| 1 |
get better |
daha iyi olmak |
v. |
|
- You'll get better.
- Daha iyi olacaksın.
- I feel we're going to get better.
- Daha iyi olacağımızı hissediyorum.
- Your English has gotten better.
- İngilizcen daha iyi oldu.
- Tom's French has gotten better.
- Tom'un Fransızcası daha iyi oldu.
- Tom is getting better at this.
- Tom bu işte daha iyi olmaya başladı.
- I'm sure it'll get better.
- Daha iyi olacağına eminim.
- I want to get better at doing this.
- Bu işte daha iyi olmak istiyorum.
- You'll get better in a few days.
- Birkaç gün içinde daha iyi olacaksın.
- Tom is getting better day by day.
- Tom günden güne daha iyi oluyor.
- Tom is getting better at French.
- Tom Fransızcada daha iyi oluyor.
- Maybe things will get better next year.
- Belki gelecek yıl işler daha iyi olur.
- Tom has gotten better at playing the clarinet since I last heard him play.
- Tom'u son dinlediğimden beri klarnet çalmada daha iyi oldu.
- The best way to get better at French is to speak French with native speakers.
- Fransızcada daha iyi olmanın en iyi yolu ana dili Fransızca olan kişilerle Fransızca konuşmaktır.
- You're getting better at that.
- Bunda daha iyi oluyorsun.
- Let's hope everything gets better tomorrow.
- Yarın her şeyin daha iyi olacağını umalım.
- You're getting better at that, aren't you?
- Bunda daha iyi olacaksın, değil mi?
- Ken wants to get better at his English.
- Ken İngilizcede daha iyi olmak istiyor.
- We've just got to get better.
- Daha iyi olmamız gerekiyor.
- He will get better in two weeks.
- İki hafta içinde daha iyi olacak.
- My legs are getting better day by day.
- Bacaklarım gün geçtikçe daha iyi oluyor.
- I'm not going to get better.
- Daha iyi olmayacağım.
- It's only going to get better.
- Sadece daha iyi olacak.
- Tom has gotten better at chess.
- Tom satrançta daha iyi oldu.
- I want to get better at chess.
- Satrançta daha iyi olmak istiyorum.
- They'll help us get better.
- Daha iyi olmamıza yardımcı olurlar.
- I'm gradually getting better at French.
- Fransızcada giderek daha iyi oluyorum.
- I think things will get better.
- Sanırım işler daha iyi olacak.
- You've definitely gotten better at French.
- Fransızca'da kesinlikle daha iyi olmuşsun.
- I hope Tom gets better.
- Umarım Tom daha iyi olur.
- Your French has gotten better.
- Fransızcan daha iyi oldu.
- We got better this week.
- Bu hafta daha iyi olduk.
- Everything's going to get better.
- Her şey daha iyi olacak.
- We expected that things would get better, but, as it is, they are getting worse.
- İşlerin daha iyi olacağını umuyorduk, ama olduğu gibi, kötüye gidiyorlar.
- Tom thinks that the world is getting better.
- Tom, dünyanın daha iyi olduğunu düşünüyor.
- If you keep trying, you'll get better at it.
- Denemeye devam edersen, daha iyi olacaksın.
- It's about to get better.
- Daha iyi olmak üzere.
- I've gotten better.
- Daha iyi oldum.
- You're getting better at that, aren't you?
- Gittikçe daha iyi oluyorsun, değil mi?
- I'm getting better at chess.
- Satrançta gittikçe daha iyi oluyorum.
- Tom wants to get better at French.
- Tom Fransızcada daha iyi olmak istiyor.
- You can't really expect to get better at French if you don't study.
- Çalışmazsan Fransızca'da daha iyi olmayı bekleyemezsin.
- It's gotten better.
- Daha iyi oldu.
Show More (39)
|
| 2 |
get better |
iyileşmek |
v. |
|
- He is getting better day by day.
- O, günden güne iyileşiyor.
- I think Tom is getting better.
- Bence Tom iyileşiyor.
- He will get better little by little.
- Yavaş yavaş iyileşecek.
- Tom is getting better, isn't he?
- Tom iyileşiyor, değil mi?
- You're getting better.
- İyileşiyorsun.
- We just want you to get better.
- Sadece iyileşmeni istiyoruz.
- I hope Tom gets better.
- Umarım Tom iyileşir.
- Tom is getting better.
- Tom iyileşiyor.
- I hope you'll get better soon.
- Umarım yakında iyileşirsin.
- We are still hoping that Tom will get better.
- Hâlâ Tom'un iyileşeceğini umuyoruz.
- I hope things get better soon.
- Umarım işler yakında iyileşir.
- I knew Tom would get better.
- Tom'un iyileşeceğini biliyordum.
- I'm going to help you get better.
- İyileşmene yardım edeceğim.
- Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement.
- Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.
- It gets better.
- İyileşiyor.
- My legs are getting better day by day.
- Bacaklarım günden güne daha da iyileşiyor.
- We can get better.
- Biz iyileşebiliriz.
- He is getting better bit by bit.
- O, azar azar iyileşiyor.
- It won't be long before Tom gets better.
- Tom çok geçmeden iyileşir.
- It's getting better.
- İyileşiyor.
- I hope he'll get better soon.
- Umarım yakında iyileşir.
- If you only drink this juice for a few days, you'll get better.
- Bu suyu sadece birkaç gün içersen iyileşirsin.
- You're getting better.
- Sen iyileşiyorsun.
- What should we do with people who are very sick or hurt and can't get better?
- Çok hasta olan ya da yaralanmış ve iyileşemeyen insanlarla ilgili ne yapmalıyız?
- We're trying to get better.
- Biz iyileşmeye çalışıyoruz.
- We just want you to get better.
- Biz sadece senin iyileşmeni istiyoruz.
- You said I'd get better.
- İyileşeceğimi söyledin.
- I hope my French gets better quickly.
- Umarım Fransızca'm çabucak iyileşir.
- I think that Tom is getting better.
- Tom'un iyileştiğini düşünüyorum.
- The patient got better little by little.
- Hasta azar azar iyileşti.
- I got better after taking that medicine.
- O ilacı aldıktan sonra iyileştim.
- I hope he'll get better soon.
- İnşallah o yakında iyileşir.
- Is Tom getting better?
- Tom iyileşiyor mu?
- You'll get better.
- İyileşeceksin.
Show More (31)
|
| 3 |
get better |
iyiye gitmek |
v. |
|
- I just pray that one day I take part in a debate when things are getting better.
- Ben sadece bir gün her şeyin daha iyiye gittiği bir tartışmada yer almak için dua ediyorum.
- Today, with the enlargement of the European Union, the situation has not got better.
- Bugün, Avrupa Birliği'nin genişlemesiyle birlikte durum daha iyiye gitmemiştir.
- It will only get better.
- Hep daha iyiye gidecek.
- It doesn't get better.
- İyiye gitmiyor.
- You're getting better.
- İyiye gidiyorsun.
- Now it's getting better!
- Şimdi iyiye gidiyor!
- Tom said that he thought the economy was likely to get better.
- Tom ekonominin daha iyiye gideceğini düşündüğünü söyledi.
- Tom's guitar playing sounds likes it's gotten better.
- Tom'un gitar çalışı daha iyiye gidiyor gibi.
- I feel like things are getting better.
- İşler iyiye gidiyor gibi hissediyorum.
- The economy is getting better.
- Ekonomi iyiye gidiyor.
- Tom has been getting better.
- Tom iyiye gidiyor.
- Every day, in every way, I am getting better and better.
- Her gün, her şekilde, daha da iyiye gidiyorum.
- I believe things will get better.
- İşlerin daha iyiye gideceğine inanıyorum.
- I'm getting better at doing that.
- Bunu yapmakta daha iyiye gidiyorum.
- I'm getting better.
- Daha iyiye gidiyorum.
- We're always getting better.
- Her zaman daha iyiye gidiyoruz.
Show More (13)
|
| 4 |
get better |
ilerlemek |
v. |
|
- He is getting better.
- İlerleme katediyor.
- Tom is getting better.
- Tom'da ilerleme var.
- Technology is always getting better.
- Teknoloji sürekli ilerliyor.
- I hope my French gets better quickly.
- Umarım Fransızcam çabuk ilerler.
Show More (1)
|
| 5 |
get better |
düzelmek |
v. |
|
- When will it get better?
- Ne zaman düzelecek?
- I wish I could be more optimistic, but I don't think things will get better soon.
- Keşke daha iyimser olabilseydim, ama işlerin yakında düzeleceğini sanmıyorum.
- I hope things get better soon.
- Umarım işler yakında düzelir.
Show More (0)
|
| 6 |
get better |
iyi olmak |
v. |
|
- It's getting better every week.
- Her hafta daha da iyi oluyor.
Show More (-2)
|
