|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
iç |
domestic adj.
|
|
US domestic political ideology is in conflict with American security interests.
ABD'nin iç siyasi ideolojisi ile Amerikan güvenlik çıkarları çatışmaktadır.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
iç |
interior adj.
|
|
Tom is an interior designer.
Tom bir iç mimar olmak istedi.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
iç |
inner adj.
|
|
Criticism should never cause the recipient to lose face, inner dignity, or self-respect.
Eleştiri hiçbir zaman muhatabın itibarını, iç saygınlığını ya da öz saygısını kaybetmesine neden olmamalıdır.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
iç |
internal adj.
|
|
These images show the movement of the body's internal organs.
Bu görüntüler vücudun iç organlarının hareketini gösteriyor.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
iç |
heart n.
|
|
I think the movie is a very heart warming one.
Bence bu film çok iç ısıtan bir film.
More Sentences
|
6 |
General |
iç |
within n.
|
|
Within the meaning of the Rules of Procedure I have the right to put it.
İç Tüzük çerçevesinde bunu ifade etme hakkına sahibim.
More Sentences
|
7 |
General |
iç |
in n.
|
|
When it comes to behaviour in class, I am not sure that the Union would score well.
Sınıf içi davranışlar söz konusu olduğunda, Birliğin iyi bir not alacağından emin değilim.
More Sentences
|
8 |
General |
iç |
internal adj.
|
|
These images show the movement of the body's internal organs.
Bu görüntüler vücudun iç organlarının hareketini gösteriyor.
More Sentences
|
9 |
General |
iç |
inland adj.
|
|
The population inland is denied any food or medicine.
İç kesimlerdeki nüfusa yiyecek veya ilaç verilmiyor.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
10 |
Trade/Economic |
iç |
internal adj.
|
|
These images show the movement of the body's internal organs.
Bu görüntüler vücudun iç organlarının hareketini gösteriyor.
More Sentences
|
Technical |
|
11 |
Technical |
iç |
interior adj.
|
|
Tom is an interior designer.
Tom bir iç mimar olmak istedi.
More Sentences
|
Marine Biology |
|
12 |
Marine Biology |
iç |
inland adj.
|
|
The population inland is denied any food or medicine.
İç kesimlerdeki nüfusa yiyecek veya ilaç verilmiyor.
More Sentences
|
Linguistics |
|
13 |
Linguistics |
iç |
inner adj.
|
|
Criticism should never cause the recipient to lose face, inner dignity, or self-respect.
Eleştiri hiçbir zaman muhatabın itibarını, iç saygınlığını ya da öz saygısını kaybetmesine neden olmamalıdır.
More Sentences
|
14 |
Linguistics |
iç |
internal adj.
|
|
These images show the movement of the body's internal organs.
Bu görüntüler vücudun iç organlarının hareketini gösteriyor.
More Sentences
|
General |
|
15 |
General |
iç |
nucleus n.
|
|
16 |
General |
iç |
home n.
|
|
17 |
General |
iç |
entrails n.
|
|
18 |
General |
iç |
offal n.
|
|
|
19 |
General |
iç |
quaff n.
|
|
20 |
General |
iç |
breast n.
|
|
21 |
General |
iç |
stomach n.
|
|
22 |
General |
iç |
mind n.
|
|
23 |
General |
iç |
bowels n.
|
|
24 |
General |
iç |
kernel n.
|
|
25 |
General |
iç |
internus n.
|
|
26 |
General |
iç |
bosom n.
|
|
27 |
General |
iç |
inward n.
|
|
28 |
General |
iç |
inlying adj.
|
|
29 |
General |
iç |
civil adj.
|
|
30 |
General |
iç |
inward adj.
|
|
31 |
General |
iç |
intestine adj.
|
|
32 |
General |
iç |
intrinsic adj.
|
|
33 |
General |
iç |
inside adj.
|
|
34 |
General |
iç |
entire adj.
|
|
35 |
General |
iç |
onshore adj.
|
|
36 |
General |
iç |
domestical adj.
|
|
37 |
General |
iç |
inlandish [obsolete] adj.
|
|
38 |
General |
iç |
inly [obsolete] adj.
|
|
|
39 |
General |
iç |
innate [obsolete] adj.
|
|
40 |
General |
iç |
innerly [scotland] adj.
|
|
41 |
General |
iç |
intime [obsolete] adj.
|
|
Technical |
|
42 |
Technical |
iç |
core adj.
|
|
Gastronomy |
|
43 |
Gastronomy |
iç |
stuffing n.
|
|
Biochemistry |
|
44 |
Biochemistry |
iç |
intra adj.
|
|
Archaic |
|
45 |
Archaic |
iç |
intern adj.
|
|
46 |
Archaic |
iç |
interne adj.
|
|
Star Wars |
|
47 |
Star Wars |
iç |
the interior n.
|
|
|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
iç çamaşırı |
underwear n.
|
|
Change underwear daily.
İç çamaşırını her gün değiştir.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
iç rahatlaması |
relief n.
|
|
To my relief, he came home safe and sound.
İçim rahatladı, eve sağ salim geldi.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
iç işleri |
domestic affairs n.
|
|
I should like to avoid being drawn into domestic affairs.
İç işlerine karışmaktan kaçınmak istiyorum.
More Sentences
|
4 |
General |
iç çatışma |
infighting n.
|
|
The political party's infighting weakened its unity.
Siyasi partinin iç çatışmaları, parti içi birliği zayıflattı.
More Sentences
|
5 |
General |
iç açı |
internal angle n.
|
|
The internal angles of an octagon total 1080°.
Bir sekizgenin iç açıları toplam 1080°'dir.
More Sentences
|
6 |
General |
iç kısım |
interior n.
|
|
These boxes have plenty space on the interior.
Bu kutuların iç kısmında bol alanı var.
More Sentences
|
7 |
General |
iç suyolu |
inland waterway n.
|
|
I think of my own country in this context, with its poor road, rail and inland waterway infrastructure.
Bu bağlamda zayıf karayolu, demiryolu ve iç suyolu altyapısıyla kendi ülkemi düşünüyorum.
More Sentences
|
8 |
General |
iç işleri |
internal affairs n.
|
|
We cannot interfere in the internal affairs of a sovereign country.
Egemen bir ülkenin iç işlerine karışamayız.
More Sentences
|
9 |
General |
iç pazar |
domestic market n.
|
|
The euro zone will be a domestic market within the internal market.
Avro bölgesi, iç pazar içerisinde bir iç pazar olacaktır.
More Sentences
|
10 |
General |
iç gözlem |
introspection n.
|
|
These I think are questions that furthermore give cause for introspection.
Bence bunlar ayrıca iç gözlem yapılmasına neden olan sorulardır.
More Sentences
|
11 |
General |
iç pazar |
home market n.
|
|
It is also very important to consider the legitimate interest of Trade mark holders in their home markets.
Ticari marka sahiplerinin kendi iç pazarlarındaki meşru menfaatlerinin dikkate alınması da çok önemlidir.
More Sentences
|
12 |
General |
iç dekorasyon |
interior decoration n.
|
|
He studied interior decoration.
İç dekorasyon okudu.
More Sentences
|
13 |
General |
iç dekoratör |
interior decorator n.
|
|
She has aspirations to become an interior decorator.
Onun iç dekaratör olma özlemleri var.
More Sentences
|
14 |
General |
iç çatışma |
internal conflict n.
|
|
The Lusaka and Arusha peace accords have failed to end the violence and internal conflict.
Lusaka ve Arusha barış anlaşmaları şiddeti ve iç çatışmayı sona erdirmekte başarısız oldu.
More Sentences
|
15 |
General |
iç politika |
domestic policy n.
|
|
There have sometimes been stormy moments for governments and domestic policy, but we have stood firm.
Hükümetler ve iç politika için bazen fırtınalı anlar oldu, ancak biz sağlam durduk.
More Sentences
|
16 |
General |
iç sular |
inland waters n.
|
|
The pollutants accumulate in inland waters and lakes, which are frequently used for the abstraction of drinking water.
Kirletici maddeler, içme suyu elde etmek için sıklıkla kullanılan iç sularda ve göllerde birikmektedir.
More Sentences
|
17 |
General |
iç çamaşırı |
undergarment n.
|
|
In the past, women wore various types of undergarments.
Geçmişte kadınlar, çeşitli türlerde iç çamaşırları giyerlerdi.
More Sentences
|
18 |
General |
iç eleştiri |
internal criticism n.
|
|
Mrs Smet also addresses the internal criticism in our Member States, which makes its presence felt indirectly.
Sayın Smet ayrıca Üye Devletlerimizde varlığını dolaylı olarak hissettiren iç eleştirilere de değiniyor.
More Sentences
|
19 |
General |
iç organlar |
internal organs n.
|
|
The effects of loud but low frequency noise on the behaviour of whales and their internal organs are wide-ranging.
Yüksek ancak düşük frekanslı gürültünün balinaların davranışları ve iç organları üzerindeki etkileri geniş kapsamlıdır.
More Sentences
|
20 |
General |
iç çamaşırları |
undies n.
|
|
She folded her clean undies and placed them in the drawer.
Kadın temiz iç çamaşırlarını katlayıp çekmeceye yerleştirdi.
More Sentences
|
21 |
General |
iç güvenlik |
internal security n.
|
|
The second part of the communication is on internal security.
Bildirinin ikinci bölümü iç güvenlik üzerinedir.
More Sentences
|
22 |
General |
iç bölge |
hinterland n.
|
|
He lives in a small town in the hinterlands.
O da iç bölgelerde küçük bir kasabada yaşıyor.
More Sentences
|
23 |
General |
iç çekiş |
sigh n.
|
|
Your sighs are in vain - I will not fulfil your fantasy.
İç çekişleriniz boşuna. Fantezinizi gerçekleştirmeyeceğim.
More Sentences
|
24 |
General |
iç hat |
domestic line n.
|
|
My father is a pilot on the domestic line.
Babam iç hatlarda pilottur.
More Sentences
|
25 |
General |
iç hukuk |
domestic law n.
|
|
My information is that the temporary work sector in the Netherlands has declined since their domestic law changed.
Benim bildiğim kadarıyla Hollanda'da geçici çalışma sektörü, iç hukukları değiştiğinden bu yana gerilemiştir.
More Sentences
|
26 |
General |
iç bahçe |
courtyard n.
|
|
The windows of my bedroom face the courtyard.
Yatak odamın pencereleri iç bahçeye bakar.
More Sentences
|
27 |
General |
iç tasarım |
interior design n.
|
|
She is pursuing her career in interior design.
Kariyerine iç tasarım alanında devam ediyor.
More Sentences
|
28 |
General |
iç huzur |
inner peace n.
|
|
The route to inner peace and happiness is not difficult.
İç huzura ve mutluluğa giden yol zor değildir.
More Sentences
|
29 |
General |
iç kısım |
inside n.
|
|
If there are no tissues, use the inside of your elbow.
Eğer mendil yoksa dirseğinizin iç kısmını kullanın.
More Sentences
|
30 |
General |
iç savaş |
civil war n.
|
|
The country has experienced a terrible civil war.
Ülke korkunç bir iç savaş yaşadı.
More Sentences
|
31 |
General |
iç dünya |
inner world n.
|
|
The music you listen to reflects your inner world.
Dinlediğiniz müzik iç dünyanızı yansıtır.
More Sentences
|
|
32 |
General |
iç kesim |
interior n.
|
|
He is the owner of four very big farms in the interior of Sao Paulo.
Sao Paulo'nun iç kesimlerinde çok büyük dört çiftliğin sahibi.
More Sentences
|
33 |
General |
iç çamaşırı çekmecesi |
underwear drawer n.
|
|
Tom hid the money in his underwear drawer.
Tom parayı iç çamaşırı çekmecesine sakladı.
More Sentences
|
34 |
General |
iç gerilim |
internal tension n.
|
|
These internal tensions will not strengthen Europe's hand in international negotiations.
Bu iç gerilimler uluslararası müzakerelerde Avrupa'nın elini güçlendirmeyecektir.
More Sentences
|
35 |
General |
iç rahatlığı |
relief n.
|
|
It is a relief to know he will fully recover from the accident.
Kazadan sonra tamamen iyileşeceğini bilmek içimi rahatlatıyor.
More Sentences
|
Common Usage |
|
36 |
Common Usage |
iç taraf |
inside n.
|
|
37 |
Common Usage |
iç çekme |
sigh n.
|
|
38 |
Common Usage |
iç mimar |
interior architect n.
|
|
General |
|
39 |
General |
işin iç yüzü |
the inside of an affair n.
|
|
40 |
General |
iç kısımlar |
bowels n.
|
|
41 |
General |
iç anadolu |
central anatolia n.
|
|
42 |
General |
iç ısıtıcı |
electric heater n.
|
|
43 |
General |
iç uzuvlar |
entrails n.
|
|
44 |
General |
iç kısım |
inner side n.
|
|
45 |
General |
(abd iç savaşında) amerikan güney eyaletleri konfederasyonu |
confederacy n.
|
|
46 |
General |
iç sıkıntısı |
tediousness n.
|
|
47 |
General |
iç gömleği |
chemise n.
|
|
48 |
General |
iç tüzük |
internal regulation n.
|
|
49 |
General |
iç gelir hukuku |
internal revenue law n.
|
|
50 |
General |
kadın iç çamaşırı ve gecelik |
lingerie n.
|
|
51 |
General |
iç suları |
inland water n.
|
|
52 |
General |
iç mimari |
interior decoration n.
|
|
53 |
General |
iç diz |
hock n.
|
|
54 |
General |
iç eyaletler |
midlands n.
|
|
55 |
General |
iç yağı |
tallow n.
|
|
56 |
General |
geminin iç omurgası |
kelson n.
|
|
57 |
General |
iç borçlar |
internal debts n.
|
|
58 |
General |
iç etekliği |
petticoat n.
|
|
59 |
General |
iç içe altyordam |
nested subroutine n.
|
|
60 |
General |
iç politika |
domestic politics n.
|
|
61 |
General |
iç mimar |
interior decorator n.
|
|
62 |
General |
iç taraf |
inside n.
|
|
63 |
General |
ispanyol veya latin amerika evlerinin iç avlusu |
patio n.
|
|
64 |
General |
iç bölüm |
department of interior n.
|
|
65 |
General |
iç çamaşırları (kadın) |
undies n.
|
|
66 |
General |
geminin iç tarafı |
hold n.
|
|
67 |
General |
iç içe geçme |
telescoping n.
|
|
68 |
General |
iç etek |
petticoats n.
|
|
69 |
General |
iç bölüm |
innerside n.
|
|
70 |
General |
kadın iç gömleği |
camisole n.
|
|
71 |
General |
iç kaynaklı endişe |
endogenous anxiety n.
|
|
72 |
General |
iç dekorasyonda perde |
drapery in interior decoration n.
|
|
73 |
General |
kitabın iç kapağına yapıştırılan adların ve değişik konularda resimlerin yer aldığı küçük boyutlu özgün yapıtlar |
exlibris n.
|
|
74 |
General |
iç dekorasyonda renk |
color in interior decoration n.
|
|
75 |
General |
kadın iç gömleği |
chemise n.
|
|
76 |
General |
iç etme |
appropriation n.
|
|
77 |
General |
iç çamaşırı |
smalls n.
|
|
78 |
General |
en iç |
innermost n.
|
|
79 |
General |
iç bünye |
internal structure n.
|
|
80 |
General |
iç oğlanı |
page n.
|
|
81 |
General |
iç sıkıntısı |
the blue devils n.
|
|
82 |
General |
iç huzuru |
quietude n.
|
|
83 |
General |
iç bölge |
territorial enclave n.
|
|
84 |
General |
iç lastiksiz lastik |
tubeless tyre n.
|
|
85 |
General |
iç değerlendirme |
interpolation n.
|
|
86 |
General |
kadın iç gömleği |
shift n.
|
|
87 |
General |
iç karartıcılık |
cheerlessness n.
|
|
88 |
General |
musevi mabedinin en iç kısmı |
holy of holies n.
|
|
89 |
General |
bir ülkenin iç kısmı |
midland n.
|
|
90 |
General |
iç tüzük |
bylaw n.
|
|
91 |
General |
iç gelir |
internal revenue n.
|
|
92 |
General |
iç alıntı |
internal notation n.
|
|
93 |
General |
iç güdü |
instinct n.
|
|
94 |
General |
iç çekme |
suspiration n.
|
|
95 |
General |
iç dizayn |
interior design n.
|
|
96 |
General |
iç kapı |
interior door n.
|
|
97 |
General |
ayakkabı iç taban kaplaması |
insole lovering n.
|
|
98 |
General |
iç gerilim |
internal stress n.
|
|
99 |
General |
iç hastalıkları |
internal diseases n.
|
|
100 |
General |
ülkenin iç kısmı |
inland n.
|
|
101 |
General |
iç dekorasyonda etnik sanat |
ethnic art in interior decoration n.
|
|
102 |
General |
iç etek |
petticoat n.
|
|
103 |
General |
iç içe sokma |
pipelining n.
|
|
104 |
General |
iç içe yazma |
slur n.
|
|
105 |
General |
iç borçlanma |
domestic borrowing n.
|
|
106 |
General |
perde arkasında işin iç yüzü |
behind the scenes n.
|
|
107 |
General |
çemberli iç etek |
farthingale n.
|
|
108 |
General |
ülkenin iç kesimleri |
inlands n.
|
|
109 |
General |
iç sularda ulaşım |
inland waterway transport n.
|
|
110 |
General |
iç bayıltıcılık |
mawkishness n.
|
|
111 |
General |
iç çamaşır |
underclothes n.
|
|
112 |
General |
iç piyasa |
domestic market n.
|
|
113 |
General |
iç kapayıcı |
joylessness n.
|
|
114 |
General |
iç dekorasyonda ev bitkileri |
house plants in interior decoration n.
|
|
115 |
General |
iç güdü |
imprinting n.
|
|
116 |
General |
amerikan iç savaşında güney eyaletleri marşı |
dixie n.
|
|
117 |
General |
ufak süslerin oluşturduğu aşırılık (evin iç dekorasyonunda) |
froufrou n.
|
|
118 |
General |
iç mantık |
internal logic n.
|
|
119 |
General |
iç kısım |
innerside n.
|
|
120 |
General |
iç taraf |
recesses n.
|
|
121 |
General |
iç organlar |
entrails n.
|
|
122 |
General |
iç çekme |
sigh n.
|
|
123 |
General |
iç mimarisi |
domestic architecture n.
|
|
124 |
General |
iç ticaret |
domestic trade n.
|
|
125 |
General |
iç kale |
keep n.
|
|
126 |
General |
iç parazitlik |
endoparasitism n.
|
|
127 |
General |
iç bahçe |
court n.
|
|
128 |
General |
gemide iç kaplama |
ceiling n.
|
|
129 |
General |
iç dünya |
interior n.
|
|
130 |
General |
iç yüzey |
inner surface n.
|
|
131 |
General |
iç çamaşırı |
linen n.
|
|
132 |
General |
iç sıkıntısı |
chagrin n.
|
|
133 |
General |
iç çamaşırı |
hosiery n.
|
|
134 |
General |
iç içe döngü |
nested loop n.
|
|
135 |
General |
iç kısım |
innards n.
|
|
136 |
General |
iç talep |
home demand n.
|
|
137 |
General |
iç yapı |
internal structure n.
|
|
138 |
General |
retinanın iç kısmı |
entoretina n.
|
|
139 |
General |
iç işleri |
home affairs n.
|
|
140 |
General |
iç/öz disiplin |
self discipline n.
|
|
141 |
General |
iç sıkıntısı |
hip n.
|
|
142 |
General |
kadın iç gömleği |
lingerie n.
|
|
143 |
General |
iç göç |
internal migration n.
|
|
144 |
General |
iç vergi |
internal tax n.
|
|
145 |
General |
iç nakliye |
inland haulage n.
|
|
146 |
General |
bir şeyin iç yüzünü çabuk kavrama yeteneği |
insight n.
|
|
147 |
General |
ıhlamur iç kabuğu |
bast n.
|
|
148 |
General |
bilardo masasının lastikli iç kenarı |
cushion n.
|
|
149 |
General |
külot ve sütyen birleşiminden oluşan tek parça iç çamaşırı |
teddy n.
|
|
150 |
General |
iç dağlama |
microetching n.
|
|
151 |
General |
iç hat |
domestic communications n.
|
|
152 |
General |
iç oda |
ben n.
|
|
153 |
General |
iç haberleşme |
internal communication n.
|
|
154 |
General |
iç alemi |
feelings n.
|
|
155 |
General |
uluslararası ve iç hukuk |
international and municipal law n.
|
|
156 |
General |
amerikan iç savaşında güney eyaletleri marşı |
dixieland n.
|
|
157 |
General |
iç kale |
citadel n.
|
|
158 |
General |
iç mimari |
decoration n.
|
|
159 |
General |
kısa iç çamaşırı |
scanty n.
|
|
160 |
General |
iç hat |
extension telephone n.
|
|
161 |
General |
iç akıntı |
instream n.
|
|
162 |
General |
iç içe geçen şeyler |
nest n.
|
|
163 |
General |
iç hatlar |
domestic flights n.
|
|
164 |
General |
iç moğolistan |
inner mongolia n.
|
|
165 |
General |
iç eteği |
petticoat n.
|
|
166 |
General |
yün iç çamaşırı |
woolly n.
|
|
167 |
General |
iç kısımlar |
entrails n.
|
|
168 |
General |
iç tüketim |
internal consumption n.
|
|
169 |
General |
yaprak iç dokusu |
mesophyll n.
|
|
170 |
General |
iç yerler |
interior n.
|
|
171 |
General |
iç sahanın dışı |
outfield n.
|
|
172 |
General |
iç gözlemsellik |
introspectiveness n.
|
|
173 |
General |
iç organlar |
innards n.
|
|
174 |
General |
bir şeyin iç yüzünü kavrama |
insight n.
|
|
175 |
General |
iç dünya |
inwardness n.
|
|
176 |
General |
iç yüzünü bilen kimse |
insider n.
|
|
177 |
General |
ülkenin iç kısmı |
midland n.
|
|
178 |
General |
işin iç yüzü |
behind the scenes n.
|
|
179 |
General |
iç yönetim |
administration n.
|
|
180 |
General |
kapı veya pencerenin yana yatmış iç tarafı |
scuncheon n.
|
|
181 |
General |
iç buzul |
continental glacier n.
|
|
182 |
General |
iç kaynaklar |
in country resources n.
|
|
183 |
General |
iç kaynaklar |
indigenous resources n.
|
|
184 |
General |
iç içe geçmiş ağ yapı |
interpenetrating n.
|
|
185 |
General |
iç şerit |
inside track n.
|
|
186 |
General |
iç hat |
inside track n.
|
|
187 |
General |
iç kulvar |
inside track n.
|
|
188 |
General |
iç içe koyma |
nesting n.
|
|
189 |
General |
iç içe girme |
nesting n.
|
|
190 |
General |
kümes hayvanlarının iç organları |
giblet n.
|
|
191 |
General |
bir hayvanın özellikle geyiğin yiyecek olarak kullanılan iç organları |
nombles n.
|
|
192 |
General |
bir hayvanın özellikle geyiğin yiyecek olarak kullanılan iç organları |
numbles n.
|
|
193 |
General |
bir hayvanın özellikle geyiğin yiyecek olarak kullanılan iç organları |
umbles n.
|
|
194 |
General |
iç dikiş |
inseam n.
|
|
195 |
General |
iç içe geçme |
intertwinement n.
|
|
196 |
General |
iç rotasyon |
internal rotation n.
|
|
197 |
General |
iç maliyet |
internal cost n.
|
|
198 |
General |
iç dekorasyon sunuş tekniği |
interior decoration rendering n.
|
|
199 |
General |
iç aydınlatma |
interior lighting n.
|
|
200 |
General |
iç sularda taşımacılık |
inland navigation n.
|
|
201 |
General |
iç giyim |
underwear n.
|
|
202 |
General |
iç mimari |
interior architecture n.
|
|
203 |
General |
iç huzur |
mental tranquility n.
|
|
204 |
General |
kendini koruma iç güdüsü |
biophilia n.
|
|
205 |
General |
iç duvar |
enwall n.
|
|
206 |
General |
iç huzur |
emotional calm n.
|
|
207 |
General |
iç organlar |
viscera n.
|
|
208 |
General |
iç tetkik |
internal inspection n.
|
|
209 |
General |
iç tetkik |
internal examination n.
|
|
210 |
General |
iç önlemler |
internal measures n.
|
|
211 |
General |
iç suları |
inland waters n.
|
|
212 |
General |
iç tahvil |
internal bond n.
|
|
213 |
General |
iç hava basıncı |
internal air pressure n.
|
|
214 |
General |
iç köşe |
internal corner n.
|
|
215 |
General |
iç köşe |
inner corner n.
|
|
216 |
General |
iç köşe |
inside corner n.
|
|
217 |
General |
iç şebeke |
internal network n.
|
|
218 |
General |
iç deniz |
landlocked sea n.
|
|
219 |
General |
iç sömürgecilik |
internal colonialism n.
|
|
220 |
General |
iç çap |
bore n.
|
|
221 |
General |
iç içe yapı |
nested structure n.
|
|
222 |
General |
iç deniz |
inland sea n.
|
|
223 |
General |
kanatlı hayvanların iç organları |
giblets n.
|
|
224 |
General |
iç hat |
extension n.
|
|
225 |
General |
iç lastik |
air-tube n.
|
|
226 |
General |
iç gönderme |
cross-reference n.
|
|
227 |
General |
iç kapak |
half-title n.
|
|
228 |
General |
iç fındık |
decorticated hazel-nut n.
|
|
229 |
General |
boruların iç içe imal edilmesi |
pipe-in-pipe manufacture n.
|
|
230 |
General |
iç lastik |
tube-lights n.
|
|
231 |
General |
iç değerlendirme |
soul-searching n.
|
|
232 |
General |
iç içe geçmeli yapışkan bant |
self-stick interlocking fastener n.
|
|
233 |
General |
oturulabilir iç mekan |
habitable inner space n.
|
|
234 |
General |
iç kireçlenme |
incrustation n.
|
|
235 |
General |
çorap ve erkek iç çamaşırı satıcısı |
hosier n.
|
|
236 |
General |
iç patlama |
implosion n.
|
|
237 |
General |
(ülke) iç kısım |
inland n.
|
|
238 |
General |
iç genişlik |
inside width n.
|
|
239 |
General |
iç (taraf) |
inside n.
|
|
240 |
General |
iç kabuk |
inner bark n.
|
|
241 |
General |
iç kenar |
inner edge n.
|
|
242 |
General |
iç yüz |
inner face n.
|
|
243 |
General |
iç çerçeve |
inner sash n.
|
|
244 |
General |
iç kanatçık |
inner fin n.
|
|
245 |
General |
iç çap |
inner diameter n.
|
|
246 |
General |
iç dinamik |
internal dynamic n.
|
|
247 |
General |
iç avlu |
inner court n.
|
|
248 |
General |
iç kısım |
bowel n.
|
|
249 |
General |
bir iç moğolistan eyaleti başkenti |
kweisui n.
|
|
250 |
General |
iç içe geçmeli yapışkan bant |
self stick interlocking fastener n.
|
|
251 |
General |
binanın iç tarafındaki kapı ve pencere çerçeveleri |
woodwork n.
|
|
252 |
General |
iç hatlar |
domestic flight n.
|
|
253 |
General |
kadın iç çamaşırı |
lingerie n.
|
|
254 |
General |
iç eteklik |
underskirt n.
|
|
255 |
General |
iç taraf |
recess n.
|
|
256 |
General |
iç lastik |
tube n.
|
|
257 |
General |
iç çamaşırı |
underclothing n.
|
|
258 |
General |
iç giyim |
underclothes n.
|
|
259 |
General |
iç giyim |
underclothing n.
|
|
260 |
General |
iç çamaşırı |
underclothes n.
|
|
261 |
General |
iç eteklik |
petticoat n.
|
|
262 |
General |
iç eteklik |
half-slip n.
|
|
263 |
General |
yumurtanın iç göbeği |
tread n.
|
|
264 |
General |
annelik iç güdüsü |
mothering instinct n.
|
|
265 |
General |
(bir annenin yavrusunu) koruma iç güdüsü |
mothering instinct n.
|
|
266 |
General |
iç düzenleme |
internal arrangement n.
|
|
267 |
General |
annelik iç güdüsü |
maternal instinct n.
|
|
268 |
General |
iç güzellik |
inner beauty n.
|
|
269 |
General |
hem iç hem uluslararası konularla ilgili |
intermestic n.
|
|
270 |
General |
iç ebatlar |
interior dimensions n.
|
|
271 |
General |
iç ebatlar |
internal dimensions n.
|
|
272 |
General |
iç ebatlar |
interior sizes n.
|
|
273 |
General |
iç hesaplaşma |
internal feud n.
|
|
274 |
General |
iç faktör |
internal factor n.
|
|
275 |
General |
iç düzen |
internal order n.
|
|
276 |
General |
iç gereksinim |
internal requirement n.
|
|
277 |
General |
(nehir/çay vb) iç su yolları |
drainage system n.
|
|
278 |
General |
iç insan |
inner person n.
|
|
279 |
General |
iç çamaşırı |
underthings n.
|
|
280 |
General |
iç kısım |
internal part n.
|
|
281 |
General |
iç savaş mezarlığı |
civil war cemetery n.
|
|
282 |
General |
hücrenin iç yaşamı |
inner life of the cell n.
|
|
283 |
General |
iç yaşam |
inner life n.
|
|
284 |
General |
iç vicdan |
inner conscience n.
|
|
285 |
General |
bir işin iç yüzü |
lowdown n.
|
|
286 |
General |
iç emsal |
internal precedent n.
|
|
287 |
General |
iç değerlendirme |
internal look n.
|
|
288 |
General |
iç mekan oyunu |
indoor game n.
|
|
289 |
General |
iç haklar |
internal rights n.
|
|
290 |
General |
iç kaynaklar |
internal resources n.
|
|
291 |
General |
iç varlık |
inner being n.
|
|
292 |
General |
pamuklu iç çamaşırı |
cotton underwear n.
|
|
293 |
General |
iç çerçeve |
passe-partout n.
|
|
294 |
General |
iç çerçeve |
passepartout n.
|
|
295 |
General |
iç çalkantı |
inner turmoil n.
|
|
296 |
General |
iç savaş kahramanı |
civil war hero n.
|
|
297 |
General |
iç çamaşırı |
smallclothes n.
|
|
298 |
General |
iç organ |
visceral organ n.
|
|
299 |
General |
iç ihtiyaç |
domestic need n.
|
|
300 |
General |
iç ihtiyaç |
internal need n.
|
|
301 |
General |
iç kontrol bileşenleri |
components of internal control n.
|
|
302 |
General |
iç çamaşırı hatlarının belli olması |
visible panty line n.
|
|
303 |
General |
iç çamaşırı hatlarının belli olması |
panty line n.
|
|
304 |
General |
iç kafiye |
internal rhyme n.
|
|
305 |
General |
iç dünyasını açığa vurma |
self-revelation n.
|
|
306 |
General |
iç seslendirme (özellikle bir kitap vb. okurken) |
subvocalization n.
|
|
307 |
General |
iç seslendirme (özellikle bir kitap vb. okurken) |
subvocalisation n.
|
|
308 |
General |
iç ünite |
internal unit n.
|
|
309 |
General |
iç mevzuat |
local rules n.
|
|
310 |
General |
kendi fırtınalı iç dünyası |
one's own stormy inner world n.
|
|
311 |
General |
iç-konuşma |
self-talk n.
|
|
312 |
General |
iç barış |
civil peace n.
|
|
313 |
General |
iç güzelliği |
inner beauty n.
|
|
314 |
General |
iç yama |
interior patch n.
|
|
315 |
General |
iç içe/beraber büyüme |
intergrowth n.
|
|
316 |
General |
iç huzur |
ataraxy n.
|
|
317 |
General |
iç huzur |
ataraxia n.
|
|
318 |
General |
ormanın iç kısmı |
backwoods n.
|
|
319 |
General |
iç lamba |
courtesy light n.
|
|
320 |
General |
iç sorunlar |
domestic affairs n.
|
|
321 |
General |
iç sezi |
gut instinct n.
|
|
322 |
General |
iç göç |
domestic migration n.
|
|
323 |
General |
dahili (iç) görüşme (şirket/aile içi) |
internal discussion n.
|
|
324 |
General |
iç müzakere |
internal negotiation n.
|
|
325 |
General |
yün iç çamaşırı |
wooly n.
|
|
326 |
General |
iç yazışma |
internal correspondence n.
|
|
327 |
General |
iç yelek |
skivvy n.
|
|
328 |
General |
iç mesele |
internal matter n.
|
|
329 |
General |
iç uyluk |
inner thigh n.
|
|
330 |
General |
iç organlar |
insides n.
|
|
331 |
General |
iç acıtan/ibret veren/ibret alınacak öykü |
moving parable n.
|
|
332 |
General |
iç yüzde |
percent of domestic n.
|
|
333 |
General |
kolsuz iç çamaşırı |
teddies n.
|
|
334 |
General |
iç içe geçmiş yapı |
byzantine n.
|
|
335 |
General |
iç huzuru |
inner peace n.
|
|
336 |
General |
iç rahatlığı |
peace of mind n.
|
|
337 |
General |
iç rahatlığı |
inner peace n.
|
|
338 |
General |
iç durum |
internal state n.
|
|
339 |
General |
iç durumu |
internal state n.
|
|
340 |
General |
iç bilişsel süreç |
internal cognitive process n.
|
|
341 |
General |
ana iç etiket |
main inside label n.
|
|
342 |
General |
iç huzuru |
inner calm n.
|
|
343 |
General |
(iç organlardan) sakatat |
organ meat n.
|
|
344 |
General |
iç çalışmalar |
inner workings n.
|
|
345 |
General |
geyiğin iç organları |
gralloch n.
|
|
346 |
General |
iç ambalaj |
inner package n.
|
|
347 |
General |
iç uyum |
internal harmony n.
|
|
348 |
General |
iç harmoni |
internal harmony n.
|
|
349 |
General |
iç dengesi |
internal harmony n.
|
|
350 |
General |
iç denge |
internal harmony n.
|
|
351 |
General |
iç uyumu |
internal harmony n.
|
|
352 |
General |
iç meseleler |
domestic matters n.
|
|
353 |
General |
iç yazmaç |
internal register n.
|
|
354 |
General |
iç emniyet |
domestic safety n.
|
|
355 |
General |
iç hava kalitesi |
indoor air quality n.
|
|
356 |
General |
bir başkasının iç yaşamıyla kaynaşma |
interiorization n.
|
|
357 |
General |
bir kimsenin iç yaşamını özümseme |
interiorization n.
|
|
358 |
General |
iç motivasyon |
self motivation n.
|
|
359 |
General |
iç duyum |
interoception n.
|
|
360 |
General |
avlandıktan sonran hayvanın iç organlarının çıkarılması |
field dressing n.
|
|
361 |
General |
iç cihazları |
business devices n.
|
|
362 |
General |
iç posta |
internal post n.
|
|
363 |
General |
iç yolculuk |
inner trip n.
|
|
364 |
General |
güneşin iç kısmında, dışarıdaki konveksiyon alanıyla içerideki ışınımsal alanın sınırı |
tachocline n.
|
|
365 |
General |
kasap tarafından rulo haline getirilen iç yağı |
tallow catch n.
|
|
366 |
General |
don/iç yağı mumu üretimi ve ticareti |
tallow chandlery n.
|
|
367 |
General |
don/iç yağı mumu ticareti yapılan dükkan |
tallow chandlery n.
|
|
368 |
General |
don/iç yağı mumu ticareti yapan kimse |
tallow chandler n.
|
|
369 |
General |
iç yağı üreten hayvan |
tallower n.
|
|
370 |
General |
iç sıkıntısı |
tediosity [obsolete] n.
|
|
371 |
General |
iç karartıcı durum |
rattrap n.
|
|
372 |
General |
iç savaş sonrası güneye göç eden kuzeyli fırsatçılığı |
carpetbaggism n.
|
|
373 |
General |
iç etmen |
internal factor n.
|
|
374 |
General |
derin bir iç çekme |
huge sigh n.
|
|
375 |
General |
hayvanın iç organları |
chaudron n.
|
|
376 |
General |
hayvanın iç organları |
chawdron n.
|
|
377 |
General |
hayvanın iç organları |
chauldron n.
|
|
378 |
General |
bazı yumuşakça kabuklarının dekoratif objeler yapmak için kullanılan incili iç tabakası |
nacker n.
|
|
379 |
General |
bazı yumuşakça kabuklarının dekoratif objeler yapmak için kullanılan incili iç tabakası |
nacre n.
|
|
380 |
General |
bazı yumuşakça kabuklarının dekoratif objeler yapmak için kullanılan incili iç tabakası |
mother-of-pearl n.
|
|
381 |
General |
karakterin iç yüzü |
number n.
|
|
382 |
General |
iç rahatlaması |
relievement n.
|
|
383 |
General |
iç rahatlatan kimse |
reliever n.
|
|
384 |
General |
iç rahatlaması |
relieving n.
|
|
385 |
General |
iç içe geçebilen şey |
telescope n.
|
|
386 |
General |
iç sıkıntısı |
tiresomeness n.
|
|
387 |
General |
dışarıdan normal görünüp iç kapasitesi çok küçük olan bir tür bardak |
toastmaster's glass n.
|
|
388 |
General |
iç sıkıntısı |
distress n.
|
|
389 |
General |
iç rahatlatan kimse |
allayer n.
|
|
390 |
General |
iç rahatlatan kimse |
comforter n.
|
|
391 |
General |
bir paten bıçağının iç veya dış sınırı |
edge n.
|
|
392 |
General |
(özel kadın) iç çamaşırı |
underthings n.
|
|
393 |
General |
iç karartıcı olma |
uncheerfulness n.
|
|
394 |
General |
iç platformlu ayakkabı |
elevator shoe n.
|
|
395 |
General |
iç platformlu ayakkabılar |
elevator shoes n.
|
|
396 |
General |
iç ceket |
undercoat n.
|
|
397 |
General |
iç sorun |
domestic issue n.
|
|
398 |
General |
iç evlilik |
endomy n.
|
|
399 |
General |
iç parazit |
entozoon [obsolete] n.
|
|
400 |
General |
iç asalak |
entozoon [obsolete] n.
|
|
401 |
General |
atın ön ayağının iç yüzeyindeki küçük nasır |
chestnut n.
|
|
402 |
General |
iç kısım |
estre [obsolete] n.
|
|
403 |
General |
iç mekan |
estre [obsolete] n.
|
|
404 |
General |
ülkenin iç kısımlarından kıyı kesimine yolculuk etme |
katabasis n.
|
|
405 |
General |
en iç kısım |
inner core n.
|
|
406 |
General |
10. yüzyılda mançurya ve iç moğolistan'da egemen olmuş liao hanedanı'nı kuran moğol halkına mensup kimse |
khitan n.
|
|
407 |
General |
ceket iç cebi |
besom pocket n.
|
|
408 |
General |
iç görüş |
landscape n.
|
|
409 |
General |
çemberli iç etek |
verdingale [obsolete] n.
|
|
410 |
General |
iç mekanda hayvan ve bitki yetiştirmek veya gözlemlemek için kullanılan cam kenarlı kap |
vivarium n.
|
|
411 |
General |
iç mekanda hayvan ve bitki yetiştirmek veya gözlemlemek için kullanılan cam kenarlı kap |
terrarium n.
|
|
412 |
General |
iç mekanda hayvan ve bitki yetiştirmek veya gözlemlemek için kullanılan cam kenarlı bir kap |
vivary n.
|
|
413 |
General |
gazetenin iç sayfalarındaki uzun bir gazete yazısını ayıran geniş çizgi |
binder n.
|
|
414 |
General |
gazetenin iç sayfalarındaki uzun bir gazete yazısını ayıran geniş çizgi |
binder line n.
|
|
415 |
General |
hayvanların postlarının ve iç yağlarının çıkarıldığı kesimhane |
matanza n.
|
|
416 |
General |
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır |
mason and dixon line n.
|
|
417 |
General |
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır |
mason and dixon's line n.
|
|
418 |
General |
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır |
mason-dixon line n.
|
|
419 |
General |
iç çamaşırı |
querpo n.
|
|
420 |
General |
iç çamaşırı |
body clothes n.
|
|
421 |
General |
özellikle mücevheratta kullanılan iç içe geçmeli metal bağlantı dizgesi |
mesh n.
|
|
422 |
General |
iç içe geçmiş sistem |
mesh n.
|
|
423 |
General |
iç kesim |
middle n.
|
|
424 |
General |
mukavvanın orta veya iç katmanını veya katmanlarını oluşturan ve genellikle düşük kaliteli olan malzeme |
middle n.
|
|
425 |
General |
bir ülkenin iç veya orta kesiminde yaşayan kimse |
midlander n.
|
|
426 |
General |
bir ülkenin iç veya orta kesiminin yerlisi |
midlander n.
|
|
427 |
General |
iç içe geçen kimse veya şey |
wreather n.
|
|
428 |
General |
iç içe geçmiş şey |
wreath n.
|
|
429 |
General |
iç savaş |
intestine war [obsolete] n.
|
|
430 |
General |
manzarayı bozmayan sınır veya çit niyetine kullanılan iç kısmında duvar olan kuru ark |
haw-haw n.
|
|
431 |
General |
iç dünya |
heart n.
|
|
432 |
General |
bayrağın direk tarafındaki iç kısmı |
hoist n.
|
|
433 |
General |
iç karartıcı özellik |
horror n.
|
|
434 |
General |
omurgalıların iç cenin zarı |
galea n.
|
|
435 |
General |
iç yüz |
lowdown n.
|
|
436 |
General |
porselen ve emayeyi düşük sıcaklıkta pişirmek için kullanılan iç bölmeli seramik fırını |
muffle n.
|
|
437 |
General |
amerikan iç savaş dönemi tarihine hobi olarak ilgi duyan kimse |
civil war buff n.
|
|
438 |
General |
amerikan iç savaşı'ndaki yağmacı askerler |
bummer n.
|
|
439 |
General |
amerikan iç savaşı'nda asker kaçağı |
bushwhacker n.
|
|
440 |
General |
iç karartıcı ortam |
glumness n.
|
|
441 |
General |
iç karartıcı duygular |
glums n.
|
|
442 |
General |
olgun koyundan elde edilen iç yağı |
mutton tallow n.
|
|
443 |
General |
giderek artan büyüklükte, iç içe geçen kutular |
chinese boxes n.
|
|
444 |
General |
iç sıkıntısı |
darkness n.
|
|
445 |
General |
iç çöküntüsü |
dejection n.
|
|
446 |
General |
iç kararması |
dejection n.
|
|
447 |
General |
iç karartan kimse |
desolater n.
|
|
448 |
General |
iç karartan kimse |
desolator n.
|
|
449 |
General |
geyiğin iç organları |
gralloch [uk] n.
|
|
450 |
General |
geyiğin iç organlarını boşaltma |
gralloch [uk] n.
|
|
451 |
General |
iç içe geçmiş eğik çizgilerle yapılan bir madeni obje deseni |
guilloche n.
|
|
452 |
General |
temel iç parçalar |
guts n.
|
|
453 |
General |
iç ülke |
heartland n.
|
|
454 |
General |
memleketin taarruzdan korunmuş, ekonomik ve politik bakımdan kendine yeten iç kısımları |
heartland n.
|
|
455 |
General |
iç rahatlığı |
heart's-ease n.
|
|
456 |
General |
iç kapı |
heck [dialect] [uk] n.
|
|
457 |
General |
iç bunalması |
loneliness n.
|
|
458 |
General |
iç hizmetten sorumlu baş yetkili |
officer n.
|
|
459 |
General |
iç mekan aktiviteleri |
indoor activities n.
|
|
460 |
General |
iç karartıcı vaka |
dismality n.
|
|
461 |
General |
iç karartıcı his |
dismality n.
|
|
462 |
General |
iç yüzünü gizleme |
dissemblance n.
|
|
463 |
General |
iç kısım |
belly n.
|
|
464 |
General |
iç içe geçmiş karmaşık parçalar bütünü |
complexus n.
|
|
465 |
General |
iç etek |
dickey [dialect] [uk] n.
|
|
466 |
General |
iç işleri |
domesticities n.
|
|
467 |
General |
iç meseleler |
domesticities n.
|
|
468 |
General |
iç çatışmaların su yüzüne çıkması |
drainage n.
|
|
469 |
General |
alt gövdeyi sarıp iki bacağı da ayrı ayrı kaplayan iç çamaşırı |
drawer n.
|
|
470 |
General |
iç organları çıkarılmış kümes hayvanı |
drawn fowl n.
|
|
471 |
General |
(ingiliz iç savaşında) cromwell süvari alayı |
ironsides n.
|
|
472 |
General |
(ingiliz iç savaşında) cromwell ordusu |
ironsides n.
|
|
473 |
General |
(puroda) iç sargılık demeti |
pad n.
|
|
474 |
General |
iç yüzeyi pembe olan küçük bardak altlığı |
pink saucer n.
|
|
475 |
General |
piponun iç kısmını temizlemek için kullanılan gereç |
pipe cleaner n.
|
|
476 |
General |
(hipodromun iç korkuluklarında sekizde birlik mil aralıklarla) mesafe işareti |
pole n.
|
|
477 |
General |
iç organ falı |
extispicy n.
|
|
478 |
General |
iç sesim |
internal dialogue n.
|
|
479 |
General |
iç ses |
internal dialogue n.
|
|
480 |
General |
iç sesim |
the voice inside your head n.
|
|
481 |
General |
iç ses |
the voice inside your head n.
|
|
482 |
General |
iç sesim |
inner voice n.
|
|
483 |
General |
iç ses |
inner voice n.
|
|
484 |
General |
iç sesim |
your internal monologue n.
|
|
485 |
General |
iç ses |
your internal monologue n.
|
|
486 |
General |
iç içe dokunmuş çeşitli esnek malzemelerden yapılan kap |
cleave [ireland] n.
|
|
487 |
General |
iç bölgede yaşayan kimse |
inlander n.
|
|
488 |
General |
ülkenin iç kısmında yaşayan kimse |
inlander n.
|
|
489 |
General |
iç deniz tarafında yaşayan kimse |
inlander n.
|
|
490 |
General |
iç tabaka |
inlayer n.
|
|
491 |
General |
iç katman |
inlayer n.
|
|
492 |
General |
iç kılıf |
inlayer n.
|
|
493 |
General |
iç kilit |
inlock n.
|
|
494 |
General |
iç kapı kilidi |
inlock n.
|
|
495 |
General |
iç göçmen |
inmigrant n.
|
|
496 |
General |
iç göç yapan hayvan |
inmigrant n.
|
|
497 |
General |
iç göçmen |
in-migrant n.
|
|
498 |
General |
iç göç |
in-migration n.
|
|
499 |
General |
iç kaynak |
inner resource n.
|
|
500 |
General |
iç mekan tasarımlı peyzaj |
inscape n.
|
|