| 1 |
disclose |
açıklamak |
v. |
|
- Is it prepared to disclose this wish list to the European Parliament?
- Bu istek listesini Avrupa Parlamentosuna açıklamaya hazır mı?
- Is it prepared to disclose this wish list to the European Parliament?
- Bu istek listesini Avrupa Parlamentosu'na açıklamaya hazır mı?
- Under confidentiality clauses, they fail to disclose this information to the relevant authorities.
- Gizlilik hükümleri uyarınca, bu bilgileri ilgili makamlara açıklayamıyorlar.
- Tom disclosed his intentions.
- Tom niyetlerini açıkladı.
- The purchase price wasn't disclosed.
- Satın alma fiyatı açıklanmadı.
- He disclosed to me that he had been in prison.
- Bana hapiste olduğunu açıkladı.
- He disclosed his intentions.
- Niyetini açıkladı.
- The exact location wasn't disclosed.
- Tam olarak nerede olduğu açıklanmadı.
- He disclosed to me that he had been in prison.
- Bana hapishanede olduğunu açıkladı.
- The exact location wasn't disclosed.
- Tam yeri açıklanmadı.
- Tom disclosed his intentions.
- Tom niyetini açıkladı.
- His secret will be disclosed soon.
- Sırrı yakında açıklanacak.
Show More (9)
|
| 2 |
disclose |
ifşa etme |
n. |
|
- You ought not to have disclosed the secret.
- Sırrı ifşa etmemeliydiniz.
- She would not disclose the secret.
- Sırrı ifşa etmeyecekti.
- He disclosed my secret.
- Sırrımı ifşa etti.
Show More (0)
|
| 3 |
disclose |
ortaya çıkarmak |
v. |
|
- They opened the curtain and disclosed the grand prize.
- Perdeyi açarak büyük ödülü ortaya çıkardılar.
Show More (-2)
|
| 4 |
disclose |
ifşa etmek |
v. |
|
- This information cannot be disclosed!
- Bu bilgiler ifşa edilemez!
Show More (-2)
|
| 5 |
disclose |
açığa çıkarmak |
v. |
|
- He disclosed my secret.
- O, sırrımı açığa çıkardı.
Show More (-2)
|
