|
- I don't have a flashlight.
- Bir el fenerim yok.
- I lost my flashlight.
- El fenerimi kaybettim.
- I use a flashlight to inspect my throat.
- Boğazımı incelemek için bir el feneri kullanıyorum.
- Give me your flashlight.
- El fenerini ver.
- Tom says he needs to buy a flashlight.
- Tom bir el feneri alması gerektiğini söylüyor.
- Using a flashlight, the policeman signaled the car to stop.
- Polis, el feneriyle arabaya durmasını işaret etti.
- Can you please send ten $15 flashlights immediately?
- 15 dolarlık el fenerlerinden on tane hemen yollayabilir misin?
- Sami was frantically waving a flashlight.
- Sami çılgınca bir el feneri sallıyordu.
- Even with a weak battery, the flashlight lit.
- Zayıf bir pille bile el feneri yanıyordu.
- The police officer shined his flashlight in Tom's face.
- Polis memuru el fenerini Tom'un yüzüne tuttu.
- Do you have a flashlight I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir el feneriniz var mı?
- I groped for a flashlight.
- El fenerini el yordamıyla aradım.
- I groped for a flashlight.
- El yordamıyla bir el feneri aradım.
- You can use this flashlight.
- Bu el fenerini kullanabilirsiniz.
- Tom also has a flashlight.
- Tom'un da bir el feneri var.
- Whose flashlight is this?
- Bu el feneri kimin?
- Tom went back to his car and got a flashlight.
- Tom arabasına döndü ve bir el feneri aldı.
- We should've brought a flashlight.
- El feneri getirmeliydik.
- This flashlight needs two batteries.
- Bu el fenerinin iki pile ihtiyacı var.
- Do you have a flashlight I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir el fenerin var mı?
- Tom turned his flashlight on.
- Tom el fenerini açtı.
- Tom pulled a flashlight out of his jacket pocket.
- Tom ceketinin cebinden bir el feneri çıkardı.
- The officer shone his flashlight in the drunken man's face.
- Polis memuru el fenerini sarhoş adamın yüzüne tuttu.
- Tom went back to his car and got a flashlight.
- Tom arabasına geri döndü ve bir el feneri aldı.
- Whose flashlight is this?
- Bu kimin el feneridir?
- I don't have a flashlight.
- El fenerim yok.
- Tom borrowed a flashlight from Mary.
- Tom Mary'den bir el feneri ödünç aldı.
- Using a flashlight, the policeman signaled the car to stop.
- Polis bir el feneri kullanarak arabanın durması için sinyal verdi.
- Whose flashlight is this?
- Bu kimin el feneri?
- The police officer shone his powerful flashlight at the car.
- Polis memuru güçlü el fenerini arabaya tuttu.
- I use a flashlight to illuminate dark areas.
- Karanlık yerleri aydınlatmak için el feneri kullanıyorum.
- I use a flashlight to illuminate dark areas.
- Karanlık alanları aydınlatmak için bir el feneri kullanırım.
- Tom turned off the flashlight.
- Tom el fenerini kapadı.
- Tom groped for the flashlight that had fallen behind the couch.
- Tom kanepenin arkasına düşen el fenerini el yordamıyla aradı.
- Tom reached into his knapsack for a flashlight.
- Tom el feneri için sırt çantasına uzandı.
- Tom pulled a flashlight out of his jacket pocket.
- Tom cebinden bir el feneri çıkardı.
- This flashlight is getting dim.
- Bu el feneri sönükleşiyor.
- I just wish Tom had brought a flashlight.
- Keşke Tom bir el feneri getirseydi.
- Give the flashlight to me.
- El fenerini bana ver.
- Do you have a flashlight I can borrow?
- Ödünç alabileceğim bir el fenerin var mı?
- Tom forgot to bring a flashlight.
- Tom bir el feneri getirmeyi unuttu.
- Tom was in the middle of the road, waving his flashlight.
- Tom yolun ortasında el fenerini sallıyordu.
- When it's dark you can use a flashlight to see.
- Karanlık olduğunda görmek için bir el feneri kullanabilirsiniz.
- Tom gave the flashlight to Mary.
- Tom el fenerini Mary'ye verdi.
- I won't be able to see where I'm going without a flashlight.
- Bir el feneri olmadan nereye gittiğimi göremeyeceğim.
- This flashlight is getting dim.
- Bu el fenerinin ışığı azalıyor.
- The policeman shone his flashlight into the house.
- Polis memuru eve el fenerini tuttu.
- Tom lost his flashlight yesterday.
- Tom dün el fenerini kaybetti.
- It's Tom's flashlight.
- Tom'un el feneri.
- Even with a weak battery, the flashlight lit.
- Zayıf bir pille bile, el feneri yandı.
- Having a small flashlight in your pocket may come in handy.
- Cebinizde küçük bir el feneri bulundurmak işinize yarayabilir.
- The officer shone his flashlight into the car.
- Polis memuru el fenerini arabaya tuttu.
- I've got a flashlight in the glove compartment.
- Benim torpido gözünde bir el fenerim var.
- Tom was holding a small flashlight in his right hand.
- Tom sağ elinde küçük bir el feneri tutuyordu.
- You'll need a flashlight.
- Bir el fenerine ihtiyacın olacak.
- The officer shone his flashlight in the drunken man's face.
- Memur el fenerini sarhoş adamın yüzüne tuttu.
- I handed Tom my flashlight.
- Tom'a el fenerimi verdim.
- Tom gave Mary a flashlight.
- Tom Mary'ye bir el feneri verdi.
- Tom pulled a small flashlight out of his pocket.
- Tom cebinden küçük bir el feneri çıkardı.
- The police officer shined his flashlight in Tom's face.
- Polis, Tom'un yüzüne el fenerini tuttu.
- I fixed the flashlight using a small tool.
- El fenerini küçük bir aletle tamir ettim.
- The policeman signaled the car to stop with a flashlight.
- Polis, bir el feneri ile arabanın durması için işaret etti.
- Tom turned on his flashlight.
- Tom el fenerini açtı.
- Tom borrowed a flashlight from Mary.
- Tom, Mary'den bir el feneri ödünç aldı.
- I use a flashlight to inspect my throat.
- Boğazımı incelemek için bir el feneri kullanırım.
- I've got a flashlight in the glove compartment.
- Torpido gözünde bir el fenerim var.
- Can you please send ten $15 flashlights immediately?
- Lütfen hemen on tane 15 dolarlık el feneri gönderebilir misiniz?
- The officer shone his flashlight into the car.
- Memur el fenerini arabanın içine tuttu.
- We should've brought a flashlight.
- Bir el feneri getirmeliydik.
- Tom grabbed a flashlight.
- Tom bir el feneri aldı.
- Do you have a flashlight that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir el feneriniz var mı?
- I won't be able to see where I'm going without a flashlight.
- El feneri olmadan nereye gittiğimi göremeyeceğim.
- You won't be able to see anything without a flashlight.
- Bir el feneri olmadan bir şey göremeyeceksin.
- I assume both of you brought flashlights.
- Sanırım ikiniz de el feneri getirdiniz.
- You won't be able to see anything without a flashlight.
- El feneri olmadan hiçbir şey göremezsin.
- When it's dark you can use a flashlight to see.
- Karanlık olduğunda görmek için el feneri kullanabilirsin.
- It's Tom's flashlight.
- O, Tom'un el feneri.
- Do you need a flashlight?
- El fenerine ihtiyacın var mı?
- I lent Tom a flashlight.
- Tom'a bir el feneri ödünç verdim.
- The policeman signaled the car to stop with a flashlight.
- Polis memuru el feneriyle arabaya durması için işaret etti.
- The policeman shone his flashlight into the house.
- Polis memuru el fenerini evin içine tuttu.
- Do you have a flashlight that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim bir el fenerin var mı?
- No one had a flashlight.
- Hiç kimsenin el feneri yoktu.
- Tom dropped his flashlight.
- Tom el fenerini düşürdü.
- Tom groped for the flashlight that had fallen behind the couch.
- Tom el yordamıyla kanepenin arkasına düşmüş olan el fenerini aradı.
- Do you need a flashlight?
- Bir el fenerine ihtiyacınız var mı?
- Do you have a flashlight I can borrow?
- Ödünç alabileceğim bir el feneriniz var mı?
Show More (84)
|