forward - Turco Inglés Diccionario
Historia

forward

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "forward" en diccionario turco inglés : 132 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
forward adj. ileri
forward adv. ileriye doğru
General
forward n. akıncı
forward n. forvet
forward n. sunum (takdim yazısı)
forward v. sevk etmek
forward v. sunmak
forward v. yollamak
forward v. ilerletmek
forward v. yeni adrese yollamak
forward v. yeni adrese göndermek
forward v. göndermek
forward v. yönlendirmek
forward v. ileri aktarmak
forward v. yüklemek
forward v. irsal etmek
forward v. iletmek
forward v. yönlendirme yapmak
forward v. (kaset, dijital kayıt) ileri sarmak
forward adj. hazır
forward adj. küstahlık
forward adj. müfrit
forward adj. istekli
forward adj. turfanda
forward adj. erken gelişmiş
forward adj. ileride olan
forward adj. yırtık
forward adj. ilerideki
forward adj. şımarık
forward adj. ileriye yönelik
forward adj. büyümüş de küçülmüş
forward adj. öndeki
forward adj. fazla ileriye giden
forward adj. küstah
forward adj. cüretli
forward adj. ilerlemiş
forward adj. vadeli
forward adj. aşırı
forward adj. gelişmiş
forward adj. belirli bir yönde ilerleyen
forward adj. talimatı izleyen
forward adj. yönergeyi takip eden
forward adj. istekli
forward adj. hevesli
forward adj. küstah
forward adj. kendini bilmez
forward adj. cüretkar
forward adj. ilerici
forward adj. vizyoner
forward adj. döneminin ilerisinde olan
forward adj.
forward adj. ekstrem
forward adj. aşırı
forward adj. normlara aykırı
forward adj. radikal
forward adj. erken gelişmiş
forward adj. geleceğe yönelik
forward adj. geleceğe hazırlık niteliğinde
forward adj. geleceğe hazırlayan
forward adj. ilerici düşünen
forward adj. ilerici politikayı destekleyen
forward adv. önceden
forward adv. ileri doğru
forward adv. ileriye doğru
forward adv. öne
forward adv. ileriye
forward adv. ileri
forward adv. göz önünde bulundurularak
forward adv. değerlendirilerek
forward adv. gelecekte kullanılmak üzere
forward adv. ileriyi düşünerek
forward adv. belirli bir yönde
forward adv. belirli bir aşamada
forward adv. farklı bir zamanda
forward adv. ileri bir tarihte
forward adv. er ya da geç
forward adv. eninde sonunda
forward adv. standart güzergahta
forward adv. aynı yolda
forward adv. dört gözle (bekleme)
Trade/Economic
forward n. ileride teslim edilmek üzere henüz elde bulunmayan malın satışı
forward n. ileri tarihte teslim edilecek şey
forward adj. artan oranlı
forward adj. tahmini
forward adj. vadeli
Law
forward v. nakletmek
Politics
forward adj. gelecekte teslim
Technical
forward v. başka numara yönlendirmek
forward adj. ön
forward adv. ileriye
forward adv. öne doğru
Computer
forward n. yönlendirilmiş e-posta
forward v. başka numaraya yönlendirmek
forward v. göndermek
forward v. iletmek
forward v. ileri aktarmak
forward expr. ilet
forward expr. ileri
Aeronautic
forward adv. uçağın burnuna doğru
forward adv. uçağın burnu yakınında
Marine
forward n. pruva
forward n. geminin burun bölümü
forward adv. pruvaya doğru
forward adv. pruva içine doğru
forward adv. burna doğru
Zoology
forward adj. (dişi hayvan) gebeliğinin son evresinde olan
Religious
forward adv. kilisenin dışına doğru
forward adv. kilisenin önüne doğru
Geography
forward adj. (bitki örtüsü) fazla uzayan
forward adj. (bitki örtüsü) normalden fazla büyüyen
forward adj. (mevsim) erken gelen
Military
forward v. ilerletmek
forward adj. sıcak bölgeye ait
forward adj. sıcak bölgede yer alan
forward adj. sıcak bölge yanında olan
forward adj. (bölge) olay yeri olan
forward adj. olay yerine ait
forward adj. olay yerinde bulunan
Sport
forward n. forvet oyuncusu
forward n. forvet pozisyonu
forward n. ragbi forvet oyuncusu
forward n. (buz hokeyi) kanat oyuncusu
forward adj. rakip alana ilerleyen
forward adj. rakibin hedefine ilerleyen
forward adj. (krikette meydancı veya meydancı pozisyonu) vurucu çizgisinin önünde olan
Basketball
forward n. kısa forvet
forward n. uzun forvet
Football
forward n. (amerikan futbolunda) yan hakem
Printery
forward v. (kitabı) zımbalama ünitesine hazırlamak
Archaic
forward adj. ateşli
forward adj. şevkli
forward adj. gayretli

Significados de "forward" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
bring forward v. ileri sürmek
look forward v. dört gözle beklemek
look forward to v. iple çekmek
General
forward s cover n. kur sigortası
forward motion n. ileriye doğru hareket
forward speed n. ileri vites
forward thinking n. geleceği düşünme
forward trace n. ileri doğru izleme
forward operating n. ileri harekat
forward sale n. vadeli satış
forward march! n. marş
forward part n. ileri
rush forward n. atılma
forward looking n. ileriye bakan
dating forward n. ileri tarih koyma
forward looking infra-red n. gece görüş cihazı
forward-looking expectations n. ileriye dönük beklentiler
forward-looking expectations n. ileriye dönük umutlar
centre-forward n. santrfor
a major step forward n. ileriye doğru büyük bir adım
straight-forward approach n. direkt/açık sözlü yaklaşım
straight-forward approach n. dolaysız/doğrudan yaklaşım
forward chaining n. ileri zincirleme
carry-forward n. sonraki yıla/döneme aktarılan şey
carry-forward n. devredilen şey
fast-forward n. elektronik cihazda kaydı normalden hızlı oynatma işlevi
fast-forward n. hızlı ilerleme durumu
forward [obsolete] [dialect] n. anlaşma
forward [obsolete] [dialect] n. mutabakat
forward [obsolete] [dialect] n. uzlaşma
forward [obsolete] [dialect] n. akit
carry forward v. nakletmek
take forward v. ilerletmek
bring forward v. hesap toplamını nakletmek
put forward v. önermek
put something forward v. ileri almak (saat)
put something forward to v. randevu tarihini ileri almak
put forward v. sunmak
rush forward v. ileri çıkmak
step forward v. öne doğru adım atmak
put forward v. ortaya koymak
put something forward to v. randevu saatini ileri almak
put forward v. öne çıkarmak
put forward v. ileri sürmek
bring something forward v. ileri sürmek
take forward v. ileri almak
plunge forward v. atılıvermek (ileriye doğru)
send forward v. önceden göndermek
help forward v. desteklemek
push forward v. ilerletmek
set forward v. ileri almak
put one's best foot forward v. iyi bir tesir bırakmak için elinden geleni yapmak
put something forward to v. toplantı saatini ileri almak
put forward v. ileri almak (saati)
put the watch forward v. saati ileri almak
be put forward v. ortaya atılmak
go forward v. ileri gitmek
forward to the court system v. adliyeye sevk etmek
set a clock forward v. saati ileriye almak
come forward v. ortaya atılmak
take firm steps forward v. emin adımlarla ilerlemek
put oneself forward v. adaylığını koymak
carry forward v. ilerletmek
look forward to v. sabırsızlıkla beklemek
put something forward v. saatini ileri almak
come forward v. meydana atılmak
bring forward v. arzetmek
bring forward v. tarihi öne almak
forward to the courthouse v. adliyeye sevk etmek
bring forward v. teklif etmek
set forward v. yol açmak
put one's best foot forward v. diğer insanların takdirini kazanacak şekilde davranmak
put something forward v. ileri sürmek
set forward v. ileri sürmek
put forward an idea v. fikir yürütmek
carry forward v. devam etmek
put your best foot forward v. daha hızlı yürümeye başlamak
bring forward v. sunmak
put forward an opposite theory v. karşıtlamak
bring forward v. öne sürmek
put forward v. öne sürmek
pass forward v. ileri geçmek
look forward to v. beklemek
put forward v. meydana atmak
go forward v. ilerlemek
bring forward v. öne çekmek
press forward v. hızla ilerlemek
step forward v. bir adım öne çıkmak
put forward v. ortaya atılmak
thrust oneself forward v. kendini öne çıkarmak
put forward v. ileri almak
come forward v. ortaya çıkmak
go forward v. gelişmek
put something forward v. ileri almak
put something forward to v. ertelemek
put forward v. getirmek
come forward v. belirli bir amaçla ortaya çıkmak
put oneself forward v. sokulmak
set a watch forward v. saati ileriye almak
bring something forward v. ortaya atmak
put something forward to v. toplantı tarihini ileri almak
look forward to v. can atmak
rush forward v. ileri atılmak
forward to v. göndermek
move forward v. ilerlemek
put something forward v. ortaya atmak
bring forward v. ileri almak
plunge forward v. ileriye doğru atılıvermek
put forward v. ileri almak (saat)
put forward v. iddia etmek
put forward v. daha erken bir tarihe almak
put forward v. adaylığını koymak
put forward v. öne almak
look forward to v. dört gözle beklemek
buy forward v. önceden satın almak
bring something forward v. erkene almak
drive forward v. öne çıkarmak
move forward to the exit v. çıkışa doğru ilerlemek
put forward a reason v. sebep öne sürmek
bring forward a reason v. sebep öne sürmek
bring forward a proposal v. öneri götürmek
put forward a proposal v. öneri götürmek
put forward an idea v. ortaya bir fikir atmak
put forward a recommendation v. tavsiye bildirmek
bring forward an idea v. fikir ileri sürmek
put forward an idea v. fikir ileri sürmek
put one's watch forward v. saatini ileri almak
bring forward a proposal v. öneri sunmak
put forward a suggestion v. öneri sunmak
put forward a proposal v. öneri sunmak
bring forward an idea v. fikir ortaya atmak
move forward v. yol almak
march forward v. ilerlemek
march forward in time v. zamanla gelişmek
bring forward a proposal v. öneri getirmek
bring forward v. erken bir tarihe almak
bring forward v. erkene almak
bring forward v. erken tarihe almak
take a step forward v. bir adım ileriye taşımak
carry a step forward v. bir adım ileriye taşımak
bring forward v. ortaya almak
bring forward v. öne almak
put forward a reason v. gerekçe ileri sürmek
put forward v. ortaya atmak
put the clock forward v. saati ileri almak
charge the amount forward v. bedelini ödemeli olarak tahsil etmek
bring forward v. nakliyekun yapmak
buy forward v. geleceğe yönelik alış yapmak
buy forward v. stok yapmak
forward goods v. mal göndermek
look forward to doing v. yapmayı dört gözle beklemek
put forward a proposal v. teklifte bulunmak
put forward a proposal v. teklif yapmak
forward goods v. mal sevk etmek
spring forward v. saatleri ileri almak
forward a message v. mesajı iletmek
forward a message v. mesaj iletmek
bring the wisdom forward v. bilgelikle hareket etmek
bring the wisdom forward v. sağduyu ve mantığı öne çıkarmak
bring the wisdom forward v. bilgeliği öne çıkarmak
bring the wisdom forward v. bilgece davranmak
bring the wisdom forward v. sağduyu ve mantıkla hareket etmek
look forward to (doing something) v. (bir şeyi) iple çekmek
look forward to working v. çalışmayı iple çekmek
look forward to working v. çalışmayı dört gözle beklemek
look forward to his/her coming/arrival v. gelişini dört gözle beklemek
urge someone forward v. birisini ileri doğru hareket etmesi için cesaretlendirmek
leap forward v. ileri doğru zıplamak
jump forward v. ileri doğru zıplamak
go forward with something v. bir şeye devam etmek
go forward with something v. ile devam etmek
incline something forward v. bir şeyi öne doğru eğmek
move forward or backward in time v. zamanda ileri geri gitmek
look forward to taking someone to bed v. birini yatağa götürmek için can atmak
look forward to v. istekle beklemek
look forward to seeing v. görmek icin sabırsızlanmak
look forward to v. iştiyakle beklemek
move something forward v. ileri taşımak
be brought forward v. öne sürülmek
be put forward v. öne sürülmek
look forward to v. 4 gözle beklemek
bring forward v. (randevuyu/toplantı tarihini) öne çekmek
take firm steps forward v. emin adımlarla yürümek
hunch forward v. omuzları öne doğru eğerek sırtı yuvarlamak
straight forward adj. doğru
sent forward adj. önceden göndermiş
forward moving adj. ileriye giden
forward looking adj. ileriyi gören
forward looking adj. ileriye dönük
forward looking adj. ileri görüşlü
forward curved adj. öne eğilmiş
forward-looking adj. ileriyi gören
straight-forward adj. doğru
straight forward adj. şerefli
straight forward adj. dürüst
forward-looking adj. geleceğe bakan
forward-thinking adj. geleceğe bakan
forward-looking adj. ileriye bakan
forward-thinking adj. ileriyi düşünen
forward-thinking adj. geleceği düşünen
forward-thinking adj. ileriye bakan
forward-looking adj. geleceği düşünen
forward-looking adj. ileriyi düşünen
fashion-forward adj. moda öncüsü
forward thinking adj. ileri düşünceli
fashion-forward adj. şık
fashion-forward adj. modaya uygun
fashion-forward adj. son moda
forward-looking adj. zamanının ötesinde olan
forward-looking adj. çağının ötesinde olan
forward-looking adj. vizyoner
forward-facing adj. öne bakan
forward-facing adj. öne dönük
backward and forward adv. bir o yana bir bu yana
heading forward adv. müteveccihen
headed forward adv. müteveccihen
from that day forward adv. o tarihten itibaren
from this date forward adv. bu tarihten itibaren
moving forward adv. şu andan itibaren
moving forward adv. ileride
moving forward adv. gelecekte
moving forward adv. bundan sonra
rf (right forward) abrev. rakip kaleye en yakın konumda bulunan forvet oyuncusu
Phrasals
push forward v. içeriye paldır küldür girmek
bring forward v. arz etmek
get forward v. devam etmek, ilerlemek
help forward v. ilerlemesine yardımcı olmak
set forward v. uygun adım yürümek
get forward v. başarılı olmak
bring forward v. terfi etmek
set forward v. yürümeye başlamak
set forward v. ilerlemek
get forward v. zenginleşmek
set forward v. (saati) ileriye almak
set forward v. yola koyulmak
call (one) forward v. (birini) öne, kürsüye, masaya çağırmak
call (one) forward v. (birinden) öne çıkmasını istemek
call someone forward v. birini öne, kürsüye, masaya çağırmak
call someone forward v. birinden öne çıkmasını istemek
come forward v. öne çıkmak
come forward v. bir yerde toplanmak
come forward v. bir toplanma noktasına ilerlemek
come forward v. öne/kürsüye çıkmak
come forward v. (bilgiyle, kanıtla) ortaya çıkmak
come forward v. (yardım etmek için) öne atılmak
come forward v. (yardım etmek için) gönüllü olmak
come forward (with something) v. (bir fikirle, bilgiyle) çıkagelmek
come forward (with something) v. (bir fikirle, bilgiyle) ortaya çıkmak
come forward (with something) v. (bir fikir, bilgi) getirmek
come forward v. öne, ileriye, kürsüye, tahtaya çıkmak
come forward v. (bilgiyle, kanıtla) ortaya çıkmak
come forward v. (yardım etmek için) öne atılmak
come forward v. (yardım etmek için) gönüllü olmak
leap forward v. atılım yapmak
leap forward v. büyük aşama kaydetmek
pass something forward v. bir şeyi öndekine/ön tarafa uzatmak
lean something forward v. bir şeyi öne doğru eğmek/bükmek
look forward to v. beklemek
move forward with something v. bir konuda bir şeyle ilerlemek/ileri gitmek
call forward v. davet etmek
push forward v. dikkat çekmek
look forward to v. dört gözle beklemek
bring forward v. gündeme getirmek
bring forward v. erken tarihe almak
look forward to v. gerçekleşmesini istemek
move forward v. ileri doğru hareket etmek
pass forward v. ileriye pas atmak
lean forward v. ileriye doğru eğilmek
leap forward v. ileri atılmak
leap forward v. ileri doğru sıçramak
pull forward v. ilerlemek
push forward v. ileri itmek
leap forward v. ilerlemek
lurch forward v. ileri doğru hareket etmek
lean forward v. ileri eğilmek
throw forward v. ileriye atmak
pitch forward v. ileri doğru hareket etmek
push forward v. ileriye itmek
pass forward v. öndeki oyuncuya atmak
lean forward v. öne eğilmek
leap forward v. öne doğru sıçramak
lean forward v. öne doğru eğilmek
lurch forward v. öne doğru sallanmak
bend forward v. öne eğilmek
bring forward v. öne almak
leap forward v. sıçrama yapmak
pass forward v. pas vermek
look forward to v. sabırsızlıkla beklemek
look forward to v. sabırsızlanmak
bring forward v. tartışmaya açmak
call forward v. telefonu yönlendirmek
pull forward v. (arabayı) (bir sırada) ileriye hareket ettirmek
pull forward v. (arabayı) ileriye çekmek
look forward to v. ummak
inch forward v. yavaş yavaş ileriye doğru gitmek
face forward v. yüzünü dönmek
face forward v. önüne bakmak
face forward v. yüzü öne bakacak şekilde konumlandırmak
face forward v. düz konumlandırmak
face forward v. öne doğru konumlandırmak
face someone or something forward v. birini/bir şeyi öne (arkaya, sağa, sola) çevirmek
face someone or something forward v. birinin/bir şeyin ön yüzünü (arka yüzünü, yan yüzünü) çevirmek
face someone or something forward v. birini/bir şeyi düz (ters, yan) çevirmek
face someone or something forward v. birinin/bir şeyin düzünü (tersini, yanını) çevirmek
go forward v. ileri gitmek
go forward v. ileri doğru hareket etmek
go forward v. ilerlemek
go forward v. her şeye rağmen devam etmek
go forward v. tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek
go forward v. bir yarışta ilerleme kaydetmek
go forward v. bir yarışmada gelişme kaydetmek
go forward v. öne çıkarılmak
go forward v. ileri sürülmek
go forward v. öne sürülmek
go forward v. tavsiye edilmek
go forward v. önerilmek
go forward v. düz gitmek
go forward v. öne doğru gitmek
go forward v. düz ilerlemek
go forward v. öne doğru ilerlemek
go forward v. planlandığı gibi başlamak
go forward v. planlandığı gibi ilerlemek
go forward v. devam etmek
go forward v. ilerlemek
go forward v. ilerleme kaydetmek
go forward v. aşama kaydetmek
go forward v. gelişim göstermek
go forward v. bir sonraki aşamaya geçmek/ilerlemek
go forward v. bir sonraki aşamaya terfi etmek
go forward v. öneri olarak ileri sürülmek
go forward v. tavsiye olarak geçirilmek
go forward v. önerilmek
go forward v. tavsiye edilmek
go forward v. öne sürülmek
press forward v. birini veya bir şeyi bastırarak ilerletmek
press forward v. birini veya bir şeyi dayanarak ilerletmek
press forward v. birini veya bir şeyi ileri itmek
press forward v. birini veya bir şeyi öne itmek
press forward v. zorla ilerlemek
press forward v. zor da olsa ilerlemeye devam etmek
press forward v. zar zor ilerlemek
press forward v. güçlükle de olsa ilerlemek
press forward v. fiziksel bir engele rağmen ilerlemek
press forward v. ilerlemeye gayret göstermek
press forward v. bir gayret ilerlemeye devam etmek
press forward v. kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak
press forward v. her şeye rağmen devam etmek
press forward v. tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek
press forward v. zorluklara rağmen gelişme göstermek
press forward v. zor da olsa ilerlemek/devam etmek
press forward v. inatla devam etmek/ilerlemek
press forward v. üstüne gitmek
press forward v. yılmadan devam etmek/ilerlemek
push forward v. birini veya bir şeyi itmek
push forward v. birini veya bir şeyi öne itmek
push forward v. birini veya bir şeyi ileri itmek
push forward v. zor da olsa ilerlemeye devam etmek
push forward v. zar zor ilerlemek
push forward v. güçlükle de olsa ilerlemek
push forward v. zorluklara, güçlüklere rağmen ilerlemek
push forward v. ilerlemeye gayret göstermek
push forward v. bir gayret ilerlemeye devam etmek
push forward v. kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak
push forward v. her şeye rağmen devam etmek
push forward v. tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek
push forward v. zorluklara rağmen gelişme göstermek
push forward v. zor da olsa ilerlemek/devam etmek
push forward v. inatla devam etmek/ilerlemek
push forward v. üstüne gitmek
push forward v. yılmadan devam etmek/ilerlemek
push forward v. bir şeyin zamanını öne almak/çekmek
push forward v. bir şeyin tarihini öne almak/çekmek
push forward v. bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe almak
push forward v. bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe çekmek
push forward v. bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe almak
push forward v. bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe çekmek
push forward v. itmek
push forward v. öne/ileri itmek
push forward v. zorluklara, engellere rağmen ilerlemek
push forward v. zorluklara, engellere rağmen devam etmek
push forward v. zor da olsa ilerlemeye devam etmek
push forward v. zar zor ilerlemek
push forward v. güçlükle de olsa ilerlemek
push forward v. zorluklara, güçlüklere rağmen ilerlemek
push forward v. ilerlemeye gayret göstermek
push forward v. bir gayret ilerlemeye devam etmek
push forward v. kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak
push forward v. her şeye rağmen devam etmek
push forward v. tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek
push forward v. zorluklara rağmen gelişme göstermek
push forward v. zor da olsa ilerlemek/devam etmek
push forward v. inatla devam etmek/ilerlemek
push forward v. üstüne gitmek
push forward v. yılmadan devam etmek/ilerlemek
push forward v. bir şeyin zamanını öne almak/çekmek
push forward v. bir şeyin tarihini öne almak/çekmek
push forward v. bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe almak
push forward v. bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe çekmek
push forward v. bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe almak
push forward v. bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe çekmek
push forward v. iki ileri bir geri
push forward v. iki adım ileri bir adım geri
push forward v. süreçte engellerle karşılaşarak ilerleme
push forward v. ilerleme kaydetmişken bir nedenle tekrar bir miktar gerileme
push forward v. süreçte aksiliklerle/tersliklerle karşılaşarak ilerleme
push forward v. sürecin sekteye uğraması
push forward v. süreçte aksaklıklar yaşama
bring someone or something forward v. birini/bir şeyi tanıtmak/tanıştırmak
bring someone or something forward v. birini/bir şeyi öne getirmek
bring someone or something forward v. birini/bir şeyi takdim etmek
bring someone or something forward v. birini/bir şeyi sunmak
carry something forward v. bir şeyi bir sütundan/kategoriden diğerine taşımak
flash forward v. ileride/gelecekte olacakları göstermek (kitap, tv programı, film)
flash forward v. zamanda ileriye/geleceğe doğru gitmek/yolculuk yapmak (kitap, tv programı, film)
forward something (from some place) (to someone or some place) v. bir şeyi (bir yerden birine/bir şeye) yollamak
forward something (from some place) (to someone or some place) v. bir şeyi (bir yerden birine/bir şeye) iletmek
forward something (from some place) (to someone or some place) v. bir şeyi (bir yerden birine/bir şeye) yönlendirmek
forward something (from some place) (to someone or some place) v. bir şeyi (bir yerden birine/bir şeye) sevk etmek
forward on v. -e iletmek
forward on v. '-e yönlendirmek
forward on v. '-e yollamak
forward on v. '-e sevk etmek
go forward with v. ile devam etmek
go forward with v. '-e devam etmek
go forward with v. '-i sürdürmek
go forward with v. her şeye rağmen (bir şeye) devam etmek
incline forward v. öne doğru eğilmek
incline forward v. öne eğilmek
incline forward v. öne doğru eğmek
incline forward v. öne eğmek
look forward to (something) v. (bir şeyi) iple çekmek
look forward to (something) v. (bir şeye) can atmak
look forward to (something) v. (bir şeyi) sabırsızlıkla beklemek
look forward to (something) v. (bir şeyi) dört gözle beklemek
look forward to (something) v. (bir şey) için sabırsızlanmak
look forward to (something) v. (bir şeyi) beklemek
look forward to (something) v. (bir şeye) hazır olmak
look forward to (something) v. (bir şey) için plan yapmak/hazırlanmak
look forward to (something) v. (bir şeyi) hesaba katmak
move forward with v. ile ilerlemek
move forward with v. ile birlikte ilerlemek
move forward with v. (bir şeyde) ilerlemek
move forward with v. (bir şeyde) ilerleme kaydetmek
move forward with v. (bir şeyi) ilerletmek/geliştirmek
thrust forward v. öne atılmak
thrust forward v. öne hamle yapmak
thrust forward v. öne doğru sıçramak
thrust forward v. öne doğru atlamak
thrust forward v. ileri atılmak
thrust forward v. öne itmek
thrust forward v. uzatmak
thrust forward v. ileri uzatmak
thrust forward v. ileri itmek
urge forward v. ileri doğru hareket etmesi için cesaretlendirmek
Phrases
backward about coming forward adj. tutuk
backward about coming forward adj. dili tutuk
backward about coming forward adj. düşüncelerini dile getirmede çekingen
backward about coming forward adj. düşüncelerini dillendirme konusunda ketum
backward about coming forward adj. aklındakileri söylemekte utangaç
backwards about coming forward adj. tutuk
backwards about coming forward adj. dili tutuk
backwards about coming forward adj. düşüncelerini dile getirmede çekingen
backwards about coming forward adj. düşüncelerini dillendirme konusunda ketum
backwards about coming forward adj. aklındakileri söylemekte utangaç
from this day forward expr. bugünden itibaren
I look forward to your reply expr. cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum
I look forward to your reply expr. cevabınızı dört gözle bekliyorum
I look forward to hearing from you expr. cevabınızı dört gözle bekliyorum
I look forward to hearing from you expr. cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum
arms straight eyes forward expr. kollar düz gözler ileride
backward and forward expr. baştan sona
backward and forward expr. tamamen
Colloquial
run it forward expr. ileri sar (kaset vb)
Idioms
not backward at coming forward n. sadede gelme
(one's) best foot forward n. (birinin) elinden gelenin en iyisi
(one's) best foot forward n. (birinin) tüm çabası
(one's) best foot forward n. (birinin) yapabileceğinin en iyisi
(one's) best foot forward n. (birinin) diğer insanların takdirini kazanacak hali/özellikleri
(one's) best foot forward n. (birinin) karşısındakileri etkileyecek hali/özellikleri
best foot forward n. iyi bir ilk izlenim
best foot forward n. iyi bir ilk intiba
best foot forward n. iyi bir ilk etki
move the clock forward v. saatini ileri almak
move the clock forward v. yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak
move the clocks forward v. saatini ileri almak
move the clocks forward v. yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak
move one's clock forward v. saatini ileri almak
move one's clock forward v. yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak
move one's clocks forward v. saatini ileri almak
move one's clocks forward v. yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak
turn the clock forward v. saatini ileri almak
turn the clock forward v. yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak
turn the clocks forward v. saatini ileri almak
turn the clocks forward v. yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak
turn one's clock forward v. saatini ileri almak
turn one's clock forward v. yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak
turn one's clocks forward v. saatini ileri almak
turn one's clocks forward v. yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak
be backward about coming forward v. tutuk davranmak
be backward about coming forward v. utanmak