| 1 |
collection |
koleksiyon |
n. |
|
- Europe boasts a collection of relatively small and predominantly monolingual regions.
- Avrupa, nispeten küçük ve ağırlıklı olarak tek dilli bölgelerden oluşan bir koleksiyona sahiptir.
- What we have is not so much a market but a collection of women and men who give this Community meaning.
- Sahip olduğumuz şey bir pazardan çok, bu Topluluğa anlam katan kadın ve erkeklerden oluşan bir koleksiyondur.
- This collection is, at present, available in six languages and the remaining translations are nearing completion.
- Bu koleksiyon şu anda altı dilde mevcuttur ve kalan çeviriler de tamamlanmak üzeredir.
- Additionally, any song you buy will automatically appear in your music collection.
- Ayrıca satın aldığınız herhangi bir şarkı otomatik olarak şarkı koleksiyonunuzda görünecektir.
- Additionally, any song you buy will automatically appear in your music collection.
- Ayrıca satın aldığınız her şarkı otomatik olarak şarkı koleksiyonunuzda görünecektir.
- Additionally, any song you buy will automatically appear in your music collection.
- Ayrıca satın aldığınız her şarkı otomatik olarak parça koleksiyonunuzda yer alacak.
- Sami had an extensive arms collection.
- Sami'nin geniş bir silah koleksiyonu vardı.
- Tom has a rock collection.
- Tom'un bir kaya koleksiyonu var.
- Her recently-released short story collection thrills enthusiasts of postmodern works in Esperanto.
- Yakın zamanda yayınlanan kısa öykü koleksiyonu, Esperanto dilinde postmodern eserlerin meraklılarını heyecanlandırıyor.
- I have a collection of sand dollars.
- Bir kum doları koleksiyonum var.
- Tom has a huge collection of Star Trek DVDs.
- Tom'un Star Trek DVD'lerinden oluşan büyük bir koleksiyonu var.
- The circus has a wonderful collection of wild animals.
- Sirkin harika bir vahşi hayvan koleksiyonu var.
- He wanted to digitize his photo collection.
- Fotoğraf koleksiyonunu dijital ortama aktarmak istiyordu.
- May I see your collection of old books?
- Eski kitap koleksiyonunuzu görebilir miyim?
- I have a rock collection.
- Taş koleksiyonum var.
- I have a collection of documentaries.
- Bir belgesel koleksiyonum var.
- Tom has a rock collection.
- Tom'un bir taş koleksiyonu var.
- This library has a large collection of Chinese books.
- Bu kütüphanede Çince kitaplardan oluşan geniş bir koleksiyon var.
- I'd like you to see my collection of stamps.
- Pul koleksiyonumu görmeni isterim.
- This botanical garden has an amazing bonsai collection.
- Bu botanik bahçesinin harika bir bonzai bitkisi koleksiyonu var.
- I'm not cleaning your vase collection for you.
- Vazo koleksiyonumu senin için temizlemiyorum.
- Tom has a meteorite collection.
- Tom'un meteor koleksiyonu var.
- This is her first Finnish poem collection.
- Bu onun ilk Fince şiir koleksiyonudur.
- This eccentric billionaire has amassed one of the world's largest art collections.
- Bu eksantrik milyarder dünyanın en büyük sanat koleksiyonlarından birini topladı.
- Tom has a huge collection of knives.
- Tom'un büyük bir bıçak koleksiyonu var.
- Tom couldn't calculate the price of the collection.
- Tom koleksiyonun fiyatını hesaplayamadı.
- The cultural value of this unique collection is far greater than its material value.
- Bu eşsiz koleksiyonun kültürel değeri, maddi değerinden çok daha büyük.
- The collection is open to the public.
- Koleksiyon halka açıktır.
- Tom has a huge collection of knives.
- Tom'un büyük bir bıçak kolleksiyonu var.
- Tom has a model aircraft collection.
- Tom bir model uçak koleksiyonuna sahip.
- Sami had a car collection.
- Sami bir araba koleksiyonuna sahipti.
- This museum has a large fossil collection.
- Bu müzede büyük bir fosil koleksiyonu var.
- He couldn't calculate the price of the collection.
- Koleksiyonun fiyatını hesaplayamadı.
- Sami had a car collection.
- Sami'nin bir araba koleksiyonu vardı.
- The museum has a fascinating collection of Celtic artifacts.
- Müzede büyüleyici bir Kelt eserleri koleksiyonu var.
- He showed me his collection of butterflies.
- O bana kelebek koleksiyonunu gösterdi.
- Tom showed me his collection of stamps.
- Tom bana pul koleksiyonunu gösterdi.
- This entomologist has a large insect collection.
- Bu böcekbilimcinin geniş bir böcek koleksiyonu var.
- I'm not cleaning your vase collection for you.
- Vazo koleksiyonunu senin için temizlemeyeceğim.
- This museum has a magnificent collection of modern art.
- Bu müzede muhteşem bir modern sanat koleksiyonu var.
- John has the complete collection of Sam's music.
- John Sam'in müzik koleksiyonunun tamamına sahip.
- This stamp will be a good addition to my collection.
- Bu pul, benim koleksiyonum için iyi bir katkı olacak.
- Tom has a huge collection of Star Trek DVDs.
- Tom'un büyük bir Star Trek DVD koleksiyonu var.
- How many games do you have in your collection?
- Koleksiyonunda kaç tane oyun var?
- Tom has a large collection of cowboy and Indian toy figures.
- Tom'un büyük bir kovboy ve Kızılderili oyuncak figür koleksiyonu var.
- He showed me his collection of stamps.
- Bana pul koleksiyonunu gösterdi.
- Dan had a garage full of collection cars.
- Dan'in koleksiyon arabalarıyla dolu bir garajı vardı.
- How many games do you have in your collection?
- Koleksiyonunuzda kaç tane oyun var?
- My DVD collection is absolutely miniscule.
- Benim DVD koleksiyonum kesinlikle küçük.
- What do you think of our collection?
- Koleksiyonumuzla ilgili ne düşünüyorsun?
- The museum has a fascinating collection of Celtic artifacts.
- Müze Kelt eserlerinden büyüleyici bir koleksiyona sahiptir.
- There's only one model missing in my collection.
- Koleksiyonumda sadece bir model eksik.
- This is her first Finnish poem collection.
- Bu onun ilk Fince şiir koleksiyonu.
- This museum has a magnificent collection of modern art.
- Bu müze, muhteşem bir modern sanat koleksiyonuna sahiptir.
- Tom has a large gun collection.
- Tom'un büyük bir silah koleksiyonu var.
- That museum has a superb collection of Celtic era cultural artifacts.
- Bu müzede Kelt dönemi kültürel eserlerinden oluşan muhteşem bir koleksiyon var.
- There's only one model missing in my collection.
- Koleksiyonumda yalnızca bir tane eksik model var.
- Tom showed me his collection of old coins.
- Tom bana eski sikke koleksiyonunu gösterdi.
- Tom has a meteorite collection.
- Tom'un bir göktaşı kolleksiyonu var.
- Tom has a rock collection.
- Tom'un taş koleksiyonu var.
- I have a collection of stoat figurines.
- Kakım heykelciklerinden oluşan bir koleksiyonum var.
- My cousin has a large collection of action figures.
- Kuzenimin büyük aksiyon figürleri koleksiyonu var.
- Tom has a large gun collection.
- Tom'un geniş bir silah koleksiyonu var.
- Sami had a car collection.
- Sami'nin araba koleksiyonu vardı.
- Tom showed me his collection of old coins.
- Tom bana eski para kolleksiyonunu gösterdi.
- I have a rock collection.
- Bir kaya koleksiyonum var.
- He showed me his collection of stamps.
- O bana pul kolleksiyonunu gösterdi.
- The cultural value of this unique collection is far greater than its material value.
- Bu eşsiz koleksiyonun kültürel değeri maddi değerinden çok daha büyük.
- This library has a large collection of Chinese books.
- Bu kütüphanenin büyük bir Çince kitap koleksiyonu var.
- Tom has a nice collection of modern paintings.
- Tom'un güzel bir modern resim koleksiyonu var.
- She published two collections of short stories.
- İki kısa öykü koleksiyonu yayınladı.
- He showed me his collection of butterflies.
- Bana kelebek koleksiyonunu gösterdi.
- I have a collection of sand dollars.
- Bir kum dolar koleksiyonum var.
- Tom has a model aircraft collection.
- Tom'un bir model uçak koleksiyonu var.
- My cousin has a large collection of action figures.
- Kuzenimin geniş bir aksiyon figürü koleksiyonu var.
- Tom has a large collection of cowboy and Indian toy figures.
- Tom'un kovboy ve Kızılderili oyuncak figürlerinden oluşan geniş bir koleksiyonu var.
- My DVD collection is absolutely miniscule.
- DVD koleksiyonum kesinlikle çok küçük.
- Tom has a nice collection of modern paintings.
- Tom modern tablolardan oluşan güzel bir koleksiyona sahip.
- How many stamps do you have in your collection?
- Koleksiyonunuzda kaç tane pul var?
- I have a gun collection.
- Silah koleksiyonum var.
- May I see your collection of old books?
- Senin eski kitap kolleksiyonunu görebilir miyim?
- I'm not cleaning your vase collection for you.
- Senin için vazo koleksiyonunu temizlemiyorum.
- What do you think of our collection?
- Koleksiyonumuz hakkında ne düşünüyorsun?
- One of the most beautiful art collections in the world is at the Louvre.
- Dünyanın en güzel sanat koleksiyonlarından biri Louvre'da bulunuyor.
- This stamp will be a good addition to my collection.
- Bu pul, koleksiyonuma iyi bir ilave olacak.
- The collection is open to the public.
- Koleksiyon halka açık.
- This eccentric billionaire has amassed one of the world's largest art collections.
- Bu eksantrik milyarder dünyanın en büyük sanat koleksiyonlarından birine sahip.
- I would like to have a look at your collection of stamps.
- Pul koleksiyonunuza bir göz atmak istiyorum.
- He had a collection of Japanese koi in the garden pond.
- Bahçedeki havuzda Japon koi'lerinden oluşan bir koleksiyonu vardı.
- This museum has a large fossil collection.
- Bu müzenin büyük bir fosil koleksiyonu var.
- One of the most beautiful art collections in the world is at the Louvre.
- Dünyanın en güzel sanat koleksiyonlarından biri Louvre'da yer almaktadır.
- The circus has a wonderful collection of wild animals.
- Sirkte harika bir vahşi hayvan koleksiyonu var.
- I have a collection of towels I've stolen from many different hotels I've stayed at.
- Kaldığım birçok farklı otelden çaldığım havlulardan oluşan bir koleksiyonum var.
Show More (90)
|
| 2 |
collection |
toplama |
n. |
|
- However, we must have realistic collection objectives so that they can be applicable.
- Ancak, uygulanabilir olabilmeleri için gerçekçi toplama hedeflerimiz olmalıdır.
- The improvement of collection and distribution systems in congested areas is crucial.
- Yoğun bölgelerdeki toplama ve dağıtım sistemlerinin iyileştirilmesi hayati önem taşımaktadır.
- This directive setting standards of quality and safety of collection is absolutely vital.
- Kalite ve toplama güvenliği standartlarını belirleyen bu yönerge kesinlikle hayati önem taşımaktadır.
- The directives also set a binding collection target of 4 kg per inhabitant per year from private households.
- Direktifler ayrıca özel hanelerden kişi başına yılda 4 kg'lık bağlayıcı bir toplama hedefi belirlemiştir.
- I hope that the Member States also find a fair solution regarding how collection facilities are organised.
- Umarım Üye Devletler toplama tesislerinin nasıl organize edileceği konusunda da adil bir çözüm bulurlar.
- Who pays for the collection, the dismantling, the disposal and so on?
- Toplama, sökme, bertaraf etme ve benzeri işlemlerin bedelini kim ödeyecek?
- Reduce the administrative burdens on businesses by simplifying data collection, especially tax collection.
- Başta vergi tahsilatı olmak üzere veri toplamayı basitleştirerek işletmeler üzerindeki idari yükleri azaltın.
- I hope that the Member States also find a fair solution regarding how collection facilities are organised.
- Umarım Üye Devletler de toplama tesislerinin nasıl organize edileceği konusunda adil bir çözüm bulurlar.
- This directive setting standards of quality and safety of collection is absolutely vital.
- Kalite ve toplama güvenliği standartlarını belirleyen bu direktif kesinlikle hayati önem taşımaktadır.
- The Member States believe that an optional collection rate of 4 kg is the right way to go.
- Üye Devletler, 4 kg'lık isteğe bağlı bir toplama oranının doğru yol olduğuna inanıyor.
- However, we must have realistic collection objectives so that they can be applicable.
- Bununla birlikte, uygulanabilir olabilmeleri için gerçekçi toplama hedeflerimiz olmalıdır.
- Eventually, the garbage collector must perform a collection in order to free some memory.
- Sonunda, çöp toplayıcı bir miktar belleği boşaltmak için bir toplama işlemi gerçekleştirmelidir.
- This house has a rainwater collection system.
- Bu evde yağmur suyu toplama sistemi var.
- This house has a rainwater collection system.
- Bu evin yağmur suyu toplama sistemi var.
Show More (11)
|
| 3 |
collection |
tahsilat |
n. |
|
- The efficiency of revenue collection procedures has been improved.
- Gelir tahsilat usullerinin verimliliği arttırılmıştır.
- Just think of the example of the collection of value-added tax.
- Sadece katma değer vergisi tahsilatı örneğini düşünün.
- With that degree of cooperation the most expensive part of the scheme - collection costs - are minimised.
- Bu derece bir işbirliği ile programın en pahalı kısmı olan tahsilat masrafları en aza indirilmiş olur.
- This is why the way the collection systems operate is left to the Member States.
- Bu nedenle tahsilat sistemlerinin işleyiş şekli Üye Devletlere bırakılmıştır.
Show More (1)
|
| 4 |
collection |
toplanma |
n. |
|
- The directive before us deals with the collection, testing, processing, storage and distribution of human blood.
- Önümüzdeki direktif insan kanının toplanması, test edilmesi, işlenmesi, saklanması ve dağıtımı ile ilgilidir.
- Systems for its return, collection and recovery would have to be introduced.
- Geri dönüşü, toplanması ve geri kazanımı için sistemlerin uygulamaya konulması gerekecektir.
- The separate collection of these is not environmentally effective.
- Bunların ayrı olarak toplanması çevresel açıdan etkili değildir.
- The collection of the ballots took ten minutes.
- Oy pusulalarının toplanması on dakika sürdü.
Show More (1)
|
| 5 |
collection |
derleme |
n. |
|
- She published two collections of short stories.
- O iki tane kısa öykü derlemesi yayınladı.
Show More (-2)
|
