|
- Nobody has been able to use and set in motion the abundant means available to Europe.
- Hiç kimse Avrupa'nın elindeki bol miktarda imkânı kullanamamış ve harekete geçirememiştir.
- However, abundant manpower is what determines development and development is what we need to see.
- Ancak, kalkınmayı belirleyen şey bol insan gücüdür ve bizim görmemiz gereken şey de kalkınmadır.
- However, abundant manpower is what determines development and development is what we need to see.
- Bununla birlikte, kalkınmayı belirleyen şey bol insan gücüdür ve görmemiz gereken şey de kalkınmadır.
- Article 90 gives the Court of Justice the opportunity for abundant jurisprudence.
- 90. Madde Adalet Divanına bol miktarda içtihat yapma fırsatı vermektedir.
- He confirms the problem of abundant imports, but does not differentiate from the Commission's quotas.
- Bol miktarda ithalat sorununu teyit etmekte, ancak Komisyon'un kotalarından farklılaşmamaktadır.
- I will heal my people and will let them enjoy abundant peace and security.
- Halkımı iyileştireceğim ve bol esenlik ve güvenliğin tadını çıkarmalarını sağlayacağım.
- However, the powerful and sacred love within you is far more expansive and abundant than this.
- Ancak, içinizdeki kudretli ve kutsal sevgi bundan çok daha geniş ve boldur.
- I will heal my people and will let them enjoy abundant peace and security.
- Halkımı iyileştireceğim ve onların bol huzur ve güven içinde yaşamalarını sağlayacağım.
- Alpine flowers are abundant there.
- Alp çiçekleri orada bol miktarda bulunur.
- Alpine flowers are abundant there.
- Alp çiçekleri burada boldur.
- Lingonberries are abundant in the forests of Sweden.
- İsveç ormanlarında yaban mersini bol miktarda bulunur.
- The vitamin pill contains abundant nutrition.
- Vitamin hapı bol miktarda besin içeriyor.
- Australia is abundant in minerals.
- Avustralya'da mineraller bol miktarda bulunur.
- Australia is abundant in minerals.
- Avustralya'da bol miktarda mineral bulunur.
- There are abundant food supplies.
- Bol miktarda gıda kaynağı bulunmaktadır.
- The United States is abundant in natural resources.
- Amerika Birleşik Devletleri'nin doğal kaynakları boldur.
- Solar energy is abundant, clean, affordable and renewable.
- Güneş enerjisi bol, temiz, uygun fiyatlı ve yenilenebilir.
- The tree is abundant in fruit.
- Ağaçta bol miktarda meyve vardır.
- Sodium is one of the most abundant elements in the Earth's crust.
- Sodyum, yerkabuğunda en bol bulunan elementlerden biridir.
- Very large windows assure abundant natural daylight.
- Çok büyük pencereler bol miktarda doğal gün ışığı sağlar.
- Are mangroves abundant in the Pantanal?
- Pantanal'da mangrovlar bol mu?
- The continent is abundant in fossil fuels.
- Kıtada bol miktarda fosil yakıt bulunmaktadır.
- Solar energy is abundant, clean, affordable and renewable.
- Güneş enerjisi, bol, temiz, düşük maliyetli ve yenilenebilirdir.
- Natural resources are not abundant in Japan.
- Japonya'da doğal kaynaklar bol değildir.
- Lingonberries are abundant in the forests of Sweden.
- Kırmızı böğürtlen İsveç ormanlarında boldur.
- Sodium is one of the most abundant elements in the Earth's crust.
- Sodyum yer kabuğundaki en bol elementlerden biridir.
- A high savings rate is cited as one factor for Japan's strong economic growth because it means the availability of abundant investment capital.
- Yüksek tasarruf oranı, Japonya'nın güçlü ekonomik büyümesinin bir faktörü olarak gösteriliyor çünkü bu, bol miktarda yatırım sermayesinin mevcut olduğu anlamına geliyor.
- The vitamin pill contains abundant nutrition.
- Vitamin hapı bol besin içerir.
- Every two seconds somewhere on Earth a child dies of starvation, while elsewhere there are abundant food resources going to waste.
- Dünyanın herhangi bir yerinde her iki saniyede bir çocuk açlıktan ölürken, başka yerlerde bol miktarda gıda kaynağı boşa gidiyor.
- Oil is abundant in that country.
- O ülkede bol miktarda petrol var.
- There are abundant food supplies.
- Bol miktarda yiyecek kaynağı var.
Show More (28)
|