Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | granddaughter n. | torun | ||
Mary is Tom's granddaughter. Mary, Tom'un torunu. More Sentences |
||||
General | granddaughter n. | kız torun | ||
That old woman smiled at her granddaughter. O yaşlı kadın kız torununa gülümsedi. More Sentences |
||||
General | granddaughter n. | (kız) torun | ||
His granddaughter surprised him with a handmade birthday card. Torunu adama el yapımı bir doğum günü kartı ile sürpriz yaptı. More Sentences |
Inglés | Turco | |
---|---|---|
General | ||
General | great granddaughter n. | torununun kızı |
General | great-granddaughter n. | torunun kız çocuğu |