| Inglés | Turco | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | possessions n. | varlık | ||
|
Can we take steps against possessions that they have in Europe, such as the freezing of bank accounts, etc? Avrupa'da sahip oldukları mal varlıklarına karşı banka hesaplarının dondurulması gibi adımlar atabilir miyiz? More Sentences |
||||
| General | possessions n. | mal mülk | ||
|
Happiness isn't merely having many possessions. Mutluluk sadece çok mal mülk sahibi olmak değildir. More Sentences |
||||
| General | possessions n. | mal | ||
|
Happiness isn't merely having many possessions. Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir. More Sentences |
||||
| General | possessions n. | dünya malı | ||
|
Better to give up possessions than to live in discontent with others. Başkaları ile hoşnutsuzluk içinde yaşamaktansa dünya malından vazgeçmek daha iyi. More Sentences |
||||
| General | possessions n. | var | ||
| General | possessions n. | servet | ||
| General | possessions n. | dünya nimeti | ||
| Inglés | Turco | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | worldly possessions n. | sahip olunan tüm mülkler |
| General | worldly possessions n. | dünya malları |
| General | deprive of one's possessions v. | varını yoğunu elinden almak |
| Law | ||
| Law | action to return unlawfully held possessions n. | haksız olarak alınan bir menkulün iadesi davası |
| Insurance | ||
| Insurance | personal possessions insurance n. | hasar gören ya da çalınan kişisel eşyaların yerine yenisinin alınmasını veya tamir edilmesini kapsayan sigorta |
| Insurance | personal possessions insurance n. | kişisel eşya sigortası |
