Historia

işleyen

Significados de "işleyen" en diccionario inglés turco : 14 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	işleyen	processor n.
2	General	işleyen	working adj.
3	General	işleyen	active adj.
4	General	işleyen	running adj.
5	General	işleyen	operative adj.
6	General	işleyen	hot adj.
7	General	işleyen	ingoing adj.
Idioms
8	Idioms	işleyen	in business expr.
Trade/Economic
9	Trade/Economic	işleyen	processor n.
10	Trade/Economic	işleyen	working adj.
11	Trade/Economic	işleyen	operative adj.
12	Trade/Economic	işleyen	acting adj.
Technical
13	Technical	işleyen	operative adj.
14	Technical	işleyen	working adj.

Significados de "işleyen" con otros términos en diccionario inglés turco: 229 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Common Usage
1	Common Usage	suç işleyen	perpetrator n.
General
2	General	inceden inceye işleyen	elaborator n.
3	General	tekrar suç işleyen sabıkalı	repeater n.
4	General	dikkatle işleyen	elaborator n.
5	General	suç işleyen (çocuk)	delinquent n.
6	General	suç işleyen kimse	wrongdoer n.
7	General	tekrar suç işleyen sabıkalı	recidivist n.
8	General	incelikle işleyen	elaborator n.
9	General	kıyı boyunca işleyen ticari gemi	coaster n.
10	General	tik tak sesi (işleyen saatin çıkardığı)	tick n.
11	General	bir yerel bölge içinde ve civarında işleyen ulaşım seferi	local service n.
12	General	suç işleyen kimse	perpetrator n.
13	General	olunan zaman veya mekandan farklı bir zamanı ve mekanı işleyen bir eser karşısında anlatılan yerde veya zamanda olunmadığının bilinmesine rağmen okurun istemli bir şekilde kendisini orada ve o anda imiş gibi hissederek eseri anlamaya çalışması	the willing suspension of disbelief n.
14	General	iliklere işleyen soğuk	bitter cold n.
15	General	yüreğe işleyen bakış	intense look n.
16	General	yeniden işleyen kimse	reforger n.
17	General	yeniden günah işleyen kimse	relapser n.
18	General	suç işleyen kimseler	underworld n.
19	General	toplumun suç işleyen kısmı	underworld n.
20	General	bütün olarak işleyen kısımlar	entity n.
21	General	üzerine basınca harf, sayı ve sembolleri belgeye işleyen bir nesne	keybutton n.
22	General	insanın içine işleyen özellik	bite n.
23	General	mermer gibi taşları işleyen kimse	marbler n.
24	General	ısrarla suç işleyen kimse	hard case n.
25	General	ısrarla suç işleyen kimse	hardcase n.
26	General	kurtuluş için sevap işleyen kimse	meritmonger [obsolete] n.
27	General	kendi toprağını işleyen çiftçi	yeoman [uk] n.
28	General	genellikle isa'nın yaşamı, ölümü ve dirilişi temalarını ve kutsal kitapta geçen olayları işleyen orta çağ piyeslerine verilen ad	mystery n.
29	General	genellikle isa'nın yaşamı, ölümü ve dirilişi temalarını ve kutsal kitapta geçen olayları işleyen orta çağ'a ait bir piyes türü	mystery n.
30	General	kesici aletle cinayet işleyen kimse	ripper n.
31	General	bina veya anıtsal kayalar üzerine yazı veya desen işleyen kimse	decorator n.
32	General	günah işleyen kimse	offender n.
33	General	suç işleyen kimse	committer n.
34	General	suç işleyen kimse	faulter n.
35	General	hayvan postlarını işleyen kimse	fellmonger n.
36	General	içe işleyen şey	ingredient [obsolete] n.
37	General	kurşun işleyen kimse	plumber n.
38	General	bir şeye işleyen sıvı miktarı	soakage n.
39	General	çeşitli yerlerde koordine şekilde işleyen oluşum	spider web n.
40	General	günah işleyen kimse	strayer n.
41	General	içe işleyen	mordant adj.
42	General	içine işleyen	profound adj.
43	General	içe işleyen	cutting adj.
44	General	içe işleyen	profound adj.
45	General	içine işleyen	penetrating adj.
46	General	insanın içine işleyen	touching adj.
47	General	kendi kendine işleyen	self activating adj.
48	General	içine işleyen	mordant adj.
49	General	pervasız (suç işleyen kimse)	flagrant adj.
50	General	durup yine işleyen	intermittent adj.
51	General	içine işleyen	cutting adj.
52	General	yavaş işleyen	inert adj.
53	General	ağır işleyen	sluggish adj.
54	General	durmadan işleyen	ever active adj.
55	General	içine işleyen	penetrative adj.
56	General	içe işleyen	penetrating adj.
57	General	hatalı işleyen	malfunctioning adj.
58	General	suç işleyen	transgressive adj.
59	General	motorla işleyen	motor adj.
60	General	(soğuk) içe işleyen	piercing adj.
61	General	iliklere işleyen	bitter adj.
62	General	tam kapasiteyle işleyen/çalışan	fully operational adj.
63	General	teknolojiye bağlı işleyen	technology-dominated adj.
64	General	süratle işleyen	hair-trigger adj.
65	General	çok küçük ölçekte işleyen	microscale adj.
66	General	her an işleyen	momentary adj.
67	General	tuhaf şekilde işleyen	reverse adj.
68	General	içe işleyen	gimlet adj.
69	General	süratle işleyen	hair-trigger adj.
70	General	içe işleyen	ingoing adj.
71	General	(çocuk) sürekli suç işleyen	incorrigible adj.
72	General	içine işleyen	ingredient [obsolete] adj.
73	General	belirli alanda işleyen cihaz ile ilgili	positive adj.
74	General	(cihaz) belirli alanda işleyen	positive adj.
75	General	balık kuyruğu gibi işleyen	fish-tail adj.
76	General	günah işleyen	sinning adj.
77	General	plansız işleyen	free-form adj.
78	General	yavaş işleyen	slow motion adj.
79	General	yavaş işleyen	slow-motion adj.
80	General	yavaş işleyen	slow-moving adj.
81	General	küçük ölçekte işleyen	small adj.
82	General	ayrı işleyen	sole adj.
83	General	işleyen bir şekilde	workways adv.
Colloquial
84	Colloquial	bir şeyin çalışan/işleyen kısmı	business end of something n.
85	Colloquial	normalden daha hızla işleyen, iş yapan kişi ya da şey	speed demon n.
86	Colloquial	suç işleyen	perp n.
87	Colloquial	sahtecilik suçu işleyen kimse	scamster n.
88	Colloquial	yüksek enerji ile işleyen	on adj.
89	Colloquial	yavaş işleyen	slow-mo adj.
90	Colloquial	yavaş işleyen	slo-mo adj.
Idioms
91	Idioms	suç işleyen kimse	bad guy n.
92	Idioms	yüzeysel konuları işleyen çok kaliteli olmayan film	popcorn film n.
93	Idioms	ağır işleyen şey	boat anchor n.
94	Idioms	düzenli ve verimli işleyen grup/yer/kuruluş	a tight ship n.
95	Idioms	yüzeysel konuları işleyen çok kaliteli olmayan film	popcorn flick n.
96	Idioms	ağır işleyen	heavy going adj.
97	Idioms	iliklerine kadar işleyen	bone-deep adj.
98	Idioms	doğru işleyen	on the beam adj.
99	Idioms	düzgün işleyen	up and running expr.
100	Idioms	tıkırında işleyen	in full flow [uk] expr.
101	Idioms	tıkırında işleyen	in full spate [uk] expr.
Trade/Economic
102	Trade/Economic	ağır işleyen	cumbersome n.
103	Trade/Economic	düzgün işleyen piyasa	orderly market n.
104	Trade/Economic	dönüşümlü kredi kooperatifi olarak işleyen on iki ya da daha fazla insanın toplandığı yapı	stokvel n.
105	Trade/Economic	etkin işleyen piyasa	operationally efficient market n.
106	Trade/Economic	işleyen para	revolving fund n.
107	Trade/Economic	işleyen sermaye	working capital n.
108	Trade/Economic	işleyen para	running cash n.
109	Trade/Economic	işleyen bakiyeler	working balances n.
110	Trade/Economic	işleyen hesap	working account n.
111	Trade/Economic	işleyen teşebbüs değeri	going-concern value n.
112	Trade/Economic	işleyen faiz	accruing interest n.
113	Trade/Economic	karşılıklı işleyen hesaplar	reciprocal accounts n.
114	Trade/Economic	kendiliğinden işleyen maliye politikası	nondiscretionary fiscal policy n.
115	Trade/Economic	banka hesabına benzer şekilde işleyen postane hesabı	giro account n.
116	Trade/Economic	arzı düşük malların fahiş fiyatlara satılması kuralıyla işleyen piyasa	gray market n.
117	Trade/Economic	çok az sermaye veya destekle işleyen	shoestring adj.
Law
118	Law	amme suçu işleyen kimse	nuisancer [obsolete] n.
119	Law	başkasına ait bir dava hakkını satın alma suçunu işleyen kimse	champertor n.
120	Law	haksız fiil işleyen kimse	tortfeasor n.
121	Law	iftira suçu işleyen kadın	calumniatrix n.
122	Law	ilk defa suç işleyen kimse	first offender n.
123	Law	kabahat işleyen kimse	misdemeanant n.
124	Law	rüşvet verme suçu işleyen	embraceor n.
125	Law	suç işleyen	perpetrator (perp) n.
126	Law	suç işleyen	infractor n.
127	Law	suç işleyen	offender n.
128	Law	tekrar suç işleyen sabıkalı	repeater n.
129	Law	tekrar suç işleyen sabıkalı	recidivist n.
130	Law	tekrar suç işleyen sabıkalı	habitual criminal n.
131	Law	çin'de ceza yargılaması sisteminin bir parçası olarak işleyen çalışma kampı	laogai n.
132	Law	zina suçu işleyen eşini üstü kapalı bir şekilde destekleme	lenocinium [scotland] n.
133	Law	devlet başkanı gibi baba konumundaki birini öldürme suçunu işleyen kimse	parricide n.
134	Law	ülkesine ihanet suçunu işleyen kimse	parricide n.
135	Law	kabahat işleyen	maleficent adj.
136	Law	suç işleyen	maleficent adj.
137	Law	anne veya babayı öldürme suçunu işleyen	parricidal adj.
138	Law	anne veya babayı öldürme suçunu işleyen	parricidious [obsolete] adj.
Politics
139	Politics	hızlı işleyen müzakere yöntemi	fast track negotiation n.
140	Politics	gücün parlamenter demokrasi gibi yavaş işleyen süreçlerle değil, devrimsel yollarla derhal ele geçirilmesini savunan sosyalist	maximalist n.
Industry
141	Industry	kaba alma makinesine ayakkabıyı işleyen kimse	scourer n.
Insurance
142	Insurance	yarı tontin sistemle işleyen (sigorta)	semitontine adj.
Tourism
143	Tourism	sadece tek yönde işleyen tarife	directional fare n.
Media
144	Media	olayı özetlemeden haberin konusunu işleyen gazete başlığı	label n.
145	Media	belirli bir konuyu işleyen haberci	roundsman [australia] [new zealand] n.
Technical
146	Technical	(kereste, yağ veya bira gibi) malzemeleri kimyasallarla işleyen kimse	treater n.
147	Technical	bir yüzü işleyen bıçak milli planya makinesi	surface planning machines with cutter-block for one-side dressing n.
148	Technical	işleyen kanal	working channel n.
149	Technical	kablo ile işleyen vagon	cable car n.
150	Technical	madeni kalıpla işleyen kimse	swager n.
151	Technical	metal işleyen takım tezgahı	metal working machine tool n.
152	Technical	şamandıra ile işleyen kapama valfi	ball cock n.
153	Technical	yüzen topla işleyen su valfı	ball cock n.
154	Technical	işleyen yapı	mechanics n.
155	Technical	işleyen sistem	mechanics n.
156	Technical	bir makinenin işleyen parçaları	mechanics n.
157	Technical	akarsu gücü ile işleyen tulumba	hydraulic ram n.
158	Technical	makinenin işleyen ve taşıyan bölümleri	running gear n.
159	Technical	(çözeltide yer alan iyon hareketlerine bağlı işleyen) elektronik bir tespit cihazı	solion n.
160	Technical	ıskartaya çıkan malları işleyen kimse	stocker n.
161	Technical	dönerek işleyen	rotary adj.
162	Technical	hava basıncı ile işleyen	pneumatic adj.
163	Technical	gözle veya ışık vasıtasıyla işleyen	optical adj.
164	Technical	iyi işleyen	well-functioning adj.
165	Technical	kendi kendine işleyen	self acting adj.
166	Technical	yüksek hızda işleyen	high-speed adj.
167	Technical	yüksek devirde işleyen	high-speed adj.
168	Technical	sabit işleyen (süreç)	positive adj.
169	Technical	sabit işleyen (makine bölümü)	positive adj.
170	Technical	(bir şeyin içine) az işleyen	soft adj.
Computer
171	Computer	işleyen kimse	renderer n.
Informatics
172	Informatics	veri işleyen kimse	data processor n.
Electric
173	Electric	elektrikle işleyen	electrically driven adj.
174	Electric	yüksek voltajla işleyen	high-voltage adj.
Mechanic
175	Mechanic	elle işleyen	manual adj.
Television
176	Television	renkli televizyonlar için uydu yayını ile işleyen bir iletim kodlama sistemi	mac n.
Textile
177	Textile	yün işleyen işçi	teaser n.
178	Textile	dantel işleyen kimse	lacemaker n.
179	Textile	dantel işleyen kimse	lace-maker n.
180	Textile	ince pamuklu fitilleri işleyen bir tür makine	jack n.
Woodworking
181	Woodworking	döner kesici takımlı bir yüzü işleyen freze makinesi	one side molding machine with rotating tool n.
Automotive
182	Automotive	sağdan işleyen trafik	right-hand traffic n.
183	Automotive	soldan işleyen trafik	left hand traffic n.
Railway
184	Railway	kablo ile işleyen demiryolu	funicular railway n.
185	Railway	telle işleyen	funicular n.
186	Railway	kablo ile işleyen	funicular adj.
Aeronautic
187	Aeronautic	basınçlı havayla işleyen fren	air break n.
188	Aeronautic	genellikle 30'dan az koltuklu ve nispeten kısa rotalarda işleyen uçak	commuter aircraft n.
Mining
189	Mining	maden cevheri çıkaran ve işleyen tesisler	ore mining and processing facilities n.
190	Mining	maden cevheri çıkaran ve işleyen tesis	ore mining and processing plant n.
191	Mining	maden cevheri çıkaran ve işleyen fabrika	ore mining and processing plant n.
Medical
192	Medical	işleyen bellek	working memory n.
Anatomy
193	Anatomy	sinir sisteminin duyulara ilişkin bilgiyi işleyen bölümü	sensory nervous system n.
Psychology
194	Psychology	işleyen ortalama	working mean n.
195	Psychology	egonun çözemediği problemler karşısında uzlaşmaya varmasını sağlayan bilinçaltında işleyen zihinsel süreç	mechanism of defense n.
Food Engineering
196	Food Engineering	süt ve süt ürünleri işleyen tesis	dairy plant n.
Physics
197	Physics	ısı ve manyetizma etkisiyle işleyen	pyromagnetic [obsolete] adj.
Biology
198	Biology	akciğer gibi işleyen	pulmonary adj.
Agriculture
199	Agriculture	tarım ürünleri işleyen sanayi	agribusiness n.
200	Agriculture	tarım ürünleri işleyen sanayi	agro-business n.
201	Agriculture	tarım ürünleri işleyen sanayi	agrobusiness n.
202	Agriculture	toprak işleyen çiftçi	ryot n.
203	Agriculture	toprak işleyen çiftçi	dirt farmer n.
Apiculture
204	Apiculture	mum işleyen arı	wax-making bee n.
Education
205	Education	işleyen müfredat	operational curriculum n.
Literature
206	Literature	bir kişiyi veya olayı belirgin biçimde işleyen kısa edebi eser	cameo n.
207	Literature	günlük hayattan temaları komik ve alaycı bir şekilde işleyen bir ortaçağ masalı	fabliau n.
208	Literature	fransız şiirinde uyaklı beyitler ve dörtlükler halinde yazılan, bazen dini bir temayı işleyen bir form	kyrielle n.
209	Literature	reynard the fox karakterini işleyen fabllarda tilki	reynard n.
210	Literature	eski konuyu yeni bir dille tekrar işleyen ozan	shaper n.
Linguistics
211	Linguistics	fonetik düzeyde işleyen	low-level adj.
History
212	History	üyeleri cinayet ve başka suçlar işleyen gizli bir irlanda örgütünün icraatları	whitefootism n.
213	History	tımar işleyen kimse	liege subject n.
214	History	ortaçağ kiliselerinin suç işleyen din adamlarının dini mahkemede yargılanmasını isteme ayrıcalığı	clergy n.
215	History	hakkı olmayan yere yeniden tecavüz suçu işleyen kimse	post-disseizor n.
Religious
216	Religious	hayır işleyen başlıca derneklerden herhangi birine üye olan kimse	red man n.
Military
217	Military	belirli bir zaman çizelgesine göre işleyen rutin hava ulaştırma hizmeti	scheduled service (air transport) n.
Art
218	Art	değerli taş ve metal işleyen sanatçı	dactylioglyph n.
Librarianship
219	Librarianship	sıradışı konuları işleyen kitaplar	curiosa n.
Archaic
220	Archaic	yavaşça içe işleyen	insinuating adj.
221	Archaic	dolambaçlı yolla içe işleyen	insinuating adj.
222	Archaic	içine işleyen	perceant adj.
Engineering
223	Engineering	elektrik sinyallerini kullanarak nöronların davranışını modelleyen ve onları bir şekilde işleyen elektronik bileşen	neuristor n.
Slang
224	Slang	şehir yaşamının zorlukları, çete üyeliği, şiddet, cinsel istismar gibi konuları işleyen rap müzik tarzı	gangsta n.
225	Slang	şehir yaşamının zorlukları, çete üyeliği, şiddet, cinsel istismar gibi konuları işleyen rap müzik tarzı	gangsta rap n.
226	Slang	dijital bir görüntünün çözünürlüğünü, netliğini ve kalitesini en ince ayrıntısına kadar işleyen kimse	pixel peeper n.
227	Slang	adi suçlar işleyen serseri şehir gençliği	scunner n.
228	Slang	disiplin suçu işleyen askeri rapor etmek	troop v.
229	Slang	sorunsuz işleyen	well-oiled adj.