come in - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
come in gelmek v.
  • Finally, I should like Parliament itself to reflect upon how we deal with the complaints that come in.
  • Son olarak, Parlamento'nun gelen şikayetlerle nasıl başa çıktığımız konusunda düşünmesini istiyorum.
  • Finally, I want to comment on the amendments that have come in.
  • Son olarak, gelen değişiklikler hakkında yorum yapmak istiyorum.
  • All good things come in threes, especially in our policy area.
  • Özellikle bizim politika alanımızda tüm iyi şeyler üçer üçer gelir.
Show More (294)
come in içeri girmek v.
  • Just come in and see how nice it is.
  • İçeri girin ve ne kadar şirin olduğuna bakın.
  • We came in to check out all the old weird people.
  • Tüm yaşlı tuhaf insanlara bakmak için içeri girdik.
  • They came in one after another.
  • Onlar art arda içeri girdiler.
Show More (197)
come in girmek v.
  • The manager then came out and said "You can't come in here.
  • Bunun üzerine müdür dışarı çıktı ve "Buraya giremezsiniz.
  • The Council will then come in at the negotiation at second reading.
  • Konsey daha sonra ikinci okumada müzakereye girecektir.
  • When labelling comes in the door, sense flies out the window.
  • Yaftalama kapıdan girdiğinde, mantık pencereden dışarı uçar.
Show More (45)
come in devreye girmek v.
  • This, of course, is where, especially, use of the Internet comes in.
  • Elbette bu noktada özellikle internet kullanımı devreye girmektedir.
  • This is where our communication devoted to company taxation comes in.
  • Şirketlerin vergilendirilmesine yönelik iletişimimiz burada devreye giriyor.
  • This is where the local dimension comes in.
  • İşte burada yerel boyut devreye giriyor.
Show More (7)
come in içeriye girmek v.
  • Don't you come in here!
  • İçeriye girmeyin!
  • We think you should come in.
  • İçeriye girmeniz gerektiğini düşünüyoruz.
  • I came in through the window.
  • Ben pencereden içeriye girdim.
Show More (7)
come in işe yaramak v.
  • That came in very handy, didn't it?
  • Bu çok işe yaradı, değil mi?
  • That knife came in very handy, didn't it?
  • O bıçak çok işe yaradı, değil mi?
  • That came in very handy, didn't it?
  • O çok işe yaradı, değil mi?
Show More (4)
come in moda olmak v.
  • Long dresses have come in fashion this year.
  • Bu yıl uzun elbiseler moda oldu.
  • Long dresses have come in fashion this year.
  • Uzun elbiseler bu yıl moda oldu.
Show More (-1)
come in katılmak v.
  • The Council will then come in at the negotiation at second reading.
  • Konsey daha sonra ikinci oturumda müzakereye katılacaktır.
Show More (-2)