1 |
cup |
bardak |
n. |
|
- Do little things, like bring her a cup of coffee in bed.
- Küçük şeyler yap, mesela yatağına bir bardak kahve getir.
- He wants only one cup of tea.
- O sadece bir bardak çay istiyor.
- Could you put your cup on a coaster?
- Bardağını bardak altlığının üzerine koyabilir misin?
- How about a cup of tea?
- Bir bardak çaya ne dersiniz?
- She broke the cup, too.
- O da bardak kırdı.
- Tom broke the cup.
- Tom bardağı kırdı.
- Excuse me, may I have another cup of tea?
- Affedersiniz, bir bardak çay daha alabilir miyim?
- A cup of hot soup relaxed me.
- Bir bardak sıcak çorba beni rahatlattı.
- That's not your cup.
- Bu senin bardağın değil.
- Tom placed some cups of tea on the table.
- Tom masaya birkaç bardak çay koydu.
- Could you put your cup on a coaster?
- Bardağını bir bardak altlığına koyar mısın?
- Which cup will he choose?
- Hangi bardağı seçecek?
- We think someone, and we know very well who, used the boss's cup.
- Birinin, kim olduğunu çok iyi biliyoruz, patronun bardağını kullandığını düşünüyoruz.
- Where should I throw away this empty cup?
- Bu boş bardağı nereye atmalıyım?
- Did you drink from my cup?
- Bardağımdan içtin mi?
- There's one cup of warm water on the table.
- Masanın üzerinde bir bardak ılık su var.
- Tom tossed the empty cup in the trash.
- Tom boş bardağı çöpe attı.
- Please give me a cup of water.
- Lütfen bana bir bardak su verin.
- Drink a cup of water.
- Bir bardak su için.
- She ordered a cup of tea.
- O bir bardak çay ısmarladı.
- Don't drop that cup.
- O bardağı düşürme.
- Tom made me a cup of hot chocolate.
- Tom bana bir bardak sıcak çikolata yaptı.
- Waiter, please give me a cup of tea.
- Garson lütfen bana bir bardak çay ver.
- I also drink two cups of tea.
- Ben de iki bardak çay içiyorum.
- Tom dropped a cup on the floor and it shattered into a thousand pieces.
- Tom yere bir bardak düşürdü ve bardak binlerce parçaya ayrıldı.
- How about a cup of tea or something, if you aren't in a hurry?
- Acelen yoksa, bir bardak çay falan içmeye ne dersin?
- She lost her temper with me when I broke the cup.
- Bardağı kırdığımda bana çok kızdı.
- How many cups of tea did you drink?
- Kaç bardak çay içtin?
- There's some milk in the small cup.
- Küçük bardakta biraz süt var.
- She poured me a cup of tea.
- O bana bir bardak çay koydu.
- He inadvertently put salt into his cup of coffee.
- Yanlışlıkla kahve bardağının içine tuz koydu.
- Tom was drinking coffee out of a Styrofoam cup.
- Tom strafor bardaktan kahve içiyordu.
- She poured milk into the cup.
- O, sütü bardağa doldurdu.
- Where should I throw away this empty cup?
- Bu boş bardağı nereye atayım?
- Tom picked up the cup and started to drink.
- Tom bardağı aldı ve içmeye başladı.
- He drank a cup of tea and then asked for another.
- Bir bardak çay içti ve sonra bir tane daha istedi.
- Tom's cup was empty.
- Tom'un bardağı boştu.
- Tom drank out of my cup.
- Tom benim bardağımdan içti.
- Can I have a cup of tea?
- Bir bardak çay alabilir miyim?
- Would you care for a cup of tea?
- Bir bardak çay ister misin?
- The cup is filled to the brim.
- Bardak ağzına kadar dolu.
- Tom wants only one cup of tea.
- Tom sadece bir bardak çay istiyor.
- There were cracks in the cup so the drink leaked out.
- Bardakta çatlaklar vardı, bu yüzden içecek dışarı sızdı.
- Cook about one and a half cup of rice.
- Yaklaşık bir buçuk bardak pirinç pişirin.
- These cups are all broken.
- Bu bardakların hepsi kırık.
- Tom poured hot water into the cup.
- Tom bardağa sıcak su döktü.
Show More (43)
|
2 |
cup |
fincan |
n. |
|
- The handle of the cup is broken.
- Fincanın sapı kırılmış.
- There is a cup on the table.
- Masanın üstünde bir fincan var.
- Tom handed a cup to Mary.
- Tom, Mary'ye bir fincan uzattı.
- You just drank from my cup.
- Demin fincanımdan içtin.
- Tom drank out of my cup.
- Tom benim fincanımdan içti.
- Tom dropped his coffee cup.
- Tom kahve fincanını düşürdü.
- Tom handed Mary a paper cup.
- Tom, Mary'ye kağıt bir fincan uzattı.
- There is a little water in the cup.
- Fincanda biraz su var.
- Who drank from my cup?
- Benim fincanımdan kim içti?
- Are these cups porcelain?
- Bu fincanlar porselen mi?
- The cup is full.
- Fincan doludur.
- I collected coffee cups.
- Kahve fincanları koleksiyonu yapardım.
- I found a nice cup.
- Ben güzel bir fincan buldum.
- Why didn't he buy a cup for himself?
- Neden kendine bir fincan almadı?
- Is this cup Tom's?
- Bu fincan Tom'un mu?
- Tom was drinking coffee out of a Styrofoam cup.
- Tom strafor bir fincandan kahve içiyordu.
- Pour the tea into the cup.
- Çayı fincana dök.
- Dan didn't even offer Linda a cup.
- Dan, Linda'ya bir fincan bile ikram etmedi.
- I like this cup.
- Bu fincanı sevdim.
- Tom dropped his coffee cup on the kitchen floor.
- Tom kahve fincanını mutfakta yere düşürdü.
- Tom put his coffee cup down.
- Tom kahve fincanını yere koydu.
- She broke the cup, too.
- Fincanı da kırdı.
- This is a cup.
- Bu bir fincan.
- That evening I left my tip under a coffee cup, which I left upside down on the table.
- O akşam bahşişimi, masada başaşağı bıraktığım bir kahve fincanının altına bıraktım.
- How nice this cup is!
- Bu fincan ne güzel!
- I'm using that cup.
- Ben o fincanı kullanıyorum.
- Tom handed Mary a cup.
- Tom Mary'ye bir fincan uzattı.
- Have another cup.
- Bir fincan daha al.
- Did you drink from my cup?
- Benim fincanımdan mı içtin?
- Tom picked up his coffee cup and took a sip.
- Tom kahve fincanını aldı ve bir yudum aldı.
- The cup is made of gold.
- Bu fincan altından yapılmış.
- Tom picked up his coffee cup and started drinking out of it.
- Tom kahve fincanını aldı ve içmeye başladı.
- I found a nice cup.
- Güzel bir fincan buldum.
Show More (30)
|
3 |
cup |
kupa |
n. |
|
- This is like going to the football World Cup in Korea and saying that you want to watch hockey.
- Bu, Kore'deki Dünya Futbol Kupası'na gidip hokey izlemek istediğinizi söylemeye benziyor.
- We will stage the 2002 World Cup successfully as befits one of the greatest festivals for humankind.
- İnsanlık için en büyük festivallerden birine yakışır şekilde 2002 Dünya Kupasını başarıyla düzenleyeceğiz.
- Who, for example, had expected the French team to be out of the World Cup so early on?
- Örneğin, Fransız takımının Dünya Kupası'ndan bu kadar erken elenmesini kim beklerdi?
- There are only six more months to the opening of the World Cup.
- Dünya Kupası'nın açılışına sadece altı ay kaldı.
- We realise how enthusiastic you are about preparing to organise the World Cup.
- Dünya Kupasını düzenlemeye hazırlanırken ne kadar hevesli olduğunuzun farkındayız.
- However, the World Cup is an illustration of the extreme contrasts in our world.
- Bununla birlikte, Dünya Kupası dünyamızdaki aşırı zıtlıkların bir göstergesidir.
- One of the most famous horse races in the world, the Melbourne Cup, will be held today.
- Dünyanın en ünlü at yarışlarından biri olan Melbourne Kupası bugün yapılacak.
- Is this Tom's cup?
- Bu Tom'un kupası mı?
- Even though she was invited, she didn't go to watch the World Cup.
- Davet edilmesine rağmen Dünya Kupası'nı izlemeye gitmedi.
- I love this cup.
- Bu kupayı seviyorum.
- They won the Japan Cup three years in succession.
- Onlar arkaya arkaya üç yıl Japonya Kupasını kazandılar.
- Nobody's working; they're all watching the World Cup.
- Kimse çalışmıyor; hepsi Dünya Kupası'nı izliyor.
- There are millions of people all over the world who are watching the World Cup right now.
- Şu anda tüm dünyada Dünya Kupası'nı izleyen milyonlarca insan var.
- There are billions of people all over the world who are not watching the World Cup right now.
- Şu anda tüm dünyada Dünya Kupası'nı izlemeyen milyarlarca insan var.
- France won the World Cup in soccer in 1998.
- Futbolda dünya kupasını 1998'de Fransa kazandı.
- Tom dropped a coin into the beggar's cup.
- Tom dilencinin kupasına bozuk para attı.
- Turkey did not qualify in this year's World Cup.
- Türkiye bu yılki Dünya Kupası'na katılmaya hak kazanamadı.
- I'm supporting France in the World Cup.
- Dünya Kupası'nda Fransa'yı destekliyorum.
- The 2011 Women's Soccer World Cup will end in Frankfurt, Germany.
- 2011 Kadınlar Futbol Dünya Kupası Almanya'nın Frankfurt kentinde sona erecek.
- Netherlands so deserved the World Cup.
- Hollanda Dünya Kupası'nı çok hak etti.
- Nobody's working; they're all watching the World Cup.
- Hiç kimse çalışmıyor; onların hepsi Dünya Kupası'nı izliyor.
Show More (18)
|