tears - Turco Inglés Diccionario

tears

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "tears" en diccionario turco inglés : 3 resultado(s)

Inglés Turco
General
tears n. gözyaşı
Our tears are shed today for those who have lost a son or a daughter, a mother, a father, or both.
Gözyaşlarımız bugün bir oğlunu ya da kızını, bir anneyi, bir babayı ya da her ikisini birden kaybedenler için dökülüyor.

More Sentences
tears n. derin bir düş kırıklığı hali
tears n. gözyaşları

Significados de "tears" con otros términos en diccionario inglés turco: 234 resultado(s)

Inglés Turco
General
tears of joy n. sevinç gözyaşları
They're tears of joy.
Bunlar sevinç gözyaşları.

More Sentences
crocodile tears n. timsah gözyaşları
They're only crocodile tears.
Onlar sadece timsah gözyaşları.

More Sentences
filling with tears n. gözlerin dolması
Her eyes filled with tears.
Gözleri doldu.

More Sentences
melt into tears v. gözyaşlarına boğulmak
The girl melted into tears.
Kız gözyaşlarına boğuldu.

More Sentences
shed tears v. gözyaşı dökmek
Tom shed tears.
Tom gözyaşı döktü.

More Sentences
move to tears v. gözyaşlarına boğmak
I was moved to tears by the story.
Hikaye beni gözyaşlarına boğdu.

More Sentences
burst into tears v. gözyaşlarına boğulmak
They burst into tears.
Onlar gözyaşlarına boğuldu.

More Sentences
(one's eyes) fill with tears v. gözleri yaşlarla dolmak
Her eyes were filled with tears.
Gözleri yaşlarla doldu.

More Sentences
break into tears v. gözyaşlarına boğulmak
When Luisa broke into tears, only her best friend approached to console her.
Luisa gözyaşlarına boğulduğunda, onu teselli etmek için sadece en iyi arkadaşı yaklaştı.

More Sentences
Idioms
crocodile tears n. timsah gözyaşları
They're only crocodile tears.
Onlar sadece timsah gözyaşları.

More Sentences
break into tears v. gözyaşlarına boğulmak
When Luisa broke into tears, only her best friend approached to console her.
Luisa gözyaşlarına boğulduğunda, onu teselli etmek için sadece en iyi arkadaşı yaklaştı.

More Sentences
cry crocodile tears v. timsah gözyaşları dökmek
She cried crocodile tears when he left.
Gittiğinde timsah gözyaşları döktü.

More Sentences
shed crocodile tears v. timsah gözyaşları dökmek
She shed crocodile tears over his death.
Onun ölümü üzerine timsah gözyaşları döktü.

More Sentences
bored to tears adj. sıkıntıdan patlamış
Tom was bored to tears by the meeting.
Tom toplantıya kadar sıkıntıdan patladı.

More Sentences
moved to tears adj. gözyaşlarına boğulmuş
I was moved to tears by the tragic story.
Bu trajik hikayenin etkisiyle gözyaşlarına boğuldum.

More Sentences
bored to tears expr. çok sıkılmış
Tom was bored to tears by the meeting.
Tom toplantıdan çok sıkılmıştı.

More Sentences
in tears expr. gözyaşları içinde
I spent my whole morning all in tears trying to fish my wedding ring from the drain.
Bütün sabahımı gözyaşları içinde alyansımı kanalizasyondan çıkarmaya çalışarak geçirdim.

More Sentences
Botanic
job's tears n. gözyaşı otu
Job's tears can cure a large number of diseases.
Gözyaşı Otu birçok hastalığı iyileştirebiliyor.

More Sentences
General
crocodile tears n. sahte gözyaşları
job's-tears n. asya'da çim türü
flood of tears n. gözyaşı seli
mothers in tears n. yaslı anneler
mothers in tears n. göz yaşlı anneler
mothers in tears n. yaslı analar
mothers in tears n. gözü yaşlı analar
mothers in tears n. gözü yaşlı anne
tears of love n. aşkın gözyaşları
false tears n. sahte gözyaşı
false tears n. sahte gözyaşları
happy tears n. mutluluk gözyaşları
happy tears n. sevinç gözyaşları
tears of st lawrence n. her sene 9 ağustos civarında gerçekleşen meteor yağmuru
tears of wine n. şarabın, kadehin kenarından aşağıya doğru bıraktığı iz
tears of joy n. mutluluk gözyaşları
be in tears v. ağlamak
fill with tears v. yaşarmak
fill with tears v. gözleri yaşarmak
move to tears v. gözyaşlarına boğulmak
shed tears v. ağlamak
choke back one's tears v. gözyaşlarını tutmak
dissolve in tears v. gözyaşları boşanmak
shed tears v. yaş dökmek
bore someone to tears v. birinin canını çok sıkmak
burst into tears v. birden ağlamaya başlamak
reduce somebody to tears v. gözyaşlarına boğmak
reduce somebody to tears v. ağlatmak
burst into tears v. gözlerinden yaş boşanmak
burst into tears v. gözyaşlarını tutamamak
weep a flood of tears v. zırıl zırıl ağlamak
shed tears a lot v. çok ağlamak
break down in tears v. gözünden yaşlar boşalmak
(one's eyes) to fill with tears v. gözü dolmak
(one's eyes) to brim with tears v. gözleri dolmak
(one's eyes) to fill with tears v. gözleri dolmak
(one's eyes) to brim with tears v. gözü dolmak
bore somebody to tears v. içini baymak
shed tears v. göz yaşı dökmek
melt into tears v. iki gözü iki çeşme ağlamak
dry one’s tears v. gözyaşını silmek
wipe one’s tears v. gözyaşını silmek
bid farewell to someone in tears v. son yolculuğuna gözyaşlarıyla uğurlamak
bid farewell to someone in tears v. gözyaşları içinde son yolculuğuna uğurlamak
break into tears v. ağlamaya başlamak
shed false tears v. sahte gözyaşı dökmek
shed crocodile tears v. yalandan ağlamak
be close to tears v. neredeyse ağlamak
suffused with tears adj. gözleri yaşlı
suffused with tears adj. gözyaşlarına boğulmuş
eyes swimming with tears adv. gözlerinden yaşlar boşalarak
eyes swimming with tears adv. gözlerinden yaşlar boşanarak
Phrases
with eyes swimming with tears expr. gözlerinden yaşlar boşanarak
Colloquial
bore someone to tears v. birisini çok sıkmak
bore someone to tears v. birinin canını sıkmak
be bored to tears v. çok sıkılmak
be bored to tears v. sıkıntıdan patlamak
be on the verge of tears v. ağlamaklı olmak
be on the verge of tears v. ağlamak üzere olmak
that tears it! expr. canıma yetti!
Idioms
vale of tears n. dert/çile dünyası
this vale of tears n. dert/çile dünyası
crocodile tears n. sahte göz yaşları
crocodile tears n. yapmacık üzüntü
tears before bedtime n. kötü bir şey/durum
tears before bedtime n. hoş olmayan bir şey/durum
be close to tears v. ağlamaklı olmak
blink one's tears back v. ağlamamaya çalışmak
break into tears v. ağlamaya başlamak
break in tears v. ağlamaya başlamak
break out into tears v. ağlamaya başlamak
break out in tears v. ağlamaya başlamak
move someone to tears v. birini ağlamanın eşiğine getirmek
move someone to tears v. birini çok duygulandırmak
bore to tears v. bezginlik vermek
bore someone to tears v. birisini çok sıkmak
be moved to tears v. çok duygulanmak
be bored to tears v. çok sıkılmak
break out in tears v. gözyaşlarına boğulmak
be moved to tears v. gözleri dolmak
be in floods of tears v. göz yaşları sel olmak
break into tears v. göz yaşları sel olmak
move to tears v. göz yaşları sel olmak
blink one's tears back v. gözyaşlarını tutmak
break out into tears v. gözyaşlarına boğulmak
break into tears v. göz yaşlarına boğulmak
move someone to tears v. gözyaşlarına boğmak
burst into tears v. gözlerinden yaş boşanmak
break in tears v. gözyaşlarına boğulmak
bore someone to tears v. içini baymak
shed tears of happiness v. mutluluk gözyaşı dökmek
shed tears of joy v. mutluluk gözyaşları dökmek
shed tears of happiness v. mutluluk gözyaşları dökmek
write things that bring tears to the eyes v. kaleminden kan damlamak
shed tears of joy v. mutluluk gözyaşı dökmek
shed tears of happiness v. sevinç gözyaşları dökmek
cry crocodile tears v. sahte gözyaşı dökmek
shed crocodile tears v. sahte gözyaşı dökmek
shed tears of happiness v. sevinç gözyaşı dökmek
shed tears of joy v. sevinç gözyaşı dökmek
shed tears of joy v. sevinç gözyaşları dökmek
weep crocodile tears v. sahte gözyaşı dökmek
weep crocodile tears v. timsah gözyaşları dökmek
be close to tears v. (neredeyse) ağlayacak noktaya/hale gelmek
gulp back (one's) tears v. ağlamamak için (kendini) sıkmak/tutmak/zorlamak
gulp back (one's) tears v. gözyaşlarına hakim olmaya çalışmak
gulp back (one's) tears v. gözyaşlarını içine akıtmak
kiss (one's) tears away v. öperek (birinin) göz yaşlarını dindirmek
kiss (one's) tears away v. öperek ağlayan birinin rahatlatmak/sakinleştirmek
blink back tears v. ağlamamaya çalışmak
blink back tears v. gözyaşlarını tutmak
blink tears back v. ağlamamaya çalışmak
blink tears back v. gözyaşlarını tutmak
bore (one) to tears v. (birini) çok sıkmak
bore (one) to tears v. (birini) can sıkıntısından öldürmek
bore (one) to tears v. (birini) çok fena baymak
bore (one) to tears v. (birinin) içini baymak
bore to death/tears v. çok sıkmak
bore to death/tears v. can sıkıntısından öldürmek
bore to death/tears v. çok fena baymak
bore to death/tears v. içini baymak
break out in tears v. birden ağlamaya başlamak
break out into tears v. birden ağlamaya başlamak
be crying crocodile tears v. sahte gözyaşı dökmek
be crying crocodile tears v. timsah gözyaşı dökmek
be crying crocodile tears v. timsah gözyaşları dökmek
be crying crocodile tears v. yalandan ağlamak
end in tears v. sonu kötü bitmek
end in tears v. sonu iyi bitmemek
end in tears v. hüsranla sonlanmak/sonuçlanmak
end in tears v. sonu hüsran olmak
end in tears v. sonu kötü olmak
kiss (one's) tears away v. öperek (birinin) göz yaşlarını dindirmek
kiss (one's) tears away v. öperek ağlayan birini rahatlatmak/sakinleştirmek
move (one) to tears v. (birini) çok duygulandırmak
move (one) to tears v. (birini) gözyaşlarına boğmak
move (one) to tears v. (birinin) gözlerinin dolmasına neden olmak
reduce to tears v. gözyaşlarına boğmak
reduce to tears v. ağlatmak
hold back one's tears v. gözyaşlarını tutmak
reduce (one) to tears v. ağlayacak duruma getirmek
bored to tears adj. sıkıntıdan ölmüş
moved to tears adj. çok duygulanmış
moved to tears adj. gözleri dolmuş
that tears it! expr. bardak taştı!
that tears it! expr. canıma/canına tak etti!
this vale of tears expr. fani dünya
in tears expr. gözü yaşlı
vale of tears expr. fani dünya
that tears it! expr. işte şimdi tam oldu!
in tears expr. iki gözü iki çeşme
blood, sweat and tears expr. kan ter içinde
that tears it! expr. yetti artık
blood, sweat, and tears expr. kan, ter ve gözyaşı
blood, sweat, and tears expr. çok çaba
blood, sweat, and tears expr. çok fedakarlık
blood, sweat, and tears expr. çok çalışma
blood, sweat, and tears expr. çok emek
blood, sweat, and tears expr. varı yoğu
that tears it expr. mahvoldu
that tears it expr. yıkıldı
without tears expr. çok fazla çaba/öğrenme gerektirmeden
without tears expr. zorlu bir çaba gerektirmeden
without tears expr. fazla uğraşı gerektirmeden
without tears expr. zevksiz bir çaba/öğrenme süreci olmadan
Speaking
no tears left to cry expr. ağlayacak gözyaşı kalmadı
it'll all end in tears expr. sonu kötü bitecek
it'll end in tears expr. sonu iyi bitmeyecek
it'll all end in tears expr. sonu iyi bitmeyecek
it'll end in tears expr. sonu kötü bitecek
Technical
butt tears n. yüzeyaltı yırtıkları
Medical
isolated medial bucket-handle type meniscal tears n. izole medial menisküs kovasapı yırtıkları
preservative-free artificial tears n. koruyucusuz suni göz yaşı damlaları
partial anterior cruciate ligament tears n. parsiyel ön çapraz bağ yırtıkları
synthetic tears n. suni gözyaşı
Pathology
crocodile tears n. timsah gözyaşı hastalığı
Botanic
baby's tears n. arapsaçı çiçeği
job's tears n. düğme çiçeği
angel's tears (brugmansia suaveolens) n. trompet çiçeği
angel's tears (brugmansia suaveolens) n. meksika'daki tropik bölgelerde yetiştirilen, beyaz çiçekleri geceleri açan bir bitki
job's tears n. boncuk otunun tohumu
job's tears n. boncuk
job's tears n. boncuk otu
job's tears n. yaş otu
job's-tears n. boncuk otunun tohumu
job's-tears n. boncuk
jobs-tears n. boncuk otunun tohumu
jobs-tears n. boncuk
jobs-tears n. yaş otu
jobs-tears n. boncuk otu
baby tears n. korsika'ya özgü yosun benzeri küçük, yuvarlak saplı yapraklara sahip sürünen bir ot
angels' tears (datura suaveolens) n. trompet çiçeği
History
trail of tears n. choctaw, creek, chickasaw, cherokee ve seminole halklarının anavatanlarından zorla sürülmeleri
trail of tears n. gözyaşı yolu
Geology
pele's tears n. volkanik cam parçacıkları
pele's tears [hawaii] n. oval kesimli berrak kalsedon
pele's tears [hawaii] n. oval kesimli berrak opal
Music
tears dry on their own (lyrics) expr. gözyaşları kendiliğinden kurur (şarkı sözleri)
Slang
two tears in a bucket, fuck it expr. siktir et
two tears in a bucket, fuck it expr. boşver
two tears in a bucket, fuck it expr. çok da şeyimde
two tears in a bucket, fuck it expr. kimin umurunda
two tears in a bucket, fuck it expr. çok da tın
two tears in a bucket, fuck it expr. kim takar
two tears in a bucket, fuck it expr. kim sikler
two tears in a bucket, fuck it expr. siktir et
two tears in a bucket, fuck it expr. boşver
two tears in a bucket, fuck it expr. çok da şeyimde
two tears in a bucket, fuck it expr. kimin umurunda
two tears in a bucket, fuck it expr. çok da tın
two tears in a bucket, fuck it expr. kim takar
two tears in a bucket, fuck it expr. kim sikler
Modern Slang
after-tears n. sevilen birinin cenazesinden sonra toplanıp bir şeyler içme
alligator tears n. timsah gözyaşları
alligator tears n. sahte gözyaşları
Star Wars
martyrium of frozen tears n. donuk gözyaşları şehitliği