community - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
community topluluk n.
  • The pool serves all members of the community.
  • Havuz, topluluğun bütün üyelerine hizmet vermektedir.
  • As always, the Community's ambitions are bigger than our pockets.
  • Her zaman olduğu gibi, Topluluğun hedefleri bizim ceplerimizden daha büyüktür.
  • The total payment appropriations provided for in the draft budget amount to 0.98% of Community Gross National Income.
  • Bütçe taslağında öngörülen toplam ödeme ödenekleri, Topluluk Gayri Safi Milli Gelirinin %0.98'ine tekabül etmektedir.
Show More (637)
community toplum n.
  • Three years ago, I was invited to a general assembly of the Bangladeshi community in Athens.
  • Üç yıl önce Atina'daki Bangladeş toplumunun genel kuruluna davet edilmiştim.
  • All we need now are Community gaols to carry out Community sentences!
  • Şimdi ihtiyacımız olan tek şey Toplum cezalarının infazı için Toplum hapishaneleri!
  • Community resources are being deployed to improve safety.
  • Toplum kaynakları güvenliği artırmak için kullanılıyor.
Show More (87)
community kamu n.
  • He was sentenced to community service.
  • O kamu hizmeti cezasına çarptırıldı.
  • Tom was sentenced to probation and community service.
  • Tom şartlı tahliye ve kamu hizmeti cezasına çarptırıldı.
  • Tom had to perform 100 hours of community service.
  • Tom 100 saat kamu hizmeti yapmak zorunda kaldı.
Show More (7)
community cemaat n.
  • The monks and sisters who live in the religious community of Bethlehem cannot be considered hostages.
  • Beytüllahim'deki dini cemaatte yaşayan rahip ve rahibeler rehine olarak kabul edilemez.
  • I know of no cases in which human rights are being violated as a result of action by religious communities.
  • Dini cemaatlerin eylemleri sonucunda insan haklarının ihlal edildiği hiçbir vaka bilmiyorum.
  • Stop giving the Community money.
  • Cemaate para vermeyi bırakın.
Show More (6)
community camia n.
  • Sustainable fishing is not the enemy of the fishing community but its greatest friend.
  • Sürdürülebilir balıkçılık balıkçılık camiasının düşmanı değil en büyük dostudur.
  • The project has also met with very well-founded criticism from a large part of the research community in Spain.
  • Proje aynı zamanda İspanya'daki araştırma camiasının büyük bir bölümünün haklı eleştirileriyle de karşılaşmıştır.
  • The feedback we have had from the European financial journalism community is clear.
  • Avrupa finans gazeteciliği camiasından aldığımız geri bildirimler nettir.
Show More (1)
community sürü n.
  • We are studying fish communities in human-made lakes.
  • İnsan yapımı göllerdeki balık sürülerini inceliyoruz.
Show More (-2)
community grup n.
  • Our project brings people from various ethnic communities together under the same roof.
  • Projemiz çeşitli etnik gruplardan insanları aynı çatı altında bir araya getiriyor.
Show More (-2)
community insan topluluğu n.
  • The tax on removal vehicles also hinders people's freedom to move within the Community.
  • Nakliye araçlarına uygulanan vergi de insanların Topluluk içinde hareket etme özgürlüğünü engellemektedir.
Show More (-2)