|
- However, as usual, the report does not propose any real solution.
- Ancak her zamanki gibi rapor gerçek bir çözüm önermiyor.
- Naturally we do not need a WHO list for this; subsidiarity will apply as usual.
- Doğal olarak bunun için bir WHO listesine ihtiyacımız yok; her zamanki gibi yetki ikamesi geçerli olacaktır.
- Whenever international law is violated, it cannot just be business as usual.
- Uluslararası hukuk ihlal edildiğinde, her zamanki gibi iş yapılamaz.
- This is not an argument for business as usual.
- Bu, her zamanki gibi iş yapmak için bir argüman değildir.
- We shall therefore act in accordance with the Rules of Procedure, as usual.
- Bu nedenle her zamanki gibi İç Tüzük uyarınca hareket edeceğiz.
- As usual, it is going all out for an unfettered federalist approach.
- Her zamanki gibi, sınırsız federalist bir yaklaşım için elinden geleni yapıyor.
- Will it be business as usual for products from Israel itself?
- İsrail'in kendi ürünleri için her zamanki gibi iş olacak mı?
- Naturally we do not need a WHO list for this; subsidiarity will apply as usual.
- Doğal olarak bunun için bir DSÖ listesine ihtiyacımız yok; her zamanki gibi yetki ikamesi geçerli olacaktır.
- It would be good if the texts were corrected as usual.
- Metinler her zamanki gibi düzeltilirse iyi olur.
- In fact, the meaning of this document is, as usual, elusive.
- Aslında bu belgenin anlamı her zamanki gibi anlaşılması güçtür.
- The committee is simply paying lip service to the idea and continuing with business as usual.
- Komite bu fikre sadece sözde hizmet ediyor ve her zamanki gibi iş yapmaya devam ediyor.
- We cannot deal with terrorism as if it was business as usual.
- Terörizmle her zamanki gibi başa çıkamayız.
- In fact, the meaning of this document is, as usual, elusive.
- Aslında, bu belgenin anlamı her zamanki gibi anlaşılması güçtür.
- So, on Thursday it will be business as usual.
- Perşembe günü her zamanki gibi işimize bakacağız.
- I should first of all like to thank the rapporteur, who has done very sound work, as usual.
- Her şeyden önce her zamanki gibi çok iyi bir çalışma ortaya koyan raportöre teşekkür etmek istiyorum.
- I was wrong as usual.
- Her zamanki gibi hatalıydım.
- You're wrong, as usual.
- Her zamanki gibi yanılıyorsun.
- He came late as usual.
- Her zamanki gibi geç geldi.
- Our conversation opened, as usual, upon the weather.
- Sohbetimiz her zamanki gibi hava durumuyla başladı.
- Is it business as usual?
- Her zamanki gibi bir iş mi bu?
- It's business as usual.
- Her zamanki gibi iş.
- Tom was wrong as usual.
- Tom her zamanki gibi yanılıyordu.
- Needless to say, he was late for school as usual.
- Tabii ki, her zamanki gibi okula geç kaldı.
- I got up early as usual.
- Ben her zamanki gibi erken kalktım.
- You look very pretty, as usual.
- Her zamanki gibi çok güzel görünüyorsun.
- Tom and Mary were wasting time, as usual.
- Tom ve Mary her zamanki gibi boşa zaman harcıyorlardı.
- I washed my hands as usual.
- Ben her zamanki gibi ellerimi yıkadım.
- He put the key on the desk as usual.
- Her zamanki gibi anahtarı masaya koydu.
- Tom is wrong as usual.
- Tom her zamanki gibi yanılıyor.
- He was late as usual.
- Her zamanki gibi geç kalmıştı.
- As usual, Tom was late.
- Her zamanki gibi Tom geç kaldı.
- I was wrong as usual.
- Her zamanki gibi yanılmışım.
- Tom is working at the store as usual.
- Tom her zamanki gibi mağazada çalışıyor.
- Tom was late for school as usual.
- Tom her zamanki gibi okula geç kalmıştı.
- You were right as usual.
- Her zamanki gibi haklıydın.
- As usual, Tom didn't do his homework until the last minute.
- Her zamanki gibi, Tom ev ödevini son dakikaya kadar yapmadı.
- Our conversation opened, as usual, upon the weather.
- Konuşmamız her zamanki gibi hava üzerine açıldı.
- As usual, Tom was late.
- Her zamanki gibi Tom geç kalmıştı.
- You'll go to school tomorrow as usual.
- Yarın her zamanki gibi okula gideceksin.
- The physics teacher was late to class, as usual.
- Fizik öğretmeni her zamanki gibi derse geç kaldı.
- As usual, Tom came late.
- Her zamanki gibi, Tom geç geldi.
- Tom was wrong as usual.
- Tom her zamanki gibi hatalıydı.
- Deliveries will continue as usual.
- Teslimatlar her zamanki gibi devam edecek.
- He got up at five as usual.
- Her zamanki gibi beşte kalktı.
- As usual he brought me nothing.
- Her zamanki gibi bana hiçbir şey getirmedi.
- As usual, Tom got up early in the morning and swam.
- Her zamanki gibi, Tom sabah erken kalktı ve yüzdü.
- Business as usual.
- Her zamanki gibi iş.
- Tom messed up, as usual.
- Tom her zamanki gibi işi eline yüzüne bulaştırdı.
- Same as usual.
- Her zamanki gibi.
- As usual, Mike was late for the meeting this afternoon.
- Her zamanki gibi Mike bu öğleden sonraki toplantıya geç kaldı.
- I got up early as usual.
- Her zamanki gibi erken kalktım.
- Her singing was very impressive as usual.
- Şarkı söylemesi her zamanki gibi çok etkileyiciydi.
- They're late, as usual.
- Onlar her zamanki gibi geç kaldılar.
- As usual, he was the last to arrive at the theater.
- Her zamanki gibi tiyatroya en son o geldi.
- You're wrong, as usual.
- Her zamanki gibi hatalısın.
- He went to bed at ten as usual.
- Her zamanki gibi saat onda yatmaya gitti.
- Father is well as usual.
- Babam her zamanki gibi iyi.
- It's business as usual.
- Bu her zamanki gibi bir iş.
- Her singing was very impressive as usual.
- Onun şarkı söylemesi her zamanki gibi çok etkileyiciydi.
- The people of this country are sick and tired of politics as usual.
- Bu ülkenin halkı her zamanki gibi politikadan bıkıp usanmış durumdadır.
- He was late as usual.
- Her zamanki gibi geç kaldı.
- He works well, just as usual.
- Her zamanki gibi iyi çalışıyor.
- Tom was late as usual.
- Tom her zamanki gibi geç kaldı.
- Marilla wore her amethyst brooch to church that day as usual.
- Marilla o gün her zamanki gibi kilise için ametist broşunu taktı.
- He arrived late as usual.
- O her zamanki gibi geç geldi.
- He came late as usual.
- O, her zamanki gibi geç geldi.
- He put the key on the desk as usual.
- Her zamanki gibi anahtarı masanın üzerine koydu.
- As usual he brought me nothing.
- Her zamanki gibi o bana bir şey getirmedi.
- As usual, his thoughts were extremely academic.
- Her zamanki gibi, düşünceleri son derece akademikti.
- Tom came late as usual.
- Tom her zamanki gibi geç geldi.
- Do I really look the same as usual?
- Gerçekten her zamanki gibi görünüyor muyum?
- She came late as usual.
- Her zamanki gibi geç geldi.
- She came late as usual.
- O, her zamanki gibi geç geldi.
- She arrived late as usual.
- O her zamanki gibi geç geldi.
- He got up at five as usual.
- O, her zamanki gibi saat beşte kalktı.
- We're done with business as usual.
- Her zamanki gibi işimiz bitti.
- As usual, he reads the newspaper while eating.
- Her zamanki gibi, yemek yerken gazete okuyor.
- Tom messed up, as usual.
- Tom her zamanki gibi çuvalladı.
- As usual, Tom got up early in the morning and swam.
- Her zamanki gibi Tom sabah erkenden kalktı ve yüzdü.
- They're late, as usual.
- Her zamanki gibi geç kaldılar.
- Dinner was delicious as usual.
- Akşam yemeği her zamanki gibi lezzetliydi.
- Tom arrived late as usual.
- Tom her zamanki gibi geç geldi.
- Dinner was delicious as usual.
- Akşam yemeği her zamanki gibi çok lezzetliydi.
- Needless to say, Judy came late as usual.
- Tabii ki, Judy her zamanki gibi geç geldi.
- His lecture was very instructive as usual.
- Konferansı her zamanki gibi çok öğreticiydi.
- As usual, he got up early in the morning and jogged.
- Her zamanki gibi sabah erkenden kalkıp koşu yaptı.
- As usual, he got up early in the morning and went jogging.
- Her zamanki gibi sabah erkenden kalktı ve koşuya çıktı.
- I washed my hands as usual.
- Her zamanki gibi ellerimi yıkadım.
- Marilla wore her amethyst brooch to church that day as usual.
- Marilla o gün de kiliseye giderken her zamanki gibi ametist broşunu taktı.
- You're right, as usual.
- Her zamanki gibi haklısın.
- He arrived late as usual.
- Her zamanki gibi geç geldi.
- Busy as usual?
- Her zamanki gibi meşgul müsün?
- I was late as usual.
- Her zamanki gibi geç kalmıştım.
- As usual, he reads the newspaper while eating.
- Her zamanki gibi, gazeteyi yemek yerken okuyor.
- He went to bed at ten as usual.
- Her zamanki gibi saat onda yattı.
- As usual, Tom didn't do his homework until the last minute.
- Her zamanki gibi, Tom ödevini son dakikaya kadar yapmadı.
- You're right, as usual.
- Haklısın, her zamanki gibi.
- You as usual, are misunderstanding.
- Her zamanki gibi yanlış anlıyorsun.
- They tried to make the world a better place, but they were really just mobsters as usual.
- Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye çalıştılar ama aslında her zamanki gibi gangsterlerdi.
- Tom was late for school as usual.
- Tom her zamanki gibi okula geç kaldı.
- As usual, he got up early in the morning and jogged.
- Her zamanki gibi sabah erkenden kalkıp koştu.
- Bill was late for school as usual.
- Bill her zamanki gibi okula geç kaldı.
- I was late as usual.
- Her zamanki gibi geç kaldım.
- The people of this country are sick and tired of politics as usual.
- Bu ülkenin insanları her zamanki gibi politikadan bıktı ve yoruldu.
- Tom is wrong as usual.
- Tom her zamanki gibi hatalı.
Show More (102)
|