|
- Her son is a young, good-looking man.
- Oğlu, genç ve yakışıklı bir adam.
- Tom used to be good-looking.
- Tom yakışıklıydı.
- I think you're both pretty good-looking.
- Bence ikiniz de oldukça yakışıklısınız.
- She's a good-looking girl.
- Yakışıklı bir kız.
- He is very good-looking.
- O çok yakışıklı.
- I wish I were as good-looking as Tom.
- Keşke ben de Tom kadar yakışıklı olsaydım.
- Tom is a good-looking guy.
- Tom yakışıklı bir adamdır.
- Do you think Tom is good-looking?
- Sence Tom yakışıklı mı?
- Tom isn't very good-looking.
- Tom çok yakışıklı değil.
- He is very good-looking.
- Çok yakışıklı.
- Do you think you're good-looking?
- Yakışıklı olduğunu düşünüyor musun?
- Tom is a very good-looking guy.
- Tom çok yakışıklı bir adam.
- Do you think I'm good-looking?
- Sence yakışıklı mıyım?
- He's a good-looking man.
- Yakışıklı bir adam.
- There were once a King and a Queen, and they had a son called Sigurd, who was very strong and active, and good-looking.
- Bir zamanlar bir kral ve bir kraliçe varmış ve Sigurd adında çok güçlü, enerjik ve yakışıklı bir oğulları olmuş.
- Tom is a good-looking guy.
- Tom yakışıklı bir adam.
- Tom is exceptionally good-looking.
- Tom son derece yakışıklı.
- Both Tom and Mary were quite good-looking when they were young.
- Hem Tom hem de Mary gençken oldukça yakışıklıydılar.
- I'm not good-looking.
- Ben yakışıklı değilim.
- Your father is a good-looking man.
- Baban yakışıklı bir adam.
- He was a good-looking guy.
- Yakışıklı bir adamdı.
- I used to be good-looking.
- Eskiden yakışıklıydım.
- I think you're good-looking.
- Bence yakışıklısın.
- Tom is tall and good-looking.
- Tom uzun boylu ve yakışıklı.
- Tom is really good-looking, too.
- Tom da gerçekten çok yakışıklı.
- Tom is the best-looking person I know.
- Tom tanıdığım en yakışıklı insan.
- Tom is really good-looking.
- Tom gerçekten yakışıklı.
- Tom was definitely the best-looking guy in our class.
- Tom kesinlikle sınıfımızdaki en yakışıklı çocuktu.
- You're really tall and good-looking.
- Sen gerçekten uzun boylu ve yakışıklısın.
- Tom used to be very good-looking.
- Tom çok yakışıklıydı.
- Look at that good-looking boy.
- Şu yakışıklı çocuğa bak.
- Tom is a good-looking guy, but he's not too friendly.
- Tom yakışıklı bir adamdır ama pek arkadaş canlısı değildir.
- Would you say I was good-looking?
- Yakışıklı olduğumu söyleyebilir misin?
- I wasn't good-looking when I was a kid.
- Çocukken yakışıklı değildim.
- I wish I were as good-looking as Tom.
- Keşke Tom gibi yakışıklı olsaydım.
- Do you think I'm good-looking?
- Yakışıklı olduğumu düşünüyor musun?
- Tom is incredibly good-looking.
- Tom inanılmaz derecede yakışıklı.
- Tom certainly is good-looking.
- Tom kesinlikle yakışıklı.
- Tom is a tall, good-looking man.
- Tom uzun boylu, yakışıklı bir adam.
- Is the good-looking man Arab or Indian?
- Bu yakışıklı adam Arap mı yoksa Hintli mi?
- Were they really good-looking?
- Gerçekten yakışıklı mıydılar?
- He's really good-looking.
- Gerçekten çok yakışıklı.
- You're a good-looking guy.
- Sen yakışıklı bir adamsın.
- Tom isn't as good-looking as his brother.
- Tom erkek kardeşi kadar yakışıklı değil.
- Tom is really good-looking, isn't he?
- Tom gerçekten yakışıklı, değil mi?
- Good-looking people are good-looking no matter what they wear.
- Yakışıklı insanlar ne giyerlerse giysinler yakışıklıdırlar.
- Tom said that Mary was good-looking.
- Tom, Mary'nin yakışıklı olduğunu söyledi.
- Tom used to be very good-looking.
- Tom eskiden çok yakışıklıydı.
- I used to think Tom was good-looking.
- Tom'un yakışıklı olduğunu düşünürdüm.
- You're really tall and good-looking.
- Sahiden uzun boylu ve yakışıklısın.
- Tom thinks that Mary is good-looking.
- Tom, Mary'nin yakışıklı olduğunu düşünüyor.
- Tom asked Mary who she thought was the best-looking guy in her class.
- Tom, Mary'ye sınıfındaki en yakışıklı erkeğin kim olduğunu düşündüğünü sordu.
- Tom was quite good-looking when he was young.
- Tom gençken oldukça yakışıklıydı.
- It's an advantage to be good-looking.
- Yakışıklı olmak bir avantajdır.
- He's a good-looking guy.
- Yakışıklı bir adam.
- He's a good-looking guy.
- O yakışıklı bir adam.
- Do you really think Tom is good-looking?
- Tom'un yakışıklı olduğunu gerçekten düşünüyor musun?
- I think you're good-looking.
- Bence sen yakışıklısın.
- That girl is good-looking.
- Bu kız çok yakışıklı.
- Do you consider yourself good-looking?
- Kendini yakışıklı buluyor musun?
- Mary knows that she's good-looking.
- Mary yakışıklı olduğunu biliyor.
- Do you think Tom is good-looking?
- Tom'un yakışıklı olduğunu düşünüyor musun?
- You're very good-looking.
- Çok yakışıklısın.
- Tom is a good-looking young man.
- Tom yakışıklı bir genç adam.
- Tom is an extremely good-looking man.
- Tom son derece yakışıklı bir adam.
- Tom is still good-looking.
- Tom hala yakışıklı.
- Tom is extremely good-looking.
- Tom son derece yakışıklı.
- Tom is extraordinarily good-looking.
- Tom olağanüstü yakışıklı.
- She said that she was good-looking.
- Yakışıklı olduğunu söyledi.
- Tom is good-looking.
- Tom yakışıklı.
- He is good-looking and smart.
- Yakışıklı ve zeki biri.
- Tom is a good-looking man.
- Tom yakışıklı bir adam.
- Tom used to be good-looking.
- Tom eskiden yakışıklıydı.
- Tom is the best-looking person I know.
- Tom tanıdığım en yakışıklı erkek.
- Is Tom good-looking?
- Tom yakışıklı mı?
- I don't consider myself to be good-looking.
- Kendimi yakışıklı biri olarak da görmüyorum.
- Tom isn't as good-looking as John.
- Tom John kadar yakışıklı değil.
- You think Tom is good-looking, don't you?
- Tom'un yakışıklı olduğunu düşünüyorsun, değil mi?
- I used to think Tom was good-looking.
- Eskiden Tom'un yakışıklı olduğunu düşünürdüm.
- Look at that good-looking boy.
- Şu yakışıklı erkek çocuğuna bak.
- I think Tom is good-looking.
- Bence Tom yakışıklı.
- Don't you think Tom is good-looking?
- Sence de Tom yakışıklı değil mi?
- Tom is the best-looking guy in the class.
- Tom sınıftaki en yakışıklı çocuk.
- Tom is good-looking and smart.
- Tom yakışıklı ve akıllı.
- Tom is a good-looking man.
- Tom yakışıklı bir adamdır.
- Would you say I was good-looking?
- Benim yakışıklı olduğumu söyleyebilir misin?
- Tom said you were good-looking.
- Tom senin yakışıklı olduğunu söyledi.
- Tom is very good-looking.
- Tom çok yakışıklı.
- Tom isn't very good-looking.
- Tom pek yakışıklı değil.
- I wasn't good-looking when I was a kid.
- Ben bir çocukken yakışıklı değildim.
- I'm not good-looking.
- Yakışıklı değilim.
- You're very good-looking.
- Sen çok yakışıklısın.
- He was a good-looking guy.
- O yakışıklı bir adamdı.
- Tom is incredibly good-looking.
- Tom inanılmaz yakışıklı.
- I know that Tom is good-looking.
- Tom'un yakışıklı olduğunu biliyorum.
- I don't think Tom is as good-looking as John.
- Tom'un John kadar yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
- Tom is kind of good-looking.
- Tom yakışıklı sayılır.
- Tom is a good-looking boy.
- Tom yakışıklı bir çocuk.
- Tom isn't as good-looking as John.
- Tom, John kadar yakışıklı değil.
- Tom is quite good-looking.
- Tom oldukça yakışıklı.
- Tom is the best-looking man I know.
- Tom tanıdığım en yakışıklı adam.
- Tom isn't as good-looking as his brother.
- Tom ağabeyi kadar yakışıklı değil.
- Tom is still good-looking.
- Tom hâlâ yakışıklı.
- Tom asked Mary who she thought was the best-looking guy in her class.
- Tom Mary'ye sınıfındaki en yakışıklı erkeğin kim olduğunu düşündüğünü sordu.
- Don't you think Tom is good-looking?
- Tom'un yakışıklı olduğunu düşünmüyor musun?
- I know Tom is good-looking.
- Tom'un yakışıklı olduğunu biliyorum.
- Tom isn't good-looking.
- Tom yakışıklı değil.
- Tom wasn't good-looking.
- Tom yakışıklı değildi.
- Do you really think Tom is good-looking?
- Tom'un gerçekten yakışıklı olduğunu düşünüyor musun?
- Tom is really good-looking, too.
- Tom da gerçekten yakışıklı.
- Tom is good-looking, isn't he?
- Tom yakışıklı, değil mi?
- He's a good-looking man.
- O yakışıklı bir adam.
Show More (109)
|