Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | tespit edilmek | be detected v. | ||
In Japan, radioactive cesium was detected in baby formula. Japonya'da bebek mamasında radyoaktif sezyum tespit edildi. More Sentences |
||||
General | tespit edilmek | be located v. | ||
The owner couldn't be located. Sahibinin yeri tespit edilemedi. More Sentences |
Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kimliği tespit edilmek | be identified v. | ||
Neither victim has been identified. Hiçbir kurbanın kimliği tespit edilmedi. More Sentences |