iç - Turco Inglés Diccionario

Significados de "iç" en diccionario turco inglés : 2 resultado(s)

Inglés Turco
Colloquial
ic n. (roma rakamında) doksan dokuz
Astrology
ic n. ayakucu

Significados de "iç" en diccionario inglés turco : 47 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
domestic adj.
Rather, we are dealing with massive, extremely weighty and very emotional domestic disputes.
Daha ziyade büyük, son derece ağır ve çok duygusal anlaşmazlıklarla uğraşıyoruz.

More Sentences
interior adj.
Dan remembers the red interior of his grandfather's car.
Dan büyükbabasının arabasının kırmızı kaplamasını hatırlar.

More Sentences
inner adj.
Criticism should never cause the recipient to lose face, inner dignity, or self-respect.
Eleştiri hiçbir zaman muhatabın itibarını, saygınlığını ya da öz saygısını kaybetmesine neden olmamalıdır.

More Sentences
internal adj.
These images show the movement of the body's internal organs.
Bu görüntüler vücudun organlarının hareketini gösteriyor.

More Sentences
General
heart n.
I think the movie is a very heart warming one.
Bence bu film çok ısıtan bir film.

More Sentences
within n.
Within the meaning of the Rules of Procedure I have the right to put it.
İç Tüzük çerçevesinde bunu ifade etme hakkına sahibim.

More Sentences
in n.
Implementation of the regulation must not, in any event, cause domestic charges to rise.
Yönetmeliğin uygulanması hiçbir durumda ev içi ücretlerin artmasına neden olmamalıdır.

More Sentences
internal adj.
He is an expert on defense and internal security.
Kendisi savunma ve güvenlik konusunda uzmandır.

More Sentences
inland adj.
Inland erosion and desertification again come down to the use of our land.
İç bölgelerdeki erozyon ve çölleşme yine toprağımızın kullanımına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.

More Sentences
Trade/Economic
internal adj.
This study explores the internal structure of gas giant planets.
Bu çalışma gaz devi gezegenlerin yapısını araştırmaktadır.

More Sentences
Technical
interior adj.
Tom is an interior designer.
Tom bir mimar.

More Sentences
Marine Biology
inland adj.
These environmental problems have a knock-on effect beyond coastal regions to inland regions.
Bu çevresel sorunlar, kıyı bölgelerinin ötesinde bölgelere de zincirleme etki yapmaktadır.

More Sentences
Linguistics
inner adj.
There's a button on the inner side of the door.
Kapının tarafında bir buton var.

More Sentences
internal adj.
Part of this is that the rules of Europe's internal market need to be applied more in this field.
Bunun bir parçası da Avrupa'nın pazar kurallarının bu alanda daha fazla uygulanması gerektiğidir.

More Sentences
General
nucleus n.
home n.
entrails n.
offal n.
quaff n.
breast n.
stomach n.
mind n.
bowels n.
kernel n.
internus n.
bosom n.
inward n.
inlying adj.
civil adj.
inward adj.
intestine adj.
intrinsic adj.
inside adj.
entire adj.
onshore adj.
domestical adj.
inlandish [obsolete] adj.
inly [obsolete] adj.
innate [obsolete] adj.
innerly [scotland] adj.
intime [obsolete] adj.
Technical
core adj.
Gastronomy
stuffing n.
Biochemistry
intra adj.
Archaic
intern adj.
interne adj.
Star Wars
the interior n.

Significados de "iç" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
iç çamaşırı underwear n.
Where is your underwear section?
İç çamaşırı bölümünüz nerede?

More Sentences
iç rahatlaması relief n.
To my relief, he came home safe and sound.
İçim rahatladı, eve sağ salim geldi.

More Sentences
General
iç işleri domestic affairs n.
I should like to avoid being drawn into domestic affairs.
İç işlerine karışmaktan kaçınmak istiyorum.

More Sentences
iç çatışma infighting n.
The political party's infighting weakened its unity.
Siyasi partinin iç çatışmaları, parti içi birliği zayıflattı.

More Sentences
iç açı internal angle n.
The internal angles of an octagon total 1080°.
Bir sekizgenin iç açıları toplam 1080°'dir.

More Sentences
iç kısım interior n.
Dan remembers the red interior of his grandfather's car.
Dan, büyükbabasının arabasının kırmızı iç kısmını hatırlıyor.

More Sentences
iç suyolu inland waterway n.
I think of my own country in this context, with its poor road, rail and inland waterway infrastructure.
Bu bağlamda zayıf karayolu, demiryolu ve iç suyolu altyapısıyla kendi ülkemi düşünüyorum.

More Sentences
iç işleri internal affairs n.
We cannot interfere in the internal affairs of a sovereign country.
Egemen bir ülkenin iç işlerine karışamayız.

More Sentences
iç pazar domestic market n.
The euro zone will be a domestic market within the internal market.
Avro bölgesi, iç pazar içerisinde bir iç pazar olacaktır.

More Sentences
iç gözlem introspection n.
These I think are questions that furthermore give cause for introspection.
Bence bunlar ayrıca iç gözlem yapılmasına neden olan sorulardır.

More Sentences
iç pazar home market n.
It is also very important to consider the legitimate interest of Trade mark holders in their home markets.
Ticari marka sahiplerinin kendi iç pazarlarındaki meşru menfaatlerinin dikkate alınması da çok önemlidir.

More Sentences
iç dekorasyon interior decoration n.
Sami works for a company that sells interior decoration supplies.
Sami, iç dekorasyon malzemeleri satan bir firma için çalışıyor.

More Sentences
iç dekoratör interior decorator n.
She has aspirations to become an interior decorator.
Onun iç dekaratör olma özlemleri var.

More Sentences
iç çatışma internal conflict n.
The Lusaka and Arusha peace accords have failed to end the violence and internal conflict.
Lusaka ve Arusha barış anlaşmaları şiddeti ve iç çatışmayı sona erdirmekte başarısız oldu.

More Sentences
iç politika domestic policy n.
But it is up to Turkey to take the domestic policy decisions.
Ancak iç politika kararlarını almak Türkiye'ye kalmıştır.

More Sentences
iç sular inland waters n.
This has nothing to do with making inland waters off limits; it is a move towards reducing costs.
Bunun iç suları yasak hale getirmekle bir ilgisi yoktur; bu, maliyetleri azaltmaya yönelik bir hamledir.

More Sentences
iç çamaşırı undergarment n.
In the past, women wore various types of undergarments.
Geçmişte kadınlar, çeşitli türlerde iç çamaşırları giyerlerdi.

More Sentences
iç eleştiri internal criticism n.
Mrs Smet also addresses the internal criticism in our Member States, which makes its presence felt indirectly.
Sayın Smet ayrıca Üye Devletlerimizde varlığını dolaylı olarak hissettiren iç eleştirilere de değiniyor.

More Sentences
iç organlar internal organs n.
The effects of loud but low frequency noise on the behaviour of whales and their internal organs are wide-ranging.
Yüksek ancak düşük frekanslı gürültünün balinaların davranışları ve iç organları üzerindeki etkileri geniş kapsamlıdır.

More Sentences
iç çamaşırları undies n.
She folded her clean undies and placed them in the drawer.
Kadın temiz iç çamaşırlarını katlayıp çekmeceye yerleştirdi.

More Sentences
iç güvenlik internal security n.
We wish to cooperate in the area of internal security.
İç güvenlik alanında işbirliği yapmak istiyoruz.

More Sentences
iç bölge hinterland n.
He lives in a small town in the hinterlands.
O da iç bölgelerde küçük bir kasabada yaşıyor.

More Sentences
iç çekiş sigh n.
Your sighs are in vain - I will not fulfil your fantasy.
İç çekişleriniz boşuna. Fantezinizi gerçekleştirmeyeceğim.

More Sentences
iç hat domestic line n.
My father is a pilot on the domestic line.
Babam iç hatlarda çalışan bir pilot.

More Sentences
iç hukuk domestic law n.
My information is that the temporary work sector in the Netherlands has declined since their domestic law changed.
Benim bildiğim kadarıyla Hollanda'da geçici çalışma sektörü, iç hukukları değiştiğinden bu yana gerilemiştir.

More Sentences
iç bahçe courtyard n.
The windows of my bedroom face the courtyard.
Yatak odamın pencereleri iç bahçeye bakar.

More Sentences
iç tasarım interior design n.
She is pursuing her career in interior design.
Kariyerine iç tasarım alanında devam ediyor.

More Sentences
iç huzur inner peace n.
The route to inner peace and happiness is not difficult.
İç huzura ve mutluluğa giden yol zor değildir.

More Sentences
iç kısım inside n.
If there are no tissues, use the inside of your elbow.
Eğer mendil yoksa dirseğinizin iç kısmını kullanın.

More Sentences
iç savaş civil war n.
The country has experienced a terrible civil war.
Ülke korkunç bir iç savaş yaşadı.

More Sentences
iç dünya inner world n.
The music you listen to reflects your inner world.
Dinlediğiniz müzik iç dünyanızı yansıtır.

More Sentences
iç kesim interior n.
He is the owner of four very big farms in the interior of Sao Paulo.
Sao Paulo'nun iç kesimlerinde çok büyük dört çiftliğin sahibi.

More Sentences
iç çamaşırı çekmecesi underwear drawer n.
Tom hid the money in his underwear drawer.
Tom parayı iç çamaşırı çekmecesine sakladı.

More Sentences
iç gerilim internal tension n.
These internal tensions will not strengthen Europe's hand in international negotiations.
Bu iç gerilimler uluslararası müzakerelerde Avrupa'nın elini güçlendirmeyecektir.

More Sentences
iç rahatlığı relief n.
It is a relief to know he will fully recover from the accident.
Kazadan sonra tamamen iyileşeceğini bilmek içimi rahatlatıyor.

More Sentences
Common Usage
iç taraf inside n.
iç çekme sigh n.
iç mimar interior architect n.
General
işin iç yüzü the inside of an affair n.
iç kısımlar bowels n.
iç anadolu central anatolia n.
iç ısıtıcı electric heater n.
iç uzuvlar entrails n.
iç kısım inner side n.
(abd iç savaşında) amerikan güney eyaletleri konfederasyonu confederacy n.
iç sıkıntısı tediousness n.
iç gömleği chemise n.
iç tüzük internal regulation n.
iç gelir hukuku internal revenue law n.
kadın iç çamaşırı ve gecelik lingerie n.
iç suları inland water n.
iç mimari interior decoration n.
iç diz hock n.
iç eyaletler midlands n.
iç yağı tallow n.
geminin iç omurgası kelson n.
iç borçlar internal debts n.
iç etekliği petticoat n.
iç içe altyordam nested subroutine n.
iç politika domestic politics n.
iç mimar interior decorator n.
iç taraf inside n.
ispanyol veya latin amerika evlerinin iç avlusu patio n.
iç bölüm department of interior n.
iç çamaşırları (kadın) undies n.
geminin iç tarafı hold n.
iç içe geçme telescoping n.
iç etek petticoats n.
iç bölüm innerside n.
kadın iç gömleği camisole n.
iç kaynaklı endişe endogenous anxiety n.
iç dekorasyonda perde drapery in interior decoration n.
kitabın iç kapağına yapıştırılan adların ve değişik konularda resimlerin yer aldığı küçük boyutlu özgün yapıtlar exlibris n.
iç dekorasyonda renk color in interior decoration n.
kadın iç gömleği chemise n.
iç etme appropriation n.
iç çamaşırı smalls n.
en iç innermost n.
iç bünye internal structure n.
iç oğlanı page n.
iç sıkıntısı the blue devils n.
iç huzuru quietude n.
iç bölge territorial enclave n.
iç lastiksiz lastik tubeless tyre n.
iç değerlendirme interpolation n.
kadın iç gömleği shift n.
iç karartıcılık cheerlessness n.
musevi mabedinin en iç kısmı holy of holies n.
bir ülkenin iç kısmı midland n.
iç tüzük bylaw n.
iç gelir internal revenue n.
iç alıntı internal notation n.
iç güdü instinct n.
iç çekme suspiration n.
iç dizayn interior design n.
iç kapı interior door n.
ayakkabı iç taban kaplaması insole lovering n.
iç gerilim internal stress n.
iç hastalıkları internal diseases n.
ülkenin iç kısmı inland n.
iç dekorasyonda etnik sanat ethnic art in interior decoration n.
iç etek petticoat n.
iç içe sokma pipelining n.
iç içe yazma slur n.
iç borçlanma domestic borrowing n.
perde arkasında işin iç yüzü behind the scenes n.
çemberli iç etek farthingale n.
ülkenin iç kesimleri inlands n.
iç sularda ulaşım inland waterway transport n.
iç bayıltıcılık mawkishness n.
iç çamaşır underclothes n.
iç piyasa domestic market n.
iç kapayıcı joylessness n.
iç dekorasyonda ev bitkileri house plants in interior decoration n.
iç güdü imprinting n.
amerikan iç savaşında güney eyaletleri marşı dixie n.
ufak süslerin oluşturduğu aşırılık (evin iç dekorasyonunda) froufrou n.
iç mantık internal logic n.
iç kısım innerside n.
iç taraf recesses n.
iç organlar entrails n.
iç çekme sigh n.
iç mimarisi domestic architecture n.
iç ticaret domestic trade n.
iç kale keep n.
iç parazitlik endoparasitism n.
iç bahçe court n.
gemide iç kaplama ceiling n.
iç dünya interior n.
iç yüzey inner surface n.
iç çamaşırı linen n.
iç sıkıntısı chagrin n.
iç çamaşırı hosiery n.
iç içe döngü nested loop n.
iç kısım innards n.
iç talep home demand n.
iç yapı internal structure n.
retinanın iç kısmı entoretina n.
iç işleri home affairs n.
iç/öz disiplin self discipline n.
iç sıkıntısı hip n.
kadın iç gömleği lingerie n.
iç göç internal migration n.
iç vergi internal tax n.
iç nakliye inland haulage n.
bir şeyin iç yüzünü çabuk kavrama yeteneği insight n.
ıhlamur iç kabuğu bast n.
bilardo masasının lastikli iç kenarı cushion n.
külot ve sütyen birleşiminden oluşan tek parça iç çamaşırı teddy n.
iç dağlama microetching n.
iç hat domestic communications n.
iç oda ben n.
iç haberleşme internal communication n.
iç alemi feelings n.
uluslararası ve iç hukuk international and municipal law n.
amerikan iç savaşında güney eyaletleri marşı dixieland n.
iç kale citadel n.
iç mimari decoration n.
kısa iç çamaşırı scanty n.
iç hat extension telephone n.
iç akıntı instream n.
iç içe geçen şeyler nest n.
iç hatlar domestic flights n.
iç moğolistan inner mongolia n.
iç eteği petticoat n.
yün iç çamaşırı woolly n.
iç kısımlar entrails n.
iç tüketim internal consumption n.
yaprak iç dokusu mesophyll n.
iç yerler interior n.
iç sahanın dışı outfield n.
iç gözlemsellik introspectiveness n.
iç organlar innards n.
bir şeyin iç yüzünü kavrama insight n.
iç dünya inwardness n.
iç yüzünü bilen kimse insider n.
ülkenin iç kısmı midland n.
işin iç yüzü behind the scenes n.
iç yönetim administration n.
kapı veya pencerenin yana yatmış iç tarafı scuncheon n.
iç buzul continental glacier n.
iç kaynaklar in country resources n.
iç kaynaklar indigenous resources n.
iç içe geçmiş ağ yapı interpenetrating n.
iç şerit inside track n.
iç hat inside track n.
iç kulvar inside track n.
iç içe koyma nesting n.
iç içe girme nesting n.
kümes hayvanlarının iç organları giblet n.
bir hayvanın özellikle geyiğin yiyecek olarak kullanılan iç organları nombles n.
bir hayvanın özellikle geyiğin yiyecek olarak kullanılan iç organları numbles n.
bir hayvanın özellikle geyiğin yiyecek olarak kullanılan iç organları umbles n.
iç dikiş inseam n.
iç içe geçme intertwinement n.
iç rotasyon internal rotation n.
iç maliyet internal cost n.
iç dekorasyon sunuş tekniği interior decoration rendering n.
iç aydınlatma interior lighting n.
iç sularda taşımacılık inland navigation n.
iç giyim underwear n.
iç mimari interior architecture n.
iç huzur mental tranquility n.
kendini koruma iç güdüsü biophilia n.
iç duvar enwall n.
iç huzur emotional calm n.
iç organlar viscera n.
iç tetkik internal inspection n.
iç tetkik internal examination n.
iç önlemler internal measures n.
iç suları inland waters n.
iç tahvil internal bond n.
iç hava basıncı internal air pressure n.
iç köşe internal corner n.
iç köşe inner corner n.
iç köşe inside corner n.
iç şebeke internal network n.
iç deniz landlocked sea n.
iç sömürgecilik internal colonialism n.
iç çap bore n.
iç içe yapı nested structure n.
iç deniz inland sea n.
kanatlı hayvanların iç organları giblets n.
iç hat extension n.
iç lastik air-tube n.
iç gönderme cross-reference n.
iç kapak half-title n.
iç fındık decorticated hazel-nut n.
boruların iç içe imal edilmesi pipe-in-pipe manufacture n.
iç lastik tube-lights n.
iç değerlendirme soul-searching n.
iç içe geçmeli yapışkan bant self-stick interlocking fastener n.
oturulabilir iç mekan habitable inner space n.
iç kireçlenme incrustation n.
çorap ve erkek iç çamaşırı satıcısı hosier n.
iç patlama implosion n.
(ülke) iç kısım inland n.
iç genişlik inside width n.
iç (taraf) inside n.
iç kabuk inner bark n.
iç kenar inner edge n.
iç yüz inner face n.
iç çerçeve inner sash n.
iç kanatçık inner fin n.
iç çap inner diameter n.
iç dinamik internal dynamic n.
iç avlu inner court n.
iç kısım bowel n.
bir iç moğolistan eyaleti başkenti kweisui n.
iç içe geçmeli yapışkan bant self stick interlocking fastener n.
binanın iç tarafındaki kapı ve pencere çerçeveleri woodwork n.
iç hatlar domestic flight n.
kadın iç çamaşırı lingerie n.
iç eteklik underskirt n.
iç taraf recess n.
iç lastik tube n.
iç çamaşırı underclothing n.
iç giyim underclothes n.
iç giyim underclothing n.
iç çamaşırı underclothes n.
iç eteklik petticoat n.
iç eteklik half-slip n.
yumurtanın iç göbeği tread n.
annelik iç güdüsü mothering instinct n.
(bir annenin yavrusunu) koruma iç güdüsü mothering instinct n.
iç düzenleme internal arrangement n.
annelik iç güdüsü maternal instinct n.
iç güzellik inner beauty n.
hem iç hem uluslararası konularla ilgili intermestic n.
iç ebatlar interior dimensions n.
iç ebatlar internal dimensions n.
iç ebatlar interior sizes n.
iç hesaplaşma internal feud n.
iç faktör internal factor n.
iç düzen internal order n.
iç gereksinim internal requirement n.
(nehir/çay vb) iç su yolları drainage system n.
iç insan inner person n.
iç çamaşırı underthings n.
iç kısım internal part n.
iç savaş mezarlığı civil war cemetery n.
hücrenin iç yaşamı inner life of the cell n.
iç yaşam inner life n.
iç vicdan inner conscience n.
bir işin iç yüzü lowdown n.
iç emsal internal precedent n.
iç değerlendirme internal look n.
iç mekan oyunu indoor game n.
iç haklar internal rights n.
iç kaynaklar internal resources n.
iç varlık inner being n.
pamuklu iç çamaşırı cotton underwear n.
iç çerçeve passe-partout n.
iç çerçeve passepartout n.
iç çalkantı inner turmoil n.
iç savaş kahramanı civil war hero n.
iç çamaşırı smallclothes n.
iç organ visceral organ n.
iç ihtiyaç domestic need n.
iç ihtiyaç internal need n.
iç kontrol bileşenleri components of internal control n.
iç çamaşırı hatlarının belli olması visible panty line n.
iç çamaşırı hatlarının belli olması panty line n.
iç kafiye internal rhyme n.
iç dünyasını açığa vurma self-revelation n.
iç seslendirme (özellikle bir kitap vb. okurken) subvocalization n.
iç seslendirme (özellikle bir kitap vb. okurken) subvocalisation n.
iç ünite internal unit n.
iç mevzuat local rules n.
kendi fırtınalı iç dünyası one's own stormy inner world n.
iç-konuşma self-talk n.
iç barış civil peace n.
iç güzelliği inner beauty n.
iç yama interior patch n.
iç içe/beraber büyüme intergrowth n.
iç huzur ataraxy n.
iç huzur ataraxia n.
ormanın iç kısmı backwoods n.
iç lamba courtesy light n.
iç sorunlar domestic affairs n.
iç sezi gut instinct n.
iç göç domestic migration n.
dahili (iç) görüşme (şirket/aile içi) internal discussion n.
iç müzakere internal negotiation n.
yün iç çamaşırı wooly n.
iç yazışma internal correspondence n.
iç yelek skivvy n.
iç mesele internal matter n.
iç uyluk inner thigh n.
iç organlar insides n.
iç acıtan/ibret veren/ibret alınacak öykü moving parable n.
iç yüzde percent of domestic n.
kolsuz iç çamaşırı teddies n.
iç içe geçmiş yapı byzantine n.
iç huzuru inner peace n.
iç rahatlığı peace of mind n.
iç rahatlığı inner peace n.
iç durum internal state n.
iç durumu internal state n.
iç bilişsel süreç internal cognitive process n.
ana iç etiket main inside label n.
iç huzuru inner calm n.
(iç organlardan) sakatat organ meat n.
iç çalışmalar inner workings n.
geyiğin iç organları gralloch n.
iç ambalaj inner package n.
iç uyum internal harmony n.
iç harmoni internal harmony n.
iç dengesi internal harmony n.
iç denge internal harmony n.
iç uyumu internal harmony n.
iç meseleler domestic matters n.
iç yazmaç internal register n.
iç emniyet domestic safety n.
iç hava kalitesi indoor air quality n.
bir başkasının iç yaşamıyla kaynaşma interiorization n.
bir kimsenin iç yaşamını özümseme interiorization n.
iç motivasyon self motivation n.
iç duyum interoception n.
avlandıktan sonran hayvanın iç organlarının çıkarılması field dressing n.
iç cihazları business devices n.
iç posta internal post n.
iç yolculuk inner trip n.
güneşin iç kısmında, dışarıdaki konveksiyon alanıyla içerideki ışınımsal alanın sınırı tachocline n.
kasap tarafından rulo haline getirilen iç yağı tallow catch n.
don/iç yağı mumu üretimi ve ticareti tallow chandlery n.
don/iç yağı mumu ticareti yapılan dükkan tallow chandlery n.
don/iç yağı mumu ticareti yapan kimse tallow chandler n.
iç yağı üreten hayvan tallower n.
iç sıkıntısı tediosity [obsolete] n.
iç karartıcı durum rattrap n.
iç savaş sonrası güneye göç eden kuzeyli fırsatçılığı carpetbaggism n.
iç etmen internal factor n.
derin bir iç çekme huge sigh n.
hayvanın iç organları chaudron n.
hayvanın iç organları chawdron n.
hayvanın iç organları chauldron n.
bazı yumuşakça kabuklarının dekoratif objeler yapmak için kullanılan incili iç tabakası nacker n.
bazı yumuşakça kabuklarının dekoratif objeler yapmak için kullanılan incili iç tabakası nacre n.
bazı yumuşakça kabuklarının dekoratif objeler yapmak için kullanılan incili iç tabakası mother-of-pearl n.
karakterin iç yüzü number n.
iç rahatlaması relievement n.
iç rahatlatan kimse reliever n.
iç rahatlaması relieving n.
iç içe geçebilen şey telescope n.
iç sıkıntısı tiresomeness n.
dışarıdan normal görünüp iç kapasitesi çok küçük olan bir tür bardak toastmaster's glass n.
iç sıkıntısı distress n.
iç rahatlatan kimse allayer n.
iç rahatlatan kimse comforter n.
bir paten bıçağının iç veya dış sınırı edge n.
(özel kadın) iç çamaşırı underthings n.
iç karartıcı olma uncheerfulness n.
iç platformlu ayakkabı elevator shoe n.
iç platformlu ayakkabılar elevator shoes n.
iç ceket undercoat n.
iç sorun domestic issue n.
iç evlilik endomy n.
iç parazit entozoon [obsolete] n.
iç asalak entozoon [obsolete] n.
atın ön ayağının iç yüzeyindeki küçük nasır chestnut n.
iç kısım estre [obsolete] n.
iç mekan estre [obsolete] n.
ülkenin iç kısımlarından kıyı kesimine yolculuk etme katabasis n.
en iç kısım inner core n.
10. yüzyılda mançurya ve iç moğolistan'da egemen olmuş liao hanedanı'nı kuran moğol halkına mensup kimse khitan n.
ceket iç cebi besom pocket n.
iç görüş landscape n.
çemberli iç etek verdingale [obsolete] n.
iç mekanda hayvan ve bitki yetiştirmek veya gözlemlemek için kullanılan cam kenarlı kap vivarium n.
iç mekanda hayvan ve bitki yetiştirmek veya gözlemlemek için kullanılan cam kenarlı kap terrarium n.
iç mekanda hayvan ve bitki yetiştirmek veya gözlemlemek için kullanılan cam kenarlı bir kap vivary n.
gazetenin iç sayfalarındaki uzun bir gazete yazısını ayıran geniş çizgi binder n.
gazetenin iç sayfalarındaki uzun bir gazete yazısını ayıran geniş çizgi binder line n.
hayvanların postlarının ve iç yağlarının çıkarıldığı kesimhane matanza n.
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır mason and dixon line n.
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır mason and dixon's line n.
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır mason-dixon line n.
iç çamaşırı querpo n.
iç çamaşırı body clothes n.
özellikle mücevheratta kullanılan iç içe geçmeli metal bağlantı dizgesi mesh n.
iç içe geçmiş sistem mesh n.
iç kesim middle n.
mukavvanın orta veya iç katmanını veya katmanlarını oluşturan ve genellikle düşük kaliteli olan malzeme middle n.
bir ülkenin iç veya orta kesiminde yaşayan kimse midlander n.
bir ülkenin iç veya orta kesiminin yerlisi midlander n.
iç içe geçen kimse veya şey wreather n.
iç içe geçmiş şey wreath n.
iç savaş intestine war [obsolete] n.
manzarayı bozmayan sınır veya çit niyetine kullanılan iç kısmında duvar olan kuru ark haw-haw n.
iç dünya heart n.
bayrağın direk tarafındaki iç kısmı hoist n.
iç karartıcı özellik horror n.
omurgalıların iç cenin zarı galea n.
iç yüz lowdown n.
porselen ve emayeyi düşük sıcaklıkta pişirmek için kullanılan iç bölmeli seramik fırını muffle n.
amerikan iç savaş dönemi tarihine hobi olarak ilgi duyan kimse civil war buff n.
amerikan iç savaşı'ndaki yağmacı askerler bummer n.
amerikan iç savaşı'nda asker kaçağı bushwhacker n.
iç karartıcı ortam glumness n.
iç karartıcı duygular glums n.
olgun koyundan elde edilen iç yağı mutton tallow n.
giderek artan büyüklükte, iç içe geçen kutular chinese boxes n.
iç sıkıntısı darkness n.
iç çöküntüsü dejection n.
iç kararması dejection n.
iç karartan kimse desolater n.
iç karartan kimse desolator n.
geyiğin iç organları gralloch [uk] n.
geyiğin iç organlarını boşaltma gralloch [uk] n.
iç içe geçmiş eğik çizgilerle yapılan bir madeni obje deseni guilloche n.
temel iç parçalar guts n.
iç ülke heartland n.
memleketin taarruzdan korunmuş, ekonomik ve politik bakımdan kendine yeten iç kısımları heartland n.
iç rahatlığı heart's-ease n.
iç kapı heck [dialect] [uk] n.
iç bunalması loneliness n.
iç hizmetten sorumlu baş yetkili officer n.
iç mekan aktiviteleri indoor activities n.
iç karartıcı vaka dismality n.
iç karartıcı his dismality n.
iç yüzünü gizleme dissemblance n.
iç kısım belly n.
iç içe geçmiş karmaşık parçalar bütünü complexus n.
iç etek dickey [dialect] [uk] n.
iç işleri domesticities n.
iç meseleler domesticities n.
iç çatışmaların su yüzüne çıkması drainage n.
alt gövdeyi sarıp iki bacağı da ayrı ayrı kaplayan iç çamaşırı drawer n.
iç organları çıkarılmış kümes hayvanı drawn fowl n.
(ingiliz iç savaşında) cromwell süvari alayı ironsides n.
(ingiliz iç savaşında) cromwell ordusu ironsides n.
(puroda) iç sargılık demeti pad n.
iç yüzeyi pembe olan küçük bardak altlığı pink saucer n.
piponun iç kısmını temizlemek için kullanılan gereç pipe cleaner n.
(hipodromun iç korkuluklarında sekizde birlik mil aralıklarla) mesafe işareti pole n.
iç organ falı extispicy n.
iç sesim internal dialogue n.
iç ses internal dialogue n.
iç sesim the voice inside your head n.
iç ses the voice inside your head n.
iç sesim inner voice n.
iç ses inner voice n.
iç sesim your internal monologue n.
iç ses your internal monologue n.
iç içe dokunmuş çeşitli esnek malzemelerden yapılan kap cleave [ireland] n.
iç bölgede yaşayan kimse inlander n.
ülkenin iç kısmında yaşayan kimse inlander n.
iç deniz tarafında yaşayan kimse inlander n.
iç tabaka inlayer n.
iç katman inlayer n.
iç kılıf inlayer n.
iç kilit inlock n.
iç kapı kilidi inlock n.
iç göçmen inmigrant n.
iç göç yapan hayvan inmigrant n.
iç göçmen in-migrant n.
iç göç in-migration n.
iç kaynak inner resource n.
iç mekan tasarımlı peyzaj inscape n.