|
- The chocolate war has been raging within the EU for 25 years.
- Çikolata savaşı 25 yıldır AB içinde devam ediyor.
- National chauvinism has been all too often evident in the chocolate debate.
- Çikolata tartışmalarında ulusal şovenizm sık sık kendini göstermiştir.
- We have chocolate with added vegetable fats here, courtesy of industrial lobbying.
- Burada, endüstriyel lobicilik sayesinde bitkisel yağlar eklenmiş çikolatamız var.
- I would mention the cheese on the pizza and the milk in the bar of chocolate.
- Pizzanın üzerindeki peynirden ve çikolatanın içindeki sütten bahsederdim.
- Whatever its content they are happy to call this product chocolate.
- İçeriği ne olursa olsun bu ürüne çikolata demekten mutluluk duyuyorlar.
- You could almost imagine yourself faced with a bar of chocolate!
- Neredeyse kendinizi bir kalıp çikolata ile karşı karşıya hayal edebilirdiniz!
- Cocoa butter represents 8 to 9% of the total price of chocolate.
- Kakao yağı, çikolatanın toplam fiyatının %8 ila 9'unu temsil etmektedir.
- Their taste buds will no longer be deprived by Europe's chocolate police.
- Damak tatları artık Avrupa'nın çikolata polisi tarafından yoksun bırakılmayacaktır.
- How much chocolate did you buy?
- Ne kadar çikolata aldınız?
- Have you tried our rival's chocolate?
- Rakibimizin çikolatasını denedin mi?
- Have you tried our rival's chocolate?
- Rakibimizin çikolatasını denediniz mi?
- You didn't eat all that chocolate I bought, did you?
- Aldığım tüm çikolatayı yemedin, değil mi?
- Tom loves chocolate.
- Tom çikolata seviyor.
- My favorite kind of ice cream is chocolate.
- En sevdiğim dondurma türü çikolatadır.
- Mary loves chocolate.
- Mary çikolatayı sever.
- How much chocolate did Tom eat yesterday?
- Dün Tom ne kadar çikolata yedi?
- He grabbed the chocolate away from his sister.
- O kız kardeşinden çikolatasını kaptı.
- How much chocolate did Tom eat?
- Tom ne kadar çikolata yedi?
- Tom eats chocolate every day.
- Tom her gün çikolata yer.
- Tom shared his chocolate bar with his friend.
- Tom çikolatasını arkadaşıyla paylaştı.
- She loves chocolate, too.
- O da çikolatayı çok sever.
- This chocolate is delicious.
- Bu çikolata çok lezzetli.
- I thought you loved chocolate.
- Senin çikolata sevdiğini sandım.
- Tom almost never buys chocolate.
- Tom neredeyse hiç çikolata almaz.
- This chocolate is delicious.
- Bu çikolata lezzetlidir.
- Tom loves chocolate.
- Tom çikolataya bayılır.
- You have to melt chocolate in a double-boiler so it doesn't burn.
- Yanmaması için çikolatayı benmari usulü eritmelisin.
- Tom really likes chocolate a whole lot.
- Tom çikolatayı gerçekten çok seviyor.
- Linda really likes chocolate.
- Linda çikolatayı gerçekten seviyor.
- Ann is exceedingly fond of chocolate.
- Ann aşırı derecede çikolataya düşkün.
- Since Tom wanted the chocolate much more than she did, Mary let him have it.
- Tom çikolatayı ondan daha çok istediği için Mary çikolatayı ona verdi.
- Please give me a little more chocolate.
- Lütfen bana biraz daha çikolata ver.
- Chocolate tastes sweet.
- Çikolata tatlıdır.
- Tom brought Mary a box of chocolates.
- Tom, Mary'ye bir kutu çikolata getirdi.
- Tom said he loved chocolate.
- Tom çikolatayı sevdiğini söyledi.
- Fruit is healthier than chocolate.
- Meyve çikolatadan daha sağlıklıdır.
- I don't want to sell chocolate anymore.
- Artık çikolata satmak istemiyorum.
- I love chocolate.
- Çikolata severim.
- I bought Tom some chocolate.
- Tom'a biraz çikolata aldım.
- Ann loves chocolate more than anything.
- Ann çikolatayı her şeyden çok sever.
- My favorite flavor is chocolate.
- Benim en sevdiğim tat çikolatadır.
- I'll go and buy some chocolate.
- Gidip biraz çikolata alacağım.
- Tom eats chocolate almost every day.
- Tom neredeyse her gün çikolata yer.
- What's your favorite kind of chocolate?
- Favori çikolata türün nedir?
- Tom bought me chocolate.
- Tom bana çikolata aldı.
- How much chocolate did you eat?
- Ne kadar çikolata yedin?
- How much chocolate did you buy?
- Ne kadar çikolata aldın?
- I can easily give up chocolate to lose weight.
- Zayıflamak için çikolatadan kolayca vazgeçebilirim.
- I'll go and buy some chocolate.
- Gidip biraz çikolata satın alacağım.
- Tom eats chocolate almost every day.
- Tom hemen hemen her gün çikolata yer.
- My favorite flavor of ice cream is chocolate.
- En sevdiğim dondurma aroması çikolatadır.
- I don't like chocolate, but Tom does.
- Ben çikolata sevmem ama Tom sever.
- Does she like chocolate?
- Çikolata sever mi?
- Have some chocolate.
- Biraz çikolata al.
- Mom is bingeing on chocolate again.
- Annem yine çikolata tıkınıyor.
- You like chocolate, right?
- Çikolatadan hoşlanıyorsun, değil mi?
- I brought you some Belgian chocolates.
- Sana birkaç Belçika çikolatası getirdim.
- Chocolate acts to prevent LDL oxidisation.
- Çikolata LDL oksidasyonunu önler.
- Have you ever spread chocolate on your bread?
- Sen hiç ekmeğine çikolata sürdün mü?
- Dan gave Linda a piece of chocolate.
- Dan Linda'ya bir parça çikolata verdi.
- Some classmates saw me give him chocolate.
- Bazı sınıf arkadaşlarım ona çikolata verdiğimi gördü.
- Melt the chocolate, add butter and mix well.
- Çikolatayı erit, tereyağı ekle ve iyice karıştır.
- You like the slightly sour chocolates, don't you?
- Hafif ekşi çikolataları seversin, değil mi?
- She eats chocolate every day.
- O her gün çikolata yer.
- After Tom's dog ate a candy bar, Tom used his smartphone to calculate the level of chocolate poisoning.
- Tom'un köpeği şeker çubuğunu yedikten sonra, Tom çikolata zehirlenmesinin seviyesini hesaplamak için akıllı telefonunu kullandı.
- You like chocolate, right?
- Çikolatayı seviyorsun, değil mi?
- When it comes to chocolate, resistance is futile.
- Çikolata söz konusu olduğunda, direnmek boşunadır.
- Tom likes chocolate, too.
- Tom da çikolata sever.
- I love chocolates, especially those with nuts.
- Çikolataları severim, özellikle fındıklı olanları.
- I just can't resist chocolate.
- Çikolataya karşı koyamıyorum.
- Linda loves chocolate.
- Linda, çikolata seviyor.
- You don't like chocolate, do you?
- Çikolata sevmezsin, değil mi?
- Linda loves chocolate.
- Linda çikolataya bayılır.
- Where's my box of chocolates?
- Çikolata kutum nerede?
- How much chocolate should I buy?
- Ne kadar çikolata almalıyım?
- Mary licked the chocolate from her fingers.
- Mary parmaklarındaki çikolatayı yaladı.
- Tom eats a lot of chocolate.
- Tom çok fazla çikolata yiyor.
- Tom almost never buys chocolate bars.
- Tom neredeyse hiç çikolata almıyor.
- I'm addicted to chocolate and ice cream.
- Çikolata ve dondurma bağımlısıyım.
- Tom unwrapped the chocolate.
- Tom çikolatayı açtı.
- I forgot you didn't like chocolate.
- Çikolata sevmediğini unutmuşum.
- She likes chocolate very much.
- Çikolatayı çok seviyor.
- Ann likes chocolate very much.
- Ann çikolatayı çok seviyor.
- I am not going to the supermarket for peaches, but for chocolate.
- Süpermarkete şeftali için değil, çikolata için gidiyorum.
- I bought the chocolate for Jim.
- Jim için çikolata aldım.
- Fifty-two per cent of British women prefer chocolate to sex.
- Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.
- Tom's mother told him that he shouldn't eat so much chocolate.
- Tom'un annesi ona bu kadar çok çikolata yememesi gerektiğini söyledi.
- How much chocolate do you think Tom eats?
- Sence Tom ne kadar çikolata yiyordur?
- Tom bought a bar of chocolate.
- Tom bir kalıp çikolata satın aldı.
- I went into the supermarket to buy chocolate rather than peaches.
- Şeftali yerine çikolata almak için süpermarkete gittim.
- Ann loves chocolate.
- Ann çikolatayı sever.
- Chocolate tastes sweet.
- Çikolatanın tadı şekerlidir.
- How much chocolate did Tom eat yesterday?
- Tom dün ne kadar çikolata yedi?
Show More (90)
|