inherent - Turco Inglés Diccionario

inherent

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "inherent" en diccionario turco inglés : 23 resultado(s)

Inglés Turco
General
inherent adj. doğasında var olan
We are only against the risks inherent in the application of something that research has produced.
Biz sadece araştırmanın ürettiği bir şeyin uygulanmasının doğasında var olan risklere karşıyız.

More Sentences
inherent adj. doğuştan
The desire to succeed in life is inherent in us all.
Hayatta başarılı olma arzusu hepimizin doğasında var.

More Sentences
inherent adj. içsel
I would ask the Commission to examine whether this can really be done in this way, for this is an inherent problem.
Komisyondan bunun gerçekten bu şekilde yapılıp yapılamayacağını incelemesini rica ediyorum, çünkü bu içsel bir sorundur.

More Sentences
inherent adj. doğal
She has inherent dignity.
Doğal bir saygınlığı var.

More Sentences
Technical
inherent adj. doğal
She has inherent dignity.
Onun doğal karizması var.

More Sentences
inherent adj. içkin
The rapporteur recognises that the risk of financial instability is inherent to the operation of the economy.
Raportör, finansal istikrarsızlık riskinin ekonominin işleyişine içkin olduğunu kabul etmektedir.

More Sentences
General
inherent adj. özünde olan
inherent adj. yaradılıştan
inherent adj. doğuştan olan
inherent adj. tabiatında var olan
inherent adj. öz
inherent adj. esas
inherent adj. asıl
inherent adj. fıtri
inherent adj. kendinde var olan
inherent adj. doğasında olan
Trade/Economic
inherent adj. fıtri
inherent adj. kendinde varolan
Technical
inherent adj. ayrılmaz
inherent adj. doğasında olan
Linguistics
inherent adj. ismin önüne gelen
inherent adj. ismin önünde duran
Ottoman Turkish
inherent adj. mündemiç

Significados de "inherent" con otros términos en diccionario inglés turco: 49 resultado(s)

Inglés Turco
General
inherent risk n. doğal risk
inherent rights n. temel haklar
inherent risk n. içsel risk
inherent characteristic of a system n. sistemin özeğrisi
inherent settlement n. doğal oturma
inherent moisture n. doğal nem
inherent ability n. doğuştan yetenek
inherent defect n. yaradılıştan var olan kusur
inherent defect n. doğuştan var olan kusur
inherent skill n. doğal/doğuştan beceri
inherent strength n. doğal mukavemet
inherent aptitude n. yaradılış
inherent aptitude n. mizaç
inherent aptitude n. doğuştan gelen davranış biçimi
be inherent in something v. bir şeyin aslında var olmak
inherent in adj. has
inherent in adj. özgü
Trade/Economic
inherent defect n. aslında bulunan kusur
inherent vice n. çürüme yanma gibi tabiatından kaynaklanan bozulma
inherent skill n. doğuştan sahip olunan yetenek ve beceriler
inherent vice n. gizli kusur
inherent risks n. kurumun ve faaliyetlerin doğasından kaynaklanan riskler
inherent vice n. malın kendi kusuru
inherent vice n. malın kendi bozukluğu
defect inherent in the goods n. malın kendi kusuru
inherent vice n. mallar yola çıkarıldığı anda mevcut olan kusur
defect inherent in the goods n. malzemenin kendine has kusuru
inherent vice n. zati ayıp
Law
inherent vice n. malın kendi bozukluğu
Politics
inherent right to life n. temel yaşama hakkı
Insurance
inherent vice n. gizli kusur
inherent vice n. zati ayıp
Technical
inherent moisture n. doğal rutubet
inherent moisture n. doğal nem
inherent viscosity n. içsel viskozite
inherent storage n. kalıtımsal bellek
inherent stress n. varolan gerilim
inherent stress n. yapısal gerilim
inherent weakness failure n. yapısal zayıflıktan işgörmezlik
inherent weakness n. yapısal zayıflık
inherent stress v. iç gerilme
Computer
inherent characteristic of a system n. dizgenin özeğrisi
inherent storage n. kalıtımsal bellek
inherent characteristic of a system n. sistemin özeğrisi
Aeronautic
inherent weakness failure n. malzeme yapısal hatası
inherent stability n. otomatik kararlılık
Statistics
inherent bias n. doğal yan
Linguistics
inherent property n. içkin özellik
Environment
inherent filtration n. kendiliğinden tabii süzgeçleme