1 |
employed |
çalışan (kimse) |
adj. |
|
- The gap between those actively employed and pensioners is becoming ever greater.
- Aktif olarak çalışanlar ile emekliler arasındaki uçurum giderek artıyor.
- The gap between those actively employed and pensioners is becoming ever greater.
- Aktif olarak çalışanlar ile emekliler arasındaki uçurum giderek büyümektedir.
- Two-thirds of all European workers are employed in them.
- Tüm Avrupalı işçilerin üçte ikisi bu şirketlerde çalışmaktadır.
- Between 40% and 50% of professionally employed women in the EU have at some point been exposed to sexual advances.
- AB'de profesyonel olarak çalışan kadınların %40 ila %50'si bir noktada cinsel saldırıya maruz kalmıştır.
- I believe that the people and those employed in the public services should be in control.
- İnsanların ve kamu hizmetlerinde çalışanların kontrol sahibi olması gerektiğine inanıyorum.
- She is employed in a trading company.
- Bir ticaret şirketinde çalışıyor.
- Are you employed?
- Bir işte çalışıyor musunuz?
- While employed at the bank, he taught economics at college.
- Bankada çalışırken üniversitede ekonomi dersleri verdi.
- Tom isn't employed.
- Tom çalışmıyor.
- He is employed on the farm.
- Çiftlikte çalışıyor.
- Are you employed?
- Sen çalışan mısın?
- Are you employed here?
- Burada mı çalışıyorsun?
- He has proof that he's employed.
- Çalıştığına dair kanıtı var.
- The ladies are looking after the children whose parents are employed in factories during the daytime.
- Bayanlar, ebeveynleri gündüzleri fabrikalarda çalışan çocuklara bakıyorlar.
- I was already employed at a restaurant.
- Zaten bir restoranda çalışıyordum.
- Is Tom already employed?
- Tom zaten çalışıyor mu?
- Tom is employed as an animal trainer.
- Tom hayvan eğitmeni olarak çalışıyor.
- Sami was employed by a movie theater.
- Sami bir sinemada çalışıyordu.
- Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
- Birkaç genç mühendis çalışıyordu ve kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmeye adamışlardı.
- He is employed in a bank.
- Bir bankada çalışıyor.
- He is employed as an animal trainer.
- Hayvan terbiyecisi olarak çalışıyor.
- Linda was employed as a flight attendant.
- Linda uçuş görevlisi olarak çalışıyordu.
- The ladies are looking after the children whose parents are employed in factories during the daytime.
- Hanımlar ebeveynleri gün boyunca fabrikalarda çalışan çocuklara bakıyorlar.
- He had not been employed by the company two years before his linguistic abilities were recognized.
- Dilbilimsel yetenekleri fark edilmeden önce şirkette iki yıl çalışmamıştı.
- He is employed as an animal trainer.
- Hayvan eğitmeni olarak çalışıyor.
- Maria knows everything there is to know about dairying, having been employed in the field for over 35 years.
- Maria, 35 yılı aşkın süredir bu alanda çalıştığı için sütçülük hakkında bilinmesi gereken her şeyi biliyor.
Show More (23)
|
2 |
employed |
kullanılmış |
adj. |
|
- Let us look at the facts and the real agenda that is being employed will become clear.
- Gerçeklere bakalım ve kullanılan gerçek gündem ortaya çıkacaktır.
- As with all technologies, of course, the question is how it is employed.
- Elbette tüm teknolojilerde olduğu gibi asıl mesele bunun nasıl kullanıldığıdır.
- We think that other means should be employed.
- Başka araçların kullanılması gerektiğini düşünüyoruz.
- I wonder why it is that the structural funds are not employed more efficiently.
- Yapısal fonların neden daha etkin bir şekilde kullanılmadığını merak ediyorum.
Show More (1)
|
3 |
employed |
işe alınan |
adj. |
|
- He employed a new maid.
- Yeni bir hizmetçi işe aldı.
- Are you employed here?
- Burada mı işe alındınız?
Show More (-1)
|
4 |
employed |
işi olan |
adj. |
|
- He has proof that he's employed.
- Onun işinin olduğuna dair kanıtı var.
Show More (-2)
|