equipment - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
equipment ekipman n.
  • In the next stage, the manufacturers will commit to installing other safety equipment.
  • Bir sonraki aşamada üreticiler diğer güvenlik ekipmanlarını kurmayı taahhüt edeceklerdir.
  • That applies particularly to their use in certain types of medical equipment.
  • Bu durum özellikle belirli tıbbi ekipmanlarda kullanımları için geçerlidir.
  • Hospitals are being prepared to ensure that they have quarantine rooms and breathing equipment available.
  • Hastaneler, karantina odaları ve solunum ekipmanlarının hazır bulundurulmasını sağlamak üzere hazırlanıyor.
Show More (105)
equipment teçhizat n.
  • They come about as a result of the wrong orders being given or of inadequate leadership and equipment.
  • Yanlış emirlerin verilmesi ya da yetersiz liderlik ve teçhizatın bir sonucu olarak ortaya çıkarlar.
  • We must give our troops the best, both in equipment and training.
  • Askerlerimize hem teçhizat hem de eğitim konusunda en iyisini sunmalıyız.
  • Another area where the Commission has an important role to play relates to defence equipment policy.
  • Komisyon'un önemli bir rol oynadığı bir diğer alan da savunma teçhizatı politikasıyla ilgilidir.
Show More (12)
equipment alet n.
  • Look, kid, I'm around dangerous equipment every day.
  • Bak evlat, ben her gün tehlikeli aletlere yakın çalışıyorum.
  • Another problem concerns the gym equipment.
  • Bir başka sorun da spor aletleriyle ilgili.
  • Tom inspected the equipment carefully.
  • Tom aletleri dikkatle inceledi.
Show More (5)
equipment donanım n.
  • This hospital has a lot of new equipment.
  • Bu hastanenin birçok yeni donanımı var.
  • We have the equipment.
  • Bizim donanımımız var.
  • I can bring in some more sophisticated equipment if you think we need it.
  • Ona ihtiyacımız olduğunu düşünüyorsan biraz daha gelişmiş bir donanım getirebilirim.
Show More (0)
equipment cihaz n.
  • ׂSecond-hand electrical equipment always shows signs of use.
  • İkinci el elektrikli cihazlarda, muhakkak kullanılmış olduklarını gösteren izler bulunur.
  • Their equipment is extremely advanced.
  • Onların cihazı son derece gelişmiş.
Show More (-1)