|
- I wasn't very fluent in French back then.
- O zamanlar Fransızcam pek akıcı değildi.
- After two years, she already spoke fluent German.
- İki yıl sonra, o çoktan akıcı Almanca konuşuyordu.
- Aren't you fluent in French?
- Fransızcan akıcı değil mi?
- You speak fluent English.
- Sen, akıcı İngilizce konuşuyorsun.
- He speaks fluent English.
- O, akıcı bir İngilizce konuşur.
- Marie speaks fluent German.
- Marie akıcı Almanca konuşuyor.
- Aren't you fluent in French?
- Fransızcada akıcı değil misin?
- She was fluent in French.
- Fransızcası akıcıydı.
- I know bits and pieces of many foreign languages, but am fluent in none.
- Birçok yabancı dili az çok biliyorum ama hiçbirinde akıcı değilim.
- Do you consider yourself a fluent French speaker?
- Kendini akıcı Fransızca konuşan biri olarak görüyor musun?
- No fluent Esperantist would say it that way.
- Akıcı esperanto konuşan hiç kimse bunu bu şekilde söylemez.
- Tom was fluent in French.
- Tom Fransızcada akıcıydı.
- Tom isn't a fluent speaker of French.
- Tom akıcı Fransızca konuşamaz.
- You will be able to speak fluent English in another few months.
- Birkaç ay içinde akıcı İngilizce konuşabileceksin.
- If you want to be fluent in English, you've got to keep at it.
- İngilizce'de akıcı olmak istiyorsanız, onun üzerine gitmelisiniz.
- You can't become fluent if you don't speak it with someone.
- Onu birisiyle konuşmazsan akıcı olamazsın.
- She was fluent in French.
- O, Fransızcada akıcıydı.
- Tom is fluent in French.
- Tom Fransızcada akıcıdır.
- Tom wants to learn to speak fluent French.
- Tom akıcı Fransızca konuşmayı öğrenmek istiyor.
- Her French is not fluent.
- Onun Fransızcası akıcı değil.
- Tom speaks fluent French.
- Tom akıcı Fransızca konuşuyor.
- He speaks fluent English.
- Akıcı İngilizce konuşuyor.
- Mr Nakajima can, as well as English, speak fluent German.
- Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra, akıcı Almanca konuşabilir.
- Tom is fluent in French and English.
- Tom, Fransızca ve İngilizcede akıcı.
- He speaks passable French, but he is clearly more fluent in German.
- Fena sayılmayacak derecede Fransızca konuşuyor ama Almancası daha akıcı.
- How many languages do you consider yourself fluent in?
- Akıcı olarak konuşabildiğini düşündüğün kaç dil var?
- I heard him speak fluent English.
- Onun akıcı İngilizce konuştuğunu duydum.
- You can't become fluent if you don't speak it with someone.
- Biriyle konuşmadan akıcı şekilde konuşamazsınız.
- I want to be fluent in French.
- Fransızcada akıcı olmak istiyorum.
- You're fluent in French, right?
- Fransızcan akıcı, değil mi?
- Is anyone fluent in Latin?
- Kimse akıcı Latince konuşuyor mu?
- Are you fluent in French?
- Fransızcan akıcı mı?
- She is fluent in English and French.
- İngilizce ve Fransızcada akıcıdır.
- She is not only fluent in English but speaks French fluently as well.
- Sadece akıcı İngilizce değil, aynı zamanda akıcı Fransızca da konuşuyor.
- I'm still not very fluent in French.
- Fransızca'da hâlâ çok akıcı değilim.
- I consider myself fairly fluent in French.
- Kendimi Fransızca'da oldukça akıcı olarak görüyorum.
- Tom is quite fluent in French.
- Tom Fransızca'da oldukça akıcıdır.
- He is fluent in French.
- Fransızcası akıcıdır.
- Tom still isn't fluent in French.
- Tom hâlâ Fransızca'da akıcı değil.
- Tom became fairly fluent in French after about three years of intense study.
- Yaklaşık üç yıl süren yoğun çalışmadan sonra Tom Fransızcada çok akıcı oldu.
- Tom is fluent in French.
- Tom akıcı Fransızca konuşur.
- Mr Nakajima can, as well as English, speak fluent German.
- Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra akıcı Almanca da konuşabiliyor.
- No fluent Esperantist would say it that way.
- Akıcı bir Esperantist bunu o biçimde söylemezdi.
- If he's fluent in English, I'll hire him.
- Eğer akıcı İngilizce konuşabiliyorsa, onu işe alacağım.
- I can't speak fluent Indonesian yet.
- Henüz akıcı Endonezce konuşamıyorum.
- I'm not fluent in Cat.
- Kediceyi akıcı olarak bilmiyorum.
- I'm still not very fluent in French.
- Fransızcam hala çok akıcı değil.
- Tom is a fluent speaker of Japanese.
- Tom, Japoncayı akıcı olarak konuşur.
- Tom asked for directions in fluent Chinese.
- Tom akıcı bir Çince ile yol sordu.
- Her French is not fluent.
- Fransızcası akıcı değil.
- I'm not fluent in Cat.
- Kedi dilinde akıcı değilim.
- She is a fluent speaker of English.
- O, akıcı bir İngilizce konuşucusudur.
- I eventually want to be fluent in French.
- Eninde sonunda Fransızcamın akıcı olmasını istiyorum.
- You speak fluent English.
- Akıcı İngilizce konuşuyorsunuz.
- He speaks fluent Russian, or at least that's what he told me.
- Akıcı Rusça konuşuyor, ya da en azından bana öyle söyledi.
- I want to be fluent in French.
- Fransızca'da akıcı olmak istiyorum.
- Are you fluent in French?
- Fransızcada akıcı mısın?
- Is it necessary to live in a French-speaking country to become fluent in French?
- Fransızcada akıcı olmak için Fransızca konuşan bir ülkede yaşamak gerekli midir?
- Tom speaks fluent French.
- Tom akıcı Fransızca konuşur.
- I'm fairly fluent in French.
- Fransızcada oldukça akıcıyım.
- You will be able to speak fluent English in another few months.
- Birkaç ay içerisinde İngilizce'yi akıcı olarak konuşabileceksin.
- Tom wants to learn to speak fluent German.
- Tom akıcı Almanca konuşmayı öğrenmek istiyor.
- I heard him speak fluent English.
- Akıcı İngilizce konuştuğunu duydum.
- Is it necessary to live in a French-speaking country to become fluent in French?
- Fransızca'da akıcı olmak için Fransızca konuşulan bir ülkede yaşamak gerekli mi?
- He speaks fluent Japanese.
- Akıcı Japonca konuşur.
- He is fluent in English.
- İngilizcesi akıcı.
- He speaks fluent Japanese.
- Akıcı Japonca konuşuyor.
- After two years, she already spoke fluent German.
- İki yıl sonra akıcı Almanca konuşmaya başladı.
- Tom is quite fluent in French.
- Tom Fransızcada oldukça akıcı.
- Help me become fluent in your language.
- Senin dilinde akıcı olmama yardım et.
- At the end of three years, I became fluent.
- Üç yılın sonunda akıcı hale geldim.
- I'm fairly fluent in French.
- Fransızcam oldukça akıcıdır.
- You're fluent in French, right?
- Fransızcada akıcısın, değil mi?
- My dream is to become fluent in French.
- Hayalim akıcı Fransızca konuşabilmek.
- Although she grew up in Japan, she still speaks fluent English.
- Japonya'da büyümesine rağmen hala akıcı İngilizce konuşuyor.
- He speaks fluent Russian, or at least that's what he told me.
- O akıcı Rusça konuşuyor ya da en azından onun bana söylediği buydu.
- I eventually want to be fluent in German.
- Eninde sonunda akıcı Almanca konuşmak istiyorum.
- I eventually want to be fluent in French.
- Sonunda Fransızcada akıcı olmak istiyorum.
Show More (75)
|