iyi olan - Turco Inglés Diccionario
Historia

iyi olan



Significados de "iyi olan" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
Colloquial
iyi olan doing ok adj.

Significados de "iyi olan" con otros términos en diccionario inglés turco: 126 resultado(s)

Turco Inglés
General
maaşı daha iyi olan iş better paid job n.
insanlar ile iletişimi iyi olmayan/zayıf olan kimse poor communicator n.
yaygın olarak bilinen ve genellikle iyi bir ünü olan marka adı name brand n.
maddi durumu iyi olan kimse nonpoor n.
garip işlerde iyi olan kimse thronner [dialect] n.
her şeyde en iyi olan kimse all-timer [us] n.
öngörüleri iyi olan kimse anticipant n.
maddi durumu iyi olan aileler affluent families n.
blöfte iyi olan kimse kidologist n.
aynı anda hem iyi bir eş olan hem de profesyonel bir kariyere sahip olabilen bir kadın wonder woman n.
çok iyi durumda olan sikke mint n.
çok iyi durumda olan damga mint n.
manzarası iyi olan nokta box seat n.
içe bakış konusunda iyi olan kimse yogi n.
iyi mizah anlayışı olan kimse dag n.
iyi olan şey goods n.
yapılmaması daha iyi olan bir şeyi yapma dürtüsü irresistible impulse n.
organizasyon konusunda iyi olan kimse organization man n.
organizasyon konusunda iyi olan kimse organisation man n.
kolay ve iyi maaşlı işi olan kimse sinecurist n.
derdi iyi vakit geçirmek olan kimse freewheeler n.
iyi maaşlı bir işi bırakıp daha az stresli olan bir işi seçmek downshift v.
ancak yer yer iyi olan spotty adj.
teknik bilgisi iyi olan skilled adj.
aynı zamanda iyi ve kötü olan dulcamara adj.
ancak ara sıra iyi olan spotty adj.
daha önce başka birinin sahip olduğu fakat halen iyi durumda olan ürün nearly-new adj.
muhakeme yetenekleri oldukça iyi olan twenty-twenty adj.
idrak yetenekleri oldukça iyi olan twenty-twenty adj.
sezgileri oldukça iyi olan twenty-twenty adj.
iyi bir işçi gibi çevik, yaratıcı ve becerikli olan mechanic adj.
iyi gün dostu olan fair-weather adj.
iyi zevki ve yüksek standartları olan high-toned adj.
en iyi ticari değerde olan prime adj.
en iyi döneminde olan primy [obsolete] adj.
kolay ve iyi maaşlı iş yapısında olan sinecural adj.
kredi geçmişi iyi olan solid adj.
sayısalı iyi olan numerate adj.
iyi veya kötü olan bir şeyi yaşaması kesin in for expr.
Phrases
iyi olan kazansın may the best man win expr.
Proverb
kadın için iyi olan eşi için de iyidir what's good for the goose is good for the gander
kadın için iyi olan eşi için de iyidir what's sauce for the goose is sauce for the gander
senin/benim için iyi/geçerli/yeterli olan benim/senin için de iyidir/geçerlidir/yeterlidir what's sauce for the goose is sauce for the gander
senin/benim için iyi/geçerli/yeterli olan benim/senin için de iyidir/geçerlidir/yeterlidir what's good for the goose is good for the gander
işin içinde olan daha iyi bilir only the wearer knows where the shoe pinches
Colloquial
öncekilerden daha iyi olan şaka topper n.
uçuş veya helikopterler konusunda çok iyi olan kimse rotorhead n.
sofistike zevkleri ve iyi kazancı olan genç yetişkin yupster n.
sofistike zevkleri ve iyi kazancı olan genç yetişkin yindie n.
iyi/güçlü durumda olan going strong adj.
iyi olan kazansın let the best man win expr.
iyi olan kazansın may the best man/woman win expr.
Idioms
kötü olan özelliği örten iyi özellik redeeming feature n.
kötü olan özelliği örten iyi özellik a redeeming feature n.
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey a better bet n.
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey better bet n.
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey a safer bet n.
(en) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey safest bet n.
(en) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey best bet n.
alanında hızla en iyi/en yetkin olan number one with a bullet n.
sinema ve edebiyatta iyi huylu veya sihirli güçleri olan, siyahi yardımcı oyuncu saintly black character n.
başlangıçta kötü sonrasında iyi olan şey blessing in disguise n.
başlangıçta iyi olup sonradan ciddi sorunlara neden olan şey a poisoned chalice n.
hep iyi olan, asla kötü olamayan, mükemmel davrandığını sanan kişi goody two shoes person n.
dışarıdan iyi görünüp iç yüzü kötü olan bir şey/biri devil in disguise n.
genel olarak kötü fakat bazı iyi tarafları da olan durum horse and rabbit stew n.
hem iyi hem kötü tarafı olan durum a double-edged sword n.
hem iyi hem kötü tarafı olan durum a double-edged weapon n.
aynı anda iyi/olumlu ve kötü/olumsuz sonuçları olan bir durum a mixed blessing n.
hem iyi hem kötü yanları olan bir resim a mixed picture n.
aynı anda iyi/olumlu ve kötü/olumsuz yanları olan bir durumun tanımı a mixed picture n.
bir şeyin iyi olmasına/başarısına köstek olan şey the fly in the ointment n.
bir şeyin iyi olmasına/başarısına köstek olan şey a fly in the ointment n.
hem iyi hem kötü sonuçları olan şey mixed bag n.
hem iyi hem kötü özellikleri olan şey mixed bag n.
takım/grup çalışmasında iyi olan kimse team player n.
hem iyi hem kötü yönleri olan şey curate's egg n.
iyi olan tarafa katılmak jump on the bandwagon v.
iyi olan tarafa katılmak climb on the bandwagon v.
iyi olan tarafa katılmak get on the bandwagon v.
(birine) hep iyi olan şeyleri söylemek pour honey in (one's) ear v.
iyi bir sonuca varmayacak olan no-win adj.
son anda güzel/iyi olan all right on the night adj.
günün sonunda iyi olan all right on the night adj.
son anda güzel/iyi olan all right on the night adj.
günün sonunda iyi olan all right on the night adj.
mesleğinde iyi olan any (teacher etc.) worth their salt expr.
mesleğinde iyi olan hiçbir öğretmen, oyuncu no teacher/actor worth their salt expr.
iyi olan tarafa on the bandwagon expr.
Speaking
iyi olan kazansın may the best win expr.
iyi olan kazansın may the best team win expr.
iyi olan taraf kazansın may the best team win expr.
iyi olan taraf kazansın may the best win expr.
Trade/Economic
bir oyuncu için diğer oyuncunun stratejisi ne olursa olsun en iyi olan strateji dominant strategy n.
daha iyi olan eski durumuna getirme rehabilitation n.
Law
taraflarının iyi niyetle imzaladıkları ancak hukuken geçersiz olan evlilik putative marriage n.
Politics
iyi durumda olan banka good bank n.
Technical
iyi görüşü olan kurp high visibility curve n.
iyi görüşü olan viraj high visibility curve n.
Furniture
içinde biri kötü hava koşulları diğeri ise iyi hava koşullarını bildiren iki insan olan bir maket ev weather house n.
Mining
eskiden fransız kraliyet hazinesinin en ilgi çekici taşı olan 137 karat ağırlığında iyi kalite elmas regent diamond n.
Medical
olan iyi tanımlanmış yaygın olmayan bir nörovasküler sendrom an uncommon well-defined neurovascular syndrome n.
Pathology
yuvarlak bir kitle halinde olan iyi huylu bir epitel tümör villoma n.
yuvarlak bir kitle halinde olan iyi huylu bir epitel tümör papillary tumor n.
yuvarlak bir kitle halinde olan iyi huylu bir epitel tümör papillary tumour n.
yuvarlak bir kitle halinde olan iyi huylu bir epitel tümör papilloma n.
çiçek virüsü ile yakın akraba olup insanlarda iyi huylu jelatinimsi urlara sebep olan bir poksvirüs myxoma virus n.
Food Engineering
taze domuz eti üretimi için uygun olan hafif ama iyi işlenmiş domuz yorker n.
Physics
merceğinde iyi işlenmiş tel çaprazları olan (optik cihaz) filar adj.
Zoology
(hayvan) iyi durumda olan forward [new zealand] adj.
Agriculture
durumu çok iyi olan (toprak) in good heart expr.
Linguistics
imlası iyi olan kimse orthographer n.
Philosophy
insanlık için en iyi olan ideal öz god n.
Sport
ribaundda çok iyi olan oyuncu rebounder n.
sadece iyi günde takımının yanında olan taraftar fair-weather fan n.
top yakalamada iyi olan sticky-fingered adj.
Mythology
iyi huylu perilerden olan seelie adj.
Archaic
en iyi kalitede olan kadife three-pile n.
Slang
birçok konuda uzman olan iyi dans eden karşı cinsle konuşma konusunda iyi olan kişi brofessional n.
bir konuda iyi olan kimse nailer [dated] n.
iyi sonuçlanması garanti olan no-lose adj.
yatakta iyi olan beddable adj.
yatakta iyi olan bedworthy adj.
Modern Slang
iyi günde kötü günde yanında olan arkadaş all-weather friend n.
daha iyi olan şey allyness n.
iyi günde kötü günde yanında olan arkadaş always friend n.