|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
yiyecek ve içecek |
food and drink n.
|
|
Tom arrived with food and drinks.
Tom yiyecek ve içeceklerle geldi.
More Sentences
|
2 |
General |
bozuk (yiyecek/içecek) |
spoiled adj.
|
|
I haven't had anything to eat for three days other than a stale sandwich, a rotten apple, and some spoiled yogurt.
Üç gündür, bayat bir sandviç, çürük bir elma ve biraz bozuk yoğurt dışında hiçbir şey yemedim.
More Sentences
|
3 |
General |
hazır (yiyecek, içecek) |
instant adj.
|
|
Put two spoons of instant coffee and top it up with boiled water.
İki kaşık hazır kahve koyarak üzerine kaynamış su ekleyin.
More Sentences
|
4 |
General |
yahudi din kurallarına göre hazırlanmış yiyecek ve içecek |
kosher n.
|
|
5 |
General |
parayla çalışan yiyecek içecek dağıtma makinesi |
automat n.
|
|
6 |
General |
yiyecek ve içecek |
food and beverage n.
|
|
7 |
General |
yiyecek içecek sağlama |
purveyance n.
|
|
8 |
General |
yiyecek içecek firması |
catering firm n.
|
|
9 |
General |
yiyecek içecek hizmetleri |
food and beverage services n.
|
|
10 |
General |
yiyecek ve içecek |
refreshments n.
|
|
11 |
General |
yiyecek içecek sağlayan kimse |
caterer n.
|
|
12 |
General |
yiyecek içecek sağlama |
catering n.
|
|
|
13 |
General |
yiyecek/içecek tatma etkinliği |
tasting n.
|
|
14 |
General |
yiyecek/içecek tatma etkinliği |
tasting n.
|
|
15 |
General |
yiyecek/içecek tatma etkinliği |
tasting n.
|
|
16 |
General |
yiyecek içecek sağlama |
opsonation n.
|
|
17 |
General |
yiyecek veya içecek servis alanı |
pit stop n.
|
|
18 |
General |
yiyecek ve içecek |
gear [dialect] n.
|
|
19 |
General |
mide bulandıran yiyecek/içecek |
puke n.
|
|
20 |
General |
bir porsiyonluk yiyecek veya içecek |
service n.
|
|
21 |
General |
bir porsiyonluk yiyecek veya içecek |
serving n.
|
|
22 |
General |
yiyecek ve içecek sağlamak |
cater v.
|
|
23 |
General |
soğutmak (yiyecek/içecek) |
chill v.
|
|
24 |
General |
bozulmuş olmak (yiyecek/içecek) |
be off v.
|
|
25 |
General |
yiyecek içecek sağlamak |
cater v.
|
|
26 |
General |
yiyecek veya içecek temin etmek |
give v.
|
|
27 |
General |
(yiyecek, içecek) bir parça almak |
partake v.
|
|
28 |
General |
(yiyecek, içecek) getirtmek |
send v.
|
|
29 |
General |
(yiyecek, içecek) servis ettirmek |
send v.
|
|
30 |
General |
su katılarak hemen hazırlanan (yiyecek/içecek) |
instant adj.
|
|
31 |
General |
hafif (yiyecek/içecek) |
mild adj.
|
|
32 |
General |
(yiyecek veya içecek) ambalaja sarılı |
pouched adj.
|
|
|
Phrasals |
|
33 |
Phrasals |
süresi dolmak (yiyecek, içecek) |
go off v.
|
|
34 |
Phrasals |
(bir yerde bir yiyecek/içecek) servisi yapmak |
serve (something) in (some place) v.
|
|
35 |
Phrasals |
(birine bir şeye bir yiyecek/içecek) sunmak/ikram etmek |
serve (something) to (someone or something) v.
|
|
Phrases |
|
36 |
Phrases |
yiyecek ve içecek ile girmek yasaktır |
no food or drink allowed expr.
|
|
37 |
Phrases |
yiyecek ve içecek ile girilmez |
no food or drink permitted expr.
|
|
38 |
Phrases |
yiyecek ve içecek ile girilmez |
food and drink are not permitted expr.
|
|
39 |
Phrases |
yiyecek ve içecek ile girmek yasaktır |
food and drink are not permitted expr.
|
|
40 |
Phrases |
yiyecek ve içecek ile girmek yasaktır |
food and drink are not allowed expr.
|
|
41 |
Phrases |
yiyecek ve içecek ile girilmez |
food and drink are not allowed expr.
|
|
42 |
Phrases |
yiyecek ve içecek ile girilmez |
no food or drink allowed expr.
|
|
43 |
Phrases |
yiyecek ve içecek ile girmek yasaktır |
no food or drink permitted expr.
|
|
Colloquial |
|
44 |
Colloquial |
iştah kaçırıcı yiyecek/içecek |
hogwash n.
|
|
45 |
Colloquial |
(yiyecek, içecek) seyreltmek |
cut v.
|
|
46 |
Colloquial |
silip süpürmek (yiyecek, içecek) |
hoover up [uk] v.
|
|
47 |
Colloquial |
bu (yiyecek, içecek, sefer) birinden |
this one is on (one) expr.
|
|
48 |
Colloquial |
bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ödenecek |
this one is on (one) expr.
|
|
49 |
Colloquial |
bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ısmarlanacak |
this one is on (one) expr.
|
|
50 |
Colloquial |
bu (yiyecek, içecek, sefer) birinden |
This one is on someone expr.
|
|
51 |
Colloquial |
bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ödenecek |
This one is on someone expr.
|
|
52 |
Colloquial |
bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ısmarlanacak |
This one is on someone expr.
|
|
53 |
Colloquial |
(yiyecek, içecek, sefer) birinden |
be on (one) expr.
|
|
54 |
Colloquial |
(yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ödenecek |
be on (one) expr.
|
|
55 |
Colloquial |
(yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ısmarlanacak |
be on (one) expr.
|
|
56 |
Colloquial |
bu (yiyecek, içecek, sefer) birinden |
this one is on expr.
|
|
57 |
Colloquial |
bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ödenecek |
this one is on expr.
|
|
58 |
Colloquial |
bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ısmarlanacak |
this one is on expr.
|
|
59 |
Colloquial |
bu (yiyecek, içecek, sefer) benden |
this one's on me expr.
|
|
Idioms |
|
60 |
Idioms |
evinden uzak birine gönderilen yiyecek, içecek, kıyafet içeren paket |
care package n.
|
|
61 |
Idioms |
(yiyecek, içecek) yumulmak |
walk into v.
|
|
62 |
Idioms |
(bir yiyecek/içecek) birine iyi gelmemek |
not agree with someone v.
|
|
63 |
Idioms |
(bir yiyecek/içecek) birine dokunmak |
not agree with someone v.
|
|
64 |
Idioms |
(bir yiyecek/içecek) birine yaramamak |
not agree with someone v.
|
|
65 |
Idioms |
(bir yiyecek/içecek) birine iyi gelmemek |
not agree with someone v.
|
|
66 |
Idioms |
(bir yiyecek/içecek) birine dokunmak |
not agree with someone v.
|
|
67 |
Idioms |
(bir yiyecek/içecek) birine yaramamak |
not agree with someone v.
|
|
Trade/Economic |
|
68 |
Trade/Economic |
tüccar denizciye verilen yasal olan günlük minimum yiyecek ve içecek miktarı |
whack [uk] n.
|
|
69 |
Trade/Economic |
sıcak yiyecek ve içecek satan seyyar minibüs |
pie cart [new zealand] n.
|
|
70 |
Trade/Economic |
taze yiyecek ve içecek tedarik etmek |
reprovision v.
|
|
71 |
Trade/Economic |
taze yiyecek ve içecek stoklamak |
reprovision v.
|
|
Law |
|
72 |
Law |
(eski ingiliz hukukunda) ormancıların orman sınırları dahilinde yiyecek, içecek ve barınma talep hakkına elverişli arazi |
terra putura n.
|
|
|
73 |
Law |
ormancıların, orman sınırları dahilinde yiyecek, içecek ve barınma talebi hakkı |
puture n.
|
|
Tourism |
|
74 |
Tourism |
otel odasında içecek yiyecek sunulması |
room service n.
|
|
75 |
Tourism |
yiyecek-içecek tesisi |
refreshments facility n.
|
|
76 |
Tourism |
yiyecek-içecek sektörü |
food and beverage sector n.
|
|
77 |
Tourism |
yiyecek ve içecek sunan bar ya da küçük restoran |
wine bar n.
|
|
Food Engineering |
|
78 |
Food Engineering |
(yiyecek veya içecek) istenmeyen fermantasyon sonucu ekşimiş |
fermented adj.
|
|
Gastronomy |
|
79 |
Gastronomy |
uçuş sırasında yiyecek-içecek servisi |
inflight catering n.
|
|
80 |
Gastronomy |
yiyecek içecek müdürü |
food and beverages manager n.
|
|
81 |
Gastronomy |
yiyecek-içecek hizmeti |
catering n.
|
|
82 |
Gastronomy |
yiyecek içecek servisi |
catering n.
|
|
83 |
Gastronomy |
yiyecek içecek servisi |
food service n.
|
|
84 |
Gastronomy |
yiyecek ya da içecek olarak hazırlanan, meşe palamudu ve kakaodan yapılan çikolataya benzer bir madde |
racahout n.
|
|
85 |
Gastronomy |
yiyecek-içecek hizmeti sağlanmamış |
uncatered adj.
|
|
86 |
Gastronomy |
yiyecek-içecek hizmeti almamış |
uncatered adj.
|
|
87 |
Gastronomy |
bulamaç gibi (yiyecek/içecek) |
sloppy adj.
|
|
88 |
Gastronomy |
(yiyecek veya içecek) önemli |
solid adj.
|
|
Religious |
|
89 |
Religious |
yahudi din kurallarına göre hazırlanmamış (yiyecek ve içecek) |
unkosher adj.
|
|
Environment |
|
90 |
Environment |
ortamdaki kimyasal ya da radyoaktif maddelerden etkilenmiş ve tüketim için uygun olmayan içecek ya da yiyecek |
chemical contamination n.
|
|
Archaic |
|
91 |
Archaic |
(yiyecek, içecek) özel tat |
gust n.
|
|
92 |
Archaic |
(birini) yiyecek-içecek vererek canlandırmak |
refect v.
|
|
Slang |
|
93 |
Slang |
yiyecek içecek kabı |
esky n.
|
|
94 |
Slang |
(yiyecek, içecek) yuvarlamak |
snork down v.
|
|
95 |
Slang |
(yiyecek, içecek) gömmek |
snork down v.
|
|
96 |
Slang |
(yiyecek, içecek) yuvarlamak |
snork v.
|
|
97 |
Slang |
(yiyecek, içecek) gömmek |
snork v.
|
|