Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | recrimination n. | birbirini suçlama | ||
After the project failed, there were recriminations among the team members. Proje başarısız olduktan sonra, ekip üyeleri arasında birbirini suçlayanlar oldu. More Sentences |
||||
General | recrimination n. | karşılıklı suçlama | ||
Failure to do so will see the brave new world collapse into stagnation and mutual recriminations. Bunu yapmamak cesur yeni dünyanın durgunluğa ve karşılıklı suçlamalara gömülmesine neden olacaktır. More Sentences |
||||
General | recrimination n. | karşılıklı şikayet | ||
General | recrimination n. | atışma | ||
Law | ||||
Law | recrimination n. | karşıt suçlama | ||
Law | recrimination n. | mukabil suçlama | ||
Law | recrimination n. | mukabil itham | ||
Law | recrimination n. | boşanma davasında davacının da aynı oranda suçlu olduğunu ifade eden karşı itham | ||
Law | recrimination n. | karşılıklı itham |
Inglés | Turco | |
---|---|---|
General | ||
General | self-recrimination n. | özeleştiri |
General | self-recrimination n. | otokritik |
General | self-recrimination n. | kendini suçlama |