shame!

Significados de "shame!" en diccionario turco inglés : 5 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
General
1	General	shame! interj.	utan!
2	General	shame! interj.	rezilsin!
Colloquial
3	Colloquial	shame! interj.	hay aksi!
4	Colloquial	shame! interj.	yazık!
5	Colloquial	shame! interj.	ah canım!

Significados de "shame!" con otros términos en diccionario inglés turco: 169 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
Common Usage
1	Common Usage	shame n.	utanma
Some people have no shame. Bazı insanlar hiç utanmaz. More Sentences
2	Common Usage	shame n.	ayıp
It's not a shame to like men. Erkeklerden hoşlanmak ayıp değil. More Sentences
3	Common Usage	shame n.	utanç
It is a crying shame, however, that the European Council, in particular, is defaulting. Ancak özellikle Avrupa Konseyi'nin bu konuda temerrüde düşmesi büyük bir utanç kaynağıdır. More Sentences
4	Common Usage	shame v.	utandırmak
He will be pilloried and shamed, his chances of a second try constrained. Ayıplanacak ve utandırılacak, ikinci bir deneme şansı elinden alınacaktır. More Sentences
General
5	General	sense of shame n.	utanma duygusu
Tom has no sense of shame. Tom'un utanma duygusu yok. More Sentences
6	General	shame n.	yüz karası
Tom is a shame to his family. Tom ailesinin yüz karası. More Sentences
7	General	shame v.	gölgede bırakmak
Your excellent work puts me to shame. Mükemmel çalışman beni gölgede bırakıyor. More Sentences
8	General	shame v.	mahcup etmek
Your excellent work puts me to shame. Mükemmel çalışman beni mahcup ediyor. More Sentences
9	General	shame v.	rezil etmek
You've tried so hard to put me to shame, haven't you? Beni rezil etmek için çok çabaladın, değil mi? More Sentences
10	General	shame v.	rezil etmek
You've tried so hard to put me to shame, haven't you? Beni rezil etmek için çok çabaladın, değil mi? More Sentences
11	General	without shame adv.	utanmadan
She kissed him without shame, on the mouth. Utanmadan onu ağızdan öptü. More Sentences
12	General	in shame adv.	utançla
He hung his head in shame. O utançla başını eğdi. More Sentences
13	General	in shame adv.	utanç içinde
That is a total disgrace, about which we should hang our heads in shame. Bu, utanç içinde başımızı öne eğmemiz gereken koca bir rezalettir. More Sentences
14	General	shame on you! interj.	utan!
Shame on you! Kendinden utan! More Sentences
Colloquial
15	Colloquial	walk of shame n.	utanç yürüyüşü
This is sometimes called the walk of shame. Buna bazen utanç yürüyüşü denir. More Sentences
16	Colloquial	a shame n.	yazık
It's a shame that concrete doesn't burn. Ne yazık ki beton yanmaz. More Sentences
17	Colloquial	shame on you! expr.	yazıklar olsun size!
Shame on you guys. Yazıklar olsun size. More Sentences
Speaking
18	Speaking	shame on you expr.	ayıp sana
Shame on you, Tom. Ayıp sana, Tom. More Sentences
19	Speaking	what a shame! expr.	ne yazık!
What a shame that Andrea left this early. Andrea'nın bu kadar erken gitmesi ne yazık. More Sentences
20	Speaking	for shame! expr.	ne ayıp!
For shame! Ne ayıp! More Sentences
21	Speaking	it's a shame expr.	yazık olmuş
It's a shame, because I really wanted to play. Yazık oldu, çünkü gerçekten oynamak istiyordum. More Sentences
22	Speaking	shame on you expr.	yazıklar olsun (sana)
Shame on you! Yazıklar olsun! More Sentences
23	Speaking	that's a shame expr.	çok yazık
Oh, that's a shame. Ah, çok yazık. More Sentences
24	Speaking	that's a shame expr.	yazık oldu
That's a shame. Yazık oldu. More Sentences
General
25	General	shame n.	yazık
26	General	shame n.	günah
27	General	shame n.	mahcubiyet
28	General	shame n.	haya
29	General	shame n.	hicap
30	General	shame n.	mahcupluk
31	General	shame n.	ar
32	General	shame n.	rezalet
33	General	shame n.	alınkarası
34	General	shame n.	leke
35	General	shame n.	utanılacak şey
36	General	shame n.	kara
37	General	shame n.	kepazelik
38	General	shame n.	maskaralık
39	General	shame of humanity n.	insanlık ayıbı
40	General	sense of shame n.	utanma hissi
41	General	name and shame n.	adını ve suçunu basında ilan ederek utandırma
42	General	name and shame n.	adını karalama
43	General	cover-shame [obsolete] n.	utancı örten şey
44	General	shame n.	utanç sebebi
45	General	blush with shame v.	utanmak
46	General	bring shame on v.	rezil etmek
47	General	shame v.	ayıp etmek
48	General	put something to shame v.	bir şeyi gölgede bırakmak
49	General	lose all sense of shame v.	ar damarı çatlamak
50	General	be left only with the shame of an intended misdeed v.	ettiğiyle kalmak
51	General	shame v.	biçimlemek
52	General	feel shame for v.	utanç duymak
53	General	put someone to shame v.	birini rezil etmek
54	General	shame v.	birini utandırarak bir şey yapmaya mecbur etmek
55	General	put someone to shame v.	utandırmak (birini)
56	General	shame v.	yazık etmek
57	General	feel shame at v.	utanmak
58	General	call shame v.	ateş püskürmek
59	General	feel shame v.	utanç duymak
60	General	put somebody to shame v.	rezil etmek
61	General	shame v.	namusunu kirletmek
62	General	shame v.	tecavüz etmek
63	General	put somebody to shame v.	mahcup etmek
64	General	put somebody to shame v.	utandırmak
65	General	put to shame v.	bozum etmek
66	General	put to shame v.	bozmak
67	General	put someone to shame v.	birini gölgede bırakmak
68	General	put someone to shame v.	mahcup etmek (birini)
69	General	do one shame v.	birini utandırmak
70	General	be a shame v.	ayıp olmak
71	General	shame v.	utanarak kaçınmak
72	General	shame v.	açık ara farkla yenmek
73	General	shame [dialect] v.	hicap duymak
74	General	shame v.	lekelemek
75	General	shame-proof adj.	hayasız
76	General	shame-proof adj.	utanmaz
77	General	shame-proof adj.	arlanmaz
78	General	in shame of [obsolete] prep.	rezil etmek için
79	General	in shame of [obsolete] prep.	utanç getirmek için
80	General	shame on you! interj.	aşkolsun
81	General	shame on you! interj.	yazıklar olsun sana
Proverb
82	Proverb	tell the truth and shame the devil	aleyhine bile olsa doğruyu söyle
83	Proverb	fool me once, shame on you; fool me twice, shame on me	beni bir kere aldatırsan sen utan, ikincide ben kanarsam ben utanayım
84	Proverb	better die with honour than live with shame	utançla yaşamaktansa onurla ölmek daha iyidir
85	Proverb	there is no shame in not knowing; the shame lies in not finding out	bilmemek değil öğrenmemek ayıp
86	Proverb	there is no shame in not knowing; the shame lies in not finding out	bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp
Colloquial
87	Colloquial	a shame n.	talihsiz bir durum
88	Colloquial	a shame n.	şanssızlık
89	Colloquial	body shame v.	bedensel görünüşüyle dalga geçmek/eleştirmek
90	Colloquial	body shame v.	kişinin bedeninden utanmasına neden olmak
91	Colloquial	have no shame v.	hiç utanması olmamak
92	Colloquial	have no sense of shame v.	hiç utanması olmamak
93	Colloquial	have no sense of shame v.	ar damarı çatlamış olmak
94	Colloquial	have no sense of shame v.	utanmaz arlanmaz olmak
95	Colloquial	have no sense of shame v.	hiç utanmamak
96	Colloquial	have no sense of shame v.	hiç hicap duymamak
97	Colloquial	shame of it (all) expr.	ne utanç verici
98	Colloquial	shame on you! expr.	yazıklar olsun sana!
99	Colloquial	would be a shame exclam.	yazık olurdu
Idioms
100	Idioms	crying shame n.	büyük ayıp
101	Idioms	a crying shame n.	talihsizlik
102	Idioms	a crying shame n.	zamansız durum
103	Idioms	a crying shame n.	sırasız durum
104	Idioms	a crying shame n.	şanssızlık
105	Idioms	a crying shame n.	sorunsal
106	Idioms	a dirty shame n.	çok talihsiz durum
107	Idioms	a dirty shame n.	utanç vesikası
108	Idioms	lose all sense of shame v.	ar damarı çatlamak
109	Idioms	put someone to shame v.	birini utandırmak
110	Idioms	put someone to shame v.	birisini utandırmak
111	Idioms	put someone to shame v.	birini yerin dibine sokmak
112	Idioms	hide one's face in shame v.	utancından yerin dibine geçmek
113	Idioms	hang one's head in shame v.	utançla başını eğmek
114	Idioms	hide one's face in shame v.	utancıdan yüzünü saklamak
115	Idioms	be a crying shame v.	büyük talihsizlik olmak
116	Idioms	be a crying shame v.	şanssızlık olmak
117	Idioms	be a crying shame v.	yazık olmak
118	Idioms	body shame v.	kilolarıyla dalga geçmek
119	Idioms	body shame v.	kilolarından utandırmak
120	Idioms	body shame v.	fiziksel görünüşüyle dalga geçmek
121	Idioms	hang your head (in/for shame) v.	(utançla) başını eğmek
122	Idioms	hang your head (in/for shame) v.	(utançla) başını öne eğmek
123	Idioms	hide face in shame v.	utancından yerin dibine geçmek
124	Idioms	hide face in shame v.	utancından yüzünü saklamak/kimsenin yüzüne bakamamak
125	Idioms	put (someone or something) to shame v.	(birini/bir şeyi) utandırmak
126	Idioms	put (someone or something) to shame v.	(birini/bir şeyi) bozum etmek/bozmak
127	Idioms	put (someone or something) to shame v.	(birini/bir şey) rezil etmek
128	Idioms	put (someone or something) to shame v.	(birini/bir şeyi) geride bırakmak
129	Idioms	put (someone or something) to shame v.	(birini/bir şeyi) gölgede bırakmak
130	Idioms	put (someone or something) to shame v.	(birini/bir şeyi) geçmek
131	Idioms	put (someone or something) to shame v.	(birini/bir şeyi) aşmak
132	Idioms	put (someone or something) to shame v.	(birinden/bir şeyden) üstün olmak
133	Idioms	put (someone or something) to shame v.	(birine/bir şeye) sütün gelmek
134	Idioms	shame the devil v.	doğruyu söylemek
Speaking
135	Speaking	what a shame expr.	ayıp sana
136	Speaking	it's a crying shame expr.	büyük talihsizlik
137	Speaking	there's no shame in that expr.	bunda utanacak bir şey yok
138	Speaking	that's a shame expr.	bu bir ayıp
139	Speaking	it's a crying shame expr.	çok yazık!
140	Speaking	shame on you expr.	gözüne dizine dursun
141	Speaking	that's a shame expr.	ne yazık
142	Speaking	what a great shame! expr.	ne büyük bir utanç/ayıp!
143	Speaking	it's such a shame expr.	ne kadar utanç verici
144	Speaking	what a shame expr.	ne kötü
145	Speaking	what a shame expr.	ne yazık
146	Speaking	it's a shame what happened to you expr.	sana olanlar utanç verici
147	Speaking	it's a crying shame! expr.	yazıklar olsun!
148	Speaking	this puts me to shame expr.	(bu) beni mahcup etti(niz)
149	Speaking	what a shame expr.	yazıklar olsun
150	Speaking	this puts me to shame expr.	(bu) beni utandırdı(nız)
151	Speaking	what a shame expr.	vah vah!
152	Speaking	shame on you expr.	yazıklar olsun sana
153	Speaking	shame on you expr.	yazık sana
Trade/Economic
154	Trade/Economic	shame dividend n.	gerçek olmayan kar payı
Psychology
155	Psychology	autonomy versus shame and doubt n.	utanç ve kuşkuya karşı özerklik
Gastronomy
156	Gastronomy	bloody shame n.	alkolsüz bloody mary kokteyli
Zoology
157	Zoology	shame plant n.	küseğen
158	Zoology	shame plant n.	küskün
159	Zoology	shame plant n.	küstümotu
160	Zoology	shame plant n.	mimoza
Botanic
161	Botanic	cover-shame n.	kara ardıç
Religious
162	Religious	kiss of shame n.	orta çağ cadı ayinlerinde şeytan'ın anüsünü öpme ritüeli
Archaic
163	Archaic	shame n.	namus lekesi
164	Archaic	shame n.	avret yeri
Slang
165	Slang	walk of shame v.	feneri başka yerde söndürmek
Modern Slang
166	Modern Slang	age shame v.	yaşıyla dalga geçmek
167	Modern Slang	age shame v.	yaşı nedeniyle utandırmak
168	Modern Slang	age shame v.	yaşından utandırmak
169	Modern Slang	age shame v.	yaşından utanmasına neden olmak