| 1 |
cake |
pasta |
n. |
|
- We have to show them how they too can make the cake as large as it can be.
- Onlara pastayı nasıl daha da büyütebileceklerini göstermeliyiz.
- I believe that would be the icing on the cake to conclude that important ceremony.
- Bu önemli töreni tamamlamanın pastanın üzerindeki krema olacağına inanıyorum.
- The problem is not that there is one cake to be shared between regions, as some would have us believe.
- Sorun, bazılarının bize inandırmak istediği gibi, bölgeler arasında paylaşılacak tek bir pastanın olması değildir.
- It seems a bit pointless simply to tag along to Johannesburg as a kind of icing on the cake.
- Johannesburg'a sadece pastanın üzerindeki krema olarak gitmek biraz anlamsız görünüyor.
- Everyone wants as large a slice as possible of this huge cake.
- Herkes bu büyük pastadan mümkün olduğunca büyük bir dilim istiyor.
- That is as it were the icing on the cake.
- Bu, pastanın üzerindeki krema gibi bir şey.
- I motion that you and me eat that entire icecream cake right now.
- Dondurmalı pastanın tamamını şimdi yiyelim derim.
- You can't have your cake and eat it too.
- Hem pastanı alıp hem de yiyemezsin.
- You can't have your cake and eat it too.
- Pastanı alıp onu da yiyemezsin.
- I motion that you and me eat that entire icecream cake right now.
- Sana ve bana o dondurmalı pastanın tamamını hemen yememizi öneriyorum.
- This cake is really delicious, isn't it?
- Bu pasta gerçekten lezzetli, değil mi?
- Tom said Mary was tempted to eat the last piece of cake, but left it for him.
- Tom, Mary'nin pastanın son dilimini yemek istediğini ama pastayı ona bıraktığını söyledi.
- Tom gave Mary the first piece of cake.
- Tom pastanın ilk dilimini Mary'e verdi.
- Tom brought a cake.
- Tom pasta getirdi.
- Tom shared his piece of cake with Mary.
- Tom pasta dilimini Mary ile paylaştı.
- Can I eat this cake?
- Bu pastayı yiyebilir miyim?
- Try some of this cake.
- Bu pastadan biraz deneyin.
- Did you tell Tom how good the cake was?
- Tom'a pastanın ne kadar güzel olduğunu söyledin mi?
- Tom is eating a cake.
- Tom pasta yiyor.
- How much does the cake cost?
- Pastanın fiyatı ne kadar?
- What color cake do you want?
- Ne renk pasta istiyorsun?
- I want a cake.
- Bir pasta istiyorum.
- Tom ate half the cake.
- Tom pastanın yarısını yedi.
- Tom ate three pieces of cake.
- Tom üç dilim pasta yedi.
- There isn't enough cake for everybody.
- Herkese yetecek kadar pasta yok.
- Could I get a little piece of that cake?
- Şu pastadan bir parça alabilir miyim?
- Mary promised to bake me a cake, but then she reneged.
- Mary bana pasta yapacağına söz verdi ama sonra vazgeçti.
- She divided the cake between the two.
- İki kişi arasında pastayı böldü.
- He eagerly finished up what was left of the cake.
- Pastadan kalanları hevesle bitirdi.
- Tom ate the whole cake by himself.
- Tom bütün pastayı tek başına yedi.
- What size cake do you need?
- Ne boyutta pastaya ihtiyacın var?
- She really likes cake.
- Pastayı çok seviyor.
- Children like cake.
- Çocuklar pastayı sever.
- May I eat this cake?
- O pastayı yiyebilir miyim?
- Tom went to the bakery to buy a cake.
- Tom pastaneye pasta almaya gitti.
- Tom cut the cake in half.
- Tom pastayı ikiye kesti.
- Daniel is making mango cake.
- Daniel mangolu pasta yapıyor.
- To whom will you give the first piece of cake?
- Pastanın ilk dilimini kime vereceksin?
- The cake is delicious.
- Pasta çok lezzetli.
- If you didn't eat the cake I made, then your sister did.
- Yaptığım pastayı sen yemediysen, o zaman kız kardeşin yedi.
- Tom's face lit up when he saw the cake Mary had made for his birthday.
- Mary'nin doğum günü için yaptığı pastayı gördüğünde Tom'un yüzü aydınlandı.
- She is fond of cake.
- Pastaya düşkündür.
- The child who ate almost all this cake must be very fat.
- Bu pastanın neredeyse hepsini yiyen çocuk çok şişman olmalı.
- Do you want a little cake?
- Küçük bir pasta ister misin?
- May I eat that cake?
- O pastadan yiyebilir miyim?
- Tom tasted the cake Mary made and said he didn't like the way it tasted.
- Tom, Mary'nin yaptığı pastayı tattı ve tadını beğenmediğini söyledi.
- I knew you'd like the cake that Tom baked.
- Tom'un yaptığı pastayı beğeneceğini biliyordum.
- I ate a quarter of the cake.
- Pastanın dörtte birini yedim.
- She doesn't eat cake because she doesn't want to put on any more weight.
- Pasta yemiyor çünkü daha fazla kilo almak istemiyor.
- Try the cake.
- Pastayı dene.
- I wasn't able to blow out all the candles on the cake.
- Pastadaki bütün mumları üfleyemedim.
- She tasted the cake to see if it was sweet enough.
- Yeterince tatlı olup olmadığını görmek için pastanın tadına baktı.
- The cake was very delicious.
- Pasta çok lezzetliydi.
- Tom cut the cake into two pieces.
- Tom pastayı iki parçaya böldü.
- Hanako likes cake a lot.
- Hanako pastayı çok seviyor.
- Tom ate the cake and drank the tea.
- Tom pasta yiyip çay içti.
- May I have another piece of cake?
- Bir dilim daha pasta alabilir miyim?
- She has a passion for cake.
- Pastaya karşı bir tutkusu var.
- Tom told Mary that the cake she baked tasted good.
- Tom, Mary'ye yaptığı pastanın tadının güzel olduğunu söyledi.
- He ate cake and drank tea.
- O pasta yedi ve çay içti.
- The cake I made was not eaten by you, it was eaten by your sister.
- Yaptığım pastayı sen yemedin, kız kardeşin yedi.
- Tom is eating cake now.
- Tom şu anda pasta yiyor.
- This is the best cake that I have ever eaten.
- Bu şimdiye kadar yediğim en iyi pasta.
- Tom ate cake.
- Tom pasta yedi.
- Tom doesn't know who baked the cake.
- Tom pastayı kimin pişirdiğini bilmiyor.
- Flour is the main ingredient in cakes.
- Un pastada ana malzemedir.
- You can have any cake on the table.
- Masadaki herhangi bir pastayı yiyebilirsin.
- I want a cake.
- Pasta istiyorum.
- I wasn't able to blow out all the candles on the cake.
- Pastadaki tüm mumları üfleyemedim.
- Mother divided the cake into eight pieces.
- Annem pastayı sekiz parçaya böldü.
- I didn't want any cake.
- Pasta istemedim.
- I want a piece of cake.
- Bir dilim pasta istiyorum.
- Won't you have another piece of cake?
- Bir parça pasta daha almayacak mısın?
- What kind of cake should I order for your birthday?
- Doğum günün için ne tür bir pasta sipariş etmeliyim?
- She really likes cake.
- O pastayı gerçekten sever.
- You want another slice of cake?
- Bir dilim daha pasta ister misin?
- My mother makes the best cakes in the world.
- Annem dünyanın en iyi pastalarını yapar.
- I'm glad I didn't eat the cake that Tom baked.
- Tom'un pişirdiği pastayı yemediğim için memnunum.
- Who cut the cake?
- Pastayı kim kesti?
- If you take a single piece of the cake, I'll give you hell.
- Eğer pastadan tek bir parça alırsan, sana cehennemi yaşatırım.
- Tom wasn't able to blow out all the candles on the cake.
- Tom pastadaki mumların hepsini üfleyemedi.
- The cake is ready to come out of the oven.
- Pasta fırından çıkmaya hazır.
- We must have two ounces of vanilla to make this cake.
- Bu pastayı yapmak için iki ons vanilyamız olmalı.
- I didn't like either of the cakes.
- Pastaların ikisini de beğenmedim.
- Now Tom is eating cake.
- Şimdi Tom pasta yiyor.
- This is the best cake that I've ever eaten.
- Bu şimdiye kadar yediğim en güzel pasta.
- Tom offered me a piece of cake.
- Tom bana bir parça pasta önerdi.
- Mother divided the cake into three parts.
- Anne pastayı üç parçaya böldü.
- This cake is made of the finest ingredients.
- Bu pasta en iyi malzemelerden yapılır.
- Their cakes are good.
- Pastaları güzel.
- This cake is delicious.
- Bu pasta çok lezzetli.
- Who wants another piece of cake?
- Kim bir dilim daha pasta ister?
- I want the bigger cake.
- Daha büyük bir pasta istiyorum.
- I didn't want any cake.
- Hiç pasta istemedim.
- You need to try this cake.
- Bu pastayı denemen gerek.
- Would anyone like another piece of cake?
- Bir dilim daha pasta isteyen var mı?
- They decorated the cake.
- Pastayı süslediler.
- Tom bought a cake for dessert.
- Tom tatlı olarak pasta aldı.
- Tom is eating cake, isn't he?
- Tom pasta yiyor, değil mi?
- You've already had cake.
- Zaten pasta yedin.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
- Doğum gününde ona bir sürpriz yapmak için harika bir pasta hazırladım.
- We made you a cake.
- Biz size bir pasta yaptık.
- She's a professional cake decorator.
- O profesyonel bir pasta dekoratörü.
- There isn't enough cake for everyone.
- Herkes için yeterince pasta yok.
- Tom went to the bakery to buy a cake.
- Tom pasta almak için fırına gitti.
- What is this cake called?
- Bu pastaya ne deniyor?
- That cake is really tasty!
- Bu pasta gerçekten lezzetli!
- She ate a fourth of the cake.
- Pastanın dörtte birini yedi.
- Tom is eating a cake.
- Tom bir pasta yiyor.
- You can have any cake on the table.
- Masada, istediğiniz pastayı yiyebilirsiniz.
- That cake was delicious.
- Pasta çok lezzetliydi.
- Let's eat cake.
- Hadi pasta yiyelim.
- Who made this cake?
- Bu pastayı kim yaptı?
- I can't wait to eat the cake.
- Ben pastayı yemek için sabırsızlanıyorum.
- Thanks for the cake.
- Pasta için teşekkürler.
- Tom made Mary a cake for her party.
- Tom, Mary'ye partisi için bir pasta yaptı.
- The godmother baked a delicious cake.
- Vaftiz annesi lezzetli bir pasta yaptı.
- Mary decorated the cake.
- Mary pastayı süsledi.
- The cake tastes good.
- Pastanın tadı güzel.
- The cake is shaped like a tree.
- Pasta ağaç şeklinde.
- Pharamp cut the cake in two.
- Pharamp pastayı ikiye böldü.
- Tom is eating cake.
- Tom pasta yiyor.
- Will there be a cake?
- Pasta olacak mı?
- I like eating cake.
- Pasta yemeyi seviyorum.
- My mother is slicing the cake into eight pieces.
- Annem pastayı sekiz parçaya bölüyor.
- She likes cake a whole lot.
- Pastayı çok sever.
- She divided the cake into five pieces.
- Pastayı beş parçaya böldü.
- Help yourselves to some cake.
- Pastadan biraz alsanıza.
- Have a little of this cake.
- Bu pastadan biraz alın.
- Did Tom eat the whole cake?
- Tom bütün pastayı yedi mi?
- Cut the cake with a knife.
- Pastayı bir bıçakla kes.
- You need to try this cake.
- Bu pastayı denemelisin.
- All of the cake is gone.
- Pastanın hepsi bitti.
- This is the best cake that I've ever eaten.
- Bu şimdiye kadar yediğim en iyi pasta.
- Why not try some of this cake?
- Neden bu pastadan biraz denemiyorsunuz?
- Please help yourself to the cake.
- Lütfen pastadan alın.
- Tom's face lit up when he saw the cake Mary had made for his birthday.
- Mary'nin doğum günü için yaptığı pastayı görünce Tom'un yüzü aydınlandı.
- Mother divided the cake into three parts.
- Annem pastayı üç parçaya böldü.
- I ate a quarter of the cake.
- Ben pastanın dörtte birini yedim.
- Tom baked Mary a cake for her party.
- Tom, Mary'nin partisi için pasta yaptı.
- Have you ever eaten this kind of cake before?
- Daha önce hiç böyle bir pasta yedin mi?
- The cake was all eaten up before I got home.
- Ben eve gelmeden önce pastanın hepsi yenmişti.
- Tom has eaten cake.
- Tom pasta yedi.
- Tom ate half the cake by himself.
- Tom tek başına pastanın yarısını yedi.
- Divide the cake between you two.
- Pastayı ikiniz arasında bölüştürün.
- Tom cut the cake with the new knife Mary had given him.
- Tom pastayı Mary'nin ona verdiği yeni bıçakla kesti.
- She doesn't eat cake because she doesn't want to put on any more weight.
- O daha fazla kilo almak istemediği için pasta yemez.
- The cake smells good.
- Pasta güzel kokuyor.
- Are you the one who baked this cake?
- Bu pastayı pişirmiş olan sen misin?
- I want to eat some cake first.
- Ben ilk önce biraz pasta yemek istiyorum.
- The cake that Tom baked looked really delicious.
- Tom'un pişirdiği pasta çok lezzetli görünüyordu.
- That cake is delicious.
- Bu pasta çok lezzetli.
- I burned the cake.
- Pastayı yaktım.
- If they don't have bread, let them eat cake.
- Onların ekmekleri yoksa, pasta yesinler.
- She divided the cake between the two.
- Pastayı ikisi arasında paylaştırdı.
- Did you make a cake?
- Pasta mı yaptın?
- Children love cakes.
- Çocuklar pastayı sever.
- I won't be able to blow out all the candles on the cake.
- Pastadaki bütün mumları üfleyemeyeceğim.
- If there's no bread, just eat the cake.
- Ekmek yoksa, sadece pasta yiyin.
- The cake should be done soon.
- Pasta yakında bitecek.
- You have not eaten the cake yet.
- Henüz pastayı yemedin.
- Is that cake?
- Pasta mı o?
- Let's cut the cake now.
- Pastayı şimdi keselim.
- I baked Tom a cake.
- Tom'a pasta pişirdim.
- Who wants to cut the cake?
- Pastayı kim kesmek istiyor?
- Tom and Mary ate the whole cake by themselves.
- Tom ve Mary bütün pastayı kendi başlarına yediler.
- You may take either half of the cake.
- Pastanın her iki yarısını da alabilirsiniz.
- We made you a cake.
- Sana pasta yaptık.
- Would you care for some more cake?
- Biraz daha pasta ister misin?
- Who burned the cake?
- Pastayı kim yakmış?
- I ate your piece of cake.
- Senin pasta dilimini yedim.
- She divided the cake into six pieces.
- Pastayı altı parçaya böldü.
- My wife made me a delicious apple cake.
- Karım bana nefis bir elmalı pasta yaptı.
- Would anybody like another piece of cake?
- Bir dilim daha pasta isteyen var mı?
- That cake looks good.
- Pasta güzel görünüyor.
- I ate a quarter of a cake.
- Pastanın dörtte birini yedim.
- There isn't enough cake for everybody.
- Herkes için yeterince pasta yok.
- Tom will eat cake.
- Tom pasta yiyecek.
- The cake that Tom baked should taste OK.
- Tom'un pişirdiği pastanın tadı iyi olmalı.
- I'd like to have cake for dessert.
- Tatlı olarak, pasta istiyorum.
- Can I offer you another piece of cake?
- Sana bir parça daha pasta ikram edebilir miyim?
- The cake that Tom made didn't taste good.
- Tom'un yaptığı pastanın tadı güzel değildi.
- Help yourself to the cake.
- Pastaya buyurun.
- She shared her piece of cake with me.
- Bir parça pastasını benimle paylaştı.
- This is the best cake that I've ever eaten.
- Bu yediğim en iyi pasta.
- Tom lit the candles on the cake.
- Tom pastanın üzerindeki mumları yaktı.
- This cake is for Tom.
- Bu pasta Tom için.
- You've already eaten the cake?
- Pastayı çoktan yedin mi?
- Please cut the cake with a knife.
- Lütfen pastayı bıçakla kes.
- Won't you have some cake?
- Biraz pasta almayacak mısın?
- I hate cake.
- Pastadan nefret ederim.
- I hope Tom likes the cake I baked for him.
- Umarım Tom onun için yaptığım pastayı beğenir.
- The cake is ready to eat.
- Pasta yemeye hazır.
- This cake isn't half bad.
- Bu pasta fena olmamış.
- I like eating cake.
- Ben pasta yemeği severim.
- Mary ate a quarter of the cake.
- Mary çeyrek pasta yedi.
- I know the girl who is making cakes.
- Pasta yapan kızı tanıyorum.
- I don't know who made the cake.
- Pastayı kimin yaptığını bilmiyorum.
- Everyone wanted a piece of the cake.
- Herkes pastadan bir parça istedi.
- Would anybody like another piece of cake?
- Bir parça daha pasta isteyen var mı?
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
- Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- I saw my mother hiding the cake.
- Annemin pastayı sakladığını gördüm.
- Please help yourselves to some more cake.
- Lütfen biraz daha pasta alın.
- Tom will have eaten cake.
- Tom pasta yemiş olacak.
- Who ate up the cake?
- Pastayı kim yedi?
- Tom brought a cake.
- Tom pasta getirmiş.
- She is buying a cake in the bakery.
- O, fırından bir pasta satın alıyor.
- May I eat another piece of cake?
- Bir dilim daha pasta yiyebilir miyim?
- Did you taste this cake?
- Bu pastanın tadına baktın mı?
- I'm glad I didn't eat the cake that Tom baked.
- Tom'un pişirdiği pastayı yemediğim için mutluyum.
- Tom cut the cake in half.
- Tom pastayı ikiye böldü.
- Tom ate half the cake by himself.
- Tom pastanın yarısını tek başına yedi.
- Tom put the cake in the oven.
- Tom pastayı fırına koydu.
- How was this cake made?
- Bu pasta nasıl yapıldı?
- Do you like cake?
- Pasta sever misiniz?
- Help yourselves to some cake.
- Pastadan alın biraz.
- He blew out the candles on the cake.
- Pastadaki mumları üfledi.
- What size of cake do you like?
- Ne büyüklükte pasta istersin?
- Dan didn't even eat the cake.
- Dan pastayı yememişti bile.
- I need to check on the cake.
- Pastayı kontrol etmem gerekiyor.
- Do you want a slice of cake?
- Bir dilim pasta ister misin?
- There's a cake inside the box.
- Kutunun içinde pasta var.
- What a tasty cake!
- Ne lezzetli bir pasta!
- Tom has been eating cake.
- Tom pasta yiyor.
- Have you eaten the cake yet?
- Henüz pastayı yemedin mi?
- I wonder who brought the cake.
- Pastayı kimin getirdiğini merak ediyorum.
- What kind of cake do you like?
- Ne tür pasta seversin?
- She has a passion for cake.
- Onun pasta tutkusu var.
- The cake was delicious.
- Pasta çok lezzetliydi.
- Could I get a little piece of that cake?
- O pastadan bir parça alabilir miyim?
- She is buying a cake in the bakery.
- Pastaneden pasta alıyor.
- Divide the cake among the three of you.
- Pastayı üçünüz arasında bölüştürün.
- Tom baked Mary a cake.
- Tom, Mary'ye pasta yaptı.
- Thank you for the cake.
- Pasta için teşekkür ederim.
- Why not try some of this cake?
- Neden bu pastadan biraz denemiyorsun?
- The godmother baked a delicious cake.
- Vaftiz annesi nefis bir pasta yaptı.
- This cake is sweet.
- Bu pasta tatlı.
- You didn't eat the cake I made; your sister did.
- Yaptığım pastayı sen yemedin, kız kardeşin yedi.
- You're in trouble if you ate that cake!
- O pastayı yersen başın belaya girer!
- Thank you for the cake.
- Pasta için teşekkürler.
- It's time for cake.
- Pasta zamanı.
- Have you ever eaten this kind of cake before?
- Daha önce hiç bu tür pasta yedin mi?
- How many pieces of cake did Tom eat?
- Tom kaç dilim pasta yedi?
- You have to share the cake equally.
- Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- Do not eat too much cake.
- Çok fazla pasta yeme.
- She's dying for that cake.
- O pastaya içi gidiyor.
- I hope Tom leaves a piece of cake for me.
- Umarım Tom bana da bir dilim pasta bırakır.
- Please have some cake.
- Lütfen biraz pasta ye.
- Mother is making him a cake.
- Annem ona pasta yapıyor.
- I can't wait to eat the cake.
- Pastayı yemek için sabırsızlanıyorum.
- The cake is ready to be decorated.
- Pasta dekore edilmeye hazır.
- Tom is eating cake now.
- Tom şimdi pasta yiyor.
- May I eat this cake?
- Bu pastayı yiyebilir miyim?
- The cake is tasty.
- Pasta çok lezzetli.
- The boy cut the cake in two.
- Çocuk, pastayı ikiye kesti.
- Please help yourself to these cakes.
- Lütfen bu pastalara buyurun.
- The cake is a lie.
- Pasta yalanmış.
- Tom ate a piece of the cake.
- Tom pastadan bir parça yedi.
- Tom baked the cake and Mary iced it.
- Tom pastayı pişirdi ve Mary de kremasını yaptı.
- You're in trouble if you ate that cake!
- O pastayı yediysen başın belada!
- Is the cake ready?
- Pasta hazır mı?
- The cakes may be sold out soon.
- Pastalar yakında tükenebilir.
- Tom cut the cake into two pieces.
- Tom pastayı ikiye böldü.
- The best cakes that I have ever eaten are those that my mother baked.
- Yediğim en güzel pastalar annemin yaptığı pastalardı.
- The gorgeous cake made my mouth water.
- Muhteşem pasta, ağzımı sulandırdı.
- What size cake do you need?
- Hangi boy pastaya ihtiyacın var?
- This cake isn't half bad.
- Bu pasta hiç fena değil.
- I need to check on the cake.
- Pastayı kontrol etmem lazım.
- I'll get my mother to bake us a cake.
- Anneme bize pasta yapmasını söyleyeceğim.
- I'm going to eat some cake.
- Biraz pasta yiyeceğim.
- Pharamp cut the cake in two.
- Pharamp pastayı ikiye kesti.
- Tom divided the cake into eight pieces.
- Tom pastayı sekiz parçaya böldü.
- Please help yourself to some cake.
- Pastaya buyurun lütfen.
- I made this cake.
- Bu pastayı ben yaptım.
- That cake is delicious.
- O pasta çok lezzetlidir.
- Tom is going to eat cake.
- Tom pasta yiyecek.
- Try some of this cake.
- Bu pastadan biraz dene.
- The cake is cooling on the counter.
- Pasta tezgahta soğuyor.
- Tom knows you didn't eat the cake he baked for you.
- Tom senin için pişirdiği pastayı yemediğini biliyor.
- Who wants a bit of cake?
- Kim biraz pasta ister?
- You have not eaten the cake yet.
- Pastayı henüz yemedin.
- The cake is a lie.
- Pasta bir yalandır.
- There will be a cake.
- Pasta olacak.
- How much cake is left?
- Ne kadar pasta kaldı?
- Have you eaten the cake yet?
- Pastayı yemedin mi?
- Who wants to cut the cake?
- Pastayı kim kesmek ister?
- I've got a cake in the oven.
- Fırında bir pastam var.
- Tom admitted that he didn't eat the cake that his girlfriend had baked for him.
- Tom, kız arkadaşının onun için pişirdiği pastayı yemediğini itiraf etti.
- If they don't have bread, let them eat cake.
- Ekmekleri yoksa, bırak pasta yesinler.
- I like cake.
- Pasta severim.
- Tom continually eats cake.
- Tom devamlı olarak pasta yiyor.
- Have a little of this cake.
- Pastadan bir parça al.
- I'd like a piece of cake.
- Bir dilim pasta istiyorum.
- How much cake did you eat?
- Ne kadar pasta yedin?
- You'd better not eat that cake!
- O pastayı yemesen iyi olur!
- I hate cake.
- Pastadan nefret ediyorum.
- Tom will have eaten cake.
- Tom pasta yemiş olacaktır.
- I don't want any cake.
- Hiç pasta istemiyorum.
- No one ate the cake.
- Kimse pastayı yemedi.
- The cake that Tom baked was delicious.
- Tom'un pişirdiği pasta çok lezzetliydi.
- Please help yourselves to some more cake.
- Pastadan biraz daha alın lütfen.
- I was fond of cake.
- Pastaya düşkündüm.
- She wanted a piece of cake, but there was none left.
- O bir dilim pasta istedi, ama hiçbiri kalmamıştı.
- Please help yourself to more cake.
- Lütfen biraz daha pasta alın.
- Who wants a piece of cake?
- Kim bir parça pasta ister?
- Mother divided the cake into eight pieces.
- Anne pastayı sekiz parçaya böldü.
- I'd like a little bit of cake.
- Ben birazcık pasta istiyorum.
- The cake was made in a 3D food printer.
- Pasta 3 boyutlu bir gıda yazıcısında yapıldı.
- Tom brought a cake.
- Tom bir pasta getirdi.
- The child who ate almost all this cake must be very fat.
- Bu pastanın neredeyse tamamını yiyen çocuk çok şişman olmalı.
- Tom put the cake on a platter.
- Tom pastayı tabağa koydu.
- The cake looks delicious.
- Pasta çok lezzetli görünüyor.
- He eagerly finished up what was left of the cake.
- Pastadan artanları hapır hupur bitirdi.
- They ate up all the cake.
- Bütün pastayı yediler.
- Are you the one who baked this cake?
- Bu pastayı yapan sen misin?
- This is the best cake that I have ever eaten.
- Bu şimdiye kadar yediğim en güzel pasta.
- Who brought the cake?
- Pastayı kim getirdi?
- The cakes may be sold out soon.
- Pastalar kısa sürede satılabilir.
- Who ate my cake that I'd put in the fridge?
- Buzdolabına koyduğum pastamı kim yedi?
- They ate up all the cake.
- Onlar bütün pastayı yediler.
- Hanako likes cake very much.
- Hanako pastayı çok seviyor.
- No one can bake apple cake better than Emily.
- Kimse Emily'den daha iyi elmalı pasta yapamaz.
- She knows how to bake cakes.
- Nasıl pasta yapılacağını biliyor.
- Did you try the cake that Tom baked?
- Tom'un pişirdiği pastayı denedin mi?
- The cake that Tom made didn't taste good.
- Tom'un yaptığı pastanın tadı iyi değildi.
- I love cake.
- Pastaya bayılırım.
- What kind of cake is this?
- Ne tür bir pasta bu?
- We forgot to buy cake!
- Pasta almayı unuttuk!
- Set the cake out on the table.
- Pastayı masaya koyun.
- If there's no bread, just eat the cake.
- Eğer ekmek yoksa, sadece pastayı ye.
- I saw my mother hide the cake.
- Annemin pastayı sakladığını gördüm.
- Tom didn't know Mary had eaten the whole cake by herself.
- Tom, Mary'nin bütün pastayı kendi başına yediğini bilmiyordu.
- The cake is still in the oven.
- Pasta hâlâ fırında.
- Will you have some more cake?
- Biraz daha pasta alır mısın?
- You've already eaten the cake?
- Sen zaten pastayı yedin mi?
- What is this cake called?
- Bu pastanın adı ne?
- Tom ate the whole cake by himself.
- Tom tek başına bütün pastayı yedi.
- The piece of cake Tom gave me was so big that I couldn't eat it all.
- Tom'un bana verdiği pasta o kadar büyüktü ki hepsini yiyemedim.
- There isn't enough cake for everyone.
- Herkese yetecek kadar pasta yok.
- Tom tasted the cake.
- Tom pastanın tadına baktı.
- Would you like to taste this yummy cake?
- Bu nefis pastanın tadına bakmak ister misiniz?
- This cake is good.
- Bu pasta güzel.
- This cake tastes too sweet for me.
- Bu pastanın tadı benim için çok tatlı.
- Hanako really likes cake.
- Hanako pastayı gerçekten seviyor.
- I love cake.
- Pastayı seviyorum.
- This cake isn't that good.
- Bu pasta o kadar da iyi değil.
- Tom saved a piece of cake for Mary.
- Tom, Mary için bir dilim pasta ayırdı.
- You'd better not have eaten the cake.
- Pastayı yemesen iyi olur.
- Do you want half of this cake?
- Bu pastanın yarısını ister misin?
- Christmas gingerbread, also called honey cake, is a traditional German dessert.
- Zencefilli Noel kurabiyesi ya da diğer adıyla ballı pasta, geleneksel bir Alman tatlısıdır.
- Tom wasn't able to blow out all the candles on the cake.
- Tom pastadaki tüm mumları üfleyip söndüremedi.
- Only the icing is missing from the cake.
- Pastanın sadece kreması eksik.
- I don't know who made this cake.
- Bu pastayı kimin yaptığını bilmiyorum.
- My mother divided the cake into eight pieces.
- Annem pastayı sekiz parçaya böldü.
- I want a bit of cake.
- Biraz pasta istiyorum.
- Tom put the cake on a platter.
- Tom pastayı bir tabağa koydu.
- What size of cake do you like?
- Hangi boyutta pastadan hoşlanırsınız?
- Tom and Mary ate the whole cake by themselves.
- Tom ve Mary tek başlarına bütün pastayı yediler.
- Tom tasted the cake Mary made and said he didn't like the way it tasted.
- Tom, Mary'nin yaptığı pastanın tadına baktı ve tadını beğenmediğini söyledi.
- I'll keep this cake for myself.
- Bu pastayı kendime saklayacağım.
- I saw the cake you made.
- Yaptığın pastayı gördüm.
- He gave me an orange in exchange for a piece of cake.
- O bana bir parça pastaya karşılık bir portakal verdi.
- This is the last piece of cake.
- Bu pastanın son parçası.
- To have one's cake and eat it too.
- Birinin pastasına sahip olmak ve onu da yemek.
- How much cake did Tom eat?
- Tom ne kadar pasta yedi?
- Set the cake out on the table.
- Pastayı masaya koy.
- She's a professional cake decorator.
- O bir profesyonel pasta dekoratörüdür.
- Have some cake.
- Biraz pasta ye.
- I hope that Tom leaves a piece of cake for me.
- Umarım Tom bana da bir dilim pasta bırakır.
- Please help yourself to some more cake.
- Lütfen, biraz daha pasta buyurun.
- My cake fell while it was baking.
- Pastam pişerken düştü.
- She cut a cake in two.
- O pastayı ikiye kesti.
- Would you like another piece of cake?
- Bir dilim daha pasta ister misiniz?
- It's OK to eat the rest of the cake if you want.
- İsterseniz pastanın geri kalanını da yiyebilirsiniz.
- I won't be able to blow out all the candles on the cake.
- Pastadaki mumların hepsini üfleyemeyeceğim.
- You have already eaten the cake.
- Pastayı çoktan yedin.
- I'll get Tom to buy us a cake.
- Tom'a bize pasta almasını söyleyeceğim.
- The boy cut the cake in two.
- Çocuk, pastayı ikiye böldü.
- Tom didn't know Mary had eaten the whole cake by herself.
- Tom, Mary'nin bütün pastayı tek başına yediğini bilmiyordu.
- She loves cake.
- Pastaya bayılır.
- Please help yourself to the cake.
- Lütfen pastaya buyrun.
- The blueberry cake he made was delicious.
- Yaptığı yaban mersinli pasta lezzetliydi.
- She cut a cake in two.
- Pastayı ikiye böldü.
- I thought we were going to have cake for dessert.
- Tatlı olarak pasta yiyeceğimizi sanıyordum.
- Mary gave Tom the first piece of cake.
- Mary pastanın ilk dilimini Tom'a verdi.
- The cake looks delicious.
- Pasta lezzetli görünüyor.
- She's dying for that cake.
- O pasta için ölüyor.
- Tom ate the cake and drank the tea.
- Tom pastayı yedi ve çayı içti.
- Do you want some cake, too?
- Sen de biraz pasta ister misin?
- Tom baked Mary a cake for her birthday.
- Tom, Mary'nin doğum günü için pasta yaptı.
- The cake is in the kitchen.
- Pasta mutfakta.
- Cut the cake with a knife.
- Pastayı bıçakla kes.
- I wonder who bought the cake.
- Pastayı kimin aldığını merak ediyorum.
- It is a good cake.
- İyi bir pasta.
- The cake is in the oven now and it should be ready to come out in about ten minutes.
- Pasta şimdi fırında ve yaklaşık on dakika içinde dışarı çıkmaya hazır olmalı.
- Mary ate a quarter of the cake.
- Mary pastanın dörtte birini yedi.
- Did you tell Tom how good the cake was?
- Pastanın ne kadar iyi olduğunu Tom'a söyledin mi?
- I like neither of the cakes.
- Pastaların ikisini de sevmiyorum.
- You really should try this cake.
- Bu pastayı gerçekten denemelisin.
- Tom blew out all the candles on the cake.
- Tom pastanın üzerindeki bütün mumları üfledi.
- That cake is really tasty!
- Bu pasta gerçekten çok lezzetli!
- He baked her a red cake shaped like a heart.
- Ona kalp şeklinde kırmızı bir pasta yaptı.
- Tom ate a piece of the cake that Mary baked.
- Tom, Mary'nin pişirdiği pastadan bir parça yedi.
- What a big cake!
- Ne büyük bir pasta!
- Will he eat the whole cake?
- Bütün pastayı yiyecek mi?
- There's a cake inside the box.
- Kutunun içinde bir pasta var.
- I was going to have cake for dessert, but I changed my mind.
- Tatlı olarak pasta yiyecektim ama fikrimi değiştirdim.
- She cut the cake in two.
- Pastayı ikiye böldü.
- Since she doesn't want to put on any more weight, she doesn't eat cake.
- Daha fazla kilo almak istemediği için pasta yemiyor.
- She made me a cake.
- Bana bir pasta yaptı.
- My mother is making my father a cake.
- Annem babama pasta yapıyor.
- I don't want any cake.
- Pasta istemiyorum.
- Don't cut the cake with a knife.
- Pastayı bıçakla kesmeyin.
- He ate a quarter of the cake.
- O pastanın çeyreğini yedi.
- Tom cut his sister a piece of cake.
- Tom kız kardeşine bir parça pasta kesti.
- The cake is ready.
- Pasta hazır.
- Children love cake.
- Çocuklar pastayı sever.
- Can I have another piece of cake?
- Bir dilim daha pasta alabilir miyim?
- I didn't bake you a cake.
- Sana bir pasta pişirmedim.
- Tom baked the cake and Mary iced it.
- Tom pastayı yaptı, Mary de kremasını.
- Whether you like it or not, either I bake the cake or no one will!
- Hoşunuza gitsin ya da gitmesin, pastayı ya ben yaparım ya da kimse yapmaz!
- We need flour, sugar and eggs to make this cake.
- Bize bu pastayı yapmak için un, şeker ve yumurta gerekir.
- It was not you who ate the cake I made, it was your sister.
- Yaptığım pastayı sen yemedin, kız kardeşin yedi.
- Who baked this cake?
- Bu pastayı kim yaptı?
- Let's eat cake.
- Pasta yiyelim.
- The cake was made in a 3D food printer.
- Pasta 3D gıda yazıcısında yapıldı.
- The godmother baked a delicious cake.
- Büyükanne lezzetli bir pasta pişirdi.
- Divide the cake among you three.
- Üçünüz arasında pastayı bölüştürün.
- Tom admitted that he didn't eat the cake that his girlfriend had baked for him.
- Tom onun kız arkadaşının onun için pişirdiği pastayı yemediğini itiraf etti.
- I didn't bake you a cake.
- Sana pasta yapmadım.
- It is a good cake.
- O, İyi bir pasta.
- Do you know where the cake is?
- Pastanın nerede olduğunu biliyor musun?
- She baked bread and cakes in the oven.
- O, ekmeği ve pastaları fırında pişirdi.
- She cut the cake in two.
- O, pastayı ikiye kesti.
- Cutting a cake into equal pieces is rather difficult.
- Bir pastayı eşit parçalara bölmek oldukça zordur.
- Help yourself to the cake, please.
- Pastadan alın, lütfen.
- Your cake is very delicious.
- Pastan çok lezzetli.
- I also like cake.
- Pastayı da severim.
- I saw my mother hiding the cake.
- Annemi pastayı saklarken gördüm.
- Tom got the last piece of cake.
- Tom pastanın son parçasını aldı.
- May I eat that cake?
- O pastayı yiyebilir miyim?
- Tom gave Mary the first piece of cake.
- Tom pastanın ilk parçasını Mary'ye verdi.
- He blew out the candles on the cake.
- Pastanın üzerindeki mumları üfledi.
- I tasted the cake she cooked.
- Pişirdiği pastanın tadına baktım.
- We are baking carrot cake.
- Biz havuçlu pasta pişiriyoruz.
- We should save some cake for Tom.
- Tom için biraz pasta ayırmalıyız.
- The cake tastes good.
- Pastanın güzel tadı var.
- It was not you who ate the cake I made, it was your sister.
- Yaptığım pastayı yiyen sen değildin, kız kardeşindi.
- She made him a cake for his party.
- Partisi için ona pasta yaptı.
- That cake looks good.
- O pasta iyi görünüyor.
- That cake was really good.
- Pasta gerçekten güzeldi.
- I'll keep this cake for myself.
- Bu pastayı kendim için ayıracağım.
- It is a good cake.
- Güzel bir pasta.
- I'll get my mother to bake us a cake.
- Anneme bize bir pasta pişirteceğim.
- Please eat some cake.
- Lütfen biraz pasta yiyin.
Show More (452)
|
| 2 |
cake |
kek |
n. |
|
- Most of it comes from America, Argentina and Brazil in the form of soya cake.
- Çoğu Amerika, Arjantin ve Brezilya'dan soya keki şeklinde gelmektedir.
- If the free market strikes, cheese, wine, mustard, vinegar and cake will soon no longer come from the region of origin.
- Eğer serbest piyasa başlarsa, peynir, şarap, hardal, sirke ve kek artık menşe bölgesinden gelmeyecek.
- I ate a whole coffee cake last night.
- Dün akşam kocaman bir kek yedim.
- My cake fell while it was baking.
- Kekim pişerken düştü.
- I'd like to buy half a cake.
- Yarım kek almak istiyorum.
- He was seen to eat a piece of cake secretly.
- O gizlice bir parça kek yerken görüldü.
- Tom brought a cake.
- Tom bir kek getirdi.
- Who wants cake?
- Kim kek istiyor?
- Did you try the cake that Tom baked?
- Tom'un pişirdiği keki denedin mi?
- I helped myself to a piece of cake.
- Bir parça kek aşırdım.
- He gave me an orange in exchange for a piece of cake.
- Bir parça kek karşılığında bana bir portakal verdi.
- I ate your piece of cake.
- Senin kekini yedim.
- I helped myself to a piece of cake.
- Kendime bir parça kek aldım.
- Please help yourself to some more cake.
- Lütfen, biraz daha kek alın.
- I ate a quarter of a cake.
- Ben kekin dörtte birini yedim.
- Who cut the cake?
- Keki kim kesti?
- Tom tasted the cake.
- Tom kekin tadına baktı.
- Can I tempt you to try another piece of cake?
- Bir parça kek daha alır mısınız?
- This cake is for Tom.
- Bu kek Tom için.
- Who made this cake?
- Bu keki kim yaptı?
- Tom divided the cake into eight pieces.
- Tom keki sekiz parçaya böldü.
- No one ate the cake.
- Kimse keki yemedi.
- May I have another piece of cake?
- Bir parça kek daha alabilir miyim?
- The cake is shaped like a tree.
- Kek ağaç şeklinde.
- Mary is baking a cake.
- Mary kek pişiriyor.
- All of the cake is gone.
- Kekin hepsi bitti.
- Tom saved a piece of cake for Mary.
- Tom, Mary için bir parça kek sakladı.
- After taking the cake out of the oven, allow it to cool.
- Keki fırından çıkardıktan sonra soğumaya bırakın.
- Tom put the cake in the oven.
- Tom keki fırına koydu.
- If you wanted more cake, all you had to do was ask.
- Eğer daha fazla kek istiyorsan, tek yapman gereken istemekti.
- Tom didn't even eat any cake.
- Tom kek bile yemedi.
- She loves cake.
- O, keki sever.
- The cake was delicious.
- Kek lezzetliydi.
- Why don't we make a blackberry cake?
- Neden böğürtlenli kek yapmıyoruz?
- I hope Tom leaves a piece of cake for me.
- Umarım Tom benim için bir parça kek bırakır.
- How much cake did you eat?
- Ne kadar kek yedin?
- Tom continually eats cake.
- Tom sürekli kek yiyor.
- Would you care for some more cake?
- Biraz daha kek ister misiniz?
- Tips to bake a cake.
- Kek pişirmek için ipuçları.
- Will you eat a little cake?
- Biraz kek yer misin?
- Since she doesn't want to put on any more weight, she doesn't eat cake.
- O daha fazla kilo almak istemediği için kek yemez.
- I burned the cake.
- Keki yaktım.
- Who ate my cake that I'd put in the fridge?
- Buzdolabına koyduğum kekimi kim yedi?
- Do you want some more cake?
- Biraz daha kek ister misin?
- This cake isn't that good.
- Bu kek o kadar iyi değil.
- I want a bit of cake.
- Biraz kek istiyorum.
- There were two pieces of cake.
- İki parça kek vardı.
- You may take either half of the cake.
- Kekin herhangi bir yarısını alabilirsin.
- This cake is really delicious, isn't it?
- Bu kek gerçekten lezzetli, değil mi?
- The cake that Tom baked looked really delicious.
- Tom'un pişirdiği kek gerçekten lezzetli görünüyordu.
- I tried a piece of cake and it was delicious.
- Bir parça kek denedim ve çok lezzetliydi.
- She wanted a piece of cake, but there was none left.
- Bir parça kek istedi ama hiç kalmamıştı.
- This cake tastes too sweet for me.
- Bu kekin tadı benim için çok şekerli.
- Tom doesn't know who baked the cake.
- Tom keki kimin pişirdiğini bilmiyor.
- Please help yourself to more cake.
- Lütfen biraz daha kek al.
- With flour, milk and an egg, one can bake a cake.
- Biri un, süt ve yumurtayla kek yapabilir.
- We must have two ounces of vanilla to make this cake.
- Bu keki yapmak için iki ons vanilya almalıyız.
- This cake is delicious.
- Bu kek lezzetli.
- My mother is slicing the cake into eight pieces.
- Annem keki sekiz dilime bölüyor.
- There isn't any cake left.
- Hiç kek kalmadı.
- What kind of cake is this?
- Bu ne tür kek?
- Tom ate the last piece of cake.
- Tom son kek parçasını yedi.
- Do you want a slice of cake?
- Bir dilim kek ister misin?
- Tom is baking a cake, isn't he?
- Tom bir kek pişiriyor, değil mi?
- Tom may want to eat some cake.
- Tom biraz kek yemek isteyebilir.
- The last piece of cake was eaten by Tom.
- Son kek parçası Tom tarafından yendi.
- I want to eat some cake.
- Biraz kek yemek istiyorum.
- I took the cake out of the oven too early.
- Keki fırından çok erken çıkardım.
- This cake is very sweet.
- Bu kek çok tatlı.
- Today, Mom has made an apricot cake.
- Bugün annem kayısılı kek yaptı.
- Won't you have some cake?
- Biraz kek almaz mısınız?
- Marie reluctantly takes another piece of cake.
- Marie isteksizce bir parça daha kek alır.
- Will you have some more cake?
- Biraz daha kek alır mısınız?
- I saw the cake you made.
- Yaptığın keki gördüm.
- You have already eaten the cake.
- Sen zaten kek yedin.
- I have a cake in the oven.
- Fırında kek var.
- The last piece of cake was eaten by Tom.
- Son kek parçasını Tom yedi.
- Would anybody like another piece of cake?
- Bir dilim daha kek isteyen var mı?
- When was the last time you baked a cake?
- En son ne zaman bir kek pişirdin?
- Won't you have another piece of cake?
- Bir dilim daha kek almaz mısın?
- May I eat that cake?
- O keki yiyebilir miyim?
- Tom thought I ate his piece of cake.
- Tom onun kekini yediğimi sandı.
- I want some cake.
- Biraz kek istiyorum.
- We left him some cake.
- Biz ona biraz kek bıraktık.
- She shared her piece of cake with me.
- O, kek parçasını benimle paylaştı.
- Please eat some cake.
- Lütfen biraz kek ye.
- At the same time, I baked a cake.
- Aynı zamanda bir kek pişirdim.
- How about another piece of cake?
- Bir parça daha keke ne dersin?
- Would you like some more cake?
- Biraz daha kek ister misiniz?
- I was baking a cake.
- Kek yapıyordum.
- Tom baked a cake for Mary's birthday.
- Tom Mary'nin doğum günü için fırında kek yaptı.
- She is fond of cake.
- O kek seviyor.
- Who wants a bit of cake?
- Kim bir parça kek ister?
- I've baked a cake for Tom.
- Tom'a bir kek pişirdim.
- I want to eat some cake first.
- Önce biraz kek yemek istiyorum.
- Save me a piece of cake.
- Bana bir parça kek ayır.
- My mother is making my father a cake.
- Annem babama bir kek yapıyor.
- Save a piece of cake for me.
- Bana bir parça kek ayır.
- Honey cake is a traditional dessert of Germany.
- Ballı kek Almanya'nın geleneksel bir tatlısıdır.
- Tom cut his sister a piece of cake.
- Tom kız kardeşine bir parça kek kesti.
- The cake is cooling on the counter.
- Kek, tezgahın üzerinde soğuyor.
- Tom thought I ate his piece of cake.
- Tom onun kek parçasını yediğimi düşündü.
- He made me a cake.
- O bana kek yaptı.
- I'm baking a cake for Mary's birthday.
- Mary'nin doğum günü için bir kek pişiriyorum.
- Would you like some cake?
- Biraz kek ister miydiniz?
- We'll save this piece of cake for Tom.
- Bu kek parçasını Tom için ayıracağız.
- This cake tastes like it has cheese in it.
- Bu kekin tadı içinde peynir varmış gibi.
- How much cake did Tom eat?
- Tom ne kadar kek yedi?
- She made me a cake.
- Bana kek yaptı.
- Tom is eating cake.
- Tom kek yiyor.
- Divide the cake among the three of you.
- Keki, üçünüz aranızda bölüşün.
- If you eat any cake, I'll whip you.
- Eğer kek yersen, seni döverim.
- With flour, milk and an egg, one can bake a cake.
- Un, süt ve yumurta ile kek pişirilebilir.
- Tom wasn't able to talk Mary into baking a cake for John's birthday party.
- Tom Mary'yi John'un doğum günü partisi için bir kek pişirmeye ikna edemedi.
- You might want to save some cake for Tom.
- Tom için biraz kek saklamak isteyebilirsin.
- Tom ate the last piece of cake.
- Son kek dilimini Tom yedi.
- Do you want some cake, too?
- Sen de biraz kek ister misin?
- This cake tastes like it has cheese in it.
- Bu kekin tadında peynir var gibi.
- I'm going to eat some cake.
- Biraz kek yiyeceğim.
- My cake didn't rise.
- Benim kekim kabarmadı.
- I took the cake out of the oven.
- Fırından keki çıkardım.
- He ate a quarter of the cake.
- O, kekin dörtte birini yedi.
- That cake was delicious.
- O kek lezzetliydi.
- He was seen to eat a piece of cake secretly.
- Gizlice bir parça kek yerken görüldü.
- The cake is ready to come out of the oven.
- Kek fırından çıkmaya hazır.
- The boy stuffed cake into his mouth.
- Oğlan ağzına kek tıkıştırdı.
- This cake is good.
- Bu kek iyi.
- Mother is making him a cake.
- Anne ona bir kek yapıyor.
- Would you like some cake?
- Biraz kek ister misiniz?
- He ate cake and drank tea.
- Kek yedi ve çay içti.
- I tasted the cake she cooked.
- Yaptığı kekin tadına baktım.
- Tom baked Mary a cake for her birthday.
- Tom Mary'ye onun doğum günü için bir kek yaptı.
- The boy reached out for another piece of cake.
- Çocuk bir parça daha kek almak için uzandı.
- I baked a cake this afternoon.
- Bu öğleden sonra kek yaptım.
- In order to make this cake you need baking powder and unsalted butter.
- Bu keki yapmak için kabartma tozu ve tuzsuz tereyağına ihtiyacınız var.
- Tom baked me a cake.
- Tom bana kek yaptı.
- Mary promised to bake me a cake, but then she reneged.
- Mary bana kek pişirmeye söz verdi ama sonra sözünden döndü.
- Tom got the last piece of cake.
- Tom son kek parçasını aldı.
- I baked a cake this afternoon.
- Bu öğleden sonra bir kek pişirdim.
- Tom baked Mary a cake for her party.
- Tom Mary'ye partisi için bir kek pişirdi.
- Tom just loves pineapple upside-down cake.
- Tom sadece ananaslı kek seviyor.
- Mary decorated the cake.
- Mary keki süsledi.
- I'll save you a piece of cake.
- Sana bir dilim kek ayıracağım.
- You really should try this cake.
- Bu keki gerçekten denemelisin.
- I want a piece of cake.
- Bir parça kek istiyorum.
- The blueberry cake he made was delicious.
- Yaptığı yaban mersinli kek çok lezzetliydi.
- I like cake.
- Ben keki severim.
- That cake was really good.
- O kek gerçekten iyiydi.
- I hope that Tom leaves a piece of cake for me.
- Umarım Tom benim için bir parça kek bırakır.
- I don't know who made this cake.
- Bu keki kimin yaptığını bilmiyorum.
- I took the cake out of the oven.
- Keki fırından çıkardım.
- Do you like cake?
- Kek sever misin?
- Tom bought a cake for dessert.
- Tom tatlı olarak kek aldı.
- How much cake can you eat?
- Ne kadar kek yiyebilirsin?
- I'd like to have cake for dessert.
- Tatlı olarak, kek almak istiyorum.
- Tom is baking a cake, isn't he?
- Tom kek pişiriyor, değil mi?
- Tom told me Mary baked a cake for him.
- Tom bana Mary'nin kendisi için bir kek pişirdiğini söyledi.
- I wasn't able to talk Tom into baking a cake for Mary's birthday party.
- Tom'u Mary'nin doğum günü partisi için bir kek yapmaya ikna edemedim.
- Tom wanted to eat cake and ice cream for dessert.
- Tom tatlı olarak kek ve dondurma yemek istedi.
- She ate a fourth of the cake.
- O, kekin dörtte birini yedi.
- I was baking a cake.
- Kek pişiriyordum.
- You left the cake in the oven too long.
- Keki fırında fazla tutmuşsun.
- Would anyone like another piece of cake?
- Bir dilim daha kek isteyen var mı?
- Diana beat the eggs and I mixed the cake.
- Diana yumurtaları çırptı, ben de keki karıştırdım.
- She knows how to bake a cake.
- O fırında nasıl bir kek pişirileceğini bilir.
- I find funnel cake a bit too sweet.
- Huni keki biraz fazla tatlı buluyorum.
- Who wants a piece of cake?
- Kim bir parça kek ister?
- Tom told Mary that the cake she baked tasted good.
- Tom Mary'ye pişirdiği kekin tadının iyi olduğunu söyledi.
- Hanako likes cake very much.
- Hanako keki çok sever.
- We left him some cake.
- Ona biraz kek bıraktık.
- You should've eaten some cake.
- Biraz kek yemeliydin.
- How much cake can you eat?
- Ne kadar kek yiyebilirsiniz?
- The cake is in the oven now and it should be ready to come out in about ten minutes.
- Kek şu anda fırında ve yaklaşık on dakika içinde çıkmaya hazır olacak.
- It's OK to eat the rest of the cake if you want.
- Eğer istersen kekin geriye kalanını yiyebilirsin.
- The cake is still in the oven.
- Kek hâlâ fırında.
- The cake is tasty.
- Kek lezzetlidir.
- My cake didn't rise.
- Kekim kabarmadı.
- I've baked a cake for her.
- Ben onun için bir kek pişirdim.
- Tom shared his piece of cake with Mary.
- Tom kek parçasını Mary ile paylaştı.
- I've baked a cake for him.
- Ben onun için bir kek pişirdim.
- I knew you'd like the cake that Tom baked.
- Tom'un pişirdiği keki senin seveceğini biliyordum.
- Where is the cake with raisins?
- Kuru üzümlü kek nerede?
- She likes cake a whole lot.
- O, keki çok fazla sever.
- Mary tried to smuggle a hacksaw blade into the prison inside a cake.
- Mary demir testeresini bir kekin içinde hapishaneye sokmaya çalıştı.
- We should save some cake for Tom.
- Tom için biraz kek saklamalıyız.
- You've already had cake.
- Zaten kek yedin.
- She cut the cake into six pieces and gave one to each of the children.
- Keki altı parçaya böldü ve çocukların her birine birer tane verdi.
- The Black Forest cake is a natural aphrodisiac.
- Kara Orman keki doğal bir afrodizyaktır.
- Diana beat the eggs and I mixed the cake.
- Diana yumurtaları çırptı ve keki karıştırdı.
- You should've eaten some cake.
- Biraz kek yemen gerekirdi.
- Tom ate cake.
- Tom kek yedi.
- Thank you for baking this delicious cake.
- Bu lezzetli keki pişirdiğin için teşekkür ederim.
- I told Tom to save a piece of cake for me.
- Tom'a benim için bir parça kek ayırmasını söyledim.
- Tom talked Mary into baking a cake for John's birthday party.
- Tom Mary'yi John'un doğum günü partisi için bir kek pişirmeye ikna etti.
- This cake contains flour, milk, eggs and sugar.
- Bu kekin içinde un, süt, yumurta ve şeker var.
- I'm going to bake a cake for Tom's birthday.
- Tom'un doğum günü için bir kek pişireceğim.
- Divide the cake between you two.
- Keki ikiniz arasında paylaştır.
- I'd rather have a piece of cake.
- Bir parça kek yemeyi tercih ederim.
- Would you like another piece of cake?
- Bir parça daha keke ne dersin?
- The boy stuffed cake into his mouth.
- Çocuk ağzına kek doldurdu.
- You didn't eat the cake I made; your sister did.
- Yaptığım keki yemedin; kız kardeşin yedi.
- She divided the cake into five pieces.
- Keki beş parçaya böldü.
- I was saving this piece of cake for you.
- Bu kek parçasını senin için saklıyordum.
- Tom baked me a cake.
- Tom bana bir kek pişirdi.
- Tom offered me a piece of cake.
- Tom bana bir dilim kek ikram etti.
- Can I offer you another piece of cake?
- Sana bir dilim daha kek ikram edebilir miyim?
- Would you like to taste this yummy cake?
- Bu lezzetli keki tatmak ister misin?
- Would anyone like another piece of cake?
- Bir parça daha kek isteyen var mı?
- There'll be coffee and cake at five.
- Saat beşte kahve ve kek olacak.
- Save me a piece of cake.
- Bana bir dilim kek ayır.
- Have some cake.
- Biraz kek al.
- We need flour, sugar and eggs to make this cake.
- Bu keki yapmak için un, şeker ve yumurtaya ihtiyacımız var.
- Tom told me Mary baked a cake for him.
- Tom bana Mary'nin onun için kek pişirdiğini söyledi.
- How much cake is left?
- Ne kadar kek kaldı?
- How much longer do you think it'll be until the cake is ready to come out of the oven?
- Sence kek fırından çıkmaya hazır olana dek ne kadar zaman geçecek?
- I was fond of cake.
- Ben keki severdim.
- The godmother baked a delicious cake.
- Büyükanne lezzetli bir kek pişirdi.
- What color cake do you want?
- Ne renk kek istiyorsun?
- This cake contains flour, milk, eggs and sugar.
- Bu kek un, süt, yumurta ve şeker içerir.
- Tom ate three pieces of cake.
- Tom üç parça kek yedi.
- Let's try this cake.
- Hadi şu keki deneyelim.
- Tom opened the oven and took out the cake.
- Tom fırını açtı ve keki çıkardı.
- First, I want to eat a little bit of cake.
- Önce biraz kek yemek istiyorum.
- A freshly baked cake doesn't cut easily.
- Yeni pişmiş bir kek kolay kolay kesilmez.
- Tom baked Mary a cake.
- Tom Mary'ye bir kek pişirdi.
- Tom just loves pineapple upside-down cake.
- Tom ananaslı ters çevrilmiş keke bayılır.
- Hanako likes cake a lot.
- Hanako keki çok sever.
- She baked a cake for her friend.
- Arkadaşı için kek pişirdi.
- Let's try this cake.
- Bu keki deneyelim.
- Please cut the cake with a knife.
- Lütfen bıçakla keki kes.
- I'd like a little bit of cake.
- Biraz kek istiyorum.
- The cake that Tom baked was delicious.
- Tom'un fırında pişirdiği kek lezzetliydi.
- How was this cake made?
- Bu kek nasıl yapıldı?
- May I eat another piece of cake?
- Bir parça daha kek yiyebilir miyim?
- I wanted to eat some cake.
- Biraz kek yemek istedim.
- Who burned the cake?
- Keki kim yaktı?
- Please help yourself to some cake.
- Lütfen kendinize biraz kek alın.
- They gave a piece of cake to Tom.
- Tom'a bir parça kek verdiler.
- The cake is ready to be decorated.
- Kek süslenmeye hazır.
- Who baked this cake?
- Bu keki kim pişirdi?
- I also like cake.
- Ben de keki severim.
- Help yourself to a piece of cake.
- Kendine bir dilim kek al.
- Tom is going to bake a cake for Mary's birthday party.
- Tom Mary'nin doğum günü partisi için bir kek pişirecek.
- You left the cake in the oven too long.
- Keki fırında çok uzun süre bırakmışsın.
- Christmas gingerbread, also called honey cake, is a traditional German dessert.
- Noel zencefilli ekmeği, ballı kek de denir, geleneksel bir Alman tatlısıdır.
- Tom saved a piece of cake for Mary.
- Tom, Mary için bir parça kek ayırdı.
- This cake is very delicious.
- Bu kek çok lezzetli.
- I've baked a cake for them.
- Ben onlar için bir kek pişirdim.
- I wonder who brought the cake.
- Keki kimin getirdiğini merak ediyorum.
- Would you like a piece of cake?
- Bir parça kek ister misin?
- Tom will eat cake.
- Tom kek yiyecek.
- Would you like another piece of cake?
- Bir parça daha kek ister misiniz?
- I ate three pieces of cake.
- Üç parça kek yedim.
- There isn't any cake left.
- Hiç kek kalmamış.
- I have a cake in the oven.
- Fırında bir kekim var.
- The gorgeous cake made my mouth water.
- Muhteşem kek, ağzımı sulandırdı.
- Do you want a little cake?
- Biraz kek ister misin?
- This is the last piece of cake.
- Bu, kekin son parçasıdır.
- Tom is baking a cake.
- Tom kek pişiriyor.
- Daniel is making mango cake.
- Daniel mangolu kek yapıyor.
- I tried a piece of cake and it was delicious.
- Bir parça kek tattım ve o lezzetliydi.
- Please have some cake.
- Lütfen biraz kek al.
- Tom baked a cake for Mary's birthday party.
- Tom Mary'nin doğum günü partisi için bir kek pişirdi.
- Thank you for baking this delicious cake.
- Bu lezzetli keki pişirdiğin için teşekkürler.
- In order to make this cake you need baking powder and unsalted butter.
- Bu keki yapmak için kabartma tozu ve tuzsuz tereyağına ihtiyacın var.
- This cake is made of the finest ingredients.
- Bu kek en iyi malzemelerden yapılmıştır.
- We'll save this piece of cake for Tom.
- Bu kek parçasını Tom için saklayacağız.
- She cut the cake into six pieces and gave one to each of the children.
- O, keki altı parçaya kesti ve çocuklardan her birine bir tane verdi.
- May I eat this cake?
- Bu keki yiyebilir miyim?
- We conversed until late at night while eating cake and drinking tea.
- Gece geç saatlere kadar kek yiyip çay içerek sohbet ettik.
- Would you like some more cake?
- Biraz daha kek ister misin?
- I baked Tom a cake.
- Tom'a kek yaptım.
- A freshly baked cake doesn't cut easily.
- Yeni pişirilmiş bir kek kolayca kesilmez.
- If you didn't eat the cake I made, then your sister did.
- Eğer yaptığım keki sen yemediysen, kız kardeşin yemiştir.
- Your cake is delicious.
- Kek'in lezzetli.
- Help yourself to the cake, please.
- Keke buyrun, lütfen.
- At the same time, I baked a cake.
- Aynı zamanda bir kek yaptım.
- Help yourselves to some cake.
- Biraz kek alın.
- Save a piece of cake for me.
- Benim için bir parça kek ayır.
- Do not eat too much cake.
- Çok fazla kek yeme.
- Baking a cake takes more time than frying an egg.
- Kek pişirmek yumurta kızartmaktan daha fazla zaman alır.
- Hanako really likes cake.
- Hanako gerçekten kek seviyor.
- How much does the cake cost?
- Kekin maliyeti nedir?
- This cake is very delicious.
- Bu kek çok lezzetlidir.
Show More (283)
|
| 3 |
cake |
kaplanmak |
v. |
|
- The car's tires were caked with dried mud.
- Arabanın lastikleri kuru çamurla kaplanmıştı.
- The car's tires were caked with dried mud.
- Arabanın lastikleri kurumuş çamurla kaplanmıştı.
Show More (-1)
|
| 4 |
cake |
yaş pasta |
n. |
|
- Tom went to the bakery to buy a cake.
- Tom yaş pasta almak için pastaneye gitti.
Show More (-2)
|
| 5 |
cake |
çörek |
n. |
|
- The tickets sold like hot cakes.
- Biletler çörek gibi satıldı.
Show More (-2)
|
