|
- Tom had a good reason.
- Tom'un iyi bir sebebi vardı.
- Tom had a good reason not to go.
- Tom'un gitmemek için iyi bir sebebi vardı.
- I've got a good reason not to like Tom.
- Tom'dan hoşlanmamak için iyi bir sebebim var.
- We have a good reason for doing this.
- Bunu yapmak için iyi bir sebebimiz var.
- That's a good reason, I guess.
- Sanırım bu iyi bir sebep.
- Can you give me a good reason why I should hire you?
- Seni işe almam için bana iyi bir sebep söyleyebilir misin?
- That's a good reason.
- Bu iyi bir sebep.
- I don't think that's a good reason.
- Bunun iyi bir sebep olduğunu sanmıyorum.
- A handsome man is a good reason to go to hell.
- Yakışıklı bir adam cehenneme gitmek için iyi bir sebeptir.
- I have a good reason for not going.
- Gitmemek için iyi bir sebebim var.
- This isn't a good reason.
- Bu iyi bir sebep değil.
- I'll not divorce you, unless you give me a good reason.
- Bana iyi bir sebep göstermediğin sürece senden boşanmayacağım.
- They had a good reason to be happy about it.
- Onların mutlu olmak için iyi bir sebebi vardı.
- You have a good reason to be angry.
- Kızgın olmak için iyi bir sebebin var.
- That isn't a good reason.
- Bu iyi bir sebep değil.
- I've got a good reason to be worried.
- Endişelenmek için iyi bir sebebim var.
- Tom was fired for a good reason.
- Tom iyi bir sebepten dolayı kovuldu.
- They had a good reason to be happy about it.
- Mutlu olmak için iyi bir sebepleri vardı.
- If only I had a good reason not to go.
- Keşke gitmemek için iyi bir sebebim olsaydı.
- That's not a good reason.
- Bu iyi bir sebep değil.
- There was a good reason for this.
- Bunun için iyi bir sebep vardı.
- I won't divorce you unless you give me a good reason.
- Bana iyi bir sebep göstermediğin sürece senden boşanmayacağım.
- Tom had a good reason not to go.
- Tom'un gitmemesi için iyi bir sebebi vardı.
- Tom had a good reason to do that.
- Tom'un onu yapmak için iyi bir sebebi vardı.
- Tom said he had a good reason for doing that.
- Tom onu yapmak için iyi bir sebebinin olduğunu söyledi.
Show More (22)
|
