bear in mind - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
bear in mind unutmamak v.
  • We must, however, bear in mind that the chief target of the terrorists is the open society.
  • Ancak teröristlerin başlıca hedefinin açık toplum olduğunu da unutmamalıyız.
  • But we should bear in mind that a positive list would not include MPA.
  • Ancak olumlu bir listenin MPA'yı içermeyeceğini unutmamalıyız.
  • We must, however, bear in mind that the chief target of the terrorists is the open society.
  • Ancak teröristlerin başlıca hedefinin açık toplum olduğunu unutmamalıyız.
Show More (19)
bear in mind akılda tutmak v.
  • We must bear in mind the title of and the reason for this resolution, namely the terrorist attacks in India.
  • Bu kararın başlığını ve nedenini, yani Hindistan'daki terörist saldırıları aklımızda tutmalıyız.
  • That is an aspect we must bear in mind.
  • Bu, aklımızda tutmamız gereken bir husustur.
  • Everyone has a say, and this is something which those circles in the Czech Republic should bear in mind.
  • Herkesin söz hakkı vardır ve bu Çek Cumhuriyeti'ndeki çevrelerin akıllarında tutmaları gereken bir husustur.
Show More (16)
bear in mind akıldan çıkarmamak v.
  • But that is an extremely important matter, and we must very much bear in mind the specific nature of this second pillar.
  • Ancak bu son derece önemli bir konudur ve bu ikinci sütunun özel niteliğini aklımızdan çıkarmamalıyız.
  • Please bear in mind that we are waiting anxiously for the day when we will genuinely be able to move freely.
  • Lütfen gerçekten özgürce hareket edebileceğimiz günü sabırsızlıkla beklediğimizi aklınızdan çıkarmayın.
  • Please bear in mind that the meltdown in Seattle was due to an overload of the international agenda.
  • Lütfen Seattle'daki çöküşün uluslararası gündemin aşırı yüklenmesinden kaynaklandığını aklınızdan çıkarmayın.
Show More (10)
bear in mind göz önünde bulundurmak v.
  • We also have to bear in mind the interinstitutional division of labour.
  • Kurumlar arası iş bölümünü de göz önünde bulundurmalıyız.
  • We have to bear in mind such matters as EU enlargement.
  • AB'nin genişlemesi gibi hususları göz önünde bulundurmalıyız.
  • The Member States must also bear in mind their responsibility.
  • Üye Devletler de kendi sorumluluklarını göz önünde bulundurmalıdır.
Show More (4)
bear in mind dikkate almak v.
  • We will soon see, and for our part, we will bear in mind any suggestions on this issue.
  • Yakında göreceğiz ve kendi adımıza bu konudaki her türlü öneriyi dikkate alacağız.
Show More (-2)
bear in mind aklında bulunsun expr.
  • Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer.
  • Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.
Show More (-2)