrafı çekmek
99
General
bear in mind
v.
dikkate almak
100
General
bear up
v.
cesareti elden bırakmamak
101
General
bear resemblance to
v.
benzemek
102
General
bear with
v.
çekmek
103
General
bear witness
v.
şahitlik etmek
104
General
bear away
v.
götürmek
105
General
bear the bell
v.
kazanmak
106
General
bear sorrow without complaining
v.
acısını içine gömmek
107
General
bear up
v.
destek olmak
108
General
bear a hand
v.
yardım eli uzatmak
109
General
bear against
v.
baskı yapmak
110
General
bear in mind
v.
zihinde tutmak
111
General
bear arms
v.
asker olmak
112
General
bear away
v.
taşımak
113
General
bear in mind
v.
akılda tutmak
114
General
bring something to bear on
v.
bir şeyi uygulatmak
115
General
bear witness to
v.
tanıklık etmek
116
General
bear in mind
v.
aklında tutmak
117
General
bear against
v.
karşı koymak
118
General
bear down on
v.
fazla bastırmak
119
General
bear in mind
v.
göz önünde tutmak
120
General
bear against
v.
sıkıştırmak
121
General
bear upon
v.
ilgilendirmek
122
General
bear in mind
v.
hesaba katmak
123
General
bear the bell
v.
yenmek
124
General
bear on
v.
ilgisi olmak
125
General
bear out
v.
yardım etmek
126
General
bear tales
v.
dedikodu yapmak
127
General
bear in mind
v.
hatırlamak
128
General
bear a grudge
v.
kin beslemek
129
General
bear upon
v.
ile ilgisi olmak
130
General
grin and bear it
v.
katlanmak
131
General
bear in mind
v.
göz önünde bulundurmak
132
General
bear down on
v.
sıkıştırmak (azarlayarak/ısrarla)
133
General
bear upon
v.
ateş etmek
134
General
bear the brunt of
v.
saldırının en ağır kısmını çekmek
135
General
bear witness
v.
tanıklık etmek
136
General
bear arms
v.
askerlik yapmak
137
General
bear up
v.
neşelenmek
138
General
bear away to leeward
v.
boca etmek
139
General
grit one's teeth and bear it
v.
dişini sıkmak
140
General
bear out
v.
doğrulamak
141
General
bear on
v.
etkisi olmak
142
General
bear testimony to
v.
ifade vermek
143
General
bear on
v.
ilgilenmek
144
General
bear the brunt of
v.
baskının en şiddetli kısmını çekmek
145
General
bear down on
v.
üstüne gelmek
146
General
bear down
v.
gayret etmek
147
General
bear the palm
v.
zafer kazanmak
148
General
bear witness (to an age)
v.
tanıklık etmek (bir çağa vb)
149
General
bear out
v.
onaylamak
150
General
bear the penalty of
v.
cezasını çekmek
151
General
bear up
v.
dayanabilmek
152
General
bring pressure to bear on
v.
sıkıştırmak
153
General
bear on
v.
ilgilendirmek
154
General
bear down on
v.
büyük çaba harcamak
155
General
bear upon
v.
ilgisi olmak
156
General
bear no relation to
v.
ile ilgisi olmamak
157
General
bear fruit
v.
meyvesini vermek
158
General
bear upon
v.
topa tutmak
159
General
bear upon
v.
bağıntılamak
160
General
bear on
v.
ateş etmek
161
General
bear with
v.
sabır göstermek
162
General
bear witness
v.
tanık olmak
163
General
bear somebody out
v.
desteklemek
164
General
bear somebody out
v.
yardım etmek
165
General
bear a grudge against
v.
kuyruk acısı olmak
166
General
bear a grudge against
v.
kin duymak
167
General
cannot bear the consequences of
v.
göze alamamak
168
General
bear on
v.
topa tutmak
169
General
bear sorrow without complaining
v.
acısını bağrına basmak
170
General
bear on
v.
ilgili olmak
171
General
bear in upon somebody
v.
dank etmek
172
General
bear a child
v.
doğum yapmak
173
General
bear meaning
v.
anlam taşımak
174
General
bear one's signature
v.
imzasını taşımak
175
General
bear the same meaning
v.
aynı anlamı taşımak
176
General
not bear
v.
katlanamamak
177
General
be unable to bear up under difficulties
v.
sıkıntıya gelememek
178
General
bear responsibility
v.
sorumluluk taşımak
179
General
bear the expense
v.
masrafını karşılamak
180
General
bear the expenses
v.
giderleri karşılamak
181
General
not bear any more
v.
tahammülü kalmamak
182
General
bear in mind
v.
gözönünde bulundurmak
183
General
bear return
v.
getirisi olmak
184
General
bear profit
v.
getirisi olmak
185
General
bear upon
v.
etkisi olmak
186
General
bear a child
v.
çocuk dünyaya getirmek
187
General
bear a child
v.
karnında çocuk taşımak
188
General
bring something to bear
v.
tesir etmek
189
General
bring something to bear
v.
etkilemek
190
General
bring something to bear
v.
baskı yapmak
191
General
bear signature
v.
imza taşımak
192
General
bear a resentment
v.
kin duymak
193
General
bear somebody a grudge
v.
kin gütmek
194
General
bear a resentment
v.
garezi olmak
195
General
bear a resentment
v.
kin beslemek
196
General
bear somebody a grudge
v.
kin duymak
197
General
bear somebody a grudge
v.
kin beslemek
198
General
bear a resentment
v.
kin gütmek
199
General
bear somebody a grudge
v.
garezi olmak
200
General
bear upon
v.
üstüne basmak
201
General
bear down
v.
ezmek
202
General
bear upon
v.
ile ilgili olmak
203
General
bear down
v.
güç kullanmak
204
General
bear down
v.
bastırmak
205
General
bear something in mind
v.
akılda tutmak
206
General
bear testimony to
v.
şahitlik yapmak
207
General
bear the stamp of
v.
iz taşımak
208
General
bear the expenses
v.
masrafları üstlenmek
209
General
bear hostility
v.
düşmanlık beslemek
210
General
bear enmity
v.
düşmanlık beslemek
211
General
bear a grudge
v.
düşmanlık beslemek
212
General
bear down on
v.
-e doğru ilerlemek
213
General
bear down on
v.
-e doğru gelmek
214
General
bear down on
v.
-i çok etkilemek
215
General
bear no resemblance to
v.
-e hiç benzememek
216
General
bear down on
v.
-e ilerlemek
217
General
bear watching
v.
-in izlenmesi gerekmek
218
General
bear the blame for
v.
-in töhmeti altında kalmak
219
General
bear a loss
v.
zarara tahammül etmek
220
General
bear down upon
v.
bir başka tekneye doğru yol almak
221
General
bear down on
v.
bir başka tekneye doğru yol almak
222
General
bear a striking resemblance to
v.
şaşırtıcı derecede benzemek
223
General
bear a striking resemblance to
v.
bire bir benzemek
224
General
bear a striking resemblance to
v.
tam bir kopyası olmak
225
General
bear the name
v.
adını taşımak
226
General
bear the name
v.
ismini taşımak
227
General
bear qualification
v.
nitelik taşımak
228
General
bear one's baby
v.
bebeğini taşımak
229
General
bear one's baby
v.
birinin çocuğuna hamile olmak
230
General
bear one's baby
v.
birinin bebeğine hamile olmak
231
General
bear one's baby
v.
çocuğunu taşımak
232
General
bear in mind
v.
aklına yazmak
233
General
bear the expense of
v.
masrafı üstlenmek
234
General
bear in mind
v.
aklına kazımak
235
General
bear the expense of
v.
masraf üstlenmek
236
General
bear tremendous responsibility
v.
büyük sorumluluk taşımak
237
General
bear trace
v.
iz taşımak
238
General
bear trace
v.
izini taşımak
239
General
bear the trace
v.
izi taşımak
240
General
bear trace
v.
izi taşımak
241
General
bear the traces of
v.
izlerini taşımak
242
General
bear the trace
v.
izini taşımak
243
General
bear testimony
v.
tanıklık etmek
244
General
bear interest
v.
faiz getirmek
245
General
bear testimony
v.
ifade vermek
246
General
bear a message
v.
mesaj iletmek
247
General
bear a message
v.
mesajı iletmek
248
General
bear comparison with
v.
mukayese götürmek
249
General
bear the cost
v.
maliyeti karşılamak
250
General
bear the cost
v.
maliyeti üstlenmek
251
General
bear the cost
v.
masrafı karşılamak
252
General
bear the cost
v.
masrafı üstlenmek
253
General
bear grudge
v.
garez beslemek
254
General
bear the pain
v.
ağrıya dayanmak
255
General
bear the pain
v.
acıya dayanmak
256
General
bear down on something
v.
bir şeyin üzerine bastırmak
257
General
bear down too hard
v.
bir şeyin üzerine sertçe bastırmak
258
General
bear something out
v.
(bir görüşü/argümanı vb.) desteklemek
259
General
shoot a bear
v.
ayı vurmak
260
General
bear in mind
v.
derpiş etmek
261
General
bear no risk
v.
risk taşımamak
262
General
bear no risk
v.
risk altında olmamak
263
General
bear no apparent relationship to
v.
ile açık/bilinen/görünen bir ilişkisi/akrabalığı olmamak
264
General
bear false witness against someone
v.
yalancı şahitlik etmek
265
General
bear fruit
v.
fayda vermek
266
General
bear the cost
v.
maliyete katlanmak
267
General
play with teddy bear
v.
ayıcıkla oynamak
268
General
bear a slight resemblance
v.
hafif bir benzerlik taşımak
269
General
bear a striking similarity
v.
aşırı derecede benzerlik göstermek
270
General
bear a loss
v.
zararı telafi etmek
271
General
bear date
v.
(bir mektuba, vs.) tarih atmak
272
General
bear comparison with
v.
karşılaştırmaya değmek
273
General
bear company
v.
birine eşlik etmek
274
General
bear company
v.
(sevgili olarak) görüşmek
275
General
bear company
v.
(sevgili olarak) birlikte takılmak
276
General
bear company
v.
(sevgili olarak) ilişkide olmak
277
General
bear [obsolete]
v.
kazanmak
278
General
bear [obsolete]
v.
üstün gelmek
279
General
bear [obsolete]
v.
geçerli olmak
280
General
bear [obsolete]
v.
ikna edici olmak
281
General
bear hug
v.
kocaman sarılmak
282
General
bear hug
v.
sıkıca kucaklamak
283
General
bear-hug
v.
kocaman kucaklanmak
284
General
beyond all bear
adj.
dayanılmaz
285
General
beyond all bear
adj.
katlanılmaz
286
General
teddy-bear-like
adj.
oyuncak ayı gibi
287
General
bear-sized
adj.
ayı gibi kocaman
288
General
bear-sized
adj.
ayı boyutunda
289
General
gummy bear
n.
şeker ayıcığı
290
General
gummy bear
n.
ayı şeklinde jöleden şekerleme
Phrasals
291
Phrasals
bear down
n.
üzerinde durmak
292
Phrasals
bear down
n.
üzerinde yoğunlaşmak
293
Phrasals
bear down
n.
özel önem göstermek
294
Phrasals
bear down
n.
ağırlaştırmak
295
Phrasals
bear down
n.
dibe sürüklemek
296
Phrasals
bear down
n.
yelken açmak
297
Phrasals
bear down
n.
(gemiler) birbirine doğru yelken açmak
298
Phrasals
bear down upon
n.
ağır şekilde yüklenmek
299
Phrasals
bear down upon
n.
sıkıntı vermek
300
Phrasals
bear down upon
n.
yük olmak
301
Phrasals
bear down upon
n.
talepleriyle bıktırmak
302
Phrasals
bear against
v.
saldırmak için yaklaşmak
303
Phrasals
bear back
v.
geri çekilmek
304
Phrasals
bear down
v.
bastırmak
305
Phrasals
bear off
v.
engellemek
306
Phrasals
bear up
v.
desteklemek
307
Phrasals
bear up to
v.
yönelmek
308
Phrasals
bear with
v.
cezalandırmaktan vazgeçmek
309
Phrasals
bear up to
v.
(bir yöne) doğru hareket etmek
310
Phrasals
bear against
v.
el koymak için yaklaşmak
311
Phrasals
bear down
v.
ezmek
312
Phrasals
bear off
v.
yaklaşmasını engellemek
313
Phrasals
bear off
v.
(tavlada) mars yapmak
314
Phrasals
bear down
v.
aşağıya doğru bastırmak
315
Phrasals
bear down
v.
çökertmek
316
Phrasals
bear down
v.
alaşağı etmek
317
Phrasals
bear out
v.
arka çıkmak
318
Phrasals
bear upon
v.
bağlantısı olmak
319
Phrasals
bear upon
v.
bağlantı kurmak
320
Phrasals
bear on
v.
bağlantısı olmak
321
Phrasals
bear a resemblance to
v.
benzerlik taşımak
322
Phrasals
bear a resemblance to
v.
benzerlik göstermek
323
Phrasals
bear up
v.
başa çıkmak
324
Phrasals
bear on
v.
bağlantı kurmak
325
Phrasals
bear a resemblance to
v.
benzemek
326
Phrasals
bear out
v.
desteklemek
327
Phrasals
bear with
v.
dayanmak
328
Phrasals
bear up
v.
dayanmak
329
Phrasals
bear with
v.
hoşgörülü olmak
330
Phrasals
bear up
v.
göğüs germek
331
Phrasals
bear on
v.
ilişki kurmak
332
Phrasals
bear on
v.
ilişkisi olmak
333
Phrasals
bear upon
v.
ilişkisi olmak
334
Phrasals
bear upon
v.
ilişki kurmak
335
Phrasals
bear off
v.
kapıp kaçırmak
336
Phrasals
bear off
v.
kapıp götürmek
337
Phrasals
bear up
v.
katlanmak
338
Phrasals
bear with
v.
katlanmak
339
Phrasals
bear out
v.
kanıtlamak
340
Phrasals
bear with
v.
sabırla dinlemek
341
Phrasals
bear with
v.
sabretmek
342
Phrasals
bear away
v.
yönünü değiştirmek
343
Phrasals
bear off
v.
yönünü değiştirmek
344
Phrasals
bear off (of something)
v.
(yoldan/kavşaktan) dönmek
345
Phrasals
bear off
v.
alıp götürmek
346
Phrasals
bear off
v.
uzağa götürmek
347
Phrasals
bear off
v.
tekneyi rüzgarın yönünden uzaklaştırmak
348
Phrasals
bear off
v.
tekneyi bir engelden uzaklaştırmak
349
Phrasals
bear off
v.
tekneyi bir tehlikeden uzaklaştırmak
350
Phrasals
bear off
v.
teknenin önündeki bir engelden/tehlikeden kaçınmak
351
Phrasals
bear off
v.
teknenin önündeki bir engelden/tehlikeden kaçmak
352
Phrasals
bear off
v.
teknenin önündeki bir engelden/tehlikeden uzaklaşmak
353
Phrasals
bear off from (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) uzağa götürmek
354
Phrasals
bear off from (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) alıp götürmek
355
Phrasals
bear off from (something)
v.
tekneyi (bir şeyin) yönünden uzaklaştırmak
356
Phrasals
bear off from (something)
v.
tekneyi (bir şeyden) uzaklaştırmak
357
Phrasals
bear off from (something)
v.
tekneyi bir engelden uzaklaştırmak
358
Phrasals
bear off from (something)
v.
tekneyi bir tehlikeden uzaklaştırmak
359
Phrasals
bear off from (something)
v.
teknenin önündeki bir engelden/tehlikeden kaçınmak
360
Phrasals
bear off from (something)
v.
teknenin önündeki bir engelden/tehlikeden kaçmak
361
Phrasals
bear off from (something)
v.
teknenin önündeki bir engelden/tehlikeden uzaklaşmak
362
Phrasals
bear off from (something)
v.
(denizcilikte bir şeyden) uzaklaşmak
363
Phrasals
bear off from (something)
v.
(denizcilikte bir şeyden) açılmak
364
Phrasals
bear off from (something)
v.
(tavlada) mars etmek
365
Phrasals
bear upon (something)
v.
(bir şeye) etki etmek
366
Phrasals
bear upon (something)
v.
(bir şeyi) etkilemek
367
Phrasals
bear upon (something)
v.
(bir şeye) tesir etmek
368
Phrasals
bear upon (something)
v.
(bir şeyi) bozmak
369
Phrasals
bear on (something)
v.
(bir şeye) etki etmek
370
Phrasals
bear on (something)
v.
(bir şeyi) etkilemek
371
Phrasals
bear on (something)
v.
(bir şeye) tesir etmek
372
Phrasals
bear on (something)
v.
(bir şeyi) bozmak
373
Phrasals
bear upon something
v.
bir şeyi ilgilendirmek
374
Phrasals
bear upon something
v.
bir şeyle ilgisi olmak
375
Phrasals
bear upon something
v.
bir şeyle alakası olmak
376
Phrasals
bear upon something
v.
bir şeyle ilgili olmak
377
Phrasals
bear on something
v.
bir şeyi ilgilendirmek
378
Phrasals
bear on something
v.
bir şeyle ilgisi olmak
379
Phrasals
bear on something
v.
bir şeyle alakası olmak
380
Phrasals
bear on something
v.
bir şeyle ilgili olmak
381
Phrasals
bear down
v.
aşağı götürmek
382
Phrasals
bear down
v.
aşağı taşımak
383
Phrasals
bear down
v.
aşağı doğru sürüklemek
384
Phrasals
bear down
v.
üstüne düşmek
385
Phrasals
bear down
v.
büyük çaba göstermek
386
Phrasals
bear down
v.
tamamen konsantre olmak
387
Phrasals
bear down
v.
dikkatle üzerine eğilmek
388
Phrasals
bear down
v.
rüzgarla gelmek
389
Phrasals
bear down
v.
rüzgarla ilerlemek
390
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) abanmak
391
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) iyice bastırmak
392
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sıkıca bastırmak
393
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne üstüne gelmek
394
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) sıkıştırmak
395
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne yürümek
396
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) yaklaşmak
397
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne düşmek
398
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şey için) büyük çaba göstermek
399
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şeye) tamamen konsantre olmak
400
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şeyin) dikkatle üzerine eğilmek
401
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şeye) büyük gayret göstermek
402
Phrasals
bear in
v.
tavlada taşı kendi tarafına getirmek/toplamak
403
Phrasals
bear in with (something)
v.
(bir şeye) yönelmek
404
Phrasals
bear in with (something)
v.
(tekne, gemi vb.) (bir şeye) doğru yol almak
405
Phrasals
bear in with (something)
v.
(bir şeye) doğru seyretmek
406
Phrasals
bear off from (something)
v.
(gemiyi, tekneyi) (bir şeyden) uzağa/başka tarafa yönlendirmek
407
Phrasals
bear off from (something)
v.
(gemiyi, tekneyi) bir engelden uzağa/başka tarafa yönlendirmek
408
Phrasals
bear off from (something)
v.
(gemiyi, tekneyi) bir tehlikeden uzağa/başka tarafa yönlendirmek
409
Phrasals
bear off from (something)
v.
(gemiyi, tekneyi) bir tehlikeden/engelden uzak tutmak
410
Phrasals
bear off from (something)
v.
(gemiyi, tekneyi) bir tehlikeden uzaklaştırmak
411
Phrasals
bear off from (something)
v.
(gemiyle, tekneyle) bir şeyden uzaklaşmak
412
Phrasals
bear off from (something)
v.
(tavlada taşların bulunduğu durumdan) mars yapmak
413
Phrasals
bear up
v.
kaldırmak
414
Phrasals
bear up
v.
taşımak
415
Phrasals
bear up
v.
tutmak
416
Phrasals
bear up
v.
sabretmek
417
Phrasals
bear up
v.
ayakta kalmak
418
Phrasals
bear up
v.
metanetli olmak
419
Phrasals
bear up
v.
metanetini korumak
420
Phrasals
bear up
v.
ayakta tutmak
421
Phrasals
bear someone or something up
v.
birini/bir şeyi taşımak
422
Phrasals
bear someone or something up
v.
birine/bir şeye dayanmak
423
Phrasals
bear someone or something up
v.
birini/bir şeyi kaldırmak
424
Phrasals
bear someone up
v.
destek olmak
425
Phrasals
bear someone up
v.
cesaret vermek
426
Phrasals
bear someone up
v.
desteklemek
427
Phrasals
bear someone up
v.
destek vermek
428
Phrasals
bear someone up
v.
yüreklendirmek
429
Phrasals
bear someone up
v.
teşvik etmek
430
Phrasals
bear up (under something)
v.
(bir şeyin altında) dayanmak
431
Phrasals
bear up (under something)
v.
(bir şeyin) altında) ayakta kalmak
432
Phrasals
bear up (under something)
v.
(bir şeyin) altında sağlam durmak/kalmak
433
Phrasals
bear up (under something)
v.
(bir şeyi) taşıyabilmek
434
Phrasals
bear up (under something)
v.
(bir şeyin ağırlığı altında) dayanmak/sağlam kalmak
435
Phrasals
bear up (under something)
v.
(bir şeyin ağırlığını) taşımak
436
Phrasals
bear up (under something)
v.
(bir şeyin baskısına) dayanmak
437
Phrasals
bear up (under something)
v.
(bir şeyin yükünü) taşıyabilmek
438
Phrasals
bear up (under something)
v.
(bir şeyin yükü/baskısı altında) sağlam kalmak
439
Phrasals
bear up (under something)
v.
(bir şeyin baskısına/yüküne) göğüs germek
440
Phrasals
bear with (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) dayanmak
441
Phrasals
bear with (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sabretmek
442
Phrasals
bear with (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sabır göstermek
443
Phrasals
bear with (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) çekmek
444
Phrasals
bear with (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sabır göstermek
445
Phrasals
bear with (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) mazur görmek
446
Phrasals
bear with (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) katlanmak
447
Phrasals
bear with (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) beklemek
448
Phrasals
bear with (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) müsamaha göstermek
449
Phrasals
bear with (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) anlayış göstermek
450
Phrasals
bear with (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) zaman tanımak
451
Phrasals
bear down
v.
(gemi) rüzgar yönünden yaklaşmak
452
Phrasals
bear down on
v.
(başka bir gemiye) rüzgar yönünden yaklaşmak
453
Phrasals
bear down upon
v.
baskı yapmak
454
Phrasals
bear down upon
v.
üzerine yüklenmek
455
Phrasals
bear down upon
v.
(birine) yaklaşmaya çabalamak
456
Phrasals
bear down upon
v.
(bir şeye) hızlıca yaklaşmak
457
Phrasals
bear on
v.
yük olmak
458
Phrasals
bear on
v.
sıkıntı vermek
459
Phrasals
bear on
v.
ağır gelmek
460
Phrasals
bear on
v.
tamamlamaya zorlamak
461
Phrasals
bear on
v.
(mecazen) iteklemek
462
Phrasals
bear on
v.
sürdürmek
463
Phrasals
bear on
v.
aynen kalmasını sağlamak
464
Phrasals
bear on
v.
nesilden nesle taşımak
465
Phrasals
bear up
v.
geçerliliğini kanıtlamak
466
Phrasals
bear up
v.
doğrulamak
467
Phrasals
bear up
v.
atın başını şahmerdanla kontrol etmek
468
Phrasals
bear up
v.
ayak uydurmak
469
Phrasals
bear up for
v.
rüzgar rotasında ilerlemek
470
Phrasals
bear up for
v.
rüzgara karşı yelken açmak
Phrases
471
Phrases
bear in mind that
expr.
unutmamak gerekir ki
472
Phrases
than the average bear
expr.
ortalama birinden veya bir şeyden daha
Proverb
473
Proverb
hungry bear doesn't dance
aç ayı oynamaz
Colloquial
474
Colloquial
a bear in the air
n.
polis helikopteri
475
Colloquial
a bear in the air
n.
uçakta veya helikopterdeki polis
476
Colloquial
bear in the air
n.
polis helikopteri
477
Colloquial
bear in the air
n.
uçakta veya helikopterdeki polis
478
Colloquial
bear trap
n.
polis kapanı
479
Colloquial
bear trap
n.
hız kapanı
480
Colloquial
bear trap
n.
(polis) pusuya yatma/pusuda bekleme
481
Colloquial
lady bear
n.
anne ayı/kedi
482
Colloquial
lady bear
n.
anaç tavuk
483
Colloquial
lady bear [dated]
n.
kadın polis
484
Colloquial
mama bear
n.
anne ayı/kedi
485
Colloquial
mama bear
n.
anaç tavuk
486
Colloquial
mama bear
n.
kadın polis
487
Colloquial
bear claw
n.
ayı pençesi
488
Colloquial
bear garden
n.
dingonun ahırı
489
Colloquial
he-bear
n.
erkek ayı
490
Colloquial
bear state
n.
arkansas eyaleti
491
Colloquial
bear in mind
expr.
aklında bulunsun
492
Colloquial
like a bear with a sore head
expr.
aksi
493
Colloquial
like a bear garden
expr.
darmadağınık yer
494
Colloquial
like a bear garden
expr.
denetimsiz
495
Colloquial
like a bear with a sore head
expr.
huzursuz
496
Colloquial
like a bear with a sore head
expr.
huysuz
497
Colloquial
bear with me here
expr.
fazla yüklenme bana
498
Colloquial
bear with me here
expr.
fazla üstüme gelme
499
Colloquial
like a bear garden
expr.
gürültülü yer
500
Colloquial
like a bear garden
expr.
kargaşa dolu
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bear
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy