1 |
grab |
almak |
v. |
|
- Would you like to grab a sandwich from the deli?
- Şarküteriden bir sandviç almak ister misin?
- Did you grab this information from Wikipedia?
- Bu bilgiyi Wikipedia'dan mı aldın?
- You grabbed this job because you knew it was a rare opportunity.
- Bu işi aldın çünkü bunun nadir bir fırsat olduğunu biliyordun.
- Louis first grabbed a camera himself as a small kid.
- Louis ilk kez küçük bir çocukken eline bir kamera almış.
- Louis first grabbed a camera himself as a small kid.
- Louis ilk kez küçük bir çocukken kamerayı eline aldı.
- You grabbed this job because you knew it was a rare opportunity.
- Bu işi aldın çünkü nadir bulunan bir şans olduğunu biliyordun.
- I didn't think to grab my purse.
- Çantamı almayı düşünmedim.
- You should grab your bag and hurry home.
- Çantanı alıp hızla eve gitmelisin.
- Mary grabbed her purse and headed for the door.
- Mary cüzdanını aldı ve kapıya gitti.
- Tom grabbed his backpack.
- Tom sırt çantasını aldı.
- Tom grabbed the book from Mary.
- Tom kitabı Mary'den aldı.
- Tom grabbed his briefcase and left.
- Tom çantasını aldı ve gitti.
- Tom grabbed his rifle and pointed it at Mary.
- Tom tüfeğini aldı ve Mary'ye doğrulttu.
- I didn't think to grab my purse.
- Çantamı almak aklıma gelmedi.
- I grabbed Tom's umbrella by mistake.
- Yanlışlıkla Tom'un şemsiyesini almışım.
- Go grab your briefcase.
- Git çantanı al.
- Tom grabbed a flashlight.
- Tom bir el feneri aldı.
- Tom grabbed his coat and headed for the door.
- Tom ceketini aldı ve kapıya yöneldi.
- Grab an umbrella.
- Bir şemsiye al.
- I'll grab your bags.
- Çantalarınızı alayım.
- Let's grab something to eat.
- Yiyecek bir şey alalım.
- Grab what you need.
- Ne lazımsa al.
- Tom yanked open the drawer and grabbed a pencil.
- Tom çekmeceyi çekip açtı ve bir kalem aldı.
- Let's grab a bite to eat.
- Yiyecek bir lokma alalım.
- Tom grabbed a knife, an onion and a chopping board.
- Tom bir bıçak, bir soğan ve bir doğrama tahtası aldı.
- Why don't you grab your coat?
- Neden ceketini almıyorsun?
- Tom grabbed his keys and put them into his pocket.
- Tom anahtarlarını aldı ve cebine koydu.
- Let's go grab a burger.
- Bir burger almaya gidelim.
- Why don't you grab yourself something to drink out of the fridge?
- Neden dolaptan içecek bir şeyler almıyorsun?
- Tom grabbed a chair and sat down.
- Tom bir sandalye aldı ve oturdu.
- Grab a rag and help me clean up this mess.
- Bir bez al ve bu karışıklığı temizlememe yardım et.
- Tom grabbed his guitar and headed for the door.
- Tom gitarını aldı ve kapıya doğru gitti.
- Let me grab my bag.
- Çantamı alayım.
- Grab a rag and help me clean up this mess.
- Bir bez al ve bu pisliği temizlememe yardım et.
- Could you go to the store and grab some eggs?
- Markete gidip biraz yumurta alır mısın?
- She grabbed her cellphone and called her husband.
- Cep telefonunu aldı ve kocasını aradı.
- Tom grabbed his coat.
- Tom ceketini aldı.
- Grab your gear.
- Eşyalarınızı alın.
- Grab the shovels, boys.
- Kürekleri alın çocuklar.
- Why don't you grab yourself something to drink out of the fridge?
- Neden kendine buzdolabından içecek bir şey almıyorsun?
- Grab your stuff.
- Eşyalarınızı alın.
- I'll grab my coat and be right with you.
- Ceketimi alacağım ve birazdan sana döneceğim.
- Go grab your backpack.
- Git sırt çantanı al.
Show More (40)
|
2 |
grab |
yakalamak |
v. |
|
- He grabbed the opportunity to go backpacking in Europe.
- Sırt çantasıyla Avrupa'ya gitme fırsatını yakaladı.
- What we need is the political courage to grab this opportunity and resolve the Cyprus question now.
- İhtiyacımız olan şey, bu fırsatı yakalamak ve Kıbrıs sorununu şimdi çözmek için siyasi cesarettir.
- They grabbed him with no explanation whatsoever and they let him go with no explanation whatsoever.
- Hiçbir açıklama yapmadan onu yakaladılar ve yine hiçbir açıklama yapmadan bıraktılar.
- The guard grabbed her.
- Bekçi onu yakaladı.
- Tom grabbed the rope that was lowered from the helicopter.
- Tom helikopterden indirilen ipi yakaladı.
- Tom grabbed his son by the scruff of his neck.
- Tom oğlunu ensesinden yakaladı.
- Tom grabbed me by the collar.
- Tom beni yakamdan yakaladı.
- Tom grabbed Mary by the throat and choked her.
- Tom Mary'yi boğazından yakaladı ve onu boğdu.
- The boy grabbed the cat by the tail.
- Çocuk kediyi kuyruğundan yakaladı.
- If you don't grab the opportunity, you'll lose it.
- Eğer fırsatı yakalamazsan onu kaybedersin.
- Sami grabbed my arm.
- Sami kolumu yakaladı.
- The demon grabbed my sister and, with howling laughter, cast her into a bottomless pit.
- İblis kız kardeşimi yakaladı ve uluyan kahkahalarla onu dipsiz bir kuyuya attı.
- He grabbed me by the collar.
- O, beni yakamdan yakaladı.
- The policeman grabbed the robber's arm.
- Polis soyguncunun kolunu yakaladı.
- He grabbed the rope and was saved.
- O ipi yakaladı ve kurtuldu.
- That man grabbed the young girl's wrist.
- O adam genç kızın bileğini yakaladı.
- Dan swiftly grabbed the pitbull by the neck and threw it off the roof.
- Dan hızla pitbull'u boynundan yakaladı ve çatıdan aşağı attı.
Show More (16)
|
3 |
grab |
kapmak |
v. |
|
- If you get there early, try to grab a good table for us.
- Oraya erken gidersen, bizim için iyi bir masa kapmaya çalış.
- He grabbed his keys and stormed out the door.
- Anahtarlarını kaptı ve hışımla kapıdan çıktı.
- In making our proposal we were not seeking to grab posts.
- Teklifimizi yaparken makam kapma peşinde değildik.
- You grabbed this job because you knew it was a rare opportunity.
- Bu işi kaptın çünkü bunun nadir bir fırsat olduğunu biliyordun.
- She grabbed her towel and headed for the beach.
- O havlusunu kaptı ve plaja gitti.
- Tom grabbed the letter out of Mary's hand.
- Tom mektubu Mary'nin elinden kaptı.
- I grabbed Tom's umbrella by mistake.
- Yanlışlıkla Tom'un şemsiyesini kaptım.
- Sami grabbed the weapon and started shooting at Layla.
- Sami silahı kaptı ve Layla'ya ateş etmeye başladı.
- He grabbed the letter out of my hand.
- Mektubu elimden kaptı.
- Tom grabbed a weapon.
- Tom bir silah kaptı.
- He grabbed the chocolate away from his sister.
- O kız kardeşinden çikolatasını kaptı.
- In case of fire, I would grab my flute and escape.
- Yangın durumunda flütümü kaparım ve kaçarım.
- Suddenly a man appeared, grabbed my suitcase and ran away.
- Aniden bir adam belirdi, bavulumu kaptı ve kaçtı.
- She grabbed her cellphone and called her husband.
- O, cep telefonunu kaptı ve kocasını aradı.
- In case of fire, I would grab my flute and escape.
- Yangın çıkarsa flütümü kapıp kaçarım.
- Tom grabbed the phone out of Mary's hand.
- Tom telefonu Mary'nin elinden kaptı.
- Tom grabbed a fire extinguisher and started spraying.
- Tom bir yangın söndürücü kaptı ve püskürtmeye başladı.
Show More (14)
|
4 |
grab |
tutmak |
v. |
|
- Grab a cab and get over here.
- Bir taksi tut ve buraya gel.
- Sami grabbed my arm.
- Sami kolumu tuttu.
- I grabbed my little sister's hand and started running.
- Küçük kız kardeşimin elini tuttum ve koşmaya başladım.
- Tom grabbed the rope with both hands.
- Tom ipi iki eliyle tuttu.
- I grabbed my little sister's hand, and the two of us started to run.
- Küçük kız kardeşimin elini tuttum ve ikimiz koşmaya başladık.
- He grabbed her arm.
- O onun kolunu tuttu.
- I grabbed Tom by the elbow.
- Tom'u dirseğinden tuttum.
- Let me grab my coat.
- Ceketimi tutmama izin ver.
- She grabbed me by the shoulder.
- O beni omzumdan tuttu.
- Tom grabbed a hold of the rope.
- Tom halatı tuttu.
- Grab it, Tom.
- Tut şunu, Tom.
- Grab the bottom.
- Alttan tut.
- Tom grabbed Mary's arm.
- Tom Mary'nin kolunu tuttu.
- He grabbed my hand.
- O benim elimi tuttu.
- Grab the bottom.
- Altından tut.
- Tom grabbed the rope with his right hand.
- Tom ipi sağ eliyle tuttu.
Show More (14)
|
5 |
grab |
ele geçirme |
n. |
|
- They used the crisis as a massive power grab to push their agenda.
- Krizi kendi gündemlerini dayatmak için büyük bir gücü ele geçirme aracı olarak kullandılar.
Show More (-2)
|
6 |
grab |
(dikkat) çekmek |
v. |
|
- The brightly colored painting immediately grabbed my attention.
- Parlak renkli tablo hemen dikkatimi çekti.
Show More (-2)
|
7 |
grab |
ele geçirmek |
v. |
|
- In making our proposal, we were not seeking to grab posts.
- Teklifimizi yaparken makamları ele geçirmeye çalışmıyorduk.
Show More (-2)
|
8 |
grab |
kavramak |
v. |
|
- He grabbed me by the neck.
- Boynumdan kavradı.
Show More (-2)
|