Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | bulanıklaştırmak | blur v. | ||
This would blur what the European Union should be doing at this time. Bu, Avrupa Birliği'nin şu anda yapması gereken şeyi bulanıklaştıracaktır. More Sentences |
||||
General | bulanıklaştırmak | get out of focus v. | ||
General | bulanıklaştırmak | generalise v. | ||
General | bulanıklaştırmak | generalize v. | ||
General | bulanıklaştırmak | blear v. | ||
General | bulanıklaştırmak | overcloud v. | ||
General | bulanıklaştırmak | inturbidate v. | ||
General | bulanıklaştırmak | smear v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | bulanıklaştırmak | haze over v. | ||
Phrasals | bulanıklaştırmak | blur out v. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | bulanıklaştırmak | fuzz out v. | ||
Archaic | ||||
Archaic | bulanıklaştırmak | puddle v. |
Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | (görüş) bulanıklaştırmak | blear v. | ||
General | mürekkebi emdirip yayarak görünümü bulanıklaştırmak | feather v. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | zihnini bulanıklaştırmak | space out v. | ||
Idioms | ||||
Idioms | meseleyi bulanıklaştırmak | cloud the issue v. | ||
Technical | ||||
Technical | bulanıklaştırmak (sıvıyı) | rile v. | ||
Photography | ||||
Photography | (görseli) bulanıklaştırmak | feather v. | ||
Photography | (fotoğrafik görüntüyü) bulanıklaştırmak | fog v. | ||
Photography | (görüş alanını) keskin odaklanmayı önleyen merceklerle görüş testi öncesinde bulanıklaştırmak | fog v. | ||