Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | cruelty n. | zalimlik | ||
This cruelty outrages and horrifies me. Bu zalimlik beni öfkelendiriyor ve dehşete düşürüyor. More Sentences |
||||
Common Usage | cruelty n. | zulüm | ||
It goes without saying that cruelty to animals must be stopped. Hayvanlara yönelik zulmün durdurulması gerektiğini söylemeye gerek yok. More Sentences |
||||
Common Usage | cruelty n. | acımasızlık | ||
Cruelty, it's the first attribute of God. Acımasızlık, Tanrı'nın ilk özelliğidir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | cruelty n. | zulüm | ||
The second hurtful aspect of this case is the absolute and wanton cruelty involved. Bu vakanın ikinci incitici yönü ise mutlak ve ahlaksız bir zulmün söz konusu olmasıdır. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | cruelty n. | gaddarlık | ||
General | ||||
General | cruelty n. | insafsızlık | ||
General | cruelty n. | hunharlık | ||
General | cruelty n. | işkence | ||
General | cruelty n. | cefa | ||
General | cruelty n. | kıyıcılık | ||
General | cruelty n. | kabalık | ||
General | cruelty n. | amansızlık | ||
Law | ||||
Law | cruelty n. | (boşanma davasında) diğer tarafın yaşamını veya sağlığını tehlikeye atan davranışlar |