|
- When I talk about persecution, moreover, I am talking about serious aggression, not just any old thing.
- Ayrıca zulümden bahsederken, herhangi bir şeyden değil, ciddi bir saldırganlıktan bahsediyorum.
- A broad coalition of countries from all around the world stood shoulder to shoulder in repelling this aggression.
- Dünyanın dört bir yanından gelen geniş bir ülke koalisyonu bu saldırganlığı püskürtmek için omuz omuza durdu.
- When I talk about persecution, moreover, I am talking about serious aggression, not just any old thing.
- Ayrıca zulümden bahsederken herhangi bir şeyden değil, ciddi bir saldırganlıktan bahsediyorum.
- The aggression was provoked by all those gratuitous insults.
- Saldırganlık, tüm o gereksiz hakaretler tarafından kışkırtıldı.
- The boxer needs to check his aggression.
- Boksörün saldırganlığını kontrol etmesi gerekiyor.
- Is aggression natural, or is it learned?
- Saldırganlık doğal mıdır, yoksa öğrenilmiş midir?
- The boxer needs to check his aggression.
- Boksör saldırganlığını kontrol etmeli.
- The boy's aggression is making problems.
- Çocuğun saldırganlığı sorun yaratıyor.
- Is aggression natural, or is it learned?
- Saldırganlık doğal mı, yoksa öğrenilir mi?
- The most visible forms of aggression are often seen between prey and predator.
- Saldırganlığın en görünür biçimleri genellikle av ve avcı arasında görülür.
- Fear causes aggression in dogs.
- Korku köpeklerde saldırganlığa neden olur.
- There was no aggression.
- Saldırganlık yoktu.
- Tom had aggression issues.
- Tom'un saldırganlık sorunları vardı.
- There's a fine line between assertiveness and aggression.
- Atılganlık ve saldırganlık arasında ince bir çizgi vardır.
Show More (11)
|