|
- Keep a food diary and post with it everything that you eat or drink.
- Bir beslenme günlüğü tutun ve yiyip içtiğiniz her şeyi yazın.
- Keep a food diary and post with it everything that you eat or drink.
- Bir yemek günlüğü tutun ve yediğiniz ya da içtiğiniz her şeyi aktarın.
- Keep a food diary and post with it everything that you eat or drink.
- Bir yemek günlüğü tutun ve yediğiniz veya içtiğiniz her şeyi kaydedin.
- I know where you hide your diary.
- Günlüğünü nerede sakladığını biliyorum.
- I found my father's diary that he kept for 30 years.
- Babamın otuz yıldır tuttuğu günlüğünü buldum.
- It's fun to read my old diary.
- Eski günlüğümü okumak eğlencelidir.
- She continued writing in her diary until she died.
- Ölene kadar günlüğüne yazmaya devam etti.
- He made up his mind to write in his diary every day.
- Her gün günlüğüne yazmaya karar verdi.
- I used to write in my diary every day when I was young.
- Gençken her gün günlüğüme yazardım.
- This is the diary which she kept.
- Bu onun tuttuğu günlük.
- Don't read my diary.
- Günlüğümü okuma.
- I wouldn't want anyone to read my diary.
- Hiç kimsenin günlüğümü okumasını istemiyorum.
- I was looking for my diary.
- Günlüğümü arıyordum.
- I wouldn't want anyone to read my diary.
- Günlüğümü kimsenin okumasını istemem.
- Tom opened the diary.
- Tom günlüğü açtı.
- I can write what I want in my diary.
- Günlüğüme istediğimi yazabilirim.
- He made a resolution to write in his diary every day.
- O her gün günlüğünü yazmaya karar verdi.
- I must write in my diary every day.
- Günlüğüme her gün yazmalıyım.
- No matter how tired he is, he writes in his diary before going to bed.
- Ne kadar yorgun olursa olsun, yatmadan önce günlüğünü yazar.
- Tom closed his diary after writing about that day's events.
- Tom o günkü olayları yazdıktan sonra günlüğünü kapattı.
- Tom found Mary's diary and read it.
- Tom, Mary'nin günlüğünü buldu ve okudu.
- Tom has been reading Mary's diary.
- Tom, Mary'nin günlüğünü okuyor.
- Do you keep a dream diary?
- Rüya günlüğü tutar mısın?
- Who was it that read my diary while I was out?
- Ben dışarıdayken günlüğümü okuyan kimdi?
- Tom let Mary read his diary.
- Tom, Mary'nin günlüğünü okumasına izin verdi.
- Have you already written in your diary today?
- Bugün günlüğünüze yazdınız mı?
- He writes in his diary every day.
- O her gün günlüğüne yazar.
- Did you write anything in your diary today?
- Günlüğüne bugün bir şey yazdın mı?
- Tom read Mary's secret diary.
- Tom, Mary'nin gizli günlüğünü okudu.
- Have you written in your diary today?
- Bugün günlüğüne yazdın mı?
- Tom has found Mary's diary.
- Tom Mary'nin günlüğünü buldu.
- He's writing his diary.
- O günlüğünü yazıyor.
- Layla vented her frustrations in her diary.
- Leyla, günlüğünde hayal kırıklıklarını açığa vurdu.
- Do you keep a dream diary?
- Rüya günlüğü tutuyor musun?
- He's writing his diary.
- Günlüğünü yazıyor.
- Tom read Mary's diary.
- Tom, Mary'nin günlüğünü okudu.
- This is the diary which she kept.
- Bu, onun tuttuğu günlüktür.
- Tom found Mary's diary.
- Tom, Mary'nin günlüğünü buldu.
- Tom found Mary's diary and read the last three pages.
- Tom Mary'nin günlüğünü buldu ve son üç sayfasını okudu.
- No matter how tired he is, he writes in his diary before going to bed.
- Ne kadar yorgun olursa olsun, yatmadan önce günlüğüne yazıyor.
- Tom jotted down the meeting time in his diary.
- Tom buluşma zamanını günlüğüne not etti.
- He decided to write in his diary every day.
- Her gün günlüğüne yazmaya karar verdi.
- This is Tom's diary.
- Bu Tom'un günlüğü.
- Tom wrote his name on the cover of his new diary.
- Tom yeni günlüğünün kapağına adını yazdı.
- Please scan the diary for clues.
- Lütfen ipuçları için günlüğü tarayın.
- I write in my diary every day.
- Her gün günlüğümü yazarım.
- She's writing her diary.
- Günlüğünü yazıyor.
- I write daily in my diary.
- Günlüğüme her gün yazıyorum.
- It's fun to read my old diary.
- Eski günlüğümü okumak eğlenceli.
- Tom writes something in his diary every evening, no matter how tired he is.
- Tom ne kadar yorgun olursa olsun her akşam günlüğüne bir şeyler yazıyor.
- I have your diary.
- Senin günlüğün bende.
- She keeps her diary in English.
- Günlüğünü İngilizce tutuyor.
- I write in my diary every day.
- Her gün günlüğüme yazıyorum.
- Writing in a diary is a good habit.
- Günlük yazmak iyi bir alışkanlıktır.
- I must write in my diary every day.
- Her gün günlüğüme yazmalıyım.
- I enjoy looking at my old diary.
- Eski günlüğüme bakmak hoşuma gidiyor.
- My father writes in his diary every day.
- Babam her gün günlüğünde yazar.
- He makes it a rule to write in his diary every day.
- Her gün günlüğüne yazmayı bir kural haline getirdi.
- Where's my diary?
- Günlüğüm nerede?
- He made up his mind to write in his diary every day.
- O, her gün günlüğünü yazmaya karar verdi.
- She closed her diary slowly.
- O, günlüğünü yavaşça kapattı.
- A long time ago when I was young, I used to write in my diary every day.
- Uzun zaman önce gençken her gün günlüğüme yazardım.
- Tom never allowed Mary to read his diary.
- Tom, Mary'nin günlüğünü okumasına asla izin vermedi.
- Dan spent hours scanning dozens of pages of Linda's diary.
- Dan, Linda'nın günlüğünün düzinelerce sayfasını taramak için saatler harcadı.
- You didn't tell him what I wrote in my diary.
- Günlüğüme ne yazdığımı ona söylemedin.
- Layla vented her frustrations in her diary.
- Layla hayal kırıklıklarını günlüğüne yazıyordu.
- Tom found Mary's diary and read it.
- Tom, Mary'nin günlüğünü buldu ve onu okudu.
- Tom found Mary's diary, but only the last three pages remained.
- Tom, Mary'nin günlüğünü buldu ama sadece son üç sayfası kalmıştı.
- Tom found Mary's secret diary.
- Tom, Mary'nin gizli günlüğünü buldu.
- Tom keeps a dream diary.
- Tom bir rüya günlüğü tutuyor.
- I used to write in my diary every day when I was young.
- Ben gençken her gün günlüğüme yazardım.
- Did you write anything in your diary today?
- Bugün günlüğüne bir şey yazdın mı?
- Tom wrote his name on the cover of his new diary.
- Tom yeni günlüğünün kapağına kendi adını yazdı.
- Tom saw Mary reading his diary.
- Tom, Mary'yi günlüğünü okurken gördü.
- Where is my diary?
- Günlüğüm nerede?
- She is in the habit of writing in her diary every day.
- Her gün günlüğüne yazma alışkanlığı var.
- I know where you hide your diary.
- Günlüğünü nereye sakladığını biliyorum.
- She wrote about it in her diary.
- Bu konuyu günlüğüne yazdı.
- Tom found Mary's diary and read the last three pages.
- Tom, Mary'nin günlüğünü buldu ve son üç sayfasını okudu.
- Fadil was reading from Layla's diary.
- Fadıl Leyla'nın günlüğünü okuyordu.
- I know who stole your diary.
- Günlüğünü kimin çaldığını biliyorum.
- Where is my diary?
- Benim günlüğüm nerede?
- A long time ago when I was young, I used to write in my diary every day.
- Uzun zaman önce ben gençken, ben her gün günlüğüme yazardım.
- I'm looking forward to reading Ayako's diary again.
- Ayakos'un günlüğünü tekrar okumaya can atıyorum.
- I found my father's diary that he kept for 30 years.
- Babamın 30 yıl boyunca tuttuğu günlüğünü buldum.
- I found your diary.
- Günlüğünü buldum.
- He made a resolution to write in his diary every day.
- Her gün günlüğüne yazmaya karar verdi.
- Tom never allowed Mary to read his diary.
- Tom Mary'nin günlüğünü okumasına asla izin vermedi.
- Tom found Mary's diary.
- Tom Mary'nin günlüğünü buldu.
- Have you already written in your diary today?
- Günlüğüne bugün daha önce yazdın mı?
- I have your diary.
- Günlüğün bende.
- Sami wrote in his diary using invisible ink.
- Sami günlüğüne görünmez mürekkep kullanarak yazdı.
- Tom jotted down the meeting time in his diary.
- Tom buluşma saatini günlüğüne not etti.
- You didn't tell him what I wrote in my diary.
- Günlüğümde yazdıklarımı ona anlatmadın.
- Please scan the diary for clues.
- Lütfen ipucu için günlüğü tarayın.
- Tom has found Mary's diary.
- Tom, Mary'nin günlüğünü buldu.
- Don't read my diary!
- Günlüğümü okuma!
- She closed her diary slowly.
- Günlüğünü yavaşça kapattı.
Show More (95)
|