yiyecek içecek - Turco Inglés Diccionario

yiyecek içecek

Significados de "yiyecek içecek" en diccionario inglés turco : 8 resultado(s)

Turco Inglés
General
yiyecek içecek viands n.
yiyecek içecek board n.
yiyecek içecek provisions n.
yiyecek içecek catering n.
yiyecek içecek boarding n.
yiyecek içecek provision n.
yiyecek içecek food-drink n.
Gastronomy
yiyecek içecek viand n.

Significados de "yiyecek içecek" con otros términos en diccionario inglés turco: 97 resultado(s)

Turco Inglés
General
yiyecek ve içecek food and drink n.
Tom arrived with food and drinks.
Tom yiyecek ve içeceklerle geldi.

More Sentences
bozuk (yiyecek/içecek) spoiled adj.
I haven't had anything to eat for three days other than a stale sandwich, a rotten apple, and some spoiled yogurt.
Üç gündür, bayat bir sandviç, çürük bir elma ve biraz bozuk yoğurt dışında hiçbir şey yemedim.

More Sentences
hazır (yiyecek, içecek) instant adj.
Put two spoons of instant coffee and top it up with boiled water.
İki kaşık hazır kahve koyarak üzerine kaynamış su ekleyin.

More Sentences
yahudi din kurallarına göre hazırlanmış yiyecek ve içecek kosher n.
parayla çalışan yiyecek içecek dağıtma makinesi automat n.
yiyecek ve içecek food and beverage n.
yiyecek içecek sağlama purveyance n.
yiyecek içecek firması catering firm n.
yiyecek içecek hizmetleri food and beverage services n.
yiyecek ve içecek refreshments n.
yiyecek içecek sağlayan kimse caterer n.
yiyecek içecek sağlama catering n.
yiyecek/içecek tatma etkinliği tasting n.
yiyecek/içecek tatma etkinliği tasting n.
yiyecek/içecek tatma etkinliği tasting n.
yiyecek içecek sağlama opsonation n.
yiyecek veya içecek servis alanı pit stop n.
yiyecek ve içecek gear [dialect] n.
mide bulandıran yiyecek/içecek puke n.
bir porsiyonluk yiyecek veya içecek service n.
bir porsiyonluk yiyecek veya içecek serving n.
yiyecek ve içecek sağlamak cater v.
soğutmak (yiyecek/içecek) chill v.
bozulmuş olmak (yiyecek/içecek) be off v.
yiyecek içecek sağlamak cater v.
yiyecek veya içecek temin etmek give v.
(yiyecek, içecek) bir parça almak partake v.
(yiyecek, içecek) getirtmek send v.
(yiyecek, içecek) servis ettirmek send v.
su katılarak hemen hazırlanan (yiyecek/içecek) instant adj.
hafif (yiyecek/içecek) mild adj.
(yiyecek veya içecek) ambalaja sarılı pouched adj.
Phrasals
süresi dolmak (yiyecek, içecek) go off v.
(bir yerde bir yiyecek/içecek) servisi yapmak serve (something) in (some place) v.
(birine bir şeye bir yiyecek/içecek) sunmak/ikram etmek serve (something) to (someone or something) v.
Phrases
yiyecek ve içecek ile girmek yasaktır no food or drink allowed expr.
yiyecek ve içecek ile girilmez no food or drink permitted expr.
yiyecek ve içecek ile girilmez food and drink are not permitted expr.
yiyecek ve içecek ile girmek yasaktır food and drink are not permitted expr.
yiyecek ve içecek ile girmek yasaktır food and drink are not allowed expr.
yiyecek ve içecek ile girilmez food and drink are not allowed expr.
yiyecek ve içecek ile girilmez no food or drink allowed expr.
yiyecek ve içecek ile girmek yasaktır no food or drink permitted expr.
Colloquial
iştah kaçırıcı yiyecek/içecek hogwash n.
(yiyecek, içecek) seyreltmek cut v.
silip süpürmek (yiyecek, içecek) hoover up [uk] v.
bu (yiyecek, içecek, sefer) birinden this one is on (one) expr.
bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ödenecek this one is on (one) expr.
bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ısmarlanacak this one is on (one) expr.
bu (yiyecek, içecek, sefer) birinden This one is on someone expr.
bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ödenecek This one is on someone expr.
bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ısmarlanacak This one is on someone expr.
(yiyecek, içecek, sefer) birinden be on (one) expr.
(yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ödenecek be on (one) expr.
(yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ısmarlanacak be on (one) expr.
bu (yiyecek, içecek, sefer) birinden this one is on expr.
bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ödenecek this one is on expr.
bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ısmarlanacak this one is on expr.
bu (yiyecek, içecek, sefer) benden this one's on me expr.
Idioms
evinden uzak birine gönderilen yiyecek, içecek, kıyafet içeren paket care package n.
(yiyecek, içecek) yumulmak walk into v.
(bir yiyecek/içecek) birine iyi gelmemek not agree with someone v.
(bir yiyecek/içecek) birine dokunmak not agree with someone v.
(bir yiyecek/içecek) birine yaramamak not agree with someone v.
(bir yiyecek/içecek) birine iyi gelmemek not agree with someone v.
(bir yiyecek/içecek) birine dokunmak not agree with someone v.
(bir yiyecek/içecek) birine yaramamak not agree with someone v.
Trade/Economic
tüccar denizciye verilen yasal olan günlük minimum yiyecek ve içecek miktarı whack [uk] n.
sıcak yiyecek ve içecek satan seyyar minibüs pie cart [new zealand] n.
taze yiyecek ve içecek tedarik etmek reprovision v.
taze yiyecek ve içecek stoklamak reprovision v.
Law
(eski ingiliz hukukunda) ormancıların orman sınırları dahilinde yiyecek, içecek ve barınma talep hakkına elverişli arazi terra putura n.
ormancıların, orman sınırları dahilinde yiyecek, içecek ve barınma talebi hakkı puture n.
Tourism
otel odasında içecek yiyecek sunulması room service n.
yiyecek-içecek tesisi refreshments facility n.
yiyecek-içecek sektörü food and beverage sector n.
yiyecek ve içecek sunan bar ya da küçük restoran wine bar n.
Food Engineering
(yiyecek veya içecek) istenmeyen fermantasyon sonucu ekşimiş fermented adj.
Gastronomy
uçuş sırasında yiyecek-içecek servisi inflight catering n.
yiyecek içecek müdürü food and beverages manager n.
yiyecek-içecek hizmeti catering n.
yiyecek içecek servisi catering n.
yiyecek içecek servisi food service n.
yiyecek ya da içecek olarak hazırlanan, meşe palamudu ve kakaodan yapılan çikolataya benzer bir madde racahout n.
yiyecek-içecek hizmeti sağlanmamış uncatered adj.
yiyecek-içecek hizmeti almamış uncatered adj.
bulamaç gibi (yiyecek/içecek) sloppy adj.
(yiyecek veya içecek) önemli solid adj.
Religious
yahudi din kurallarına göre hazırlanmamış (yiyecek ve içecek) unkosher adj.
Environment
ortamdaki kimyasal ya da radyoaktif maddelerden etkilenmiş ve tüketim için uygun olmayan içecek ya da yiyecek chemical contamination n.
Archaic
(yiyecek, içecek) özel tat gust n.
(birini) yiyecek-içecek vererek canlandırmak refect v.
Slang
yiyecek içecek kabı esky n.
(yiyecek, içecek) yuvarlamak snork down v.
(yiyecek, içecek) gömmek snork down v.
(yiyecek, içecek) yuvarlamak snork v.
(yiyecek, içecek) gömmek snork v.