Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | heir n. | varis | ||
Which prince is the legitimate heir to the throne? Hangi prens tahtın meşru varisi? More Sentences |
||||
Common Usage | heir n. | mirasçı | ||
Turkey is heir to a great civilisation. Türkiye büyük bir medeniyetin mirasçısıdır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | heir n. | mirasçı | ||
Tom is the heir to a large fortune. Tom büyük bir servetin mirasçısı. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | heir n. | mirasçı | ||
Tom died without an heir. Tom bir mirasçısı olmadan öldü. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | heir n. | mirasçı | ||
Tom died without heirs. Tom mirasçı bırakmadan öldü. More Sentences |
||||
Law | heir n. | varis | ||
The king's eldest son is the heir to the throne. Kralın en büyük oğlu tahtın varisidir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | heir n. | kalıtçı | ||
General | heir n. | başkasının rütbesini miras alma hakkına sahip kimse | ||
General | heir n. | mülkiyet haricindeki bir şeyin bir selefin isteğine uygun olarak veya olmayarak aktarıldığı kimse | ||
General | heir n. | halef | ||
Law | ||||
Law | heir n. | kendisine miras kalan şahıs | ||
Law | heir n. | eski sahibinin yaşamı sırasında mülkünü alan kimse | ||
Law | heir n. | eski sahibinin yaşamı sırasında mülkünü alma hakkına sahip kimse | ||
Archaic | ||||
Archaic | heir n. | evlat | ||
Archaic | heir n. | yavru | ||
Archaic | heir n. | çocuk | ||
Archaic | heir n. | gayri mahdut mülkiyet hakkı yaratmak için gerekli olan bir ifade | ||
Archaic | heir n. | mutlak ayni hak yaratmak için gerekli olan bir ifade |