1 |
foolish |
aptalca |
adj. |
|
- That would be quite wrong and extremely foolish.
- Bu oldukça yanlış ve son derece aptalca olur.
- To try to bring it back would be foolish.
- Onu geri getirmeye çalışmak aptalca olur.
- It appears that you have made a foolish mistake.
- Görünüşe göre aptalca bir hata yapmışsınız.
- We must talk her out of this foolish plan.
- Onu bu aptalca plandan vazgeçirmeliyiz.
- How foolish!
- Ne kadar aptalca!
- Tom did something very foolish.
- Tom çok aptalca bir şey yaptı.
- She may have done something foolish.
- O aptalca bir şey yapmış olabilir.
- I think doing that would be foolish.
- Bence onu yapmak aptalca olurdu.
- Tom may have done something foolish.
- Tom aptalca bir şey yapmış olabilir.
- Tom seems to be acting a tad foolish today.
- Tom bugün biraz aptalca hareket ediyor gibi görünüyor.
- That would be foolish.
- Bu aptalca olurdu.
- He did a very foolish thing.
- Çok aptalca bir şey yaptı.
- I am so full of foolish ideas today.
- Bugün aptalca fikirlerle doluyum.
- A foolish idea came into my mind.
- Aklıma aptalca bir fikir geldi.
- That was a foolish decision.
- Bu aptalca bir karardı.
- He tried to rationalize his foolish actions.
- Aptalca hareketlerini rasyonalize etmeye çalıştı.
- What a foolish suggestion!
- Ne aptalca bir öneri!
- That seems foolish to me.
- Bu bana aptalca geliyor.
- What a foolish statement!
- Ne aptalca bir ifade!
- I think that was a foolish decision.
- Sanırım o aptalca bir karardı.
- It appears that you have made a foolish mistake.
- Görünüşe göre aptalca bir hata yapmışsın.
- How can you say such a foolish thing?
- Böyle aptalca bir şeyi nasıl söyleyebilirsin?
- I made a foolish mistake.
- Aptalca bir hata yaptım.
- It was a very foolish mistake.
- Bu çok aptalca bir hataydı.
- I am so full of foolish ideas today.
- Bugün, bir sürü aptalca fikrim var.
- That was very foolish.
- Bu çok aptalcaydı.
- Tom said he felt foolish.
- Tom aptalca hissettiğini söyledi.
- Don't risk your neck over something foolish.
- Aptalca bir şey yüzünden hayatını tehlikeye atma.
- They said the deal was foolish.
- Anlaşmanın aptalca olduğunu söylediler.
- It was foolish of you to try to get Tom to do that.
- Tom'a bunu yaptırmaya çalışman aptalcaydı.
- It was foolish of him to do such a thing.
- Onun böyle bir şey yapması aptalcaydı.
- Don't do anything foolish.
- Aptalca bir şey yapmayın.
- What a foolish statement!
- Ne aptalca bir açıklama!
- How can you say such a foolish thing?
- Böyle aptalca bir şeyi nasıl söylersin?
- That's foolish.
- O aptalca.
- It was foolish of you to accept his offer.
- Teklifini kabul etmen aptalcaydı.
- I don't want to do it because it's dangerous and foolish.
- Bunu yapmak istemiyorum çünkü tehlikeli ve aptalca.
- It was a foolish mistake.
- Aptalca bir hataydı.
- Tom sometimes does foolish things.
- Tom bazen aptalca şeyler yapar.
- I don't want to do it because it's dangerous and foolish.
- Tehlikeli ve aptalca olduğu için onu yapmak istemiyorum.
- What Tom did was foolish.
- Tomun yaptığı şey aptalcaydı.
- I said a very foolish thing.
- Çok aptalca bir şey söyledim.
- Tom did a very foolish thing.
- Tom çok aptalca bir şey yaptı.
- Tom has done something foolish.
- Tom aptalca bir şey yaptı.
- He did a very foolish thing.
- O, çok aptalca bir şey yaptı.
- Am I being foolish?
- Aptalca mı davranıyorum?
- I made a foolish mistake.
- Ben aptalca bir hata yaptım.
- You must put an end to your foolish behavior.
- Aptalca davranışına bir son vermen gerekiyor.
- She may have done something foolish.
- Aptalca bir şey yapmış olabilir.
- There was a feeling of constraint in the room; no one dared to tell the king how foolish his decision was.
- Odada bir baskı hissi vardı; hiç kimse krala kararının ne kadar aptalca olduğunu söylemeye cesaret edemedi.
- What Tom did was foolish.
- Tom'un yaptığı aptalcaydı.
- This is foolish.
- Bu aptalca.
- I think that was a foolish decision.
- Bence bu aptalca bir karardı.
- Why did you do such a foolish thing at the risk of your life?
- Neden hayatını riske atarak böyle aptalca bir şey yaptın?
- That was foolish.
- Aptalcaydı.
- It was a foolish mistake.
- Bu aptalca bir hataydı.
- That would be foolish.
- O aptalca olurdu.
- That was foolish.
- O aptalcaydı.
- It's foolish for you to swim when it's this cold.
- Bu soğukta yüzmen aptalca.
- If you do such a foolish thing, people will laugh at you.
- Böyle aptalca bir şey yaparsanız, insanlar size güler.
- Why did you do such a foolish thing at the risk of your life?
- Hayatın pahasına niçin öyle aptalca bir şey yaptın?
- You must put an end to this foolish behavior.
- Bu aptalca davranışa son vermelisin.
- It was foolish of Tom to do that.
- Tom'un bunu yapması aptalcaydı.
- It is foolish of you to believe such a thing.
- Böyle bir şeye inanman aptalca.
- Tom didn't want to look foolish.
- Tom aptalca görünmek istemiyordu.
- It was a very foolish mistake.
- Çok aptalca bir hataydı.
- I decided not to do such a foolish thing.
- Böyle aptalca bir şey yapmamaya karar verdim.
- That's foolish.
- Bu aptalca.
- He was foolish to agree to the plan.
- Planı kabul etmek aptalcaydı.
- You must put an end to your foolish behavior.
- Aptalca davranışına bir son vermelisin.
- There was a feeling of constraint in the room; no one dared to tell the king how foolish his decision was.
- Odada bir kısıtlanmışlık hissi vardı; kimse krala kararının ne kadar aptalca olduğunu söylemeye cesaret edemiyordu.
- How could you make such a foolish mistake?
- Nasıl böyle aptalca bir hata yapabildin?
- They said the deal was foolish.
- Onlar anlaşmanın aptalca olduğunu söyledi.
- It's foolish to read such a magazine.
- Böyle bir dergiyi okumak aptalca.
- He is foolish to meet her again.
- Onunla tekrar tanışması aptalca.
- It was foolish of him to do such a thing.
- Böyle bir şey yapması aptalcaydı.
- Sami did a very foolish thing.
- Sami çok aptalca bir şey yaptı.
- If you do such a foolish thing, people will laugh at you.
- Böyle aptalca bir şey yaparsan, insanlar sana güler.
Show More (75)
|
2 |
foolish |
aptal |
adj. |
|
- I think Tom is foolish.
- Tom'un aptal olduğunu düşünüyorum.
- I don't want to look foolish.
- Aptal gibi görünmek istemiyorum.
- I've been foolish.
- Aptaldım.
- Tom is young and foolish.
- Tom genç ve aptal.
- She was young and foolish.
- Kız genç ve aptaldı.
- I don't like looking foolish.
- Aptal gibi görünmeyi sevmem.
- Tom is foolish.
- Tom aptaldır.
- I didn't want to look foolish.
- Aptal görünmek istemedim.
- I've been very foolish.
- Ben çok aptaldım.
- You've made me look foolish.
- Beni aptal gibi gösterdin.
- Tom looked foolish.
- Tom aptal görünüyordu.
- Tom was extremely foolish.
- Tom son derece aptaldı.
- I felt absolutely foolish.
- Kendimi kesinlikle aptal gibi hissettim.
- Tom wasn't foolish enough to tell Mary what had really happened.
- Tom, Mary'ye gerçekte ne olduğunu söyleyecek kadar aptal değildi.
- I am not so foolish as to lend him money.
- Ona borç verecek kadar aptal değilim.
- I was very foolish.
- Çok aptaldım.
- He wasn't foolish enough to tell that story around her.
- Onun yanında bu hikayeyi anlatacak kadar aptal değildi.
- Tom was foolish enough to believe Mary.
- Tom Mary'ye inanacak kadar aptaldı.
- Who looks foolish now?
- Şimdi kim aptal görünüyor?
- He is foolish.
- Aptalın teki.
- You're young and foolish.
- Sen gençsin ve aptalsın.
- Tom was foolish enough to believe what Mary told him.
- Tom, Mary'nin söylediklerine inanacak kadar aptaldı.
- We were young and foolish back then.
- O zamanlar genç ve aptaldık.
- Don't be foolish.
- Aptal olma.
- He was foolish enough to believe what she said.
- Onun dediğine inanacak kadar aptaldı.
- Tom said I looked foolish.
- Tom aptal gibi göründüğümü söyledi.
- I was foolish to believe Tom.
- Tom'a inanacak kadar aptaldım.
- They are foolish.
- Aptallar.
- I felt foolish.
- Kendimi aptal gibi hissettim.
- None of us is so foolish as to believe that he was telling the truth.
- Hiçbirimiz onun söylediğinin doğru olduğuna inanacak kadar aptal değiliz.
- Tom didn't want to look foolish.
- Tom aptal görünmek istemedi.
- He is foolish.
- O, aptaldır.
- They were young and foolish.
- Genç ve aptaldılar.
- I don't want us to look foolish.
- Aptal gibi görünmemizi istemiyorum.
- You're young and foolish.
- Genç ve aptalsın.
- He was young and foolish.
- O genç ve aptaldı.
- I felt foolish.
- Kendimi aptal hissettim.
- He was foolish enough to believe what she said.
- Kadının söylediklerine inanacak kadar aptaldı.
- Tom is very foolish.
- Tom çok aptal.
- Son, don't be foolish!
- Oğul, aptal olma!
- Tom is foolish.
- Tom aptal.
- They were young and foolish.
- Onlar genç ve aptaldı.
- She was young and foolish.
- O genç ve aptaldı.
- The more foolish a child is, the cuter he seems to his parents.
- Bir çocuk ne kadar aptalsa ailesine o kadar sevimli görünür.
- Tom was foolish enough to believe what Mary told him.
- Tom Mary'nin ona söylediğine inanacak kadar aptaldı.
- He is young and foolish.
- O genç ve aptal.
- You look foolish.
- Aptal görünüyorsun.
- In examinations the foolish ask questions that the wise cannot answer.
- Sınavlarda aptallar, akıllıların cevaplayamayacağı sorular sorarlar.
- You look foolish.
- Aptal gibi görünüyorsun.
- You're foolish.
- Sen aptalsın.
- They tried to make each other look foolish.
- Onlar birbirlerini aptal göstermeye çalıştılar.
- Tom was extremely foolish.
- Tom son derece aptal.
- Is he so foolish as to believe that?
- Buna inanacak kadar aptal mı?
- Tom felt foolish.
- Tom kendini aptal gibi hissetti.
- Tom isn't foolish.
- Tom aptal değil.
- I doubt Tom would be that foolish.
- Tom'un bu kadar aptal olacağından şüpheliyim.
- Tom was foolish.
- Tom aptaldı.
- Is she so foolish as to believe that?
- Buna inanacak kadar aptal mı?
- Tom said he felt foolish.
- Tom kendini aptal gibi hissettiğini söyledi.
- He was foolish enough to believe her.
- Ona inanacak kadar aptaldı.
- He is not at all foolish.
- O hiç de aptal değil.
- They are foolish.
- Onlar aptal.
- Tom looked foolish.
- Tom aptal gibi görünüyordu.
- Don't be foolish.
- Aptal olmayın.
- Don't be foolish, Anne.
- Aptal olma, Anne.
- Tom was very foolish.
- Tom çok aptaldı.
- He is not at all foolish.
- Hiç de aptal biri değildir.
- None of us is so foolish as to believe that he was telling the truth.
- Hiçbirimiz onun doğruyu söylediğine inanacak kadar aptal değiliz.
- He is no more foolish than you are.
- O senden daha aptal değildir.
- Son, don't be foolish!
- Evlat, aptal olma!
- She is young and foolish.
- O genç ve aptal.
- I doubt Tom would be that foolish.
- Tom'un o kadar aptal olacağından kuşku duyuyorum.
- Tom doesn't want to look foolish.
- Tom aptal gibi görünmek istemiyor.
- Tom was foolish enough to believe Mary.
- Tom, Mary'ye inanacak kadar aptaldı.
- Tom is foolish, isn't he?
- Tom aptal, değil mi?
- I think Tom is foolish.
- Bence Tom aptal.
Show More (74)
|
3 |
foolish |
ahmakça |
adj. |
|
- Tom has done something foolish.
- Tom ahmakça bir şey yapmış.
Show More (-2)
|
4 |
foolish |
ahmak |
adj. |
|
- He thought how foolish he had been.
- O ne kadar ahmak olduğunu düşündü.
Show More (-2)
|
5 |
foolish |
saçma |
adj. |
|
- How could you make such a foolish mistake?
- Nasıl böyle saçma bir hata yapabilirsin?
Show More (-2)
|